benim musluman arkadaslarim da var cumlesi kadar samimiyetsizdir. carsafli cubbeli secmeni linc etmeden once dusunun. ben su ana kadar cok az chplinin bu insanlara onyargiyla bakmadigini gordum digerleri de kafayi kemalizmle o kadar cok bozmus ki bu vatandasin varligini tehdit unsuru olarak goruyor. sag partiler ise zaten cigirindan cikmis boyutta. chplileri tehdit olarak goruyolar. ee partilerde secmen sayisini artirmak icin boyle samimiyetsiz hareketlerde bulunuyorlar. olan yine bizlere oluyor.
gelişmek ya da gerilemek zinayla sınırlı bir durum değildir.
yani zina yapınca gelişmiş ya da gerilemiş olmazsınız. ama zina yapanlara müdahale ettiğinizde -ciddi müdahelelerden bahsediyorum, arap ülkelerindeki gibi- gelişmişliğinizin ne kadar ileri ya da geri olduğunu ortaya koyarsınız.
gelişmişlik bir bütündür. bilimle, sanatla, ahlakla bir bütündür. sen gelişmek için hiçbir şey yapmıyorsan sağda solda uyuşturucu kullananlara, zina yapanlara, eşcinsellere çemkiriyorsan ilerlemek için hiçbir şey yapmıyorsun demektir.
aynı şey gelişmişlik algısı sadece bu durumlara göz yummak olan arkadaşlar için de geçerli.
önemli olan bilimde, sanatta ilerlerken algıları da o yönlere çekmek, zihniyeti değiştirmek. insanlar bir şey üretemediğinden dolayı başkalarıyla kafayı bozmuş vaziyetteler.
bu gelişmişliği bir sağlayın, ne kadın cinayeti olur, ne eşcinsel cinayeti olur, ne de töre olur a dostlar.
biri, insanlar mantık dahilinde, bilimsel olarak ya da sadece kişisel görüş barındıran düşüncelerini yazsın diye bu başlğı açmış. bazı çok sevgili yazarlar, ibnelik, hastalık yazmış ve bunu düşünmelerindeki sebepler;
-sende bir tane var partnerinde niye aynısından olsun
-ıyy olm götten vurdurulur mu?
-iğrençsiniz ibneler
-hastalık bu, kıyamet yakın, sonumuz gelecek.
yazarken midem kalktı, daha fazla yazamayacağım.
sanki her şey o kadar ahlaklı ki sonun ''ibneler'' yüzünden gelecek. nefretinize kılıf uydurmayın dostlarım. eğreti duruyor.
bir de fark ettim ki, bunları yazanların hepsi olayın sadece cinsel boyutunu düşünmüş. sanki bu insanlar hemcinslerine karşı duygusal hisler besleyemiyormuş gibi. işte bu durum anlaşılsa, benimsense bence homofobi diye bir şey kalmaz. karşıdakinin de duyguları olduğunu ve o duyguları tıpkı sizler gibi hemcinslerine hissettiklerini bilseniz, böyle demezsiniz. sadece biraz empati yapmaya çalışın.
üstelik, lezbiyen pornosunu bayıla bayıla izleyen insanlar gaylere hiç dil uzatmasın. ''pozitif ayrımcılık'' oluyor çünkü.
bazı arkadaşlar da eşcinsel, ibne, götveren demiş. onlara da cevabım olsun. eşcinsel değilim ama homofobik de değilim.
homofobik turnusolu baslik.
bazilari ibne diye zirvalamis. ibne diyerek hakaret ediyor aklisira.
escinsellerin de cok umrunda. ozgurlukcu gecinirsiniz bir de, ulan sadece size mi var ozgurluk? escinseller sizin yoneliminize daha saygili be! ben hic heterofobik escinsel gormedim hayatimda, hicbiri de hetero seksine iyyyy igrenc demiyor. cunku neredeyse hepsi hic kimse icin sinirli ozgurluk gibi oksimoron bir durumu istemeyecek kadar bilincli.
tercih değildir yönelimdir efendim. şöyle ki, cinsellik insanın en temel dürtüsüdür.
insan en doğal dürtüsü olan cinsellik üzerine bir tercihte bulunamaz. şöyle ki, siz nasıl ben erkeğim ve erkeklerden hoşlanmayı seçiyorum deyip onlarla duygusal ya da cinsel birliktelikler yaşayamıyorsanız, eşcinsel insanlar da bunu yaşamamışlardır. çünkü, hep eğilimli oldukları tarafı hissettiklerinden mütevellit -mesela sizler de heteroseksüelliğe yönelimlisiniz- bunu seçmemişlerdir -çünkü siz heteroseksüel olmayı seçmediniz.- . cinsellik bir anlamda duyguları etkiler. bu nedenle bu kişiler hem duygularını hem de cinselliklerini keşfettiklerinden beri eşcinseldirler. sadece yönelimlerini dinlemişlerdir.
ilkokul seviyesinde bir de. xler daha zeki. yler daha güçlü. benim babam senin babanı döver.
alemsiniz a dostlar.
inançsızların denmiş ve direkt islam'a geçilmiş. çünkü bir tek islam'a inanmamakla inançsız olunuyor.
bu entryde mantıklı bir sebep sunma yok bildiğin bir kitleyi aşağılama var.
işte bu hareketlerin hepsi entry kasayım, şükela kapayım mottosunun bir ürünü.
neden mi?
inançsız bir insan olarak söylüyorum ki, bu durumu sadece daha zeki olmak daha farklı görünmek isteğine indiren insanlar, inançsızlıkla inanç arasındaki uçurumu genişletiyor ve bunu bireyler arasına yerleştiriyor. madem, daha zeki olduğunu düşünüyorsun, o zaman mantıklı birkaç argümanla gel. neden inançsızlar daha zeki mesela? islam çok kötü ya, ben ateist olayım da kız düşüreyim, mantalitesinden mi yoksa 7 milyar insanın yaşadığı bir dünyada mutlak gerçeklik olamaz, çünkü herkes gerçekliği farklı bir algıyla yorumlar bu nedenle körü körüne inanmak mantıksızdır, algısından mı?
mantıklı bir argüman koyun. ateizm, kömünizm, kemalizm ya da herhangi bir ideoloji, fikir üzerinden böyle bir çıkarımda bulunacaksanız mantıklı gerekçelerle, nedensellikle gelin. başka türlü bir anlamı yok, zeka faşizmi yapıyorsun. inançlıların hepsini aynı çuvala koyuyorsun, üstüne de duvar örüyorsun. olur mu kardeşim?
yani diyorum ki, insanlar üzerinden bir şeyler ispatlama uğraşına girecekseniz, kaldı ki bunu içinde her türlü insan barındıran, dünyanın yarısının inandığı -tüm dinlerden bahsediyorum- dinler üzerine genelleyecekseniz, mantıklı olun azcık. aynı şekilde onlar müminlerin daha zeki olması diye bir başlık açtığında nedenselliğe dayandırmazlarsa, mantıklı argümanları olmazsa iş iyice sidik yarışına dönecek. soğuk savaş var sanki.
istediğini yapmakta özgür olan kadındır. ramazanda şort giymeyi, ramazanda alkol almayı, izmirlileri mimlemişsiniz siz de mağduruz ayağına faşizm yapıyorsunuz ya hadi hayırlısı.
onuncu nesil bir yazar olarak bu konuyla ilgili düşüncelerimi onuncu nesiller asılsın kampanyası başlığında dile getirmiştim. fakat tekrar söyleyeceğim ki, sözlük gibi sanal bir ortamı gereğinden fazla önemseyerek, yazarları aşağılayarak üstünlüğünü ispatlamak zor iş doğrusu. ben olsam bulaşmazdım. adam gibi yazmak varken, ne gereği var? kaldı ki, başkalarını hakir görerek kendimi yükselteceğim bir konuma düşmedim henüz. kimse de düşmesin aman diyim. komik oluyor sonra.
neyse, dikkatimi çeken bir durum bu. sanırım kişilikle ilgili bir şey. bazı durumlarda bizden üstün kişilere lafımız geçmediği için hiyerarşik olarak altımızdakilere lafımız geçer, bu da onun bir örneği olsa gerek.
üstelik, 9. nesil yazar 23 yaşında, 30 yaşındaki yazarı hakir göremez denmiş. tabii, göremez. aynı şekilde 23 yaşındaki bir yazar 18 yaşındaki birini de hakir görmemeli. bir şeyler ispatlamak ya da söylemek istiyorsanız entryleriniz üzerinden yapın bunu derim ben.
üstelik sözlük formatına sahip ortamlarda çok seslilik önemlidir. kimin size ne katacağını ya da hangi eksiğinize gösterip gidermenize yardım edeceğini bilemezsiniz.
''aklın ve mantığın egemen olduğu bir sözlük için,
aydınlığın egemen olduğu bir sözlük için,
hümanizmin geçerli olduğu bir sözlük için,
eşitliğin esas alındığı bir sözlük için,
hiçbir ırkın bir diğerinden üstün tutulmadığı bir sözlük için...''
denmiş. çok güzel istekler bunlar. hatta karşılıklı tiksindirici başlıkların açıldığı bir ortamda, asıl olması gerekenler, asıl görmemiz gerekenler bu.
yalnız neden sol görüşlü onu anlamadım.
zaten baştan sol görüşlü denirken bir ayrım yapılmış. özgürlükleri, eşitliği, adaleti sadece solcular düşünebilirmiş gibi.
belirli bir ideolojiyi benimsememiş bir insan olarak söylüyorum ki kabul ettiğim bazı etik değerler var. ve bu etik değerlere göre yaşamaya çalıştığım gibi siyasi fikirlerimi de bu değerler üzerine kuruyorum.
yani bu değerleri benimsemek için belirli ideolojilerin arkasına saklanmaya gerek yok. çünkü bunlar benimsenmese bile sorgulanması gereken değerler. yani ne solcuların, ne sağcıların, ne dinin, ne bilimin tekelinde.
umarım sağ, sol ayrımına girmeden gerçekten birleştirici bir çağrıdır bu. zira artık hepimizin kabul etmesi gereken şeyler var ki, onları kabul etsek hayat birçoğumuz için daha kolay olacak.
işte onlardan biri de hoşgörü bana göre. karşılıklı kabul edelim ki, bu yaştan sonra kimse kimseyi kolay kolay değiştiremez. ama ortak noktalar bulup bunun üzerinden ilişki kurmayı deneyebilir. yani diyorum ki, sadece soğan olmasın. sarımsak da olsun, patlıcan da olsun, domates de olsun. ama en başta gerçekten özgürlük ve hoşgörü olsun.
jodorowsky ya da bunuel kadar iyi bir yönetmen olmak istiyorum.
filmlerimi doğa içinde, sürreal bir şekilde, az biraz psychedelic ögelerle çekip izlanda'nın underrated müzik gruplarının şarkılarıyla süslemeyi istiyorum. üstüne de Cannes'da alkışlanmak.
geliyor bir izmirli olarak. izmirde doğdum, büyüdüm. bir türlü sevemedim a dostlar. o kadar sıkıcı ve sıradan bir şehir ki anlatamam. ya da ben izmirle bu kadar çok haşır neşir olduğum için sıkıcı buluyorum. ama inanın gidecek hiçbir yer yok. fakat doğal yerleri, güzel.
bağnazlık demişken, birçok kişide sezilen bir ''özgürlükçü'' hava var aslında. fakat bu çok sınırlı bir özgürlük anlayışı olduğundan dolayı ben buna bağnazlık diyorum. çünkü, ne yazık ki bazı kişiler karşısındaki insanı kategorize etmeye o kadar çok meraklı ki, kendisinden farklı olana hemen bir isim takma yaftalama ihtiyacı güdüyor.
ben bu şehirde insanların özgürlük algılarını yapay buluyorum. hiç düşünmeden bir görüşü -örneğin kemalizm- o kadar kolay bir şekilde kabul etmişler ki ve kabul ettikleri bu görüşleri o kadar çok ilahlaştırmışlar ki farklısına yer vermiyorlar, duymak dahi istemiyorlar. hepsi birer yılmaz Özdil olmuş, üç beş kişi farklı düşünüyor.
insanlar istedikleri ideolojiyi benimsemekte özgürdür. fakat şöyle bir durum var ki sen özgürlükçüyüm diye geçiniyorsan özgürlüğün ne demek olduğunu bilmelisin. öbür türlü sınırlı özgürlük algınla sadece senden farklı olanlardan soğuduğun gibi senden farklı olanların nefretini kazanırsın.
neyse efendim, bu da başka bir yazının konusu olsun.
ama izmir'i o kadar gözünüzde büyütmeyin. Türkiye'nin herhangi bir yeri gibi.
bu arada orospu, am, hede hödö yazan yazarlarda algılarıyla oynasın bir zahmet.
çok yakında ölse bile asla unutulmayacaktır. çünkü güney afrika için, ırkçılık için çok şey değiştirmiş bir liderdir. dünya kültürüne katkısı olan diğer insanlar gibi o da yaptıklarıyla daima minnet duyularak anılacaktır.
üç sene sbs stresi çekmiş bir yazar olarak şunu söylemeliyim ki, geliştirdiğim teknikler konusunda maestro seviyesine eriştim. iki sene sonra gireceğim üniversite sınavından korkmamaya başladım. şöyle ki,
asla çalışacağınız konuyu ertelemeyin. aklınıza geldiği an çalışın. ertelediğinizde unutuyorsunuz çünkü.
eksikleriniz üzerine gitmekten çekinmeyin, sizi gerçekten geliştirecek olan eksikliklerinizi tamamlamanızdır.
tekniklere gelirsek, yazılı bir kaynaktan çalışıyorsanız, önce okuyun yüksek sesle sonra da onu küçük kağıtlara yazın. sonra kağıtları cepleyin, arada aklınıza geldikçe cebinizden çıkartın okuyun.
konu çalışmadan test çözmeyin. yanlışınız çok olur, moraliniz bozulur sonra aman diyim.
ceplediğiniz kağıdı okuduktan sonra ya da hemen yazdıktan sonra mutlaka pratik yapın. hemen soru çözün, alıştırma yapın. dil öğrenirken de bu böyledir.
bir de yatmadan önce süt eşliğinde kağıtları tekrar okuyun, gözden geçirin. ama sakın ezberlemeyin, unutursunuz. emeğiniz boşa çıkar.
bu dediklerimi yaparsanız garantilersiniz başarıyı. valla, ergen ne bilsin demeyin. sbs puanlarımda bu çalışmayla hüsrana uğramadım, umarım aynısı üniversitede de gerçekleşir.
adına başlık açılmaması gereken insandır. bir de acınılası yazmış, nefesleri iğrenç kokar diye de eklemiş.
size ne diye sorarım buradan. siz mi tutuyorsunuz orucu? siz mi aç kalıyorsunuz? bu sıcakta siz mi susuyorsunuz? ee o zaman bizi gerçekten de ilgilendirmez değil mi?
ben doğma büyüme izmirliyim. hayatım boyunca ne namaz kıldım, ne oruç tuttum, fatihadan da başka dua bilmem, onu da taaa bilmem kaç yıl önce din yazılısı için öğrenmiştim. ama şunu söylemeliyim ki hep aşağılamaya, nefret söylemlerine karşı oldum. ha, bunu ne kadar başardım, orası tartışılır. fakat tüm bu öğretilen, dayatılan saçmalıklara rağmen önyargısız olmaya çalıştım. ne zaman nefret içerikli bir şeyler duysam ifrit oluyorum arkadaş. sağ, sol hiç fark etmez herkese özgürlük var.
şunu da eklemeliyim ki, kapalı insanları, inançlıları siz bu hale getirdiniz. bu nefret söylemlerinizle, hakaretlerinizle, önyargılarınızla onları birleştirip şu an yüzde elliden fazlasına hakim olan zihniyeti siz hortlattınız.
bırakın artık bunları. özgürlük algınızı genişletin. sadece benzerleriniz için sınırlamayın özgürlüğü. bu özgürlüğün tanımına da aykırı zaten.
uye oldum hemen 10 entryi doldurmaya calistim. zaten uludag sozlugu okuyordum. Ee eksi sozlukte de yaziyorum. tecrubemiz var hani. neyse efendim, ertesi gun mesaj geldi. cok sevindim dogrusu. eksi sozlukte yazarlik icin iki yil beklemistim.