gerçekleşmesi ihtimalinde, dede'ye olan saygı ve güvenin yitirilmesine sebebiyet verecek durumdur.
+ uyan evladım.
- ha hö? sen kimsin be?
+ ak sakallı deden.
- anne tarafı mı? baba tarafı mı?
+ ebe tarafı.. ak sakallı dede işte lan.
- senin sakallar siyah?
+ boyattım, daha genç gözüküyomuşum.
- neyse.. ne istiyon?
+ sayısalı vericem evladım, zengin oldun.
- aa?
+ 5 11 15 19 21 26
- sabaha kadar unuturum ben bunları be, iddaa yok mu?
+ city berabere, evi sat bas.
- ev kira?
+ götünü sat o zaman, lavuk..
+ alov?
- selamlar.. entry oylatacaktım ben ama?
+ oylarız.. ne entrysi oylatcan?
- sözlük yazarlarının itirafları.
+ kaç tane oylayam, coştururuz istersen bunu.
- o kaç para abi?
+ 20 lira..
sıçıp sıvadığınız, eksilere düşürdüğünüz karmanızı cüzi bir miktar karşılığı düzeltelim.
+ alo?
- meraba abi, karma düzeltebiliyoz mu?
+ düzeltiriz, nick neydi?
- veli1441.
+ (karmasına bak lan şunun)
/ -59 abi
+ kardeş, 0 da bırakıyım mı karmanı? şirin baba falan ister misin?
ayar olduğunuz, size zamanında ayar vermiş, karmasını kıskandığınız yazarın, para karşılığı entry grafiğinin amına koyalım, biz koyalım.
+ alo?
- merhaba, entry oylama mı?
+ evet, buyrun?
- bi adam bana özel mesajdan küfür etti, nickini veriyim, karmasını düşürün.
+ kaç paran v..
- para mühim değil, halledin.
+ peki abi.
tabi moderatörlere de yakalanmamak lazım..
+ aluv?
- iki şuku ver bakam bana ordan.
+ olur, paket mi yapıyım, elde mi yersin?
- he?
+ taşak mı geçiyon la benle?
- modüratörüm lan ben!
+ nick neydi?
her hakkı saklıdır, bizim çocuklarla sakladık, fbi gelse bulamaz..
insanı hayattan soğutan, 'nerden gördüm ulan seni' sorusunu beyninin çatısına vurdurtan insan modelidir.
- vayy kanka nabıyon be.
+ iyidir moruk sen nabıyosun.
- vayy parfüm marfüm, hayırdır?
+ arkadaşlarla buluşacaz lan, sinema minema.
- karı kız şekli he.
+ yok lan, normal arkadaş.
- atma olum.
+ lan ne atıcam, pipisi var adamın.
- bişey demedik kanka, yakışır.
+ lan yok diyom, kop.
- tamam olum ne kızıyon, bişey mi dedik sanki.
+ tamam hadi görüşürüz.
- la yengenin arkadaşlardan birini de bana..
+ lan bırak kolumu.. çarpacam şimdi.
- iyi lan iyi, kıskanç herif.
+ sittir git.
yetkililerin ağzından düşürmediği, anlamı kısa, havası uzun söz öbeği..
'gençler vücutlarını tanımıyorlar..'
tanışalım;
+ meraba gardaş, ben penis.
- memnun oldum.
+ bende.. ilerde çok işimiz olacak senlen.
/ selam, ben de göt.
- memnun oldum..
/ ben çok önemliyim dostum. birinci beyin, ikinci ben..
- aa?
/ tabii olum, gözün gibi bak bana.
+ sen bakma ona, çok kullanma onu.
- o niye?
+ ibne olursun.. tut şimdi sen beni.
- böyle mi?
+ tamam çok sıkma, bırak.. bırak dedim.
bakkaldan yeni alınmış bir paket sigarayı, daha bir dal bile içemeden porsuk çayı'na düşürme durumudur. ne kadar acı değil mi?
buram buram mallık kokan bu acı hatıranın, beynimin hangi lobunda saklandığını bulduğumda, fiziksel müdahale ile kesip almayı düşünüyorum, olmadı format.. fatih isimli göt mü göt arkadaşımın "hadi lan kak gidem 2 bira içem, yatma evde" repliğini sürekli tekrarlamasından öyle perişan bir haldeydim ki, kendimi mikiyordum, zor tuttular. "hadi madem çıkalım" sözlerini çakıverdim beyninin çatına fatihin, ipne fatih..
tatlı mı tatlı, güzel mi güzel, içinde 20 tane aslanlar gibi zehir dolu olan mavi paketli sigaramı aldım, adı 'monte carlo'. tekelci abiyle olan yakınlığımdan mütevellit, aramızda 'monte laci' diye hitab ediyoruz kendisine.. az gittik uz gittik, cadde madde düz gittik köprü üstünde durduk, porsuk'un alımlı manzarasını 5 dakka izleme fikrini ortaya atan fatih'e, ilk kez katılmış olacağım ki aklıma yatmıştı. porsuk karşısında sigara yakmak hoş bi fikirdi.. taa ki, sigaramın kıyafetlerini soyarken, elimden kayıp düşene kadar..
r: aaaassssiktiirrr..
f: hahahaha naptın lan enayi.
r: lan elimden kaydı ühühü.
f: ahahahahaha.
r: hep senin yüzünden amına koduğum, manzaraymış pasifik okyanusu mu lan bura!
f: puhahaha.
suçu piç fatih'in üstüne atmıştım ama suç bendeydi.. gittim ve umarsızca, keriz gibi, fatih'in gülüşmeleri arasında, bi paket daha 'monte carlo' aldım.. evet marlboro alabileceğim parayla iki paket monte almıştım, sinirli, üzgün ve sikindirik bi haldeydim.
50 garakter marakter dedi, ne diyeceğimi unuttum ak..
entry'i okuyup oyladıktan sonra, nickinin altında çıkan '?' tuşuna basıp, "herkes benle aynı fikirde mi acaba lan?" deme durumudur.
tek ben yapıyorum galiba bunu, şizofren ya da embesil olabilirim, bilmiyorum. artı verdikten sonra, benden başka artı verenin olmadığını görürsem, üzülüyorum. "keşke basmasaydım lan o ipne gülücüğe" diyorum içimden. sanki sınıftayız, salakça bi hareket yapmışım, herkes bana dönmüş "mala bak mala" diyo gibime geliyo lan..
aynı hareketi eksi verirkende yaparım, ama önce bakarım "son kötü oylanan entryler" kısmına, baktım bi tane eksi oy var, "düşene bi de ben vurayım" diyerek basarım eksiye..
malsın ak..
düdüt: gelen pm'lerden mütevellit, seovi olma durumu değil olum, bi nevi teyid ettirmek..
bilgisayardan, rahatsız edici seviyede yükselen ipne fanın sesini, gürültülü bi mp3 açarak göt etme durumudur.
masaüstüyse sıkıntı yoktur, laptopsa sıçtınız demektir.. "yok lan o kadar şiddetli değil fan sesi" diyebilirsiniz, amma benim gibi bi öküzün elinde olunca bu narin alet, "dur lan gucağıma alayım rahat edeyim", "dur lan bacağım yandı yatıyımda dizime çekeyim" derken, aleti bi o yana, bi bu yana çekiştirerek piç ederseniz, fan kayıyo çok kötü oluyo, kaydırmayın..
f*: grrrrrrrrrr..
r*: amına kodumun fanı.
w*: efkan şeşen - yüreğim yangınlarda
f: hırrrrr.
r: azaldı lan sanki, du bakam şiddetini arttıram.
w: umut kaya - mor yazma
f: ğııı..
r: sustu piç.
rock dinleyicisiyseniz sorun yok, benim gibi gürültülü müzikten pek hazzetmeyen biriyseniz, fizy'den bi iki ajdar şarkısı dolandırın, fan hayata küsüyo, denedim sonuç olumlu..
düdüt: evet dengesizim, şuan mp3 listemde: ennio morricone, efkan şeşen, umut kaya, yaşar ve seyduna türküleri var.
aldattılar bizi kankaa, kandırdılar bizii.. "bu ne lan?" dediğinizi duydum, açıyorum.. götümü değil lan, konuyu.
aga şimdi yıllardır vardır bu, yani ben küçükken vardı hala var.. çocukken, işe yaramaz arkadaşlarla yolda yürürkene;
- arabaya bak lan, vay amını yiyim.
+ ne var lan bu bişey mi, ilerde uçanları gelecek!
pezevenk kendi icat edecek sanki, ne kadar da kendinden emin "ilerde uçanları gelecek!".. bunlar hep back to the future filminin suçu aslında, bizi öyle bi ütopya ya sürükledi ki, arabalar uçacak, insanlar uçacak, jupiter'de piknik yapacaz. al seneler geçti, ne uçan var ne kaçan. yine de 10 numara film tabi back to the future. bi şarkıyla kapayalım..
uzaya'da gittik beraber,
jupiter'de de yaşadıkk,
sorun arabalar da değildi,
biz kandırıldıkkk.
canı sıkılan polis abilerin, ricon kardeşinizi sakalı var diye gbt'ye sokması durumudur.
yıllar yıllar önce.. yok yok, aylar aylar önce.. heh, ben diyeyim "altı ay önce", siz deyin "yedi ay önce". saat? hmm.. ben diyeyim "gece iki gibi", siz deyin "gece üç gibi". "nabıyon lan o saatte dışarda?" demeyin, bunaldım evde arkadaş.. bi turlıyım caddeyi, iki de sigara tüttürür döneriz diye yaptıydım planı, evdeki hesap çarşıya uymadı tabi..
hacı sakal nası biliyon mu? nerden bilecen.. bi salmışım, ben diyeyim "bi buçuk aylık", siz deyin "iki aylık", "berber yok mu la sizin orda?" varda kim gidecek hacı, "jilette mi yok ak?" varda kim kesecek hacı. valide kestirir mi? "lavabo tıkanıyo, git berberde ol traşını" diyor kadın.. neyse, sakallar cemaatçi gibi dedik, üstümde beyaz göynek, altta kundura.. ama nası yürüyorum "tak tak" sesleri yankılanıyor, sessiz ve sakin tehlike kokan caddede..
(normalde ne beyaz gömlek giyerim, ne de kundura. "ee niye giydin o zaman?" demeyin, bilmiyorum..)
sigaranın birini içmişiz pöfür pöfür.. hani cadde ızgaraları olurya yağmur yağdığında aksın gitsin diye, sokmaya çalışırsın delikten içeri sigara izmaritini, atıyorum ama girmiyor namussuz. sanki başıma gelecekleri biliyormuşçasına..tam o sırada polis arabasının ışığı ilişiyor gözüme, normalde ara sokaktan döner eve giderim, ama o gün devam ettim cadde yolunda.. ağzıma sıçayım..
p: polis
r: ricon,
p: genç gel bakalım.
r: buyrun amirim.
p: kimlik ver bi gbt'ne bakalım.
(şans ya, o gün.. sigara, çakmak aldım koydum cebime. cüzdana baktım "senlik bi işim yok lan, kal sen evde" diyecekken, çıkardım içinden kimliği, gömlek cebine attım, şans harbiden..)
r: buyrun. (bulunduğumuz caddenin sabıkası kabarık inceden, atarı gideri pek bi meşhur. yine dedim "birini vurmuşlardır..")
r: hayırdır amirim, kavga falan mı vardı? (faili meçhul bi cinayeti üstüme mi yıkacaksınız?)
p: yok, rutin devriye işte.. gecenin bu vakti, bi karış sakal, nereye gidiyon? (mapustan kaçtım ak, ne var sakalımda?)
r: eve gidiyodum amirim.
p: nerde oturuyon sen?
r: iki sokak ötede, caddenin sonunda.
p: iyi bakalım, bekle iki dakka gbt'ne bakalım gidersin. (yan tarafta 5-6 tane apaçi tipli çocuğun da kimliğini almışlar, bakıyorum çocukların façasına "iyi lan, bunlar varken sana bi bok olmaz ricon" diyorum kendime.)
köşeye gidip, plana devam ediyim, ikinci sigaramı da yakıyım diyorum.. bi nefes aldıktan sonra, "lan benim askerlik tecilli demi ak, sakat olmasın" sorusu ele geçiriyor beynimi, ben diyeyim "dört", siz deyin "beş" dakka geçiyor, sigara da bitiyor haliyle.. kafamda hala aynı endişe amına koyim..
p: gençler gelin bakalım. (arabada ki polis, gbt'sine baktığı kimliği dışardaki polise uzatıyor, o da kimlikte yazan ismi söyleyip sahibine veriyor.. hepimiz alıyoruz kimliklerimizi.)
p: tamam arkadaşlar gidebilirsiniz, kaydı olan, sorunu olan yok, temiz..
hepimiz sırayla: iyi geceler abi.
sonradan öğrendim, devriye nöbeti olan polislerin, bilmem kaç kişinin gbt'sine bakıp, kayıt tutması gerekiyormuş, ondan çevirmişler.. poliste heyecan arıyor arkadaş, desene sen bana "liste var kardeşim, ver kimliği de bi gbt bakalım", sakal makal ne karıştırıyon?.. bi sigara daha içip eve gidiyorum..
"altı yedi ay önceki olay nerden aklına geldi lan?" diyecekler için, ben diyeyim "yarım saat" önce, siz deyin "bir saat" önce, yine aynı caddeden eve doğru gelirkene, baktım caddenin başında polis otosu var, döndüm ara sokaktan evime girdim.. ne kadar uyanıksın lan ricon haha..
anne insanının pazara gitmeyi, yemek yemek, su içmek, uyumak gibi temel gereksinimlerle eşit tutması durumudur.
bizim memlekette çarşamba günleri kurulur bu pazar isimli panayır. annemin dediğine göre kıyafet ve yiyecek diye ikiye ayrılıyomuş,* her çarşamba, kahvaltı yapıldıktan sonra, okula gidecekmiş gibi çıkar evden, pazara gider valide hanım. sanki bi hafta gitmese arayıp "seni bu çarşamba pazar da göremedik ayşe hanım" diyecekler diye düşünüyor sanırsam.
a: anne
r: ricon
a2: abla
a: riconn, biz çıkıyoz bişey istiyon mu?
r: nereye?
a2: teyzem gelcek şimdi, pazara gidicez.
r: ne zaman gelirsiniz?
a: teyzenlere gideriz ordan, akşam geliriz.
r: ben ne yiycem?
a: git dışarda ye be, kaç yaşına geldin.
a2: haha.
r: tamam.
her hafta aynı muhabbet. dilekçe yazdım belediye ye "pazarcılar çok ses çıkarıyor, duramıyoruz evde. şehir dışına taşınsın pazar yeri, arz ederim." diyerekten.. ama gönderemedim, götüm yemedi. şimdi bizim eski evde validenin komşu var gülümser teyze, oğlu belediye'de çalışıyo. benim mektubu bulsa, annesine söylese, onun annesi benim anneme söylese, annem benim ağzıma sıçar..
göndermiyek sittir et. zaten pazar merkür'e taşınsa oraya da gider bunlar..
normal zamanda, aynı besini hayvanca tüketirken, ortamda güzel bayanların olması sebebiyle mecburiyetten kibarlaşma durumudur. biri altıncı, biri yedinci nesil iki adet küçük baş sözlük yazarı, aç karınlarını doyurmak için, donas adlı fast food'a girerler..
donas: içinde kızarmış patates, turşu gibi her türlü şey bulunan, et ve tavuk çeşitleri olan, ucuz, kalitesiz, devasa dürüm.
girişte, ne yiyeceğinizi söylüyor, fiş alıp parasını ödüyorsunuz..
r: iki tavuk donas, iki ayran.
s: yedi buçuk tl.
fiş alınır..
c: üst kata çıkam.
r: tamam sür.
masaya oturulur..
c: olum amma kalabalık ak.
r: çok göt yere denk geldik lan, kabak gibi ortadayız, herkes bize bakar şimdi.
c: insan gibi ye olum, rezil olmayam.
r: görende asilzade sanacak seni amk.
s: hoşgeldiniz arkadaşlar.
c: hoşbulduk hocam,* birinde turşu olmasın.
r: benimkinde de olmasın.
donas'ın gelmesi beklenirken porselen tuzlukla oynanır..
c: lan kıracan şimdi şunu bırak.
r: rahat ol yiğen, yiuuuu.. uçuyo lan tuzluk.
r: aha çarprazda kızlar var.
c: hani bakam.
r: mavili ne kadar güzel ak, yanaklara bak ıssırırım.
donaslar gelir..
c: olum şuna bak, hayvanlaşmadan nası yicez bunu.
r: ne bilem lan, ye işte, mavili çok güzelmiş.
normalde castro ve riconun, 2 dakika 50 saniyede bitirdiği donaslar, 5 dakika olmuş daha yarısı durmaktadır. o dakikaya kadar yavaş yavaş, kibarca yiyen ricon, "ee yoruldum ak, basıyom ben gaza" diyip, ağzına kocaman parçayı soktuğu anda mavili kızla göz göze gelmiştir..
r: lan şansı kes ya, faktır git ak, gelmeyem olum bi daha buraya.
c: hadi lan bitirde çıkam, sigara içem.
r: amına kodumunun donası ya.
kojiro hyuga'ya, karma bazında haksızlık yapılması durumudur.
formasının kollarını kıvırması, dramatik bi hayatı olmasına rağmen "ben yetim ben öksüz" diye emrah triplerine girmemesi, her şut çektiğinde rejoice reklamlarında oynayan artizlere taş çıkartan saçları ve tabiki topa roket gibi vurmasıydı bizi ona bağlayan..
içimizden biriydi hyuga, hami mandıralı nın japon versiyonuydu. böyle über karizmatik bi adamın, karması nasıl olurda eksilerde sürünür?
nacizane öneri şu ki, çikita muz la yer değişsin kojiro kardeşimiz.
apaçilerin, apaçistan adı altında yeni bir özerklik istemeleri durumudur.
aöp(apaçi ve özgürlük partisi) yaptığı basın açıklamasında; "yıllardır bu topraklarda yaşıyoruz, fakat özgürlüğümüz her geçen gün daha da kısıtlanıyor. bize kıro dediler, keko dediler, aşağılandık, hor görüldük.. türkiye'de ki apaçi realitesi bazı makamlar tarafından yok sayıldı, devlet isteklerimizi kabul etmezse, her gün bir emo nun saçını keseceğiz." diye bildirdi.
öte yandan, 2011 genel seçimlerinde meclise gireceğini idda eden aöp'nin, "beyaz gömlek, fabrika fiyatına", "jöle 1 tl olacak!" şeklindeki vaatleri dikkat çekti. cumhurbaşkanlığına kesin gözüyle bakılan, milli apaçi nihat doğan "rabbime şükürler olsun, bu günleri de gördük" dedi. bir gazetecinin başbakanlık için kimi düşünüyorsunuz sorusuna karşın "yılmaz morgül kardeşim uygundur" diyen nihat doğan, "devletten çok sayıda kırmızı şahin istiyoruz" sözleriyle konuşmasını noktaladı.
mikrofon halkta..
emo vermegül: "nası şimdi yhaa, saçımızı mı kesceqlermiş??"
kıro memocan: "şimdi gardaşım bi defa, biz öyle cöle möle sürmeyiz gafamıza, tesbih sallarız apaçi mapaçi de değiliz."
gerizekalıyla, hiperaktif çocuğu ayırt edemeyen ailedir.
malumunuz bayram, her yerde çoluklu çocuklu aileler, dün bizde de vardı bu sözde hiperaktif, özde moron olan bebeden. koltukların üstünde zıpladı, abur cubur zulamı bulup eticinlerimi yedi, kolayı yere döktü, bilgisayarın tuşlarına çat çat bastı*, anamı ağlattı anlayacağınız.
annesi: benim oğlan hiperaktif. (senin oğlan gerizekalı teyze)
annem: maşallah maşallah.
çocuk durmaz, evin amına koymuştur.
annem: ricon oğlum hadi bilgisayar oynayın siz.
ricon: tamam, hadi gel. (alacağın olsun valide hanım)
odaya girilir,
çocuk: oyun oynuycam ben.
ricon: tamam dur. (battlefield bad company açılır, film sanar moron)
çocuk: maryo aç, onu oynuycam.
ricon: tamam dur indirelim. (mario indirilir kurulur, yine oynayamaz)
çocuk: geçemiyom, sen çıkartsana burdan. (çıkarttıracam ben sana, ulan vursam bi tane duyarmı ki annesi)
ricon: geçtim, al oyna hadi.
çocuk: oynamıycam, çizgi film izliycem. (balkon kapısı da açık, atıversem aşşağı, desem "senin oğlan hiperaktif yerinde durmuyor", yer mi ki?)
ricon: yok çizgi film, mario oyna.
annesi: oğlum hadi gel, gidiyoz. (sonunda ak)
ricon: yine gelin. (şaka şaka)
annesi: geliriz geliriz.
ricon: ...(sıçtık)
ağız tadıyla, doya doya gülemeyen sözlük yazarlarının, içinde bulunduğu acı durumdur.
yıldızın içinde gördüm bunu "gb" yazıyor, "bu ne olaki dedim" içimden, "gibi" ye yordum sonra. beni sözlüğe üye yapan castro insanının, "ne yazmış bakam kafir" diye entrylerine göz gezdirirken gördüm, o da "gb" iliştirmiş entrynin sonuna, ben de kullanmalıydım ama önce anlamını öğrenmem gerek.
ertesi gün,
r: ricon
c: castro,
r: olum bu "gb" ne la?
c: hacım, gülücük burada.
r: nası orada, böyle gülücük mü olur lan.
c: sözlükte böyle olum.
gülmeye sansür var herhalde dedim, ne biliyim insan hahaha diye güler, hehehe diye güler, noel babaysa hohoho diye güler, öküzse muhaha diye güler, ergense zuhaha diye güler, şeytansa nihaha diye güler, topsa hihihi diye güler, cool adam'sa dolarahaha diye güler, yine de güler.
değiştirin dnsleri rahatça gülün arkadaş, "gb" diye gülünür mü ak?
izlemeye doyamadığımız şaheser kıvamındaki animelerin, beyaz perdeye taşındıgı sırada tecavüze ugraması durumudur.
death note, çoğu animeseverin ilk 10 listesinde 1. sırayı kapan dizi. yapan adamlar muhtemelen 'la arkadaş bi defa yapıyoruz adam gibi yapalım' mottosuyla yola çıkmışlar.. kurgu muhteşem, hikaye zaten 10 numara, üstüne her karakterin ayrı karizması.. sen al böyle über süper bişeyi 'ben bunun filmini çekerim arkadaş, çokta güzel olur' de ağzına sıç animenin. 'light yagami' diye koyduğunuz çocuk biraz ibne gibi ama idare eder. 'lightin peder' götüm gibi (bıyığı yok lan adamın), 'l' diye birini bulmuşlar tinerci gibi tipi var, ulan 'l' dizinin en karizma adamı be. vicdanınıza sokayım..
hadi onu siktir et, avatar the last airbender n'olacak ak. ulan iki günde, üç sezonu bi çırpıda bitiren adamlara yapılır mı bu? shyamalan denyosu, yolda görsek saldıracaz olum. la biride gelip demedi mi sana 'abi sen şimdi bu adamları getirdin film çekecem diye de, animedekilere hiç benzemiyo bunlar' diye. aang i oynayan bebe, sanki tecavüze uğramış, bi kere gülmezmi insan ak. animede ki o şen şakrak, sempatik çocuk gitmiş, "işte buralar hep benim böyle, ben de avatarım hepinizi mikerim" tadında bi denyo gelmiş. hadi onu da siktir et, general iroh'un hali nedir be arkadaş. animede her bulduğu otu, boku kaynatıp çayını içen, göbekli, komik, polyanna tadında, yaprak dökümü'nde ki ali rıza bey tipinde ki o güzel insan gitmiş, böyle bildiğin kaslı, yapılı vücudu olan, genç bi adam koymuşlar.
işin özü, özün sözü çekmeyin film falan, gidin fotoğraf çekin, gelin bizim memlekette kano yarışları var burda kürek çekin, ama elleşmeyin animelere. avatar: the legend of korra nın da filmini falan çekmeye kalkarsanız, bak biz burda 4 tane avatar manyaa pusudayız, gelir vururuz allama!
bir grup liseli gencin, bilardo salonunda doğum günü kutlaması durumudur.
1 hafta öncesinden inciğine conciğine kadar plan yapılır, arkadaşın doğum gününü bir başka arkadaşın babasının bilardo salonunda kutlamak için harekete geçilir.
karakterler;
castro: sözlüğün sol güruhundan sevilen dostumuz, her maç ilk 11 başlayan castro insanı, o gece kadroda yoktu, avatar the last airbenderı izlemedi.
hakan: mekanı sağlayan arkadaş. içki konusunda deneyimsiz, avatar the last airbenderı izlememekle kalmadı, avatar dediğimizde "hacı ya o küçük mavi adamlar değilmi ak" diyerek hepimizin ağzına sıçtı.
serkan: güzel insan, içki konusunda deneyimli, avatar the last airbenderı izledi.
furkan: esas oğlan, doğum günü çocuğu, içki içmiyor, avatar the last airbenderı izledi.
zafer: problem çocuk, neye hizmet ettiği bilinmiyor, avatar the.. neyse siktir et.
ricon: paso gülüyor, içki konusunda deneyimsiz, avatar the last airbenderı izledi.
büyük gün gelmiş çatmıştır, akşama doğru ricon hakanın yanına gitmiş, "hadi akü şu bilardocular gitsin de işimize bakak" nidalarıyla diğer arkadaşların gelmesi beklenilmektedir.
h: hacı çay içer miyiz?
r: içelim hacı, dur sigara da yakalım.
tayfa toplanmış, bilardocular gitmiştir, mekan bomboştur. nevale almak için tekele girilmiştir...
s: ne içiyoz şimdi votka mı?
r: bana her yol paris hacı fark etmez.
h: bana da uyar.
s: zafer içecen dimi sende?
z: aa içerim hacı ayıpsın.
r: olum bak içmeyeceksen söyle, furkana kola alıyoz salça olma çocuğa.
z: içerim içerim.
1 kola, bir 70 lik bir 35 lik bazooka marka votka, çıtır çerez alınmış mekana gelinmiş, votkalar buzdolabına koyulmuştur, tam o sırada...
z: ohh
r: lan pisko nabıyon orda.(zafer adlı mahluk votkayı açmış koklamaktadır.)
z: hacı kokla şunu ne güzel kokuyo ak.
s: lan olum niye 35liği açtın, 70likten başlayacaktık içemezsek 35liği iade edecektik.
r: ağzına sıçayım zafer.
h: cık cık.
performansının doruk noktasına ulaşan zafer, o gece riconun başına bela olmakla kalmayıp, çocuğun uğraşıp, didinip yaptığı empeüç cdsini elinde patlattırmıştır.
r: lan zafer getir şu senin zımbırtıyı da müzik dinleyelim.
z: tamam hacı getiriyom.
r: kurdun mu?
z: tamamdır hacı ver cdyi.
z: la bu olmaz empeüç çalmıyo, vav çalıyo bu.
r: vaauuuuv! zafer ağzına sıçtırtma, empeüç yap dedinya!
z: olmaz hacı çalmaz bunu bu.
r: la havle vela...
ilerleyen saatlerde müzik dinlenilememiş, beyaz show açılmış, biraz beyaz biraz muhabbet derken kafalar gitmeye başlamıştır. zafer insanı içkiden bi yudum alıp "hacı bok gibi içmem ben bunu" diyerek korkulduğu gibi furkanın kolasına salça olmuştur.
r: la içiyoz içiyoz bi bok olmuyo.
s: sek içem mi vurdurur hemen.
r: içem mi hakan nabam?
h: içem hacı.
r: içem mına koyum, doldur be meyhaneci.
tahmin edildiği gibi vurdurmuştur, hakan ve ricon deneyimsiz oldukları için, kafaları aynı dünyadadır.
h: ricon çişim geldi hadi tuvalete gidem.
r: ben şimdi gittim la, neyse gidem hadi ben de bi gezmiş olurum.
gece ilerlemiştir artık, riconun midesi bulanmaya başlamıştır, geçsin diye yatıp uyumaya karar vermiştir, biraz sonra arkasında bişey hisseder.
r: (içses: noluyo lan bişey var arkamda cin mi geldi mını sikiyim, dua da edilmez bu halde.)
elini yavaşça arkaya atan ricon
r: bu ne lan bacak bu, aha kot. (arkasını döner)
z: hacı yat yat.
r: lan olum belamısın sittir git başımdan, nuri alço gibi yatıyon arkama.
z: hacı yer yok.
r: lan...
sabah olmuştur...
r: zzzz. (uyuyor)
z: hacı kalk kalk.
r: ne, noluyo lan yinemi sen kendimi kesecem artık ne var ak!
z: hacı tuvaletim geldi.
r: lan karşıda ya tuvalet.
z: olum büyük.
r: allah belanı versin ak yürü pasajın içinde vardır.
pasajın içinde ki tuvalet kilitlidir, zafer göt gibi kalmıştır, oh olsundur. öğlen olmuş herkes uyanmıştır. ortalık temizlenir, dağılınılır. her şeye rağmen (zafere bile) riconun hayatının en çok eğlendiği 10 günü içine girmiştir.
ricon: hala paso gülüyor, avatar the last airbenderın devamını bekliyor.
serkan: hala güzel insan, avatar the last airbenderın devamını bekliyor.
furkan: hala içmiyor, avatar the last airbenderın devamını bekliyor.
hakan: votka+enerji ye takmış durumda, her buluştuğumuz da kafamızı sikiyor.
castro: referandum sonuçlarını bekliyor, hayır oyu çıkmazsa, küba ya yerleşecek.
zafer: haber alınamıyor, kim bilir nerde allahın manyaa...