uzaylıları gördüğünü iddia etmiş yazar. Bunun hakkında kitap da yazmışdır. ilginç olan kendisinin uzaylıları gördüğü yıl ve yine aynı yılın ekim ayında 19 kişinin daha görmüş olması "acaba?" dedirttiriyor.
2001 yapımı sinemalara girmemiş, girmeyecek, piyasaya çıkmamış, çıkmayacak olan filmlerden bi tanesi. Çekim sorunumudur nedir bilmiyorum ama böyle filmler çoktur aslında. Christopher Walken ve Rutger Hauer oynar. Walken zaten "kimsenin izleme şansını yakalayamayacağı filmler yaptım, kendim bile izleyemiyorum" demiştir. bari çektiniz, bilgi vermeyin, şimdi merak ediyorum, güzel komedidir belkide. Ne yazikki izleyemiyoruz, madem çıkartmayacaksınız, neden çekiyorsunuz ki, sinirlendim şimdi.
Adam Sandlerin rol aldigi sacmami sacma, sıkıcımı sıkıcı olan arada bir gülümsetsede başarısız olan Sandlerin ilk filmi. Düşük bütçeli bir filmdir bu ve galiba Adamın hayranı olmasam o ufak gülümsemeler de olmayacak.
55 yapımı filmin yeni çevrimidir. 1990 yapımlı bu filmi Michael Cimino yönetmekte başrolde Mickey Rourke ve Anthony Hopkinsin oynadığı iyi bir film fakat Cimino iyi yönetmemiş galiba. Ortaya zaman geçirmek için son derece uygun bir gerilim çıkacağı halde filmimizde kahramanımızın rehine olarak aldığı aile evin içinde istediğini yapıyor hatta adamların elinde silah gördüklerinde bile korkmamakta, "her gün görüyorüz" şeklinde takılmaktadır. Neyse filmimizin konusuna gelelim.
--spoiler olabilir--
Michael (Mickey Rourke) mahkemeden kaçmayı başaran bir psikopattır. Avukatına aşıktır. Yolda avukatını bırakmak zorunda kalır. Neyse Michael kardeşi ve bir adamı alırlar yanına giderler bu Anthony Hopkinsin evine ve aileyi rehin alırlar. Hopkinsde bu sıralar ailesiyle problemler yaşıyor felan. Ailemiz bana göre korkmuş imajı çizseler de daha çok korkmuyormuş gibi görünmektedirler, belki de Hopkinsin evinde bir silahın olması yüzünden silaha alışkın olabilirler (iyi de çocuklar da mı? onlar görmüşmüydü?). Neyse ara sıra Hopkinsin sinirlenip Michaele saldırdığı ancak dayak yeyip oturduğu yerler mevcuttu. Bi de filmin en saçma sahnelerinden bi taneside sonlara doğrudur. Şu tipik amerikalı bir gencin (Hopkinsin kızının sevgilisi) Hopkinsin kızını evden almaya geldiği bölümdür. Neyse izlerken anlarsınız.
Ha aileyi rehin almasının sebebi ise avukatını bu evdeki kadına arattırır ve buraya gelmesini söyler. Onu alıp gideceğine ve aileden kimseye zarar vermeyeceğini söyler ama aile kendisini tehlikeye atmak istemez. Filmin sonunda Michaelimiz ölür, ailemiz kurtulur ancak Michaele saldırmasaydılar belki aldıkları kurşun yaraları olmazdı ve cool Michael kaçıp avukatla mutlu mesut yaşardı. Neyse bence mutsuz son.
2005 yapimi kotu film, komik degildir, insani suruklemez. Queen Latifah, yine her zamanki gibi ama daha iyi filmlerini de gorduk,Down in the Delta'dan tanidigim Alfre Woodardin bu filmde ne isi oldugu ayri konu. Ama bi kisi var ki, sozun bittigi yer: Alicia Silverstone. Alicia inanilmaz guzeldi bu filmde, her ne kadar sarisin bir aptali oynasada. Dans sahnesi zaten muthisti. Sonucta "Alicia saves the movie!".
1986 yapimli hirsiz/gangster bir baba ve oglu arasinda gecen olayi anlatan Bruce Johnstonun hayatindan yola cikarak cekilmis, izlenmesi siddetle tavsiye olunan bir film. Basroldeki Sean Penn ile Christopher Walken dokturmektedirler. Chris Penn ve Kiefer Sutherlandde mevcuttur, ilginc olan Chris Penn The Funeral filminde Walkenin kardesiyken, burda ogludur. Bu arada elestirmenlerde begenmistir.
Yogun seks ve cinsellik iceren filmler MPAA koyulan "rate" budur.
Bide boyle 2000 yapimi tv filmi vardir, Emilio Estevez yonetmis, kardesi Charlie Sheen ile oynamisdir. Estevez ustaligini ortaya koyarken, hem kendisinin hemde Sheenin bir oyunculuk dehasi oldugunu ortaya koymusdur. Finali cok etkileyicidir, guzel cekim teknikleri kullanilmis. Ha, bu arada film Mitchell kardeslerin hayatindan.
Abel Ferrara baş yapıtı olarak görülsede filmde coolest bir gangsteri canlandıran Christopher Walken bizzat "performansımı beğenmedim" demiştir, biz beğendik o ayrı ama filmi beğendiğimi söyleyemiycem. Ayrıca gangsterimiz bir yandan selam verene kurşun sıksada bir yandanda, hastane yaptırmaktadır.
su aralar * dizisi yapan No Cure for Cancer'de gulmekte kopartan komedyen. Suicide Kings ve b. bir cok filmde basarili performansiyla gozume girmisdir. Mukemmeldir! Umarim bu dizisi (iyi, guzelde) biterde daha iyi projeler yapar (Sinemada)!
Steve Martin, Barnedette Peters ve Christopher Walkenin (yanılmıyorsam kısa ama öz bir performans) oynadığı müzikal dram filmi. Müzikal ve oyunculuk bakımından mükemmeldir, danslar, şarkılar, müzikler, Martin, Walken felan güzeldir. Christopher Walken dans edip (mükemmel), şarkı şöyleyip hatta striptiz yaptığı bölümü mevcuttur. Her ne kadar müzikal bakımdan iyi olsada adam gibi konusu olmadığından (hatta sıkıcıdır) tutmamışdır film. Ama 3 Oscar adayıdır.
Blast from the Past 1999 yapimli komedi filmi. Hugh Wilson'un yonettigi filmin basrollerinde Brendan Fraser, Christopher Walken, Dave Foley, Sissy Spacek ve ''Eve Rustikoff''; rolunde Alicia Silverstone var. Gelelim filme, film bir nevi biraz bilim kurgu, konusu cok orijinal, birazda absurd, karakter tasarimi cok basarili. Filmin konusuna gelicek olursak savastan korkan 1960li yillarda yasayan cilgin bir bilim adami olan Calvin Webber (Walken)in hamile karisiyla (Spacek) yerin altinda bir siginakta yasiyorlar, bu sebepten dogan ogullarinida, ki ismi Adam (Fraser) oluyor, daha terbiyeli centilmen bir sekilde buyutuyorlar. Ancak sokak yuzu gormeyen Adam biraz cocuk gibi oluyor, ve daha bilmedigi bir cok sey var. Yanina artik aradan gecen zamanda iyice kiymeti artmis beyzbol kartlarini goturerek yukari cikar Adam, babasi daha once yiyecegin bittiginden dolayi cikmis, dunyanin berbat bir hale (porno filmler, travestiler, kavgalar, muzikler) gorunce tekrar geri doner ve dunyayi canavarlarin bastigini dusunur. Bu sebepten Adam cikarki yeterli yiyecek toplasin ve evine donsun fakat Eve Rustikoff (Silverstone) isimli guzel bir o kadarda asi bir kizla tanisir. Ve isler burda degisir.... gorundugu uzre ilginc konuya sahip film, Alicia ve Walken&'in vazgecemedigi ''filmde dans''; olayini iyi bir sekilde barindirmakta. Fraser, biraz belkide Fraser oldugundandir biraz George of the Jungle'yi animsamamiza neden oluyor filmi izlerken, bi de filmde Newsradio'nun Dave Foleyi var, gay bir adam rolunde filmde. Komedi derken ustu kapali olarak verilsede 60lardan 90lara dunyada bir cok seyin iyiden cok kotuye gittigini film basariyla yansitiyor. Alicia Silverstone, Aerosmith klipleri ve Excess Baggage filmindeki gibi yine asi ancak bir o kadarda guzel bir kadini canlandiriyor, belki de bu guzelligi ve oyunculuk egitimi almamis olmasina ragmen bu kadar basarili performanslari ortaya cikarabilmesi beni kendisine hayran birakiyor ve filmi bana izlettiriyor. Biraz daha onemli filmlerde rol alirsa, hic suphe yokki dahada basarili olacak. Christopher Walken ve Sissy Spacek komik ve bir o kadarda egzantrikler. Ozellikle Christopher Walken sahsi dusunceme gore ayakta alkislanmali, filmin bir sahnesinde yine dans hunerini gosteriyor. Filmin bir cok eglenceli yani mevcut, ozellikle Aliciaya Excess Baggagede hayran kalanlar, bu filmle hayranliklarini ikiye katlayabilirler, Spacek ve Walkeni gormek zaten ayri bir zevk. Ben 10 uzerinden 10 veriyorum cunku mukemmel bir romantik/komedi. Esine az rastlanir bir film. **
Sean Pennin yönetip başrolde Jack Nicholsun oynadığı inanılmaz sürükleyici, tamamen klişe olmayan, müthiş oyunculuklarla dolu başarılı film. Benicio del Toro bir sahnesi olmasına rağmen ödül adayı oldu, bununla kendisi zaten ne kadar başarılı olduğunu ıspatlamışdır. Doktor rolünde Helen Mirren vardır, şu resimlere bakan. Bi de Mickey Rourke vardır cameo rolde, hiç böyle görmemişdim kendisini. Neyse güzel film.
