çokca konuşup hiçce tanıştık.
keşke okusa buraları, keşke şiir müzik sinema konuşsak gene hiç tanışmadan.
ama o eminim ki yepyeni güzellikler büyütüyordur içinde ve cevresinde.
her nerdeyse mutlu olsun arkadaşım.
memleket kokusu bu grup. burnun direğini sızlatan grup bu.
cigara diye diye inlerken az önce, şimdi sonbahar'da izmir'e özlem şarkılarına geçtim ki; ben burada kaldım.
evet ben burada, elin istanbulları'nda kalakaldım kırıka. al beni götür geldiğim yere.
iyi bir ispanyol filmi.
sonu şaşırtıcı evet ama zorlama da. ama tiksindirmiyor insanı bu zorlama hal.
hatta gayet de keyifle izlenen filmi, keyifle de sonlandırabiliyorsunuz.
izlenesidir kısaca.
"hedef alıp vursan da
özenli sözlerin oklarıyla
süslemedim harfleri
adını oluşturanların dışında..."
"seyret bak uçurum dağından
dümdüzdür vadim
ruhum isterse gezinirim
dipsiz uçurumlar da
aşk düzlükte yaşanıyor
düzlük tek aşkta..."
"her ayrıntım sayıklıyor
sükunetim deliliğimden
aşk yok olmak diyor biri
yar ben yokum yok zaten..."
gibi bir çırpıda akla geliveren edebiyatı - sanatı dilleyerek somut hale getiren kadın.
aynı kadın kendini harcıyor uzun zamandır. yaptığı müzik artık ne müziği, ne şarkısı, ya da o ne söylüyor bilmiyorum ama; kendini o da özlesin bizler kadar. özlesin ki; bizim giderebileceğimiz özlem ihtimalini önce o kendiyle yaşasın.
sikerim ben böyle filmi.
ben ki tırsmam ama gözümü kısmaktan zaten filmi izleyemedim ki bi de sinemada izleseymişim kim bilir ne olurdu. (hoş zaten evim sinema kalitesinde ya...)
yalnız bir de bir şey dicem, konusuna çok klasik diye eleştiri getirenler var ki; kahkaha atacağım. pardon, ya ne olacağdı korku filminde. ne bekleniyor ki. komiksiniz, filmi de bitirmedim zaten ayrıca; hafta sonu öğlen izleyeceğim son 20 dakikasını.
tanımımı yapam: sinema filmi
bu cümleye bayılıyorum, o yüzden kullanacağım.
sevgili ile sinemada eğlenceli bir iki saat vakit geçirmek istiyorsanız, kaçırmayın.
filmin derdi eğlendirmek. zaten derin değilim diyor. evet yüzeysel. neyse o.
ve de güldürüp eğlendiriyor. bunu yaparken de; sana gerizekalsın - malsın demiyor.
e daha n'olsun.
hangover'dan sonra son zamanlarda en çok güldüğüm film oldu.
çok uzun zamandır yazacağım, nedense erteledim; ama artık susmayacağım.
şu sifonların için hijyen adına koydukları koyu mavi deterjan var ya.
hani sifonu çekince klozetin dibi kopkoyu mavi oluyor. hah işte, oraya işemek bana inanılmaz bir haz veriyor. yeşilin tüm tonları klozetin dibinde kendini gösteriyor. hem pastoral hem sürreal bir içsel yolculuğa çıkıyorum o anda. yeşili zaten çok severim.
sürekli izliyorum, o renk değişimini. bol bol su içiyorum, sonra yine tuvalete gidiyorum. pisuvar artık sana elveda.
çok kötü şarkı.
bu doğululara "müzisyen" deniyor.
serdar'a falan denmiyor da bu kardeşlere deniyor. nerede müzisyenlikleri peki.
demet akalın böyle şarkı yapmaz valla.
oldum olası sevmedim.
ne kalemini, ne dilini, ne karakterini.
saygı duyuyor muyum. onu da bilmiyorum; ki çok da mühim değil.
ama alenen söyleyebilirim ki; çıkarcı biri. samimiyetsiz biri. aslında çıkarcı da değil, nasıl desem. bencillik, hinlik garip bir durumu var. çözemedim.
yoksa haşa, çıkarcı falan değil tabi. alenen söyleyebilirim, bunu da söyleyebilirim yani; çıkarcı değil. samimi tabiki de.
ermeni soykırımı da kırımı diye yırtınıp, ülkede durduk yere ve suçsuz yere ölen o gencecik çocuklar için ağzıma açmayan; gezi olayları için bir gram konuşup etrafta görünmeyen bu adam elbette samimiyetsizlikle ve çıkarcılıkla suçlanamaz tabiki.
yazmayayım dedim, çok dedim ama olmayacak.
olabildiğince; kötü - beğenmediğim şarkılara entry girmiyorum; zira sonu yok.
ama bu nedir ya,
bunu; demet akalın, serdar ortaç, hande yener, gülben ergen; bunu hülya avşar bile söylemez. albüme şarkı diye almaz. hadi aldı, klip çekmez; kenara iter; albümü dolduruyor diye bi yerde saklar.
iyi film. blue valentine'ye bayılmış biri olarak, ryan gosling'i takdir edip takip eden biri olarak; bradley cooper'u da git gide daha çok beğenerek izleyen biri olarak; asla hayal kırıklığına uğratmayan başarılı film.
filmin iki eksisi var bence.
biri; senarist biraz fazla uzatmış filmi, bi türlü bitemeyen filmler hep eksik gelir; onca fazlalıklarına rağmen.
diğeri; iki ayrı film var filmde. keskin bir hat var. iki kere filme başlıyorsun. ve her filmin o ilk 10 - 15 dakikalık girizgah bölümünü bu filmde iki kere yaşıyorsun ki; ne gerek.
günün sonuna izlenesi, tavsiye edilesidir.
10 üzerinden 7,3
bugün yaklaşık 20 - 30 entry girilmiş bu adam hakkında.
ve çoğu iğrenç.
neden bu kadar insanlıktan uzaksınız?
ve nasıl bu kadar bu zavallılığınızla bi de ses çıkarma cehaletini gösterebiliyorsunuz.
en büyük duam, çocuklarınız gay olsun / lezbiyen olsun. üstelik fikirleri yüzünden de başlarına gelmedik kalmasın.
siz de azalarak bitin.
ya da siz hemen ölün.
mirkelam cidden çok başarılı bir işe imza atmış yine.
tepeden tırnağa albüme nasıl özenildiği o kadar belli ki, albüm öyle kalite kokuyor ki; insan haliyle özlediği kokuyu hemen tanıyıveriyor.
mirkelam'ın son albümü. dün mü, bugün mü ne çıktı. henüz iki şarkıyı dinleyebildim, albüme bi bakmak gerek; zira kendisini severiz.
içerikten önce şunu diyebilirim ki; uzun bi aradan sonra başarılı bir kartonet görmek heyecan verici tabi.
1. intro
2. Evlenelim Gel
3. Aslında Ay Lav Yu
4. iskorpit
5. Kanarya
6. Kırık Gitarla
7. Yok
8. istanbul Beyoğlu
9. Priz 220
10. Bam Bam
11. Ambulans