bir başlık altında okudukları herhangi bi entriye oy verirken yazının kalitesi ya da saçmalığına göre değil, kendilerine batan kısmından rahatsız oldukları için, kişisel ya da aşalıyıcı olmadığı halde "hıhhh" edasıyla yazılanları eksileyen nesle ** aşina değilim sözlük. karma olaylarına, ya da sözlükteki reputationa taksam, ya da provokatif/trolümsü takılsam, neden eksilendiği anlaşılamayan entry minvalindeki başlıklarda gezmeye başlıcam.
barış, sevgi ve hoşgörü seninle olsun sözlük.
hamiş: reputation ne be?! fazla bilingual takılmamak lazım yazarken bir de sözlük. rep'imi verdim kendime, kelime seçimimle, sözlük.
coşulan entriler gibi karakter sayısı ve aldığı eksi oy ile bu kategoriye dahil edilen entrilerdir muhtemelen.
sözlük algoritması karakter sayısı uzun olup, hiç artı oy almadan direk eksilenmiş iletileri bu kısma koyar, yazarın sayfasında sergiler. **
adam gibi fikir edinmeden, yazarı tanımadan kendisi hakkında yazdıran yazardır.
nickini ve bazı entrilerini oldukça beğenmiş olmakla birlikte "provokatif" ve kimi zaman yersizce agresif tavrı yüzünden, şahsına "troll la bu" dedirtmiş yazar olduğunu düşündürendir. şimdi bir hesap açayım da, içimdeki tüm sahipsiz hırs, nefret, siniri sözlüğe döküp rahatlayım gibi bi tavır sezilir yazdıklarında ama düşünce ve yazış biçimine bakarak aslında çok daha farklı ve güzel şeyler çıkartabilecek bir yazarmış gibi gelir uzaktan.
kısacası, sebepsiz yere üzerine düşündüren, bir de düşünülenleri dert edinmiş gibi entri girme sebebi yazardır. *
bonobo'nun 2010 çıkışlı albümü ve o albüme adını veren şarkısının ismi.
şarkı genel olarak hüzünlü bir havaya sahip gibi durmaktadır.
*******
işbu girinin bundan sonraki kısmı kısmen sipariş, kısmen yalnızca yazmak için yazılmıştır. okunması zorunlu değildir.
*******
şarkıya ad olan black sands, karanlıktan siyah görünen kumlara işaret eder. karanlıktan siyah görünen kumlar, üzerine çıplak ayak basıldığında, aslında kum olmadığı anlaşılandır. kum üstü sendelemeleri ritmli adımlarla biraz daha ilerleyince üzerinde yürünen şeyin yine denizden çıkan bir şey kıvamında olduğu düşünülür. yosun mudur bu? evet o kıvamda yumuşak, kaygan ve rahatsız edicidir. şarkı introdaki kontrabas vuruşlarına senkronize adımlar az bir süre sonra, bünye huzursuzlanmaya başladığında hızlanılır. huzursuzluk, gidiyor olmanın idrakından, mesafenin hissedilebilir olmasından gelir. adım atmaya, yürümeye, ilerlemeye çalışıldığında içe işleyen rahatsızlık hissi - bu yosun bile olamaz- diye düşündürür. yorgunlukla bir gidiş hâli, flaş misali, varla yok arası ışıkla görülmeye çalışılan, zeminsiz zemin en az beyin kadar akışkan, halet-i ruhiyenin, hissiyat doluluğunun sakatlığı kadar sağlamsızdır. tuz kokusu denizin kuma vurmasından değildir. göremeyen, görmeye çalışan gözden sağılan sıvıdandır. bir gidiş vardır; o da elbet bir denizedir. yürüdüğün yer kara kumlar-dır çünkü. kumlar çekildiğinde sonunda, içine düşülen ummanın ferahlıktan uzak ve adının işaret ettiklerinden farklı bir deniz* olduğu hissedilir. boğulunca.
günümüzde hem radyo yayıncıları, hem de mekan djleri ya da müzik prodüktörleri için kullanılıp, anlam karmaşasına yol açan kelimedir. bir de kardeşi vj vardır ki, daha ikisi arasındaki farkı ayırt edemeyenlere, bir önceki cümledeki farkı anlatmak ne kadar gerekli ya da mümkündür, şüphe ve korku sebebidir.
occupy wall street eylemlerinin, şekil-biçim-mantalite-. . . değiştirerek dün itibariyle ülkemizde uygulanmaya başlanan fransaya tepki hareketinin dünya basınında ve dış politika çevrelerinde aldığı isimdir.
bu eylemler çerçevesinde ilk olarak fransız ürünleri boykot edilir. eylemler sokakta ya da sesi duyurulmaya çalışılan mercilere yakın değil, evde oturularak, klavye darbeleriyle yapılır. en önemli ve has özelliği facebookta vidyo paylaşıp, gazete haberlerine kınayıcı yorumlar yazmak, sözlüklere provakatif ve iğneleyici entriler girmektir.
tarih kitaplarına ve bilumum kaynağa doğum tarihi 22 aralık olarak düşülecek eylemler zinciridir. *
bu baharda, kabak çiçeği kıvamında ülkemiz müzik dünyasına açılmış, zehirli sarmaşık misali yayılmış overrated müzisyen.
hatunun sesinin edith piaf'a benzemesi, tatlı ritmleri iyi hoş da, müziklerinin ortalamanın üzerinde bir kalite sunmayışı işte bunları overrated kılan.
ayrıca; elime geçen son bilgilere göre, dün onaylanan ermeni soykırımı bilmemnesi yasa zımbırtısından sonra ülkemizde başgösteren boycott france furyasından nasibini almıştır. tüm radyolar ve müzik kanalları yavaş yavaş rotasyonlarından çıkartmaya başlamışlardır. bir sonraki adımda mağaza ve kafeler de bu eyleme katılıp, boycott france hareketine desteklerini göstereceklerdir. *
uzun zamandır piyasaya yeni şarkı sürmeyerek sürdürdüğü sessizliğini bozmak üzere olan chan marshall projesi/grubu. *
aşağıdaki linkte de görülebilcek twitter statüsüyle haberini verip, sevenlerini heycanlandırdığına göre, christmas sebepli, hayır işi amaçlı bir şarkısını yarın piyasaya sürecektir. yeni albüm de çok yakındadır.
toplu taşıma sisteminin büyük bir bölümüne ve bu taşıtlara binerken kullanılan kartlara ego diye bir isim vermiş, şehirlinin diline yerleştirmiş garip şehir. birisi sorduğunda neden otobüse ya da kartlarınıza "ego" diyorsunuz diye, kişide syntax errora sebebiyet verebilecek başkent.
bağlı oldukları plak şirketinin adını taşıyan the fool albümlerinin genişletilmiş hâli ve içinde "rough trade session ep"si bu ayın başında yayınlanmış grup. vidyolarına youtube'dan ulaşılıp, eargasm yaşanabilir.
sister don't mind that i'm not on time
she knows that i'm through with that
sick of trying, don't let mine
mama's still loving and daddy still loves
they know that i'm here like that
i'm like mine: true and kind
call me aside and i will now be
and i will be fine with that
don't leave me now, you might love me back
distance is fine, i know you can't care
and nothing is big like that
you don't see me now, i don't see you back
one day i'll be fine with that
you don't leave me now
do you love me back?
just to remind you i'm a mistake
how come you don't want to know?
you don't wanna see, you don't wanna show
kicking myself, i know that you're tough
yeah we can pretend we're that
gotta see how, you gotta leave that
one day i'll be fine with that
you don't leave me now
do you love me back?
snow is outside but i'm by your fire
i feel all the love you'll bring
you gotta see how we can see this out
summer in mind and spring by your side
you'll see all the love we'll keep
gotta see that we couldn't be there
one day i'll be fine with that
you don't leave me now
do you love me back?