benim beklentimi karşılamayan marka. işim gereği çok uzun saatler ayakta kalan biri olduğumdan rahat ayakkabı arayışım neticesinde girdim mağazasına. bana verebilecekleri en rahat ayakkabıyı istedim. yalan olmasın şimdi geçtiğimiz şubat ayında 800 TL civarı vermiştim. nisan ortasina kadar da toplasan 10 kere giymedim. son 1.5 aydır her gün giyiyorum. 15 gün önce yani 1 aylık kullanımda tabanındaki yazıların hepsinin çoktan silinmiş olduğunu fark ettim. ayrıca hiçte abarilicak kadar rahat değil. hiç abartmıyorum 3 sene önce LC Waikiki den ben bunu sporda filan giyerim diye dışı tamamen süngerden yapılma bir ayakkabı almıştım 30 TL ye. o ayakkabı bu ayakkabidan 2 kat daha rahattı. rüzgar esince rüzgarı ayağımda hissediyordum o kadar güzel bir sünger kullanmış namussuzlar. ayrıca baya da rahattı.
acaba yan sanayi mi itelediler bana. rahat desen çok rahat değil. ayak ta terletiyor çok hava da almıyor gibi.
adam 9 bin maaşla hava atıyor. bu ülkede zaten polis asker öğretmen 6 7 8 bin kazanırken 9 bin maaşla anca ortalamanın bir adım yukarısında yaşarsınız.
çok fena ego kasasım geldi kendi maaşım ile ama buraya yazsam ne kimse inanır ne de kendime takıştırırım.
arkadaşlar köprünün ayaklarına baktım da yeteri kadar yüksek görünüyor. 50 metre yükseklikte olursa geçemeyecek yük gemisi oldukça az olur. yükseklik yeterli seviyede yapılır ise bence bir sıkıntı olmaz.
tercih sonuçları yarın açıklanacak diyorlar. ayrıca ben bedelli askerliğe başvurmadım. benim tecil bu gün itibariyle bitiyordu. az önce tekrar sorguladım eski tarih 21.01.2021 iken şimdi 19. 04.2021 e kadar askerlikle ilişiği yoktur yazıyor. ben anlamadım bu işi bu tarih iyi hoş uzadı da neden uzadı bilen varmı?
çocukken diğer çocuklar beni pek sevmezdi. genelde grubun en sevilmeyen 5. üyesi olurdum. olmasa eksikliği hissedilmeyen, bir etkinlik olduğunda çağırılmak akla gelmeyen arkadaş. çocukken kimse doğum günümü kutlamazdı. hiç doğum günü partisi tarzında bir şey yapılmadı bana. hep isterdim ama hiç olmazdı. bir gün doğum günümde evde tektim. annemler doğumgünü harçlığı ile doğum günümü geçiştirmiş beni evde yalnız bırakıp gece gelmemek üzere misafirliğe gitmişti. çocuk aklımda dedim ki herhalde bana doğum günü sürprizi yapacaklar o yüzden oyun yapıyorlar. akşam oldu bir telefon geldi. bir komşumuz aradı. dedi ki; filanca caddedeyim arabayla geçiyorum sizin evde falanca şeyim var getirir misin? tamam dedim, kaptım evden istediği şeyi gidiyorum dediği caddeye ama aklımdan da diyordum ki arabayla geçiyor, caddeye gelmiş kapıya kadar niye gelmiyor? beni yürütüyor. çok mantıksız kesin eve gittiğimde sürpriz doğum günü yapacaklar. yer miyim lan ben bunları diye yürüyorum. vardım caddeye, verdim istediği şeyi. adam eyvallah dedi bastı gaza gidiyor. arkasından da bakıyorum. diyordum ki kesin sola döner oradan benden önce eve gider. baktım sağa döndü. neyse dedim evin yoluna koyuldum. her adımda heyecanım daha da artıyordu. her adımda sürpriz partiyi gördüğümde vereceğim tepkiyi, diyeceğim sözü düşünüyordum. daha önce hiç öyle bir şey yaşamamıştım çünkü. bizim evde komşumuzun çocuğunun bile sürpriz doğumgünü etkinliği yapıldı benim yapılmadı. sonunda eve vardım, anahtarı taktım, kapıyı açtım, baktım; ev kapkaranlık. ışıklar açık olacak değil ya bu sürpriz doğumgünü dedim. oturma odasına gittim, kimse yok. mutfağa gittim, kimse yok. diğer odalara gittim, kimse yok. oturdum koltuğa ve gerçeklerle yüzleştim mecburen.
o günden sonra artık bir daha hayal kırıklığı yaşamamak için "ben doğum günü kutlaması sevmiyorum" demeye başladım. yıllardır bu yalanı söylüyorum. ailem, arkadaşlarım, hayatıma yeni giren, beni tanıyan herkes bu yalana inandı. ben bile inandım artık. bu çocukluğumdaki yalan benim gerçekliğim oldu.
evet bu gün benim doğum günüm. yine bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar insan doğumgünümü arayıp kutladı sağolsunlar. ben ise her doğum gümde yaptığım gibi aynı şarkıyı tekrar ve tekrar dinliyorum.
hala kullandığım mükemmel icat. çocukken pazar geceleri duşa girmeden önce açardım duştan çıkınca direk sıcak yatağın içine girmek bana çok keyif verirdi.
Ağa ile marabası şehre gelmişler. Bir yerde iç masaj yapılır tabelası görünce heves edip girmişler içeri. Herifler bunları yağlamış, keselemiş, saunaya sokmuş, kıvama gelince yatırıp kobrayı salmışlar bunlara. Ağa s.kilirken dönüp marabasına; Köydeki cahiller görseler bizi s.kiyorlar sanırlar demiş.
şans etkeni ile olabilir. sayısal loto çıkar, yolda bir çanta dolar bulur, uzaktan akrabasından kısar kalabilir,belediyede tanıdıkları vardır arsasına imar gelir, belediyeden ihale alır filan.
ama alın teri ile bu işi yapacaksanız kısa yolu pek yok. ben şahsen her gün bunu düşünüyorum nasıl olabilir diye ve inanıyorum ki her gün düşündüğüm sürece bir gün illaki bir yol bulucam.
4 aydan uzun süredir cebelleştiğim problem. birdenbire dişimin bir parçası kırıldı ve kocaman bir oyuk oluştu. sonra ağrılar sızılar çektim ve sonucunda ağrı yapmıyor ama artık o dişimi kesinlikle çiğnemek için kullanamıyorum. ne zaman orada çiğnemeye kalksam hatta o bölgeye dilimle dokunsam şimşekler çakıyor ama geçiyor hemen temas kesilince. normal zamanda da hiç ağrı yapmıyor. diş sinirleri ortaya mı çıktı onlar mı ölüyor nedir anlamadım. dişçiye gitmeden çözülebilir bir problem değil. yurt dışından gelir gelmez evden önce dişçiye gidicem sanırım.
karanfil yağı ağrıya fayda sağlıyor. denemenizi tavsiye ederim uyuşturma etkisi var.
hiç olmamasından iyidir. şüphesiz hayatının en huzurlu dönemini yaşamaya başlamış insandır. ben şahsen hep dindar bir insan olsam çok daha huzurlu bir insan olacağıma inanıyorum.
ne diyor ayeti Kerim'de ; kalpler sadece Allah'ı anmakla huzur bulur.
istediğimi yiyecek, istediğimi giyecek, istediğim yere gidecek, istediğimi yapacak ve paylaşabilecek kadar param var ve kazanmaya devam ettiğim bir işim var. bundan alâ zenginlik mi olur? parayı değerli kılan satın alma gücüdür. harcamadıktan sonra milyonlarca doların olsa ne fayda. gönül zenginliği daha mühim tabi ama oraya girmeye gerek yok şimdi.
benim dahil olduğum gruptur. tabi bu kendi içinde ayrı gruplara da dağılıyor. misal ben uzun zamandır ilişkiye girmemiş isem ortalama 3 dakikada boşalırım. ikinci seferde üçüncü seferde derken bu süre uzar ama gönül ister ki ilk sefer de sürsün 15 dakika ama sağlık olsun. prezervatif kullanmak süreyi%50 rahat arttırıyor. geciktiricili prezervatif ise bunu daha da katlıyor.
bir de bu problemin çok daha ileri seviyesi vardır ki evlerden ırak. 1 dakikanın altında olanlar en tehlikeli grup. (bkz: geciktiricili krem sürerken boşalmak)
29 bin doları aşan coin. 1 tane sanal paranın bu değerde olması internet çağını en iyi anlatan örneklerden. olmayan şeye 29 bin dolar veriyorsun. 3 tane bitcoin ile yani yaklaşık 630 bin TL ile istanbul'da çok güzel bir ev alınabiliyor.
20 bin dolar seviyesindeylen bir düzeltme gelir 10 bin dolara düşer biz de alırız diye düşünüyordum ama 18 bin dolarla soluklanıp yoluna devam etti bu coin. nereye kadar gideceğini sadece bu piyasayı yöneten godomanlar bilir. 50 bin doları da görebilir ripple gibi elinizde paranızın bir anda %30 u da kalabilir.
insanı açlık değil, aç kalma korkusu öldürürmüş. benimki de o mesele. ondandır ki onca zaman yetecek birikim yapsam da bir onlarca yıl daha birikim yapmak istiyorum. bir o kadar daha yaşayacağımı bilmediğim halde. Ağustos böceği mi olmalı, karınca mı? yoksa orta karar bir yol mu bulmalı?
ben ise kışın da mesai yapan karınca gibiyim. umarım faydasını görürüm zira ömrümden gidiyor. bir yaz mevsimim daha heba oldu. bir sonraki yazı görür müyüm bilmiyorum. ne acı. kendime acıyorum.
yürek yakan ve şarkısının yarısını kapsayan bir keman girişi olan Türk sanat müziği eseri. rahmetli Zeki Müren çok güzel icra etmiştir. uzaklara götürüyor. çok uzaklara.
tatyos efendi bu şarkıyı besteledikten bir ay sonra vefat etmiş. tabutunu hiç tanımadığı 15 kişi taşımış. ömrü, hayatı sefalet içinde geçmiş. yuva kuramadan, reha bulamadan.
ben şahsen paraya çok değer veren ve parayı çok seven biriyim. banka hesabımdaki dijital rakamlar bana mutluluk veriyor. gece uyumadan hesabıma mutlaka bakıp mutlu oluyorum. ama gel gelelim para bir amaç değil araçtır. para aslında hiçbir şeydir. parayı amaç edinmek insanı her türlü duygusuzluğa, inançsızlığa götürebilir. paranın satın alma gücünü, imkanlarını sevin tabi. ama sadece ve sadece paraya bazı sonuçları bağlamayın. amaçlarınıza araç olmaktan öteye götürmeyin.