gecenin bir vakti beni uykumdan uyandıran, ''esentepe, lojmanlar, sahil yolu, yeni otogar'' diye bağırmama, senden başka kimsenin sebep olamayacağını bilmelisin captan black abi.
henüz 17 yaşındayım (şimdi değil lan, 10 yıl önce). sabahın erken saatlerinde dersanenin yolunu tuttum. o gün benim açımdan bazı şeylerin farklı olacağını hissetmiştim. mesela, çok aşık olduğum komşunun kızı aslı'yı babası götürmüştü o gün dersaneye. hiç de sevmezdim ibneyi ben. amına koyduğumun herifi aynı dersaneye gittiğimizi biliyorsun,alsana beni de. almadı. almadığı gibi de görmezden geldi.
durağa gidip otobüsü beklemeye başladım. 10 dk sonra aslı geldi yanıma, ''nolur beni affet aşkım. babam tam bir gerizekalı sevgimize mani olamayacak'' dedi. ardından kolumdan dürterek, ''şş, sana diyom gardaş, 10 numara geçti mi? diye bağırdı delinin biri. artık nasıl bir hayal kurduysam; sakallı herifi, aslı yapmışım.
otobüs geldiğinde ilk yolcular bizlerdik. hatta kutlama falan yaptık otobüste. şoförün kısa süreli striptiz gösterisinden sonra az önce otobüsü soran delinin, açılış konuşmasıyla yolculuğumuz başladı. toplamda 4 kişiyle başladık ve her şey, benim bütün paraları toplayıp şoföre uzatmamla başladı.
captan: ne alıyoz burdan?
ben : 2 winston light.
captan : vayy espri.. alırım bi dal.
ben : 3 sivil, 1 öğrenci.
captan : bak ne diyecem sana, bugünlük muavinim olur musun kardeş?
ben : anlamadım?
captan: bizim çocuk gelmeyecek bugün. tek başıma da yapamam. yardım et bana harçlığını da veririm.
ben : yavv bilmem ki.. olabilir aslında. aslı da. aslı. ühühü. aslııııııı.
birdenbire kendimi muavin olarak bulmuştum. para alıyor, para veriyor, güzegahları bağırıyor, yolcu satıyor, kazanılan parayla daha çok yolcu alıyordum. bir durakta 10 yolcu biniyor, diğer durakta 15 yolcu daha biniyor, bir sonrakinde 4 kişi daha binince şoför inmek zorunda kalıyor, otobüsü rampadan aşağı salıveriyor, sikerim böyle işi dercesine. çok sinirleniyor yani. haklı adam. amına koyim, hiç mi inen olmaz lan?
saatler saati kovaladıkça yavaş yavaş akşam oluyordu. antakya'nın en kalabalık yeri olan, köprü meydanında yolcu alıyoruz. bak bu işi yapacaklara en büyük tavsiyem, yolcu sayısını çok iyi takip edeceksin. yani yolcular, binmeden önce otobüste kaç yolcu vardı? bindikten sonra kaç oldu? toplam kaç yolcu parası topladın? yolcuların 2/4' yle ne aldın? geriye kalan yolcuları nasıl değerlendireceksin? bunlar önemli şeyler.
yolcular binmeye başladı, yalnız o da ne? durakta bekleyenlerden biri de aslı'ydı.o da bindikten sonra devam ettik. otobüste şoför dahil herkes ayaktaydı. şoförle konuşmak tehlikeli ve yasaktan çok, ihtimaller dışındaydı. aslı da ayaktaydı. oturan yolculardan bir abiye kalkması için rica ettim, kalkmadı. tehdit ettim, aldırmadı. tenkit ettim, duymadı. baktım olacak gibi değil;teklif ettim, kabul etti. oracıkta sevgili olduk abiyle.
aslında oğlunu zerre kadar siklemeyen bir baba bu. sırf sol frame'de görüntü kirliliği olmaması adına böyle kibar bir dil kullandım. bunu neden yaptım, nasıl yaptım mevzusuna girmek istemiyorum çünkü en ufak bir fikrim yok. yani bu sözlüğün belli bir seviyede olması veya seviyenin yerlerde olması çok da önemli değil benim açımdan. biri gelip,
kız arkadaşıyla yaptığı anal seksi, dayısına yaptığı saksoyu ya da ne bileyim dedesinin taşaklarına karşı hissettiklerini buraya yazmasına kimse bir şey diyemiyorsa ve üstüne üstlük bu adamlar hunharca beslenip, prim yapıyorsa benim de çok umrumda olmaz sözlüğün durumu. oh bebeğim, sikimde olmaz.
buraya kadar yazılanları okuyup da burda tanım yok, hemen gammazlayıp bu entryi zamanın ötesine göndermek için neden kıçımı harekete geçirmiyorum diyorsan, ayıp ediyorsun birader. yukardaki paragrafı tekrar oku bence. orada bi yerlerde tanım olmalı.
o değil de yukardaki paragrafı tekrar okuyup da gerçekten tanım arayan birileri vardır lan bence. eğer gerçekten varsa derin hisler besliyorum onlara karşı.
her neyse, konumuza dönelim. bu öyle bir baba ki oğlunun düşüncelerine ve tecrübelerine zerre değer vermeyen enteresan bir adam.
bir örnekle konumuzu daha iyi anlamaya çalışalım. bir mühendis olarak, bizim de kendi çapımızda bildiğimiz bazı şeyler var ama gel de bunu babama anlat amına koyim. yani kendi mesleğimle alakalı konularda bile babamın benim görüşümü sorduğunu hatırlamam, sormadığı gibi de herkesin yanında göt eder beni.
misal, evin badanası yapılırken 2 usta geldi eve. adamlar bir yandan çalışıyor diğer yandan da babamın sorularına maruz kalıyor.
babam: usta bu evi 2 sene önce yaptık, ama bazı yerlerden su kaçırıyor.. tavanda falan?
ben : baba onu daha önce de söyledim ya. betonu dökerken vibratör vurulmamış tam olarak..
usta: valla abi çocuk doğru söylüyor. ( 30 yaşındayım hala çocuğum amına koyim)
babam: ne yapmak gerek peki usta?
ben: yapacak bişey yok, belki şap betonla önüne geçebiliriz.
usta: çocuk haklı amca.
babam: şap beton diyosun yani.
usta: ben demiyorum senin oğlan söylüyo.
babam: neyse bilmez o. şeyapma sen onu.
bir hafta sonra evin yan tarafına kuyu açılacak ve gene 2 tane usta gelir,
babam: kaç metre ineceksiniz aşağıya?
usta: 50 metre.
ben: başında durmak lazım 50 metre dediklerine bakma baba.
babam: ne zaman biter?
usta: 2 gün sürer.
ben: kılıf geçirirken birimiz burda olalım baba. sonradan bilemeyiz bak.
babam: bişey lazım mı?
usta: yok sağol
ben: ben burda kalayım mı?
babam: ustam ben gidiyorum kolay gelsin.
usta: sağol amca.
ben: baba? ben napıyım?
bazen gerçekten beni duymadığını veya sesimi duyuramadığımı düşünüyorum lan. ya da ne bileyim gerçekten siklemiyor da olabilir beni.
çoktandır farkında olduğum ve kurban bayramında daha çok dikkatimi çeken saçmalık ötesi davranış.. kurban bayramı için kesim yerine gittik toplamda 4 kuzeniz.. kurban etlerinin dağıtımını yaparken kuzenlerden biri tartıya çıkıp kilosunu tartmaya çalıştı.. sonra, yanlış lan bu tartı diyerek indi.. ardından diğer kuzen ben 72 kiloyum dur bakayım diyerek tartıya çıktı ve 74 kilo gelip 2 kilo fazla tartıyor deyip indi.. derken diğer kuzen de çıkıp dur bakayım ben 75 kiloyum diyerek o da tartıldı ve 79 kiloyla 4 kilo fazla tartıldığını iddia etti..
lan madem hepiniz kilonuzu biliyosunuz ne diye tartıldınız amkk.. ''bi dk ben 75 kiloyum bakalım bu tartı doğru mu'' diye basküle mi çıkılır lan? ayrıca daha önceki tartıldıgın tartının doğru olduğunu nerden biliyosun olmm? hani senin kilon sabit de terazinin mi ayarları değişiyo günlük nedir yani?
sonra ben tartılayım dedim.. 70 geldi.. yanlış ama o tartı amk.. ben geçen sene 71 dim..
oldum olası fotograf çekilmeyi sevmem. çekildiklerimi de zaten beğenmem. önceleri fotoğraflardaki kişinin ben olmadığımı düşünürdüm. yanımdakini dürtüp, ''lan bak hele bu pozda ben var mıyım yok muyum amk'' diye sorardım. sonraları alıştım fotoğraflarda çirkin çıktığıma. daha sonraları ise fotoğrafın ve fotoğrafı çeken kişinin değil de asıl sorunun bende olduğunu öğrendim ve fotoğraf çekilmemeye karar verdim. facebook profilime koyduğum fotograf da zaten 5 yıl öncesine ait amına koyim. hasbelkader iyi bir fotom oldu diye ota boka o fotografı koyuyorum. nufüs cüzdanımda bile facebook profiline koyduğum deniz manzaralı fotograf var lan.
velhasıl; retricaymış bokmuş püsürmüş bunlar bana fayda etmiyor. geçen arkadaşın 94 model şahinini retricayla çekip internette ilan verdim, 1 saat sonra herifin biri arayıp kardeş bu jeep en son kaça olur dedi amk. düşün ki bu program ben de çaresiz kalıyor.
olum neden böyle oldu lan? tamam belki zamanında benimle görüşmek isteyen herkesi bir şekilde ekmiş veya ertelemiş olabilirim ama hepiniz mi bilendiniz lan bana?
normalde dışarı çıkmayı pek seven bir insan değilim ama her ne olduysa dün çıkıp biraz kafa dağıtmak istedim. bunun için de dün akşam 7 gibi plan yapmaya başladım...
4 kişi bi yerde oturalım da batak atalım diye düşünürken, en samimi olduğum arkadaşa bu planımdan bahsetmek için telefonla aradım.
-aloo
-turgay naber dostum?
- nolsun kanka sen?
- iyidir hacım nerdesin?
- dışardayım.
- nerdesin geleyim ben de.
- yok bugün olmaz.
- niye lan?
-işim var biraz bugün. ararım ben seni hadi.
- neyse.. tamam.
daha ilk kupondan yattık amına koyim. neyse batak işi yattı bari birileriyle gidip bir yerde oturayım dedim ve çok samimi olmadığım ama sevdiğim bir arkadaşı aradım.
-aloo.
-kenan naber?
-saol relic.. sen beni arar mıydın lan?
- öyle deme lan seviyorum ben seni.
- la bi git ya. kaç kere aradım lan seni.. hiç dönmedin bana geri..
- döndüm işte kenan. kesin dönüş yaptım. artık seninim.
-geçti o günler relic.. ben sensizliğe alıştım.
- bugünlük görüşelim lan nolur?
-yok abi olmaz şimdi.
-niye lan?
- dışardayım ben. şehir dışındayım. yurt dışına gidecem hatta az sonra.
- vay amk..
belki ahmet beni krımaz diye düşündüm bir de şansımı onun üzerinden deneyim, gerçi muhabbeti hiç sarmıyor hıyarın ama olsun çok sıkıldım lan, ben konuşurum o dinler.
anlaşılan bu gece evde kalacaz diye düşünürken birden cemaatle bağlantısı olan bir arkadaşımı hatırladım. bari onlara gideyim de değişiklik olsun çay içeriz diye düşündüm.
- aloo.
-kardeşim hayırlı akşamlar.
- hayırlı akşamlar relic kardeşim nasılsın?
- saol dostum. hani beni hep çağırıyordun ya sohbetlere?
- evet?
-bu gece gelmek istiyorum ben.
- hıı. yalnız bu gece sohbet yok. dün vardı.
- yapalım işte bir sohbet. ben konu bulurum. yapalım ya.
- yok kardeş. abilerden kimse yok. yarın konuşuruz hadi.
insanların nasıl asosyol olduğunu şimdi daha iyi anlamaya başladım lan. hani şu, sürekli balkonda oturan beyaz atletli adam var ya... o adam işte benim amına koyim. çay demledim taze, gelin bi çay içek lan :(
numara taşımak kadar saçma birşey yok lan. sen yıllar önce gidip bir numara alıyosun, sonra başka bir operatöre geçiş yaparak eski operatörün kodunu kullanıyosun. insanın zoruna gider amk. bu adamların gitmiyor mu acaba? benim giderdi..
- s.a sayın abone, abone diyorum gerçi artık değilsin..
- anlamadım?
- neyini anlamadın? başvuru yapmışın bizim rakibe?
- yaptım evet..
-ne demek evet? neyi beğenmedin lan?
- lan mı?
- lan tabi.. tekrar bize başvurup Sayın müşterimiz olabilirsin..
- bunu neden yapayım ki?
- geri gelirsen 100 dk + 1 gb internet..
- yok.. istemiyom..
- 500 dk kendi aranızda + 200 dk konu komşuyla..
- yok dedim..
- kampayanlarımız için 2'ye.. şampanyalarımız için 7'ye bas bari..
- kapatıyorum.. yeni operatörüm duyarsa çok kızar..
- giden gitmiştir, bizi kaybetmiştir..
- ..
-orda mısın?
-..
- gitme lan nolur.. :((
inanılmaz işe yarayan kombinasyon. zamanında sırf girilen siteleri silecem diye sinirden kendimi skerdim. geçmişi bi şekilde silerdim de arama çubuğuna ''s'' harfi yazınca oluşan liste burdan köye yol olurdu amk. bunun bi de 'm' si var 'p' si var. neyse diğer harfleri söyleyip de kendi fantazilerimi ifşa etmeyeyim.
o değil de farkettim de aradan 10 yıl geçmiş ben hala girilen siteleri silme derdindeyim lan. ve hala o sitelere giriyor olmam ayrı trajedi amk.
değişik bir çocuk bu. berbere gittiğinde de çocuk tahtasına oturmaz. çocuk tahtasının ne olduğunu bilmeyen kızlar olacaktır, hemen açıklayayım;
biz küçükken berber sandalyesinin dirsekleri arasına bir tahta koyulurdu. hah işte, o tahtayı biz götümüze sokardık. ne güzel günlerdi. şimdi kalmadı öyle şeyler.. şaka lan.. öyle değil. üstüne otururduk biz onun yüksekte oturalım diye.
başlıktaki çocuk da berbere gidiyormuş imajı verip, istediği sünnet modelini sünnetçiye tarif ediyor. tarifi alan sünnetçi de gene bildiğini yapıyor tabi.
o değil de ilk defa farklı bir berbere gittiğinde nasıl traş olmak istediğini tarif ederken ki çileyi yaşadın mı sen hiç?
- üstler kalsın, yanları biraz kısalt,ense naturel, fauller uzun ve yağışlı, sakallar yer yer parçalı olsun.
-hı hı anladım.
traştan sonra..
- nasıl?
- hakkını helal et kardeş. yarın askere gidiyorum.
- gerçekten mi?
- gerçekten amına koyim askerden dönüşte anca düzelir bu saç..
bu nasıl bir başlık ya off. şimdi entry zaten başlığı anlatmakla bitecek gibi. kısaca anlatayım hacivat...
başlık tam olarak ''kız arkadaşının facebookuna girip de ordan başka kızların profiline bakan erkek'' olacaktı. ben bu başlığı yazmayı denemedim mi sanıyorsunuz? birdenbire karşımda, ''ebenin amı, entry mi giriyon'' diye bir uyarı çıktı. bu duruma çok kızıp hemen moderatörlere mesaj attım, ''türkçede giriyon diye bir kelime yok dedim'' onlarda cevap atıp, '' buna mı kızdın dediler'' ben de, ''evet'' dedim. uzun bir süre mesaj atmayınca, sinir olup tekrar yazdım, ''nyse sn mesqlsn sanrm'' diye. daha cevap vermediler amına koyim.
herneyse, konumuza dönelim bebeğim. kız arkadaşımın facebook sayfası bende direk şifresiz olarak açılıyor. (evet, 49 tl karşılığında kız arkadaşımın facebookuna üye olarak şifresiz takip ediyorum. güncellemelerden de ücretsiz faydalanıyorum) yani, şifresi kayıtlı olduğu için direk facebook.com adresine girince onun sayfası açılıyor.
normal şartlarda, facebook kullanan biri değilim. aslında onunkini de kullanmıyorum ama bir akşam canım sıkıldı ve eski sevgililerim acaba napıyorlar lan, evlenenler oldu mu aralarında diye merak ettim ve kız arkdaşımın hesabından yaklaşık 4-5 tane kızın profillerini yakın takibe aldım.
ertesi gün, kız arkadaşımla bir cafede otururken sorduğu sorular, beni göt edercesine acımasızdı.
-peki ya yasemin kim mustafa?
- anlamadım? ( noluyoz amk)
- yasemin kim?
- yasemin mi? hani nerde? kim yasemin? hani görmedim ki ben hiç yasemin.. ( var bi bokluk belli)
-neyse ya..
5 dk sonra..
-nermin vardı bir de.
- nermin mi? (şıçma zamanı musti, bugun ayrılık vakti hazırlan amk)
- evet. buna da tanımıyorum demiyeceksin heralde?
- bi şey mi demeye çalışıyosun canım?
- her şey açık değil mi?
- onların hepsi benim ilkokul arkadaşım.
- hepsi kız ama?
- türkiye odalar ve kızlar birliği ilköğretim okulunda okudum ben.
meğersem benim aradığım kişiler, onun telefonunda, ''son aranılan kişiler'' diye yeni özellik sayesinde görünüyormuş. amına koduğumun facebooku söyle kaç para aldın lan bizi ayırmak için?
beni zaten bütün sevgililerim bir önceki sevgilim yüzünden terketti amk.
rengin. çok severdim lan ben bu kadını. gerçi şuan ne yaptığını bilsem gene severim. liseliler bilmez bunu. üniversiteliler de bilmez. dedem bile bilmiyordur eminim. hatta böyle biri var mı ben de emin değilim.
anladın mı başlığı? doğru söyle bak! hep öyle diyorsun da arkamı dönünce arkadaşına soruyorsun ne olduğunu. biliyorum ben. ayrıca burdan hepinizin ne yaptığı belli oluyor. siz anlaşılmıyor zannedebilirsiniz. lan öff be, ne günlerdi o ilkokul yılları. şimdiki çocuklar daha farklı ama. çocuk daha ilkokulda başlıyor pişmanlıklara. henüz 10 yaşını doldurmamış kuzenimin facebookta paylaştığı yazıya baksana;
''bendeki bu gider, alayınızı tatmin eder.'' bunu yazan çocuk henüz 10 yaşında lan. hangi aşkın ızdırabına isyan ediyorsa artık ibne.
konumuz bu değil ama. ben aynı anda 2 başlık açmamak için tek başlık altında bu entryleri birleştirmek istedim. aslında herkes böyle yapsa, sol frame'de başlık kirliliği olmaz bu kadar. hatta, haftalık entryleri biriktirip tek seferde tek başlık altına yazsak? ya da ne bileyim 7 kişi birleşip, bir başlığa girsek ortaklı? aslında daha kesin çözümler olmalı. mesela, her başlık için başlık parası alınsa? ne biliyim lan aklıma başka bi şey gelmiyor olum.
herneyse, söz konusu başlığa gelecek olursak; arkadaş, hiçbir kıza ''bak şu kız sana benziyor'' diyemiyorum lan. heralde fazla duygusal olmamdan kaynaklanıyor olabilir. yani benzettiğim kız, benzetilen kızdan daha çirkinse ya da ona öyle gelirse ve buna üzülürse diye söyleyemiyorum. zamanında yapmışlığım vardı. hatta benzettiğim kız kendisinden bile güzeldi. ona rağmen kız bozuldu amına koyim.
- yağmur, bak bu kız sana çok benziyor.
-hangisi bu mu.(beğenmedi, hemen başka birine benzet)
-yok şu.
- ortadaki mi? (surat astı, başka biri bulmalıyım.)
- onun arkasındaki?
- yok artık bu mu? ( bu da harbi çirkinmiş amk, değiştir hemen)
- yok canım. onun sağındaki.
- bunu mu diyorsun? (gülümsedi. tamam ona benzediğini söylemeliyim)
- evet. çok benziyorsun.
- ee bu melihcan değil mi?
- evet. tek farkın sende kirli sakal var.
''ne var lan bunda? unutabilir o da insan'' diyenler olacaktır. ben de onun insan olduğunu farkındayım. dolayısıyla mesele unutması değil. siklememesi. bu amına koduğum herifi, senden sonra gelen kişilerin siparişlerini senden önce getirip, sonra senin masaya tekrar gelip ''ya siz sipariş vermiş miydiniz?'' diyorsa, skerim onun insanlığını. çok sinirlendim gene bak.
normal şartlarda anlayışlı ve mülayim bir adamım. fakat ilk defa buluşulan bir kızla ve ilk defa gidilen bir mekanda böyle bir şey başınıza gelirse siz de agresif bir adam olabilirsiniz. hatta öyle ki karşımdaki kız bile agresif bir adama dönüştü amına koyim sinirden. birden sakalları çıktı kızın. sesi falan değişti. ''koçum nerde kaldı benim oralet lan'' demeye başladı kız. starbucks'tan çıkmayan adını bile söyleyemediğim kahveden başka kahve içmeyen kız, birden oraleti tek geçen insan oluverdi. düşün yani.
ben demiştim oysa ki ''bak kardeşler kıraathanede birer çay içer ardından pes oynamaya gideriz'' diye. kızın tebessüm etmesinden anlamalıydım bu tekliften hoşlandığını.
yarın halı saha maçımız var kızla. defansif orta saha oynuyomuş. ayrıca o garsona da teşekkür ederim. sayesinde kızı daha iyi tanıdım. hep böyle bir kız arkadaşım olsun istemiştim.
neyse, kızı uyandırmadan entryi bitirelim. yeni uyudu zaten. horlamaya da başladı lan bu. çok delikanlı kız amına koyim ya.
biriyle birlikte olup olmadığını merak eden kişinin kullandığı soru cümlesi.
bunu kızlar yapıyor genelde. gerçi bunu soran bir erkeğe rastlamadım. rastlarsam da ağzının orta yerine uçan tekme atarım heralde. erkek adam böyle soru mu sorar lan?
düşünsene şöyle sahneyi;
- merhaba! ( bir erkek, bir başka erkeğe merhaba diyerek söze başlıyorsa orda harbi sıkıntı var)
- söyle rıza.
- nasılsın? herşey yolunda mı?
- olum bi sıkıntın mı var rıza?
- hiçç. bişe sorcamm.
- sor.
- ya siz ahmet 'le çıkıyo musunuz?
- sktir git lann manyak. ne saçmalıyosun?
o nedenle bunu sadece kızların yaptığını söylemek çok da yanlış olmaz.
lisede olur genelde bu kızlar. dedikodunun amına koyma kapasitesine sahiptirler. kim? kiminle? ne zaman? nasıl?
5n1k bunlardan sorulur. siz istediğiniz kadar inkar edin sizin kimle birlikte olduğunuzu çok iyi biliyor bu küçük orospular.
- yaa bişey sorcam.
-evet?
-siz pelin le çıkıyoo musunuz?
- hayır
-bence çıkıyosunuz.
-niye sordun o zaman?
- çıkmıyo gibi duruyosun.
- çıkmıyorum zaten.
- pelin öyle demiyor ama.
- ne diyor?
- inkar etmedi.
-neyi?
- tarık'la çıktığını.
- pelin tarık'la mı çıkıyormuş?
- hayır. öyle zannediyor. tarık seni seviyor aslında.
- ben kimi seveyim bilemedim.
- sev seni seveni.
-kimmiş o?
- bilmiyorum artık.
gerçekten mükemmel bir şey bu dostum, ne koydun bunun içine? sanki öğrense yemeyecek pezevenk. ne koydunmuş.. ne koyduğunu merak eden soru..
-ne koydun bunun içine rıza?
- pergel,silgi, nükleer bomba.
- hey seni çılgın, dalga geçme nolur!
- ye lan işte, ne soruyon?
- hakikaten harika, ne koydun söylesene şapşal.
- amına koydum. sussana artık.
uyuyor şuanda. yani bence uyuyor olsa gerek. çünkü bugünkü misyonunu tamamladı. ya da belki de yarın izleteceği videolar için bir ön hazırlık da yapıyor olabilir. çünkü onun olayı bu. her nasılsa, sevemedim ben bu çocuğu.
sende de var di mi lan bu arkadaştan? hani, kendince komik veya etkileyici bulduğu bir videoyu sana bir şekilde izletirken, söz konusu videodan daha çok konuşan tiplerden bahsediyorum. başlıkta ben buna arkadaş dedim ama
kısaca ibne de diyebiliriz. sanki kendi çekmiş de piyasaya sunmuş gibi över de öve ro videoyu. birader, haydi seni kırmadım videoyu izledim, ne bok yemeye bu kadar yorum yapıyon lan? bırak da komikse güleyim değilse senin ağzına sıçayım, kaybolan dakikalarımı seni döverek geri getireyim.
-dostum sen bu videoyu izledin mi komik bak.
-he izledim ben onu.
- bu değildir senin izlediğin bak bu çok komik. sen bunu izlemiş olsan böyle durmazsın.
- lan ne alakası var izledim ben bunu. hiç de gülmedim.
- abi bu başka ya, bak bi bak.
- iyi ver hadi.
- dur şimdi telefonu böyle çevirelim de şeyolsun, büyük ekran izleyelim.
-ee dondu bu?
- donar o bazen. bekle biraz. hah, izle şimdi. çok komik abi ya. hahaa.
- lan daha 2 sn olmadı video başlayalı, ne gülüyosun? ayrıca 10 dk oldu, daha 2. saniyedeyiz. sıkıldım ben.
-dur bak adam burdan gelecek şimdi, sonra da kadına şeyediyo elindekini, neyse izle bak. hahaa.
- dur bakayım..
- gördün mü bak tam alırken kadın gördü onu geri bıraktı. hahaha.
-lan ibne, henüz 4. saniyedeyiz. 15 dk oldu daha video yüklenmedi. anlattın zaten olayı sen.
- niye öyle oldu ki ya. donmuyodu hiç. yüklenir şimdi. ama komik di mi? hahaa.
- sktir git lan burdan.
okey, batak, pişti, king, pes2011 ,hırs, intikam, aşk, tutku.. her şeyden anlıyor bu ibne.
bu adamı tahlil edelim önce..
her kahvede var bundan. genellikle batak masasında oturup yancı olur. batak masasına oturması, diğer oyunlarda başarısız olduğu anlamına gelmez. ihtisas alanı batak onun. en sevdiği içecek oralet. çaya da hayır demez. kavga olduğunda ayırmayı çok sever. arasıra televizyona bakar. bu sırada oyunu da takip eder. masada oturan herkesten daha zeki olduğunu ispatlamaya çalışır.
örnek bir sekans hazırlayalım mesela;
-kardeş onu niye attın?
- ne atacam ya?
- kupadan gitsene..
- olur mu ya..
- pfff. dürt burdan onu. eşinde zaten as'ı var kupanın. kozu temizle sonra.
- doğru söylüyosun.
- neyse.. sinek git şimdi. (oraletinden son yudumu alır)
okey masasına geçer;
-7 li kırmızı az önce çıktı. bekleme onu.
- nerden biliyon lan.
- takip edecen oyunu. okeye dönme. karşısı tek taşa kalmış.
- yok artık. dönecem ben.
---(karşısı harbiden tek taşadır. ve bitirir)---
- bak dedim sana. takip et oyunu.(tostundan bi lokma alır)
tavla masasına geçer;
- kapı alırsan, oyun senin dostum.
- 4 atamaz o.
- almadın kapıyı bak kırdı taşını. (gazeteyi açar sinirle)
kavga olur;
- olum bak skerim seni oğuz.
- düzgün konuş rıfat. terbiyesizlik yapma.
- taş çalıyosun ibne.
- çalmadım lan.
yancı: yeter, yeteer! siz arkadaşsınız ne yapıyorsunuz?
- iyi napalım sen napıyosun?
yancı: iyi nolsun amk ya oralet ısmarlasana bana?
bu adam benim babam. genellikle saat 2:00 sularında yapıyor bunu. bu gece biraz gecikti. hala bekliyorum.
yalnız çok iyi pusuya yatıyor. hakkını vermek lazım rolünü de iyi oynuyor. odaya girişi ise fuhuş operasyonlarını aratmıyor amına koyim.
- hey sen! hazır mısın?
-noluoz amk ?
pardon.. bu başka bi sahne. girizgahı tekrar yazalım.
-hey sen! kaldır ellerini.
-noldu baba.
-sus lan cevap verme. elini kaldır.
- ya baba bu yaptığ..
- kes sesini diğer elini neden kaldırmıyorsun?
- açıklıycam müsade et.
- ayrıca bilgisayar hala açık ve masaüstündesin. mouseun sol tarafta olması oldukça manidar.
-düşündüğün gibi değil.
- hanım koş tüfeği getir.
böyle bir adam düşün evin içinde. her an seni takip eden, sürekli odanı basan. bazen şarteli indirip, yıldırma psikolojisi uyguluyor ama yılmıyorum tabi. bilmiyor ki biz cine 5 te 5 dk lık şifresiz yayın için 2 saat filmin bitmesini bekleyen nesildik. harbiden ne günlerdi lan onlar? daha doğrusu ne gecelerdi?
artık düzenimi kurdum ama. odaya girdiği anda uyuyor numarası yapıyorum. bilgisayarı her seferinde açık görüyor ve kendi kapatıyor. ayrıca babamın bilgisayarı kapatma tekniğine de hayranım lan. hiç öyle başlat falan uğraşmıyor. direkt fişi çekiyor prizden. televizyona da böyle yapıyordu eskiden. sonradan öğrettik kumanda kullanmayı. geçen klimanın kumandasını bulamayınca klimayı sökmüş olduğu yerden mesela. araba stop etmeyince de motoru söküyor amına koyim. öyle psikopat biri. neyse, her an odaya dalabi
ah be abi olmadı ki bu başlık. zaten ben başlık olarak ne yazmak istesem olmuyor. çoraplarımın üzerine sandaleti giydikten sonra hayat çok acımasız diyerek koşuyorum gecenin yarısı sokaklarda. aslında ben; ''banka kartından çekilen küsüratlı miktarın verdiği huzursuzluk'' demek istedim. diyemedim. zamanında ben de çok sevdim. aşkımdan kendimi siktim hatta. ama bunun ne yeri ne de zamanı. zira bu başlığı tıklayan hiç kimsenin benim aşk hikayelerimi sikleyeceğini düşünmüyorum. yok ben illa öğreneceğim diyorsan özelden mesaj at msn vereyim bebeğim.
bahsi geçen olay, hani (öğrenci olanlar iyi bilir olmayanlar da liselidir öğrensinler amk) banka kartında - ki genellikle ziraat kartıdır bu- 100 lira paran olur. markete girer bişeyler alırsın. ama aldığın şeylerin hiçbiri yuvarlak hesap çıkmaz mına koyim. 2 ekmek, bir sigara, bir cola alırsın; borcun 8.90 lira tutar. ne zaman böyle bir durumla karşılaşsam elim ayağım titrer oracıkta boşalırım lan. hani direk 10 lira tutsa bu kadar üzülmem. kalan paran 91.10 lira. iyi de ben o 1.10 lirayı nereme sokayım şimdi? oldum olası küsüratlı alışverişten nefret etmişimdir zaten. gerçi bizim köşedeki bakkal yolunu her türlü buluyo puşt. geçen gün saçma birtakım şeyler alayım dedim. adamın hesaplama yöntemi aynen şöyle birader;
bakkal: ne vardı abi?
relic: 1 prezervatif, 1 sigara, bir kadın pedi abi.
bakkal: alaka kuramadım kardeş? çok saçma bir insanmışsın gerçekten.
relic: siktir et bakkal. hesabı kes.
bakkal: 12 burdan, 4 buçuk şurası, 2.80 şurası desek, toplam 19 buçuk yeter kardeş. ( bak bak pezevenge bak toplam 19.30 tutan hesabı yukarı yuvarlıyor ibne)
relic: çok porna izledim de böyle sikiş görmedim bakkal. hakkını veriyorsun doğrusu.
bakkal: ehehe. baba mesleği biliyon mı kardeş.
ben garantici adamım net olmalı hesap.hele bir de kentkartta kalan küsüratı hiç açmıyorum. ulan şimdiye kadar ekseri 10 lira 5 lira yüklediğim ve her binişimde 1 lira düşen kentkartımda en son 0.85 lira para kalmış. nasıl oldu anlamadım amına koyim.
olmadı bu başlık. ama sen anladın öyle değil mi? anlat bakalım ne anladın? evet. doğru. tebrik ederim gerçekten de bi bok anlamamışsın.
aslında başlığı '' facebookta sizin bağlantınızı paylaşan kişinin sizden daha çok beğeni alması'' diye açmak istedim ama ardından ''ohaa amına koyim roman mı yazıyon?'' diye bi uyarı aldım. daha sonra hemen moderatörlere mesaj atarak; üslubunu düzeltmesi konusunda uyarıda bulundum. özür dilemesiyle birlikte tatlıya bağladık. hemen feysime ekleyip bütün bağlantılarımı zorla beğendirip arkadaşlarıma hava attım.
düzenli bir facebook kullanıcısı değilim, zaten bu soktuğumun sitesi nasıl düzenli kullanılıyor onu da bilmiyorum ama siteden hiç ayrılmayanları tanıyorum. tanıyorum derken, eleman sürekli feyste olduğu için öyle biri var diyorlar. ben görmedim. kimse görmemiş. bot olabilir bu ibne. ara sıra kızlara yavşayıp, gazoz yudumluyor.
herneyse, ayda yılda bir hoşuma giden bir parça paylaşayım dedim. 2 saat sonra siteye tekrar girdiğimde, şarkımı beğenmeden kendi profilinde paylaşan birini farkettim. evet evet, bu çocuk benim her paylaştığım şeyi beğenmeden kendi sayfasında yayınlayan puştun biriydi. asıl sorun ise, benim sadece 1 beğeni aldığım şarkı, elemanın profilinde tam 10 beğeni almıştı. olum, çok kötü bir duygu lan bu. eleman resmen kıçıyla gülüyodur bana.hemen bişeyler yapmalıydım, anında kaldırdım şarkıyı profilden, bunu çok iyi yaparım bak. fazla beğeni alamam ama şarkıları bi çırpıda silerim. benim olayım bu. evet. hatta şarkıyı silmekle kalmadım, feysi kapatıp pcyi pencereden attım. hesap makinasıyla giriyorum sözlüğe şuan.
bu ülkeyi ve içinde yaşayan yurdum insanını hakikaten seviyorum lan ben. gerçi son zamanlarda çok fazla rağbet görmese de nerde bir kepçe görse hemen yanında bitiverir çevre sakinleri.
+ ahmet ne yapılıyor burda?
- alışveriş merkezi yapacaklar heralde abi.
* lan ne alışveriş merkezi ya, rezidans diye duydum ben.
/ kepçeci kardeş, bak burayı alma göçük olur burda, alma burayı.
+ niye burayı bu kadar çok açtı bu salak?
* kot farkı var orda kot farkı. 2 metreyi geçmemesi lazım.
^olum çekil ordan lan, şş çekil ordan vuracak şimdi kepçeyle kafana.
meraklı bakışlar ardından 2 metreküplük elektrik direği çukuru açıldıktan sonra, kepçeci ordan ayrılır.
o değil de rezidans diyen adam vardı ne oldu ona amk?
telefon konuşmasının ardından, telefonu kapatmamakta direnen ve aslında kapatmak istemeyen türk insanı.
hani telefon konuşmalarının ardından kapatmaya yakın, taraflardan biri ortaya bi konu atar. fakat bu konu, bütün konuşmanın toplamından daha uzun sürecek bir kapasiteye sahiptir. bi taraf kapatmaya ne kadar meyilli ise diğer taraf da o kadar direnir kapatmamaya. bildin değil mi bu tipleri? bilmedin mi? örnek mi istiyosun? cevap versene olum ne istiyosun? nasıl bi adamsın sen öyle anlamadım ki ben. neyse..
- oldu canım. görüşürüz yarın.
- tamam canım. mehmetin selamı var bu arada.
- a.s.. sen de söyle.
- tamam. murat'ı soruyor o da evde mi?
- evde canım.
- naptı o şehirdışındaydı en son?
- gitti geldi canım evde şimdi.
-iyi bakalım. çocuklar da iyi?
- iyiler sağolasın. öpüyorum canım.
- ben de canım. karnesi nasıl rızanın?
- iyi iyi matematik 4 diğerleri 5.
- aferin ona. oldu o zaman öp benim yerime.
- oldu. hadi iyi günler.
- aa saat 8 olmuş, bizim dizi başlar birazdan. iziliyor musun sen?
-hı hı evet canım.
- o değil de şey vardı noldu ona?
-ne vardı?
-ebenin amı vardı nasıl iyi mi?
- iyi o da nolsun.
- dayının sol taşağı ?
- morali bozuk biraz onun.
- öp benim yerime canım.
yabancılarda böyle mi amına koyim.
- ok then bye.
- ...
cevap bile vermedi ibne. bunlarda çok düzeyli lan. samimiyet yok bişey yok.
atari salonunda oyun oynarken, birinin gelip senden oyununu satmasını istemesi.
çocukluğumda street fighter oynarken sürekli karşılaşırdım böyle adamlarla. jetonu atarsın, ken'i seçersin. ilk 2 adamı; taktaktuket, oryukent*, aduket + siper kombinasyonlarıyla feriştahını s.kersin. artık tadını almışsındır oyunun. yeter o sana. sonra elemanın biri çıkar; ''şş!! kardeş oyununu bana satsana'' der. sende oyunu satar ardından gider mustapha falan oynarsın. güzel günlerdi lan çocukluk yılları. şimdi elimde atarilerde oynanan bütün oyunlar mevcut ama zerre zevk vermiyor. niye? çünkü jeton bedava. ulan f1'e bastıkça tekrar başlıyosun oyuna. böyle oyun mu olur amına koyim. cebindeki son parayla jeton almadığın sürece o oyunların tadı alınmaz aga.
çoğu yazarın destek vereceği kampanyadır. kızlara artı oy vererek içlerindeki sözlük aşkını artırmalı ve daha çok yazmalarını sağlamalıyız. bu şekilde gaza gelen kızlar sözlükte daha fazla zaman geçirmeye başlayacak ve diğer kız arkadaşlarına da sözlükte yazmaları konusunda tavsiyelerde bulunacaklardır.
--çok güzel bir kampanya fakat bunu nasıl yapacağız?--
öncelikle bayan yazarların listesini çıkarmamız gerekiyor. sonra da nickaltlarına '' hmm hayatımda karşılaştığım en iyi yazar'' ya da özel mesaj atarak '' mükemmel bir yazı, iznin olursa arşivime almak istiyorum'' tarzında mesajlarla onları gaza getiriyoruz ve seri artı oy veriyoruz. yalnız, burda dikkat etmemiz gereken tek şey; yazının içeriğine bakmadan artı oy vermektir.
--bunun bize katkısı ne olacak?--
bak güzel kardeşim, sen de biliyorsun ki sözlükte yeterince erkek var. bu durum seviyeyi gitgide düşürmekte. kızları ilgilendiren başlıklarda bile entrylerin %90'ı erkekler tarafından giriliyorsa ortada bir sorun var demektir. şahsen ben, kızların kızlara tavsiyelerini bir kız ağzından duymak isterim.
--ben artı oy veriyorum ama vermeyen ibneler ne olacak?--
sen kendinden sorumlusun. diğerlerini boşver. elbette bu durumu farkettiğinde o kişiye mesaj atarak; ''kardeş, yaptığın şey sözlüğümüzde bayan yazar sayısını düşürmekte ve bu durum bize zarar vermektedir'' diye uyarmalısın.
-- sadece yazarlarla olacak iş değil. moderatörler de olaya el atsın.--
elbette. öncelikle moderatörlerden ricam, çaylak sırasındaki bayan yazarlara öncelik tanımaları. bu şekilde onları öne alarak bayan yazarların oranını artırmalı. ayrıca sıra bekleyen liseli erkek kardeşlerimizin de anlayışlı olmaları bekliyorum..
-----------------------------
nasıl fikir lan? böylelikle yaptığınız şeyin bir adı olur. bişe diyen olursa, kampanyaya atarsınız boku. hoşuna gitti demi? gider tabi.
edit: entry aşırı derece ironi içerir. illa yaptıracaksınız bu uyarıyı amına koyim. liseli kardeşlerim benim. kıyamıyorum da lan bunlara. canım benim.
eğer bu soruyu yakın zamanda dövdüğünüz elemanın; dayısı, amcası, abisi, babası, amcaoğlu, piskopat arkadaşı, kız arkadaşı, kedisi, köpeği, ders kitabı, cep telefonu, ''az sonra onun amına koyacağım'' tadında söyleyerek çocuğa yöneltiyorsa, ya.rağı yediğinizin resmidir. eğer saydıklarımın hepsi aynı anda bu soruyu soruyorsa, en yakındaki trafoyu hiç vakit kaybetmeden kıçınıza sokmanız daha mantıklı.
- hangisi lan o hangisi dövdü seni?
- aha bu dövdü dayı.
kahve içmeyi teklif eden kızın hesabı sana kitlemesi durumu.
erkeklik zor lan. hani erkeklik zor derken; yediği, içtiği ve sıçtığı her şeyi kıza ödetenlerden bahsetmiyorum. gerçi ne yalan söyleyim, '' ayselcim ben şurda bi sıçayım da sen hesabı ödeyiver.'' diyen erkeği hiç duymadım. yalanı ve yalancının dostu yegane ibnelerden nefret ederim ayrıca. hepimiz kardeşiz, dolayısıyla yalanlarla birbirimizi sikmenin gereği yok. kaldı ki burası seks için uygun bir ortam değil. gerçi sol frame'deki başlıkları ilk defa gören '' aga viziteyi nereye ödüyoruz?'' gibi bir soru yöneltebilir. boşver. sen bir yazar olarak o adama gerçekleri anlatmaya mecbursun. '' bak kardeşim, burası bir sözlük ve hepimiz bilgi edinebilmek amaçlı burdayız. sen ne sandın bilmiyorum ama bu sözlüğün bana katkısı yadsınamaz düzeydedir. şimdi siktir git burdan dalyarak'' diyerek son derece kaba bir tabirle sözlüğüne sahip çıkmak durumundasın. herneyse, bunlar zaten hepimizin bildiği şeyler.
erkek olarak hepimiz, ilk buluşmada elimizi cebimize atmaktan rahatsızlık duymayız. zaten duyan adam varsa 2. buluşmaya kızın geleceğini sanmıyorum. ben kız olsam gelmem en azından. yani, ilk buluşmada elbette erkek olarak senin hesabı ödemen daha doğru olacaktır. sonraki buluşmalara karışmam. ister alman usulu yaparsın, ister hep sen ödersin. karışamam. daha doğrusu sikimde olmaz.
gelelim hikayemize..
ev arkadaşım murat'la cepte kalan son 10 liranın 5 lirasıyla ibrahim abinin börek salonunda kahvaltı yaptıktan sonra geriye kalan 5 lirayla 7 adet makarna almak üzere bim'in yolunu tuttuk. öğrenci olanlar iyi bilir ayın 6 sında hiçbir öğrencinin cebinde kolay kolay para bulamazsın.
bahsi geçen kız, sevgilim değil. samimi olmadığım biri. samimi olmadığım gibi adını da hatırlamıyorum. hatta belki de kız bile değil amına koyim. o derece yabancıyım karşımdakine.
k: aa relic naber?
ben: (aha kız sesi. üstelik bu benim adım) se.. selam nabeeeerr? ( e harfini kızın adını hatırlayabilmek için uzattım)
k: iyi ya nolsun. pelin gelecek birazdan onla buluşacaz. tanırsın aslında bizim bölümden.( amına koyim ben seni bile tanımıyorum ki)
ben: hmm. iyi bakalım.
k:siz napıyorsunuz?
ben: cepte kalan so.. şeyy yani, bizde cafe'ye falan takılırız heralde. (geçtim cafe'yi cepte kahveye gidecek para yok.)
k: iyi hadi o zaman gelin bi kahve içelim.
ben: şeyy ( kızın ismi de şeyy kaldı) ya boşver daha sonra içeriz.
k: gelin işte ya tek başıma geçmeyim pelin gelene kadar otururuz.
murat: ya bizim başka işlerimiz vardı aslında. (fısıldayarak) olum siki tutarız gidersek biliyon demi?
k:ya kahve ısmarlayacam diyorum ona bile yok diyosunuz. kız gibisiniz ha.
ben: ( ahanda kız ısmarlıyo yardır a.q) peki madem.
murat: kırmayalım o halde seni. ( murat bu cümleyle benim madem kelimesindeki ezikliğimi su üstüne çıkardı ibne.)
oturduk muhabbet ediyoruz. yalnız kız kelimenin tam anlamıyla salak. hani normalde en sevmediğim şey 2 kelam ederek insanlar hakkında yorum yapmaktır ama bu kız harbi salak abi ben napıyım? herneyse, kızla 15 dakika boyunca oturup birer kahve içtikten sonra kızın telefonu çaldı ve arayan pelin'di. pelin'le 10 saniye konuştuktan sonra masadan çantası alırken şu cümleyi kurdu;
''relic, benim artık gitmem gerekiyor pelin gelmiş, parkın önünde inmiş beni bekliyormuş. kahve için teşekkür ederim.''
aga, pornoda her türlü pozisyonu bilirim her türlüsüne tanıklık etmişliğim vardır ama adını bile bilmediğim bir kızın bizi siktiği gibi bi sikişe hiç denk gelmedim amına koyim.
murat: napıcaz lan?
relic: makarna işi yattı abi.
murat: lan ne makarnası? hesabı nasıl ödeyecez?
relic: amına koyim ben nerden bileyim?
murat: ulan ibne. peki madem derken iyiydi.
relic: yavşak, kızı kırmak istemiyodun hani?
neyse ki cafe sahibi anlayışlı çıktı da idare etti bizi. o gün bugündür, yiyip, içip sıçıp kızlara ödetiyorum lan hesabı. oh mis.
