15 yıl önceydi 3. nesil yazarım... Uludağ'da öğrenciydik, sözlükle tanıştık saçma demedik mantıklı demedik yazdık. o zamanlar sözlük mantığı biraz farklıydı daha çok tanım odaklıydı. yıllar geçti okul bitti askerlik evlilik çocuk kariyer vs. derken haliyle sözlüğe girmez bakamaz oldum yılda bir iki defa aklıma gelir bir göz atarım bugün de bu başlığı gördüm yazmadan edemedim. Uludağ sözlük eski bir dost gibidir benim için. hey gidi eski günler...
Gördüğüm en güzel kamp alanı ve koydur. Suyu tertemizdir akvaryum gibi balıkları izlersiniz. Çubucak kamp alanının yanında, Emel Sayın koyu olarak da geçer. çocukluğumun ve gençliğimin güzel anılarını barındırır. Maalesef son yıllarda kampçılara kapatıldı. içindeki tuvalet çamaşırhane büfe yapılarının izinsiz olduğu için hizmete kapatıldığını duydum. (muhtemelen kaçak otel dikselerdi kapatılmazdı) son gördüğümüzde koya birkaç tekne demir atmış durumdaydı. umarım en kısa zamanda izin başvurularına olumlu yanıt verilir ve kamp alanı olarak hizmete açılır, halkımız da bu güzellikten faydalanır.
Gözlemlediğim kadarıyla balık tutmaya yeni merak salmış insanların pek çok yanlışları bulunmakta ve hayal kırıklığı yaşayıp bu güzel hobiden mahrum kalıyorlar. Benim de bu insanlara kısa öz tavsiyelerim olacak. Öncelikle ben balık tutacağım deyip av bayinden her gördüğünüzü satın almayın. Çok fazla malzeme kafa karışıklığı yapar ve doğru malzemeyi kullanmanızı engeller.
Herkesin tavsiyesi “ne balığı tutacaksın ona göre malzeme al” olur ancak yeni başlayan çoğu insan tam olarak ne avlayacağını da bilmez. Yeni başlayan herkes kocaman balıklar tutacağını kovasını dolduracağını düşünür ama maalesef sularımızda o kadar balık bulunmuyor artık. Tabi en doğrusu balık tutmak istediğiniz yere önceden gidip malzeme araştırması yapmaktır kim ne yem kullanıyor hangi olta takımını takıyor, ne avlıyor gibi.
Marmara Denizi ve Kara Deniz bölgesindeyseniz işe istavrit – mezgit avlamak olmalı. Ege ve Akdeniz bölgesindeyseniz mırmır karagöz lapa gibi kıyılarda görünen balıkları hedeflemelisiniz. Tabi bunları kıyıdan avlanacağınızı düşünerek yazıyorum.
Kamış seçimi olarak her iki avda da kullanabileceğiniz surf casting kamışını tavsiye ederim sebebi ise daha uzağa atış imkanı sağlar at-çek ve beklemeli avlarda avantajlıdır. 3,5 - 4,5 mt. arası uzunluğu vardır kurşun atar aralığı 75-250 gr. Referansları arasında değişir. Örneğin benim kullandığım kamış 75gr-150gr aralığında 4mt.
Bim A101 gibi marketlerde satılan teleskopik kamışlardan almayın tat vermez!
istavrit ve mezgit için: 3,5-4,00 mt arasında kamış, çapari takımı alınmalıdır küçük iğneli tüylü çoklu takımdır. Buna 40-60 gr. arasında kurşun almalısınız. (çok ağır olursa çapari takımını bozar) Makine piyasadaki makinelerden herhangi biri işinizi görecektir. Misina olarak 0,25 – 0,30 idealdir ip misine ise 0,16-0,20 tavsiyemdir. Fırdöndü boncuk vs. balıkçıdan bağlatabilirsiniz. Yöntem olarak olabildiğince uzağa atın ve kamışı sağa sola çekiştirerek yavaşça makineyi sarın. Kıyıya yaklaşınca hızlı çekin ki taşlara takılmasın.
Mırmır karagöz vs. balıklar içinse canlı yem kullanmalısınız sinek oltasının irisini kullanın (tırnak boyu kadar) yemi takın (tavuk göğsü – boru kurdu – mamun – sülünes vs.) yukarı yazdığım aynı malzemeleri alabilirsiniz sadece takım olarak çapari değil de 3 iğneli takım kullanınız. Bunu av bayinden hazır takım olarak almanızı tavsiye ederim. Yöntem olarak uzağa atın ve bekleyin 10-15 sn de bir ufakça zıplatıp dolayın ip gerildiğinde balık yemi yutmuştur sertçe çekin ve makineyi aralıksız sarın.
Balık avında yöntem çok malzeme çok.. ama ilk olarak bunları yapınız. Zamanla diğer av yöntemlerini de deneyebilirsiniz. Rastgele.
özellikle ingilizce öğrenmeye yeni başlayacak veya geliştirmek isteyenler için çok faydalı ders videoları ve kitapları var. anlatım dili gayet anlaşılır ve sıkıcı değil. disiplinli bir şekilde dersleri takip edilir ve pratik yapılırsa "iyi bir ingilizcem var" diyebilecek düzeye 6-7 ayda erişebilirsiniz diye düşünüyorum.. kursa gidemeyecekler için iyi bir alternatif. kendisi mütevazı ve efendi bir insan, öğretmen olarak övgüyü hak ediyor.
2 yaşındaki oğlum bu hastalığa yakalandı. 2 gün 40 derece ateş ile mücadele ettik. bu sırada mink minik kabarcıkları oluşmaya başladı. ilk başlangıcı soğuk algınlığına çok benziyordu dr. bize antibiyotik verip yolladı ancak ateşi düşüremedik ve çocuk bir şey yiyip içemez hale geldi bunun üzerine yine gittik ve bize nasihat verip yolladılar. o sırada internetten hastalığı araştırırken el ayak hastalığı ile aynı belirtilerde olduğunu gördüm. bunu Dr.a söylememe rağmen dr.un egosunu aşamadık ve yanlış tedaviye devam etmek zorunda bırakıldık. TIP çocuk acilini terk etme kararını aldım ve doğru özel hastaneye gittik. dr. gördüğü gibi el ayak ağız hastalığı olmuş dedi. bunun bir ilacı olmadığını ancak hafif atlatması için ağız sipreyi yazacağını söyledi. 3. gün kabarcıklar belirginleşti. 5. gün kabarcıklar çıkmamaya başladı ve ağzının içinde oluşan yaralar geçmeye başladı. (2gün sadece meyveli yoğurt yiyebildi. tavsiye ederim)
bize dediler ki yetişkinlere geçmez bu hastalık. pat diye hanımla biz yüksek ateşten 2 gün yandık tutuştuk. Dr. bize el ayak hastalığı olduğumuzu söyledi. zaten süreci biliyorduk ancak bebek diye küçümsemişiz bizi çok fena sarstı. ateş iştahsızlık derken kırmızı kabarcıklar çıkmaya başladı elimin içi ve ayaklarım diken dolu. yürürken bir şeyi kavrarken acı çekiyorum sanırım bir kaç günüm var bu hastalığı tamamen atlatmama. ailecek bu hastalığı geçirmiş olduk.
hastalık çok hızlı ve çabuk bulaşıyor. bize söylenen bir gün herkes bu hastalığı başından geçirecek. umarım bir an önce gerekli ilacı ve aşısı bulunur.
özel bankalar arasında en kurumsal çalışanına değer veren bankadır. %100 türk sermayesidir yabancı sermayeye karşı ayakta kalabilen tek özel bankadır. diğer coni moninin kurduğu bankalar gibi düdükleme politikaları yoktur.
6 yıl sonra gelen düzeltme:
sanırım işe yeni girdiğim için heyecanla yazmışım bunları Türk Sermayesi vs. doğrudur ama çalışanına para vermez asgari ücretin üstüne 200- 300 koyar 3 kişinin yapacağı işi yaptırır. piyasaya bakılırsa diğer bankaların yanında masum kalabilir. bunu okuyan genç arkadaşlara sesleniyorum hayatınızı bankacı olarak tüketmeyin gidin limon satın ama bu işi yapmayın. ki ben de yapmadım..
bol bol tutukluk yapar, fazla sıkarsan namlu şişer, duvara dayasan sıfırlaması bozulur, az bi toz nem olsun atmaz, parçalayıcı değil delip geçici özelliği vardır tüm bunlara rağmen komandolara tahsis edilmiştir!!
bizim de sonumuz böyle olacak pkklılar çalışmalara başladı, satılmışlara isyan emri verdi*, vekilleri sistematik bir şekilde azmettiriyor, cahil halkını kışkırtıyor.. derken iç savaş sonra dışarıdan müdahele italyanı fıransızı almanı abdsi.. kaç senede olur bilmem ama bizim de sonumuz bu ülkeler gibi olacak. fakat sanmasınki içimizdeki hainlere kalacak bu ülke.. ite köpeğe bırakmazlar!!
doğru bir tespittir kürtlerin çoğunluğu pkk'ya düşmandır!! fakat bizler batıda evimizde oturup tv'den satılmışları görünce hepsini aynı kefeye koyarız. hatta bazı kürt kardeşlerimiz bizden de çok sever bu milleti ülkeyi
edit: başlığı yanlış okumuşum %3ü çok az şunu %20 yapalım
hamile kadınların karnından bebek bacaklarını çıkartıp çocukların bağırsaklarını ibret olsun diye ağaçlara astıkalrı günleri unutup devrim saçmalıklarına kendini kaptırmış, beyni yıkanmış insan müsfettelerinin sevgisini kazanmış şerefsiz
arkadaşlar her ne kadar "akıllı ol refüze ol" deseler de eğirdirde kalmak daha akıllıca!! eğirdirde alacağınız eğitimi bir daha hiç bir yerde alamazsınız hayatınızın sıkıştırılmış 3 aylık macerasını yaşarsınız eğirdir dersiniz herkes susar!! ben de 333. dönem asteğmen olarak yaptım gönüllü olarak komando kaldım ve hiç pişman olmadım insanların dediklerine yazılanlara bakmayın hepsi abartma ve yalan. Evet eğirdir zordur ancak kimse sizden canınızı istemiyor bir de içinizde yanıp tutuşan bir vatan aşkı varsa eğirdir tam size göre!! bırakın korkaklar ne derse desin!! eğirdir de eğitim almak her yiğidin harcı değildir!! refüze olup tuzlada izmarit toplayacağıma eğirdirde kalır hayatımın macerasını yaşarım. tabi sonra gider aslanlar gibi ülkemi savunurum.. refüze olmayı düşünen arkadaşlar bence bir kez daha düşünsünler bu ülkenin yiğit delikanlılara ihtiyacı var!! eğirdirde telefonmuş kılmış tüymüş sallamazlar eğitimi pompalarlar tuzlada seni adam yerine dahi koymazlar askere gidecek arkadaşlar şimdiden hayırlı teskereler..
9 yıl sonra gelen edit:
Çok gaza gelerek yazmışım. Tuzlaya giden arkadaşlara pek bir sallamışım kusura bakmasınlar. onlar da çok kritik bölgelerde görevlerini yapıyorlar. Tuzlaymış Eğirdirmiş farketmiyor. Eğirdirden sonra Şırnak Gabar dağlarına gönderildim çok şükür sağ salim geldim. şimdi düşünüyorum da ne maceraymış. askerliği Eğirdire çıkan arkadaşlara selam olsun.
(bkz: yağızoymak) taburuna bağlı bir tepedir. taburun hemen bitişiğinde yer alır, 2005te hainler tarafından basılmıştır ve şehit vermişizdir. baskın görüntüleri internette mevcut olduğu gibi iç güvenlik eğitimlerinde ders olarak gösterilmektedir.
Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinin bir köyüdür. köy dediysek bildiğiniz köylere benzemez 4-5 hanesi vardır.. hayvancılık ve az da olsa tarımla geçinirler tabi devlet desteği göz ardı edilmeyecek kadar sağlamdır. Gabar (küpeli) dağlarının ortasında terörün kol gezdiği bir yerdir. Ben askerliğimi kol komutanı olarak orada yaptım (2010), Türkiye'nin en mahrum taburu seçilmiş hayat şartları zordur, en temel ihtiyaçları bile karşılamak imkansızdır. medeniyetten kopuk, kelle koltukta yaşam mücadelesi verilen bir yerdir. Bir Türk'ün ancak vatanı için katlanabileceği Yağızoymaktır orası..
gözlerin hep o uğursuz mevsimde girdi
penceremden içeri...
önce duvarlarda sonra yastığımda
ve nihayet evimin her köşesinde fark ettim seni.....
sokaklara düstüğümde
yanımdan geçen sendin......
sendin caddelerde yürüyen
konusurken insanlarla ordan burdan
gülümsediğim yüzlerde beliren yine sendin........
o kadar çok gördüm ki seni başka suretlerde
kaçarsın diye korkundan
adam akıllı bir -merhaba- diyemedim......
yokluğun beni hiç rahat bırakmadı
ben ne zaman sevsem
ya da sevmeye kalksam birini
araya girerdi gölgen
azılı bir katil gibi......
kim öpse beni
ya da kim benimle sabahı bulmaya kalksa
o terli gecenin sonunda
hep yüzümde görüyorlardı gözlerini..
geceyi paylaştığım her hangi birinin
yüzüme bakıp:
-seni geçmişinden kıskanıyorum- deyip
bana sırtını dönmesi bu yüzdendi belki...?
seninle aşkı yasarken aklıma gelen
o septik düsünceler
senden sonrasında hiç rahatsız etmedi beni......
her hangi bir şüphe duyduğumda
ya da beynime -acaba- diye bir soru düştüğünde
hiç oralı olmadım.....
yani işkillendiğimde sevdiğime karşı
kendimi hiç yormadım...
gittim ilk önce ben aldattım!
artık yorulmuştum
guvensizliğe karşı soruların cevabını aramaktan......
bu günahım senin omzuna kaydedildi esmer'im!
çünkü sen bana
insanlara güvenmemeyi öğretmiştin...
........
senden sonra yasadığım ilk sevdada
bayağı zorlandım
yani zaman aldı başka dudaklara alışmak
ya da
başka bedenlerde yeniden doğmaya çalışmak......
güzelliğinle donattığım albümü kıskandılar
evet kıskandılar geceleyin
yüzüme yansıyan gülüşünü.......
seni onlara anlatamadım
sustum sadece..
cüzdanımda dün gece resmini buldular........
........
ben.....
yani ben terlemek istemezdim
başka bedenlerin içinde
ah sevdiğim
beni
benim bile hosuma gıtmeyen gecelere sürükledin
oysa sadece seninle bulmak isterdim şafağı
seninle uyanmak isterdim
en güzel sabahlara!
olmadı esmer'im.....
şimdi başkaları günaydın diyor bize her sabah.....
......
tahmin edemeyeceğin kadar yorgunum
sevmeler ve sevilmeler
bana göre değil artık......
işte şimdi hayata daha çok yakışıyor bu suskunluğum
ve sana hiç benzemese de
ben sadece cocukluğundaki yüzüne vurgunum....
(Sayın Akif OKTAY'ın -SEN GiDERKEN-adlı şiir albümünde yorumlanmıştır)
yediği kaba sıçmakla kalmayıp binlerce ailenin ocağını söndüren, binlerce türk-kürk vatandaşımızı katleden, ülkemizin gelişmesini (özellikle doğu bölgelerimizi) engelleyen, yabancıların maşası olmuş, korkak adi şerefsiz, insan demeye bin şahit bir hain.