okumakla çok meşgul olsa da işine geleni okuyamayan kardeşim. Allah'tan zaman onun görüşlerine yakın olanlar ortamda, yazılı, görsel ve sanal medyada, oldukça etkin durumdalar. Eskiden olsa okumak yerine başka eylemlerde görürdük kendisini sanırsam.
bana bir yerde kendi tarafındaki adamlar gibi cevap vererek görüşlerini aktarmış. Lakin ohal meselesine ufak bir örnek vererek durumu anlatmış, ancak o zaman yapılan yanlışların bugün aynen yapılacağını iddia etmek kendilerinin sürekli düştüğü anakronizmden başka bir şey değildir. varolan sorunun çözüm değil de kan getirmesinde de tek suçlu kendi tarafındaki adamlardır. sorumluluk almak yerine başkalarına laf atmakla meşgul olmaları acz içinde olmalarından kaynaklanıyor.
ama süreci belirtelim de anlatalım:
pkk ile gayri nizami harp öncesinde, doğrudan harp tanımlamasına uygun bir mücadele verildiği zamanlar ki pkk bu sıralar kendi şerefsizlerini "ordu" olarak tanımladığı dönem ve bu sırada küçük sayılarda değil 200 - 500 kişiye yakın gruplarla saldırılar düzenliyordu. işte bu saldırılarda büyük kayıplar veriliyordu. böyle bir zamanda ohal ilan edildi. kimi olumsuz durumlarla birlikte doğrudan bir başarı da sağlandı ve pkk stratejisini değiştirdi. bu ohal in başarısıydı. Fakat başarı sadece şehit sayısındaki azalmadaydı. ve tek bir kardeşini bile feda edemeyen güzel ülkem tek bir hain kalmayıncaya mücadele edecekti. Yeni gelişen dönem yeni durumları da beraberinde getirdi. ohal kalktı. terörü "0" alanlar yüzlerce şehitle sürece devam etti. ve hala kahpelere kardeş diyebilecek kelimeleri kendilerinde buluyorlar. Senelerdir devlet hatalı diyen, iktidara 2002 ye kadar gelemeyen kardeşlerim devletin hatalarını düzeltmek için çabalarken hala devlete suç atıyorlar. Çünkü kendileri de başkanları gibi belediye zihniyetiyle entelektüalizmin peşindeler. sanmaktadırlar ki hep kendileri başta olacaklar. sanmaktalar ki kendileri gidince olacaklar yeni gelenlerin suçu olacak. Devlet için düzeltme değil, kendilerini kurtarma için iş yapmak peşindeler çünkü. bir zamanların Ezik büzük megaloman karakterinin parayı bulan sonradan görmeler gibi davranması bu zihniyeti karakterize edecektir. Maalesef bunlar kendilerini de tüm yakındakileriyle aşağıya çekecekler.
neyse edebiyat yapmadan önce demokrasi şehidinin demokratlığını gösterecek bir bağlantı veriyorum.
Ayrıca muhaliflerini taşlatması, haklarında soruşturmalar açtırması, illeri ilçe yapması da buna dahil. isim vermeyeceğim, bana başkalarını da hatırlatıyor. üzgünüm dostum, savundukların senin beğenmediğin işleri yapsa da ve sen bunları eleştirsen de, bunlardan sen sorumlusundur. Kaçamak iş yok. Buna biz ideoloji diyoruz, garip post modern tanımlamalara girme.
bana ekmeğimi versin, dinimi yaşamama karışmasın da ingiliz bile bu ülkeyi yönetse beis duymam diyen zihniyetle aynı bakış açısının ürünüdür. Bu ülkede "ingilizler bu ülkede egemen olsaydı, dinimi daha özgür yaşardım" diyen beyin yoksunluğuna uğramış öküzlerin/ineklerin de olduğunu gördük. Maalesef bu böyledir. Bunun akp ile doğrudan bir ilişkisini kurmak biraz zaman alır tabi, doğrudan bir şey söyleyemem şu an! ama oy verenlerin zihniyetine dair bir genelleme yapabilirim.
Buyursunlar gelsinler. istemediği savcıyı hapse atan, istemediği rektörün şerefiyle oynayarak intihara zorlayan, askerlerine(haydi ordusunu geçtim, olumsuz bakıyor, sevmiyor) kelle diyen bir zihniyet, bedava ekmeğini verdikçe bu halka sorun olmayacaktır.
Şeref öyle bir duygudur ki, bir şerefsizlik yaptığında boynunu büküp susmayı öğretir insana. Utanç nedir öğretir.
Yoksa oğluna gemi alınca, nerden geliyor bu değirmenin suyu sorusuna, cevaben, gemi değil o gemicik cevabı gelmezdi.
Adnan Menderes'in hayatına dair bir örnek vardır, Hasan Pulur'un köşesinde okumuştum:
"Menderes'in oğlu Ankara Hukuku bitiriyor, iş hayatına atılmak istiyor. Babası da 'ben görevdeyken sen ticaret yapamazsın' diyor. Git dışişlerine başvur diyor."
ikisi de aynı yollardan geçti aslında, ama şeref meselesi işte, şeref!
hele bir soluklan yeğenim bir çay iç denilesi müslüman kardeşimizdir. Hele ki kış vakti bak vakitler arası da az, sabret bari.*
lan onu bunu geç de, cumadan sonra içmeye gidelim diyorum hocu ne dersin? haydi yeni bir başlık altı sohbetinde daha görüşmek üzere...
kaltağın tanımlanması lazımdır. nitekim kaşar, yelloz, kahpe, sürtük değil de kaltak deniyorsa bunu belirtmek gerekir.
Yoksa genellemenin de bölgesel(lokal anlamını kastettim) olarak sınırlandırılması gereklidir. Misal, bağdat caddesinde okuyan gibi. Bu bir örnektir. çeliktepe cengizhan lisesinden sevgiler bu arada
el öpmeyi islami gelenek ile bağdaştıran laik dede ile dinci yazarın büyük hata yaptığını belirtmek gerekir önce.
Bu dedeler laik değildir, ellerinin yalanmasını sevmiyor olabilirler. Ya da laiktirler ama meseleleri din değil, Türk gencinin eğilip bükülmemesidir.
Yahut ne idüğü belirsiz olup, veletlere mikrop kaptırmak istemeyen dedeler vardır.
Ama bir de yazarlar var ki evlere şenlik, onların öptüklerini merak içinde bekliyoruz efendim.
lanet olası, sütü seven insalar için diye introsu olan sütaş reklamı. Ulan gülüm şarkının ırzına geçmekle kalmıyor, boktan sözleri ile insanın kulağını tırmalıyor.
bizim orda bir şey derler ama, can yücel demiş diyeceğini ben daha da bir şey demem diye cevap veren zihniyettir.
Hem kime ne, bu ülkede demokrasi vardı hani. Hakaret etmediği sürece istediğini der. Ecevit'e bunak yatalak diyen zihniyetin, kendine laf gelince çığırması da eğlenceli oliy!!!
doğru yapan zihniyettir. Eksi artıya önem veren insanın şekilci demeyip, yazım hatasını görüp de eksileyene şekilci diyen zihniyetten çok daha evladır bu zihniyet.
Haydi siz eğlenmeye devam edin.
Ha gerçekten güzel yazmışsa hem eksiler hem uyarır. Yok kötü yazmışsa basar eksiyi geçer.
Niye derseniz? Ne yazdığı bir şeye benziyor ne dediği derim size.
Hem hatalarınızdan ders almayı daha iyi öğretir. Bir eksi dert değil...
bunu söyleyen insanlara otomatikman kafadan dalmak isterdim. Sonra askerlik vakti geldi çattı. LAn iş bulamadık daha, ne ara olacak, lan başka zaman mı yok, yapmazsak geç kalacağız vesaire vesaire.
Ancak bunun ardında vatani görevi yapmaktan çekinmek değil emin olun değil, ama iş güç bulma telaşesinde askerlik zor geliyormuş hakkaten ve bu sebeple bu laf diyenlere kızmak istemiyorum artık.
Bir çözüm önerim de var. Ha hacı tayfam sevmeyecek ve hemen peygamberimizin bu kavme ait hadislerini, Kutsal kitabımızdan ayetler söylecekler belki, ama adamlar işi güzel yapmış.
Bu önerim bizzat israil tarafından uygulanmaktadır. Bir zamanalar edindiğim bir yazıya dayanmaktadır bu bilgiler.
adamlar liseyi bitiren gençleri üniversiteye gitmesi için askerliği zorunlu tutuyor. Sınava girip puanlarını alıp askere gidiyorlar demek ki adamlar(ve onlarda kadınlar). güzel çok güzel bu. iş güç derdine karşı birebir. ben bunu diyorum.
Ama askerlik yapılacak arkadaş. Türksünüz siz, tek başına yürek ve cesaret hiçbir halta yaramaz. Disiplini ve askeri bilimi, bilgiyi bilmeden ahkam kesmek olmaz.
Birbiri ile kapışan iki güruhun eğlenceli mücadelesine dair ortaya çıkan ifade biçimdir.
Ama zeka espiri yeteneği ile doğrudan bir alakaya sahiptir.
Ben sürekli siyasi mütalaalara giren kemalistlerin şaka yapabildiğini görmedim. Ha bu beyinleri olmadığı anlamına gelmez sanırsam. "Espiri yoksa beyin de yoktur" gibi düşünsel süreçler sakatlık doğurabilir.
Ama bir de şu espiri düzeyleri var belki bakıp zeka ile olan ilişkisini ortaya koyabilirsiniz.
Herkesin kararı kendine, biz yol gösterme çabasındayız:
(bkz: nurcu esprileri)
Eğer kültür seviyesi düşük insanlar Galatasaray'ı tutuyorsa ve Türkiye'de kültürsüz insanların nüfusun %65'ini oluşturduğu da varsayılırsa, hatta genel kabul edilen bir gerçekse, Türkiye'de en fazla taraftarı olan takım, hatta Türkiye'nin en büyük Futbol takımı, spor takımı Galatasaray'dır.
Genellemenin kralı böyle olur...Ha bu sözler işimize geliyor orası başka *
Moğol kuzenlerimizi dine ve diyanete de davet etmeleri gereken kişilerdir. Adamların çoğu dinsiz lan haberiniz yoksa bilin. Boş yere yanacaklar sonra.
Cemaaet biraz Türkiye'den elini çeksin de, moğolistan'a el atsın. şekli de olsa onlara göre, bizde müslüman çoğunluk var. adamlar dinsiz diyorum. Sözlük abisi kimse bununla ilgilenmeli. haberi uçur evlat.
ailesinin yanından kaçıp çete üyeleri ile buluşmaya giden sinem, polis takibi sonunda yakalanmış. Gazetenin haberine göre, evinden emocularla buluşmak için kaçtığı belirlenen sinem h.'nin ailesine teslim edildiği söylenmekte.
Yazık ki ne yazık. ilk eylemlerinde başarısız olan bu emocu teröristleri polis şimdilik zararsız diye salıverecekmiş.
Galatasaray'ın doğru yaptığını düşündüğü bir hareket. Amma,
Dos Santos kiralık geldi, avrupa ligini kazanmak için getirildi ve oradan elde edilecek gelirle satın alınacak. Jo gibi. Amaç aynı.
Amma,
ya Galatasaray babayı alırsa... bir forvet olmadan, sezonu tamamlayacağız. 3 adet wf ye sahibiz ama bir adet cf yok koca takımda. olanı da sakat. wf olanların alayı mı solda oynamayı sever.
neyse.
velhasıl nondayı göndermek, ümit karanı göndermeye benzemez umarım ya da necati ateş'i. Zenci bu, bir patlama yapar mı yapar. Umarım mutlu olur valla.
Güle güle ve nonda. ikinci şaban olarak tarihimize geçtin en azından.
Dos Santos elde patlarsa arayacağız seni.
Radikal bir muhafazakar bakıştan, giderek liboş mühafazakarlığa ilerleyen, sağ sol hiç fark fark etmez, insanların pragmatist hayat felsefelerini anlatan güzel ata sözü. Bunun siyaset alanına girmiş olan bir örneği de vardır: değişerek geliştim.
Spencer haksız çıktı onu anlamış bulunuyorum.
adam gibi adam olmasına rağmen, yönetimin orospu çocukluğuna maruz kalan nadide futbolcudur. Ulan yönetim, porno paylaşım sitelerinde bile emeğe saygı kültürü varken, siz de buna dair ne var? Bu kewell değil mi takımı kaç kere ipten alan. Adam coştu işte. Elano'nun bir golünden başka neyini gördük? Bir adam bu kadar çabuk mu harcanır? Transfer yapmak değil, saygı duyulan bir takım olmaktır Galatasaray yönetiminin görevi. Orta Amerikalı Güney Amerikalı adamlara güvenim çok sınırlı benim arkadaş. Alex işte, oynadı mı siker atar, oynamadı mı yatar. Bu adamı üfleteceğiz işte. Dos Santos kral futbolcu, peste vazgeçmem genç takım kurarken amma, o kadar iyi olaydı, krkic, pedro yerine bugün o takımda oynardı.
Kewell gitme arkadaşım sen de. Taraftarın sesi seninle.
Darbecileri haklayan gazete.
Ama darbe dediğin nedir, nasıl olur herkes bildiği için, arkadaşlar bunlar üzerinden iyi prim yapmaktalar. Önyargılı biri olduğum için gönül rahatlığı ile söyleyeceğim ki, bu gazete, kadın memesine kutsal olanları(hoş bunların kutsalı vatan olamaz ya) satanların çok sevdiği bir gazetedir. Özgürlük güzel bir şeydir. Ama artık siz benim sınırlarıma geldiniz. Benim Türkiyemi, Türklerin ülkesinde yaşadığımı hissettiren bir topraktan, ordumun güçlü olması gerektiğine inandığım bir ülkeden, savunmasız, sünepe bir ülkeye çevirdiniz.
ABD postalları, Rus postalları, gelince converselerinizle karşı koyacaksınız sanırsam. Küresel kültüre göt yanakları ile bağlanmış insanların, özgürlük sözü geçince, aslanımtrak kesilmesi muazzam bir şey yine de. Bir parça da olsa, kandırmaca içeren bir umut da veriyor bizlere.
Yalnız, sevgili gazetemiz ve okurları neden bir gün bile, pkk terörüne, akp tarafından işçilere yapılan zulme ilişkin haberleri ile ön plana çıkmıyor. Kadrolaşmanın kralını üst kademelerde yaparken bu arkadaşlar, bu milletin gram ekmeğini, parasını yedirmediğini söyleyen şahıs, neden bu gazetemizde hedef olmuyor.
Ayrıca, bu gazeteyi okuyan arkadaşlar, neden bir gün olsa bile, gömülmüş silahların ülkedeki karakol vasıftan beri gelen bir gelenek olduğunu, ülkede işgal endişesi olduğundan,ki haklı bir endişedir, ibaret konulmuş olabileceğini tartışmıyor.
Kıbrısta şehit edilen onlarca insana rağmen, kıç yalamak ve huzur aramak için yes be anem diyen hıyarlar gibidir bunlar. Rahatları kaçmaz asla. Özgürlük getiren ağzı sulanmış her damızlık öküzün altına gireceklerdir nasılsa.
Ohhh ferahladım.
Ne haliniz varsa görün artık. Klavye delikanlısı olmak kolay işmiş be.
Arkadaşım, bir insan derdini bu kadar güzel ve düzenli biçimde anlatır. Yeni nesil arkadaşlar kendilerini şanslı hissetmeliler. üstlerine titriyor lan bu şahıs.
GElişmeler bölümündeki her satırı okutturan bir yönetici olduğu için, kendilerine teşekkür ederim. Bu tatlara ihtiyaç vardır.
Tebrikler.
aşık olmak, sevmek, talip çıkması gibi gönül işlerine ilişkin süreçlere maruz kalmaktır. Ha bu iyi midir, kötü müdür bilinmez. insanın bir ömür paylaşacağı insan ile karşılaşması, bir final döneminden önemli olamaz değil mi?
final mühim tabi. çok mühim. Neler kaçırdık ah ah!
kötü olup da binlerce kez dinlediğim şarkılardan biri. MAzoşist ruhum coştu gene.
Kötü ama hakkaten hakkını verelim. ironi değil lan hakkaten kötü.
ha bahsettiğim şarkısı sinerjili enerjili bir şey.
dalay lama ne anlatacak lan, hiç güleceğim yoktu.
şimdi sevgili bilim insanına(adam diyerek cinsiyetçi takılmayın lütfen...) şunu demek isterim ki, lan sen kabul et ya da etme, maymunlarla aynı atadan gelmedik. ama sen hitler ile aynı cinse mensupsun be. Otur ve buna ağla bence. Bilim yapmayı bırak. git evine satranç oyna, + üç kişilik bir çevre edin, bırak asosyal takılmayı, batak öğren. lümpen ol da hayatın tadını çıkar. Ne lan bu darwin, maymun, galapagos.
bahar gelir yakında, enerji depolayın sevişmek için be, düşünmeyin biraz.
hala darwin diyor, yok spencer.*
osmanlıca nedir, bilen bildirilen biri olarak gönül rahatlığı ile diyeceğim söz şudur: Harf inkılabı Atatürk'ün yaptığı en iyi işlerden biridir.
Şimdi Atatürk'e bok atmak için ona buna sarılan ve çoğunlukla görüşlerimin uyuştuğu insanlar var burada, ama bu konuda son derece kör cahillik etmekteler.
Efendim,
Arap ve Fars alfabelerinden mütevellit olan Osmanlı alfabesi, Türkçe'de yer alan o,ö,u,ü harflerini birebir karşılamaz. Kimi zaman ı,i harfleri de sorunlu olarak karşımıza çıkar. hele bir ayın ile gayın vardır ki, gene gayın g ve ğ ile(evet iki harfi de karşılar) atlatılır, lan ayın harfine ne diyeceksiniz? bazı demek için, doğrusu yazmak için, ayın kullanacaksın elif değil. u yerine geçer, i yerine geçer. nası göreceksin. Vukuat yaz bakalım. Yok şedde atarım, hemzelerim, ötrelerim. Kitabi harflerde nanaysın aslanım.
Ha bu arada elif cümle ortasında a ve e olarak da okunabilir. k harfine ne demeli? kaf - kef. Ha bu arada ufak oynatmalarla ama cümle içinde aynı kullanılan gef, nef, yef için ne demeli?
Harf inkılabı yanlışmış, bok yanlış. Atatürk'ün yaptığı en doğru iştir.
Diyeceksiniz ki, lan dedelerimiz nasıl yapıyordu? Dedelerinize sorun bakalım, yazdıklarını ikinci defa gördüklerinden duraksamadan okuyabiliyorlar mı?
enveri harfler belki! ama o da dert olur yav. vav meselesi var. vav hem u hem o hem ö, hem ü. bir de v. Nasıl olacak o iş. Yok enveri de zor.
vel hasıl, Yav muhafazakar olun, olun iyi de, bokunu da çıkarmayın be. Bilmeden, görmeden hele ki çekmeden yorum yapmamak, boş konuşmaktan evladır.