ilginç bir tkp'lidir. benim bildiğim tkp'liler bulunduğu ortamın kurallarına, ülkenin yasalarına harfiyen uyar; başlarını belaya sokmazlar. gözaltına alınmış ya da tutuklanmış tkp'li görmek bile mümkün değildir yani. bu nedenle çaylak olan ya da uçurulan arkadaş ya tkp'li değil, ya da çaylak eden veya uçuran moderasyon cidden hatalıdır. ahah!
dikkatli okuyucu spor değil de aktivite dediğimi hemen görmüştür. helal olsun o okuyucuya işte.
neyse, çiçeklerde bile spor'a eyvallah ama kayak bir spor değil aksine saçma sapan bir aktivitedir.
buzun üstünde öylece kayıyorsun, düşüp duruyor, ağız burun yamultuyorsun filan sonra spor oluyor. mallık resmen.
insanlar karın üstünde kayınca nasıl neşelenebiliyorlar heyret ediyorum. bizim soğuktan kıçımız donuyor burda, bunlar kendilerini karların içine balıklama atlamaya sebebiyet veren bir aktiviteye dahil oluyorlar.
maalesef ben de yaptım bu aktiviteyi. nasıl sıkıldım ama anlatamam. dağın başında, oradan oraya sürükleniyorsun. bunu yaparken de doktor, avukat, akademisyen, iş adamı, manken filansın.
zeki insanın kaçınılmaz sonudur. hz. ali'nin bir sözü ayrıca.
siz de deneyin göreceksiniz. cühelayla yapılan her tartışmayı, kayıtsız şartsız kaybetmeye mahkumsunuz. hal böyle olunca insan nasıl biri olması gerektiğine karar veremiyor.
ne yani mantık sınırları içerisinde kalıp, kendi düşüncelerinin zindanında yaşamak ve bunu yapamayan cahillere laf atmak ne kadar doğrudur ki?
kim daha sınırlıyor kendini belli değil. kesin olan tek bir şey var.
cahiller kavgada(yumruk, sopa, kelebek) daha üstün, ehe.
sırf akp'ye muhalif olduğu için kendini muhalif sanan tüm gençler tarafından kral ilan edilen şu müzik grubu(anadolurock mı blues mü ne olduğu belli değil) var ya hani duman.offf o nasıl iğrenç bir rak-pop karışımı bişeydir abicim öyle ya hayatımda hiç müzik dinlememiş bir insana dinletsen intihar eder lan o derece kötü yani şarkıları...
...
altınlarınınızı çaldılar,
topraklarınızı verdiler,
tarihi baştan yazdılar!
iyi de bana ne?
...
yahu bu nedir kardeşim.bu mu muhalif sanatçı duruşu bu mu bilinçli toplumun öncüsü olmak.ulan benim ilkokul 3'e giden yiğenim bile daha mantıklı savlarla eleştiriyor lan hükümeti.ne bilim özelleştirmelerin yapılmasının ne kadar zararlı olduğundan dem vuruyor mesela.bu ne lan anaokulu zihniyetiyle şarkı mı yapılır.bırak alla sen ya...
tamamen bilimsel verilerle yaptığım araştırmalar sonucu ortaya koyduğum harika söz. bir mühendis ve bir işletmeci arkadaşımla kafa kafaya verip verileri karşılaştırdık ve bir abd askerinin bugünkü kur karşılığında kaç dünyaya bedel olduğunu bulmaya çalıştık. bu verilerde tabii ki yolumuza ışık tutan ulu önderimiz, atatürk' ümüz oldu. onun izinden sapmadan şak diye bulduk formülü;
"türkiye'ye güvenlik yardımı bizim de güvenliğimizin bir parçası. bir türk askeri yılda 6 bin dolara mal oluyor. eğer onu bir amerikan askeriyle değiştirmeye mecbur kalırsak maliyet 90 bin dolara çıkıyor." demiş ronald reagan. yani türk bir asker abdli bir askerden 15 kat daha değersiz. başka bir deyişle 1 abd askerinin değeri 15 türk askerine bedel.
çözüm:
1 abd askeri = 15 türk askeri
1 türk askeri = dünya
1/15 abd askeri = dünya
sonuç: 0 06666666666666666667 abd askeri dünyaya bedeldir
( abd askerini 3.14 aldık, çözümü bilimin aydınlatıcı ışığı ile şak diye ortaya çıkarttık. çok mesudum, vatanımıza hayırlı olsun)
gördüğü en büyük laf koyması sırf sol görüşlü diye şişirilmiş bir şairin bir kadına hitaben kullandığı "kart sensin postal da sana girsin" şeklinde içinde en ufak bir zeka kırıntısı barındırmayan seksist sözüdür. sokayım gerçi, hani bir kadına kibar olmak gibi bir zaruret yok da, kart sensin postal da sana girsin ne demektir yahu?
iki lafından biri can yücel' e "can baba" diye hitap ederek sikko hikayeler anlatmaktır;
- sonra can baba koymuş lafı siksem büyüğünü sikerdim ahahahhaa.
böyle böyle sikko tavırlar. can baba "siktirdiğin yere mum diktir" dese adamın sikini öpmeye koşup "off baba nası laf koydun" diye yalanacaklar. bu tavırlarını ergenlik döneminde olmalarından başka bir şeye bağlayamıyorum.
büyük bir tezat içinde olduklarının farkında bile olmayan tuhaf insanlar. arkadaşım madem o kadar ateistsin, çükün neden muhammed'in çükünün aynısı? gerçek bir ateist sünnet olma kararını çocuklarına bırakan ateist bir ailede yetişir. bu kararımı on altı yaşımda benimle konuşup bana bırakan bir ailem olduğu için çok şanslıyım açıkçası. üç yaşında sünnet olup ateistim diye dolanan hıyarlar var yahu. ateist adam sünnetsiz olmalıdır ve sünnet olma kararını da çocuğuna bırakmalıdır. yoksa çükü muhammed gibi olan adamın ateistliğine kimse inanmaz, kusura bakmayın.
öncelikle değinmek istediğim konu türk milleti diye bir şeyin olmaması hususu.bir kere türk kelimesinin etimolojik kökenine baktığımızda "tark turk" sesinden geldiğini sağır sultan bile duydu.
bazı türk arkadaşlarıma anlatamıyorum bir türlü bu hakikati.arkadaşlar, türk milleti türk milleti diye ortalıkta dolanıyorsunuz da, hiç mi tarih görmediniz yahu? türk milleti diye bir millet var da bizim mi haberimiz mi yok? hayır benim bildiğim türkler at üstünde gezen, şopar gibi boş buldukları köprü altına çadırı kurup yerleşen göçebe bir kavim. aynı türklerden bahsediyorsak türk milleti diye bir kavram çok yanlış oluyor. türk kavmi, türk göçebeleri çok daha uygun sanırım...
en baştan şunu söyleyeyim ki: "türkiyeli komünistler" derken tkp'li ulusalcıları kast etmedim. onları zaten saymıyorum bile. neyse, konuya dönelim:
hiç komünist vicdani retçi olmamasıyla kanıtlanan gerçektir efendim. türkiye'deki vicdani retçiler ya anarşist, ya islamcı; hiçbiri komünist değil. komünistler işlerine geldi mi: "yok efendim faşist tsk, yok efendim nato katil bir terör örgütüdür, bik bik bik..." diye öterler ama zamanı gelince de vatani görevlerini büyük bir zevkle yerine getirirler.
not: şimdi kekonun biri atlayıp: "ehehe... salağa bakın lan. komünistler militarizm karşıtı değildir ki, neden vicdani retçi olsunlar?" falan deyip ayar verdiğini sanacak. ona da vicdani ret ile total rettin farkını öğrenmesini salık veriyorum. öptüm.
yok abi yok. bu kemalistlerden adam olursa ben de eşşek olup kızıl meydan' da anıracağım. elin fethullahçısı her yerde örgütlenir, evler yaptırır, risale-i nur dağıtır bedavaya, zaman gazetesi dağıtır, öğrenciler arasında örgütlenir... kemalistlerin taksim' de nutuk dağıtmışlığı bile yok. onu geçtim, ancak internet üzerinden ahkam kesiliyor, siyasi seviye düşürülüyor.
öncelikle bir fethullah fotosu alınır, bir başka fotoğrafa eklenir ya da eline bateri falan verilir. işte böylece ülkemizdeki şeriat ile mücadele yolunda ciddi adımlar atılır, gençliğimiz monte altında yorum yapan mücahitleri gördükçe halay çeker, zevke gelir falan. işte gerçek vatanseverlik budur di mi? yarrramiyeeeoo.
bir de vakit gazetesi ile alay edenler var. halbuki o vakit gazetesi bu fotoşoplu işlerden birini ciddiye alıp 7. sayfasının sağ alt köşesinde 3 satır halinde yer verse, bu popülist gençlik halaylar çekerek "ahahah nickimizi yazmış vakit gazetesi inanmıyorum, meşhur olduk lan" şeklinde tepkiler verecektir, eminim. eh, popüler kültürün köpeği olmak için önce fethullah gülen' e sataşmak şart, sonra da işte iki üç satır yazılırsa halay falan çekip silahlarını gökyüzüne doğru ateşlerler sanıyorum.
bu ülkede siyaset sizlere kaldıysa vah halimize be, ülkenin geleceğini emanet ettiğimiz adamlara bakıyoruz da ailecek, içimiz tuhaf oluyor. ahahah fethullah' ın eline bateri vermişsiniz, ilahiii yaaahu. vakit gazetesi kuduruyordur şimdi, hatta fethullahçılar örgütlenmeyi falan bırakmış, sizlerle ilgileniyorlarmış. sitenizi kapattırcaklarmış. off, siyaset, muhalif olmak bambaşka bir adrenalin, bambaşka bir heyecan yahu.
"akp'nin yıkılması, chp'nin darbe yoluyla iktidar yüzü görmesi...
maalesef "polis orantısız güç kullandı" hergeleliğine soyunan bazı mihraklara cevap dahi veremeyen akp bendeleri niye toplu halde protesto yapamıyor, niye protestocu zibidileri /nush ile mümkün değildir/kötek çekerek adam etmiyorlar?
"(...) ben olsam ne yaparım?
toplarım arkadaşlarımı, sevenlerimi, kanunsuz harekette bulunanları eşek sudan gelinceye kadar /tabii suya giden eşeği ahıra hapsettikten sonra/ sopalarım... sopaların üzerine de "demokrasi sopası" yazarım...
yahu, darbe için gözü dönmüşleri yola getirmenin başka çaresi var mı?
atatürk' ü koruma kanununa dokunulasıya kadar her türlü iki yüzlülük ve sinsilikle çağdaşlığı ve demokrasiyi sahiplenmiş olup, koruma kanununun kaldırılmamasının demokrasiyle çeliştiğini söyleyince, önceden salladıkları bütün ifade özgürlüğü ve bilimum benzer kavramları toptan satabilmeleri, unutabilmeleri...
kampüste yürüyordum, kocaman, siyah ve deli gibi pahalı olduğu her halinden belli olan afişler gördüm. baktım, tkp'nin 90. yıl kutlamalarına çağrı yapan afişler... sinirim bozuldu tabii. bu tkp, gerçek tkp değil olm! sip(tkp) bunlar. 2001'de kuruldular, 1920'de kurulan tkp'nin devamı olduklarını sanıyorlar. yani aslında bunların 90. değil, 9. yılları! gittim afişteki kocaman "90." yazan ifadedeki sıfırı karaladım. tkp'nin başına da "sip" yazıp tkp'yi parantez içine aldım.
işte tam o sırada karşımda stand açmış bu sip'liler beni görüp üstüme geldiler. "n'apıyon lan sen?!" gibisinden konuşma yaptılar benle. bir itiş-kakış söz konusu oldu. 7 kişilerdi; 5 erkek, 2 de kız. erkeklerin birine kafayı gömdüm direkt olarak. o yattı. 2 kız çığlık atmaya başladılar çünkü benim gerçek bir devrimci olduğumu ve bütün arkadaşlarını dayak delisi edeceğimi anladılar. neyse... geriye 4 erkek kaldı, aldım birini diğerinin üstüne fırlattım, ikisi kafa kafaya çakışıp oracıkta can verdiler. çığlık atan 2 kızcağız bir anda "reform şehitleri ölümsüzdür!" diye slogan atmaya başladı. neyse... geriye 2 erkek kaldı, birinin testislerine tekme gömdüm, o da yattı. 1 kişi kalmıştı, gözlerinin içine baktım... sonra n'oldu dersiniz? adam korkudan bayıldı amk! ahaha!!! işte tam o sırada yalnız kalan 2 sip'li kızın dudaklarına yapıştım ve teselli ettim. "korkmayın kızlar, devrim saflarına katılın" dedim. "ok aşkım" dediler ve devrimci oldular.
sonra da mustafa suphi'nin ruhu geldi yanıma. "eline sağlık yoldaş, kanımız yerde kalmasın" dedi. sarıldım ona, öptüm. eski sip'li 2 kız -ki manitam oldular artık- da elini öptüler mustafa suphi dedelerinin. bir de sen bizim hocamızsın deyip öğretmenler günü'nü kutladım, sonra ruhu gökyüzünde kayboldu.
has parti kurucular kurulu üyesi mehmet bekaroğlu'nun devrimciler için yaptıklarına bir teşekkürü bile çok görmekte, tırnaksızlığın kitabını yazmaktadır.
"aslında ölüm oruçlarının başlamasından bu yana 15 ay geçmiştir. bu süre içinde ulusal ve uluslararası ilgili kuruluşlarla çözüm aranabilirdi. nedir bunu engelleyen?
bunu engelleyen, 'devlet terör örgütleriyle pazarlık yapmaz, devlet boyun eğmez' zihniyetidir. terör örgütleri belki de devlete boyun eğdirmek istemektedirler. belki de insan hakları bahanedir; örgütlerin başka politik amaçları vardı. ama bu bizim sorunumuz değildir. bizim sorunumuz, ölümleri engellemek, cezaevlerinde güvenlik ve insan hakları endişesini birlikte ortadan kaldıracak bir çözüm bulmaktır."
"yumurta yumurta nereye kadar yahu?" deyip girişeceğim eylem. arkadaşlar, bakana yumurta, başbakana yumurta olmuyor. şimdi bakana yumurta atıyorsak, başbakana tavuk atmalıyız. tavuğu attıktan sonra yemleyip başbakanın üstüne yumurtlamalarını da sağlar, harika bir protestoya imza atmış oluruz. sol biraz kendini yenilemeli arkadaşlar. diyalektik dediğimiz olay tam olarak budur zaten.
üniversitesine konuşma yapmaya gelen sivil akademisyenleri yumurtayla küfürlerle hakaretlerle konuşturmayıp ardından "defolun siktirin gidin" deyip kovacaksın.üstüne bide demokrasi,özgürlük naraları atacaksın.
peki bunu yapan cırbağalar hiç düşünmez mi ki o konuşmacı çıktıktan sonra oraya çevik-kuvvet gelecek.ondan sonra senin ebeni sikecek ha?
sen oraya konuşmaya gelen adamı susturursan ötelersen ne beklersin a be kuzum?kusura bakmayın ama müstehak.
atam önüne üzerine basılması için serilen yunan bayrağını türkün yüceliğini göstererek kaldırıdıysa bizim böyle bişey yapmaya hakkımız var mı sorarım size eey faşistliği everestin doruklarına tırmanmış olanlar, kendsi gibi düşünmeyeni düşünme özürlü ilan edenler, tevazuda ateş gibi olanlar sorarım size hoş görü felsefesine aykırı davranmayın, lütfen.