bu seçimi kazanamayacağı en başından belliyken. adı açıklanır açıklanmaz mhp tarafından tepki çeken oyların bölüneceği konusu konuşulmaya başlamışken tüm bunlar herkes tarafından malumken kazanacağını iddia eden çatı adayının şuan ki durumu merak konusudur.
akıllara neden bir masur yavaş, meral akşener ya da emine ülker tarhan aday olmadı sorusunu getiriyor.
malum yer altı kaynakları yok, enerji en büyük ihtiyaç ne olacaktı? zaten zeki adamlar kafamızı kullanır nükleer enerji üretiriz diyorlar bunu da gayet iyi başarıyorlar.
rehavettir. dün Rıdvan'ın başlattığı bugün gazetelerde şampiyon cimbom başlıklarının atılmasına neden olan durumdur. biz bu oyuna gelir miyiz? gelmeyiz.
BU NEDiR ARKADAŞ DEDiRTiYOR ARTIK. Müslümanların olmadığı türkiye, ateistlerin olmadığı bir ülke, cumhuriyetçilerin dinsiz olması, dincilerin vatan haini olması.. bunun gibi sürüsüne para saydığım bilimum başlık.. bu söylemlerde bulunan kaç yazar bu durumu yaşamış yada başına gelmiş konulardan yola çıkarak düşünce berat ediyor merak ediyorum! çoğu 20 yaşında bile olmayan ülke nedir? millet nedir? vatan nedir? bu bayrak neden kırmızıdır bilmeyen ergen topluluğudur. bizde görmedik o günleri ancak; öyle filmlerde yada ps oyunlarında adam öldürmek kan dökmek kolay olsa gerek.. ürettiğiniz çözümler ordan burdan duyulmuş bir iki bilgiden yorumlanmış cahil söyleminden başka bir şey değildir.. merak etmeyin bizde çok bilmiyoruz ancak çok bilmediğimizi kabul etmek onun bunun sözlerinden yola çıkıp fikir sahibi olmayacak kadar erdem sahibi olmaya çalışıyoruz bu milletin geçirdiği en kötü günleri yaşamamış olsak da buna en azından saygı duyuyoruz.. sen bu günlerde rahat yaşa diye toprak altında mezarı bile olmayan ne türk, kürt, çerkez, ermeni, Müslüman, ateist olduğunu bir düşünün derim. hepinizden bir başbakan bir cumhurbaşkanı çıkar ancak 2 tane karıncayı bile yönetecek ne bilgi nede kapasiteye sahipsiniz. neyse sizler film izlemeye ps oyunlarına kaldığınız yerden devam edin ihtiyaç olduğunda haber veririz klavyelerinizle vatanı bir kez daha kurtarırsınız, son olarak Atatürk'ün cumhuriyeti emanet ettiği gençlik ile kendinizi ne kadar özleştirebiliyorsunuz bunu da bir düşünün derim.
Atatürk'ün sözünü esirgemeyen bir lider ve zeka ürünü olan cevaplarına bir örnektir.
cumhuriyet'in ilânından sonra istanbul'da bir resepsiyon verilir.
tüm dünya ülkelerinin elçileri ve ateşeleri de davet edilir.
davet güzel bir şekilde devam etmektedir fakat ingiliz ateşesi olan
binbaşının bakışları mustafa kemal'in gözünden kaçmaz.
bütün davet boyunca kendisine dik dik bakmıştır ve bakmaya devam etmektedir.
ne olduğunu öğrenmek için yaverini gönderir,
yaver mustafa kemal'e şöyle der:
- paşam kendisine neden ters bir tavır takındığını sordum, o da bana
mustafa kemal'in çanakkale'de babasını öldürdüğünü söyledi.
bunun üzerine mustafa kemal şöyle der:
- git sor bakalım babasının çanakkale'de ne işi varmış?
bir atatürkcü olarak tarafımdan gerçekleştirilecek durumdur. bazıları gibi atatürk'ü sadece 10 kasımda, 19 mayısda, 23 nisanda hatırlamasına inat gerçekeleştirilecek harekettir. bizim için atatürk demek onun ülkesine ve evlatlarına sahip çıkmak yolda ki çöpü alıp çöp kutusuna atmaktır. sadece 9.05'de değil onun karşısında her daim saygı duruşunda bulunmaktır. bu saygıyı eylemlere dönüştürmektir. bu ülkenin bir çöpüne bile sahip çıkmak atamıza gösterilecek en büyük saygıdır.
benim de dahil olduğum, muhasebeci/finans ve raporlamacı arkadaşların katılmasını beklediğim birliktir. vergi mükellefi olan yazarlarımızın sorunlarını ve merak ettikleri konularda ücretsiz danışmanlık yapacağız.
fakirlik olgusunun Bazı insanların kafasını çok kurcaladığı, ''ben başbakan olsam ben kral olsam bu ülkede bir fakir kalmazdı.'' nidaların bulunmasına neden olan bir olgudur.
Hem ekonomik denge hemde sosyal dengenin iyice kavranması açısından güzel bir hikayedir.
- Küçük prens sarayın balkonundan ülkeyi seyrederken düşünmeye başlamış, ''ülkenin bir kesimi karanlıklar içinde açlık, sefalet ve fakirlik kol geziyor. Diğer kısmı aydınlık içinde zenginler daha da zengin oluyor her gece kadeh tokuşturup kutlamalar yapıyor.bu adalet değil! ''
Soluğu hemen babasının yanında alıp,
- ''kralım ülkenin bir kısmı aç sefil, diğer kısmı çok zengin, karınları tok ve güç sahibi bu adil değil, fakir insanlarımızında güzel bir hayata ihtiyacı var onlarında karınlarının hergece doyması ve güzel bir hayat yaşaması gerekiyor..'' demiş.
-Kral oğluna hiçbir cevap vermeden yardımcısına dönüp 2 tane yavru boğanın derhal saraya getirilmesini istemiş ve emri hemen yerine gelmiş.
-Kal oğluna dönerek; ''bak oğlum bu iki yavru boğanın birisini sen alıp büyüteceksin diğerini ben, bu boğalar büyüdüğünde ülkenin neden bu düzende olduğunu sana o zaman açıklayacağım'' demiş. zaman geçmiş boğalar büyümüş. Küçük prens babasının huzuruna çıkmış ve boğasının getirilmesini istemiş. Prens boğasına çok iyi bakmış, yemini hiç eksik etmemiş boğayı 10 asker uzun uğraşlar sonunda içeri sokabilmiş içeride de zor zaptede biliyorlarmış boğa iyi besili olduğu için gücü kuvveti yerinde kendini bir savurdumu askerleri sürüklüyor..
kral kendisinin büyüttüğü boğanın getirilmesi emrini vermiş bir askerelinde bir ip boğanın önünde yürüyerek içeri girmiş, kralın büyüttüğü boğaya bir gün yem verilmiş bir gün verilmemiş sırtından kırbaçı hiç eksik eedilmemiş çoğu zaman aç bırakılmış. şimdi içeri getirilirken karşı koyacak ne gücü ne cesareti varmış..
- Kral oğluna dönerek; ''bak oğlum, senin büyüttüğün boğa bu ülkenin zengin halkını temsil ediyor, güçleri yerinde 10 asker bile zor zabtediyor, benim büyüttüğüm boğa ise fakir kesmi temsil ediyor karnı aç olduğu için tek bir askele bile istediğimiz yere götürebiliyoruz. eğer ben de kendi boğamı iyi besleseydim onuda zaptedemeyecektik o zaman burada istediğimiz hiçbirşeyi yaptıramazdık..