kongrede başkan seçilmesinin ardından yaptığı açıklamalarda recep bey derkenki surat ifadesini gördünüz di mi.. çok heyecanlı, çok cin gibi, gözleri böyle çakmak çakmak bi adam maşallah.
türkiye' nin aslında ne büyük fırsatlar ülkesi olduğunun yaşayan kanıtıdır. ilkokulda sınıf başkanı olamayacak adam ana muhalefet lideri oldu lan. amerika filan hikaye, gandi kemal şahane.
yaşanan son olaylar düşünüldüğünde, neden olmasın?
tez zamandan üniversite girişlerinde kontrol noktaları oluşturulmalı üniversiteler bu tip siyasi oyunlara alet edilmemelidir. mavi donun bilim yuvaları üzerinde etkisi başlamadan bertaraf edilmeli, don üzerinden kimse siyaset yapmamalıdır.
baykal' ın artık bir nevi emekli olduğunu öğrendiğimize göre neden olmasın. hem emekli olduysa bile sadece siyaset için geçerli bu, hobilerine vakit ayıramayacağını düşünmek saflık olur doğrusu.
sayın deniz baykal' ın kurulan komplolar karşısında istifa etmesini hazmedemeyen bir laik türk genci olarak desteklediğim kampanya.
hadi arkadaşlar ne duruyoruz, ben de varım, biz de burdayız demek için daha ne bekliyoruz? tüm bu komplolara daha ne kadar anlayış gösterebiliriz, komplolar var ya, komplo komplolar...ğğaaaaaa.
gelen mesajlarda da belirtildiği gibi yazmayı unutmuşum, benim ki mavi*,
çok korkuyorum. yemin içtim bak. yani özellikle bazı siteler var, mesela internette gezinirken insanın karşısına rastgele çıkan cinsten siteler bunlar. çeşit çeşit kategorileri olur bu sitelerin hatta. before and after reklamları olur hatta. işte o tür yerlerde karşılaşmaktan çok korkuyorum.
karşılaştığımda şok oldum. esprilere konu olan hakkında sayfalarca geyikler döndürülen bir konunun aniden yardımcı erkek oyuncusu olmuştum.
masum bir müzik arşivi incelemesi nasıl böyle bitebilirdi ki. daha da kötü rastlantıları hatırlıyorum evet ama, onları bile mantık çerçevesinde açıklayabilirken, bir insanın böyle bir duruma düşmesi olsa olsa düşülebilecek en alt seviyedir.
ayak sesleri yaklaşıyordu, çaylar hazır gibi yanına bisküvi de ister misin diye sordu. cevap verecek gibi oldum ama ağzımdan çıkan inilti,,, oh tanrım o an çok kötüydüm. saol ya ben sadece çay içeyim dedim. böyle teklifleri çok severim ben. hem beleş hem yemek.. uuu bundan daha güzel bişey ne olabilir ki hayatta. ama şimdi aklımdaki tek şey o gelince vereceğim tepkiydi.
bütün bu düşünceler aklımda sonsuz bir döngüye girdi, gözümün önünden sweetgirl18, coqoprenses, tatli_cadi, esqiqasshar, catlaqqizz@hotmail.com lar bir film şeridi gibi akıyordu. terlemiştim.
böyle durumların en kötü yanı ilk vereceğiniz tepkinin ne olacağıdır. o odaya geldiğinde bakışlarımı ondan kaçırmamam lazımdı, doğal olmalıydım.ama çok zordu. en ufak bir yanlış hareketimde herşeyin farkına varabilirdi. keşke gizleseydin şunları be kardeşim,, ahhh keşke diye iç geçiriyordum.. sıcaklık git gide artıyordu sanki. ulan böyle bir olayı neden bu kadar abartıyorum ki diye düşündüm, altı üstü..... kendimi bir türlü iddia edemedim.
aklıma bunlara nerden ulaştığı, o sırada ne tür bir ruh halinde olduğu geldikçe... düşünsene gugılda kız msn i aratan bi insan. ya da forum sitelerinde arkadaşım emeğine sağlık güzel paylaşım dostum zenci demişsin ama bu kız izmirli...
bir karar vermem gerekiyordu.. odaya geldiğinde her şeyi anlatıp onun bunu neden yaptığını, herkesin başına gelebileceğinden, bunu anlayışla karşılayabileceğimden falan bahsedip kötü günlerin dostu olacaktım.. çok can sıkıcıydı.. ya ağlarsa.. kafasını omzumu koyarsa,, çocukluğundan bahsederse,,, bunu kabul edemezdim.
aklıma parlak bir fikir geldi. kötü bir olay olmuş gibi yapabilirdim. bi akrabamın öldüğünü söyleyebilirdim mesela. nerden anlayabilirdi ki. tanrım çok zekiyim. telefonla konuşuyormuş gibi yapmaya başladım. konuşmalara kulak misafiri olması için bağırıyordum.
birden yerimden fırladım soluk soluğa dedemin amcası ölmüş, cenazenin yıkanması lazımmış, deneyimli olduğum için beni çağırdılar, gitmem lazım dedim. gitmem lazım derken gözlerim sulandı, kendim bile inanmıştım, kafamı yere eğik, bir elimle ağzımı kapadım, arka planda duygusal bir müzik olsa çok şahane bir sahne olabilirdi.
geçmiş olsun dedi. çok üzülmüştü. ya da en az benim kadar iyi bir oyuncuydu. ne zamandan beri ölü yıkadığımı sordu, 6 yaşımdan beri buy işi yaptığımı, bu sayede okul harçlığımı çıkardığımı, işimden ne kadar zevk aldığımı falan söyledim. insanın sevdiği bir işi meslek edinmesi kadar güzel bir şey yoktur bu hayatta. bu şansa erişen nadir insanlardan biriyim heralde diyerek acı bir şekilde gülümsedim. ayakkabılarımı giydikten sonra hoşçakal deyip çıktım.
bir olaydan da bu derece kolay bir şekilde sıyrıldığım için çok mutluydum. ayrıca çok iyi bir oyunculuk performansı sergiledim, tanrım ne kadar da yetenekli bir insandım ben böyle. olaydan sonra hiç görüşmedik, her aradığında bir bahane buldum gitmedim. artık unuttuğumu sanıyordum.
------ uzun yıllar sonra-----
bir mezar ziyareti için kabristana gittiğimde onla karşılaştım. çok çökmüştü. yüzündeki kırışıklıklar yılların verdiği yorgunluğun bir lanetiydi sanki. göz altları çökmüştü. yanına gittim.
"beni tanıdın mı"
evet tanımıştı. ama biraz şaşırdı. nasıl hala bu kadar yakışıklı olduğumu, zamana naısl meydan okuduğumu falan sordu.. eee ulan sende soru sormaktan başka bişey bilmez misin en son karşılaşmamızda da habire soru sormuştun unutmadım it oğlu diyerek bir tokat attım buna. sonra hatamı farkedip özür diledim. kullandığım göz altı kremlerinin, yüz masklarının filan listesini verdim (hep yanımda taşırım bu listeyi)
biraz sohbetten sonra burda ne aradığını sordum. mezarlıkta çalışmaya başlamıştı. senin sözlerin dedi, hayatımda yeni bir ufuk açtı "sevdiğin bir işi meslek haline getirmelisin demiştin ya hani" bu sırada suratında bir gülümsemeyi fark ettim. kötü bir gülümsemeydi. sevdiğin bir işi derken gözlerinin içi parlıyordu,, ne sevdiğin işi lan itoğlu it, nekrofil misin lan diyerek bi güzel giriştim buna. ağzını burnunu kırdım. bir cinnet anıydı, kendime geldiğimde kafasını mezar taşlarına vuruyordum. yorulmuştum ama sinirim geçmemişti.
çevredekiler elimden zor aldılar bunu. sonra adalet güçlerine teslim ettim bunu. adalete yardım etmekten çok mutluydum,, tanrımm ne kadar iyi bir insadım ben. gururla gülümsedim, bir tekno parça açıp dans etmeye başlamıştım. bizimkisine söylememiştim ama gençliğimin sırrı buydu işte, tekno müzik ve elektronik dans..
başlığın facebook ta sutyen rengini teşhir edenlere bir gönderme niteliğinde olması o kadar aşikarken, buna verilen tepkileri gereksiz buluyorum.. yo yo hayır gerizekalıca buluyorum.
diğer bir konu ekşi yazarlarının ne kadar salak olabileceği ile ilgili. bunu yazmak bile gereksiz aslında. başlık ilk başta abartılı gözükebilir ama altındaki manayı ısrarla anlamak istemeyenlerin zencinin nickaltına üşüşüp "benim çok sevdiğim bi yakınım meme kanserinden ölmüştü ühühhühü" demeleri.. ufff aman tanrım... rezilce.
aynı yazarlar author' un bütün kadınlar doğuştan orospuluk butonu on gelir yaklaşımına da bu derece tepki verebildiler di mi... hayır, veremediler.
ekşi maalesef popüler kültürün karşısında gözüküp popüler kültürün ta en içinde olan yazarlarla dolu bir yer. okan bayülgen binlerce kez klonlanıp ekşi sözlüğe yazar yapılsa en fazla bu kadar olurdu.
kaan tangöze den esinlenerek üretilmiş bir savaş makinesinden bahsediyorum. osmanlının nasıl mehteranı varsa bizim de kaan tangöze miz olsun. ordunun önünden düşmanlara salarız. çoğu kendini intihar eder zati. sonra savaşı hemencecik kazanırız. nasıfikir.