ultima online severlerin mizah sitesi.
lise dönemindeyken her gün girip, tekrar tekrar gezdiğim siteydi. ultima online oyunu içinden ekran görüntüleri kullanarak, saf ve beceriksiz bir karakterin başından geçenler temalı 3-4 karelik öyküler vardır.
ultima'yı özleyenler ve tekrar gülmek isteyenler için; http://www.imanewbie.com
not: sitenin adının i am a newbie demek olduğunu çok geç anlamıştım o zamanlar. *
ntvspor'un güzel programlarından biri.
sporda, özellikle futbolda artık efsaneleşmiş rekabetlerin çok detaylı incelemesi yapılır.
özellikle liverpool-manchester united rekabeti bölümü çok ilginçti. taa sanayi devriminden beri süre gelen bir rekabet varmış iki taraf arasında. bu rekabet aynen futbol takımlarına da yansımış. hatta alex ferguson ilk geldiği zaman, birincil amacını liverpool'u geçmek olarak açıklamış falan. çok hoştu.
eğer uydurma bir bilgi kullanılması gerekirse, barney stinson her zaman %83'ü kullanır. (bkz: how i met your mother)
benim de uzun süredir, hem gerçek hayat hem sözlükte uyguladığım bir sistemdir.
ikna edecek ve genellemeye götürebilecek kadar yüksektir, ama abartma lan, hadi oradan denilecek kadar da yüksek değildir.
bir tanedir, candır.
bilkent üniversitesi uluslar arası ilişkiler bölümü hocası.
süper bir insandır ayrıca, dersle ilgili bir sıkıntınız varsa bir hocadan beklemeyeceğiniz kadar yardımcı olur size. akademik bir bilgi danışırsanız, çok güzel bir sohbet ortamında hissedersiniz kendinizi. ayşegül kibaroğlu'nun eşidir ayrıca.
sabaha karşı yayınlayan o acayip reklamlarının mantığını bir türlü çözemediğim oluşum.
şöyle bir şey olabilir, bu saatte oturan herif kesin düşüne düşüne acayip bir takım bir şeyler bulur, gelsin onların patentini alsın.
o uzun olan iyi hoş da, cüneyt arkın'lı olanda gereksiz espri kasmaya çalışmak olmamış.
2002 yılında, matrix'den fazla etkilenen bir kaç türk yapımcının, belki de max payne oynarken akıllarına gelen, uzunca bir bölümden oluşan dizi. evet dizi ama tek bölümü var. matrix'deki hareketlerin bire bir kopyalandığı bu acayip diziyi pek az kişi izleme şerefine nail olmuştur. tekrarı bile verilmedi hiç. fragmanına şurada rastladım;
(bkz: okul bu sene bitiyor mu)
yönlendirme gidince, ilk entry tanım değile kurban gitmeyelim;
üniversitede 4. veya daha ilerisi bir sene yaşamakta olan gencin kanını donduran soru.
6 ekim 1981 doğumlu, gürcistan milli takımının stoperi. eski sovyet milli oyuncusu nodar soyadı yazmaya bir daha kasamayacağım'ın oğluymuş.
blackburn rovers'da oynayan zurab eski sezonlarda takımın devamlı oyuncusu olsa da, son sezonda ryan nelsen ve samba'nın arkasında yedek kalmıştır.
bu sene adı galatasaray ile ciddi biçimde anılan bir oyuncudur. onu diğer transfer haberlerinden farklı kılan, ortada net fiyatların dolaşması ve genelde emin olmadan konuşmayan osman tanburacı'nın transferi doğrulamasıdır.
ucuz maliyeti açısından iyi olsa da, f. meira gibi "isimli" bir oyuncu ile hayal kırıklığı yaşayan galatasaray'ın, nispeten isimsiz bir stoper ile hayal kırıklığına uğrama şansının yüksek olması söz konusu.
hayırlısı neyse o olsun diyelim.
episode one'daki pod yarışı hadisesini bilgisayar ekranlarına taşıyan oyundur. hayli eski bir oyun ama hala zevk alınabilir. genelde filmin içindeki bir olayı oyun yapma gibi zorlama konular felaketle sonuçlansa da racer süper bir oyundur. araçları güçlendirme, rakibi yenip arabasını alma, tamir sistemi (its workiiiing), aşırı sürattaki efektler ve müthiş pistler ile hala oynanabilir bir oyundur.
epidode one çıktığı zaman çıkmıştı, eski baya yani.
warcraft dünyasında kral arthas'ın ikamet ettiği bela mekan. konsept olarak mordor'dan esinlenilmiştir. hatta uzun bir kulenin üzerinden icecrown'u gözleyen bir tek gözü yok etme görevi vardır.
başlığı şöyle açmak istedim ama olmadı tabii; fanatik futbol taraftarının tüm dünyayı tuttuğu takıma karşı sanması.
daha da acısı buna inanması.
beni gerçekten son derece rahatsız eden bir durum olup, maalesef tüm fanatiklerde yüksek dozda bulunur. bu taraftar tipine göre,
1) federasyon onlara düşmandır. herhangi bir sebebi yoktur sırf gıcıklığına.
2) hakemler onları sevmez. sebebi net değil ama vardır kesin bir şey.
3) diğer takım taraftarları istisnasız onlardan nefret eder, sebebi açıktır, kıskançlıktır.
4) diğer takım başkanları onları sevmez, sırf onlar başarısız olsun diye kendi aralarında anlaşmalar yapar, hep söz konusu takımı dışarda bırakırlar. sebep yok ama olsun.
5) rakip takım futbolcuları onların futbolcularını öldürmek falan istemektedir. bu çok açık bir şeydir zaten.
6) spor yazarları onları sevmez. yorumcular hep onların aleyhine konuşur.
7) zorlarsak uefa ve fifa bile bu gariban takımın baş düşmanı çıkabilir. özellikle platini gıcık oluyormuş.
oturup anlatmayacağım, biliniyor sözlükte ben galatasaray'lıyım, ama hayatım boyunca, 5234 sene önce bir maçta hakem taç atışımızı yedi, yok 10 sene evvel, penaltı kaçırdı ahmet kesin bilerek kaçırdı, oyunlar oynanıyor, anlaşmalar yapılıyor gibi geyikleri anlayamadım.
ben de bazen kızıyorum hakeme, iki dakika sonra geçiyor. unutup gidiyorum. ulan ne olacak, tamam golü bulsak, çoşsak ne güzel ama maaşımı galatasaray mı veriyor. yani tamam üzülüyorum yenilince de... ayrıca büyük takımsan hakemi de yenmesini bileceksin. adam istiyorsa 10 penaltını vermesin, yeneceksin. yenemiyorsan, hakem bik bik diye ötmeyeceksin.
mesela az önce biri beşiktaş şampiyonluğu garantilemesine karşın, sivas galatasaray maçı için fantastik iddialarda bulunmuş. öyle ki bir galatasaray oyuncusu dava açsa kazanır o kadar net. yasal yön diyerek gammazladık ama önemli olan kafa yapısı. bu kadar hayal gücü hayret.
mesela benim en yakın dostum da böyle, kızıyorum hep. beşiktaşlı, maç sonrası erman toroğlu, lafa beşiktaş'a bir şey diyecek gibi başladı sonra galatasaray'ı eleştirerek bağladı. yani böyle diyorlar ama galatasaray'da daha kötü gibi. daha cümle bitmeden, vay beşiktaş düşmanı vs. sözlükte de kaynıyor bu tiplerden.
şike, teşvik, hakem..yok lan böyle şeyler, olsa bile çok nadir. yenildiyseniz takımın beceriksizliği. bu kadar net. galatasaray beşiktaşa yenildi. tabii yenilecek, sen karşı karşıya 2 tane kaçıracaksın sonra karşındaki şampiyonluk yolundaki takım beni nasıl yener diye düşüneceksin.
erman toroğlu mesela, kimse sevmiyor. neden? en ufak gördüğü hatayı çat diye söylüyor. kimseye yaranamıyor adamcağız. bir ara bir forumda ortalık ayağa kalkmış vay erman bilmem ne pozisyonuna penaltı değildi dedi. ulan dese ne olacak, sanki maç geri alınacak. adamın mesleği bu. sen 4141-0 yen. adam isterse çıkar, hiç pozisyon bulamıyorlar der. yanlış yorum olur bu, niye sinirleniyorsun. hayır, beşiktaşlıya göre adam bjk düşmanı, fenerbahçeliye göre fb düşmanı, galatasaraylıya göre gs düşmanı, nasıl beceriyorsa...
neyse laf çok uzadı.
kimsenin fikrini değiştiremeyeceğiz o yüzden en net bir tanım yapıp bitirelim.
maç öncesi ve sonrası tüm etmenlerin takımı aleyhine düzenlendiğine inanan, hayal dünyasında yaşayan taraftardır.
jerry spinelli'nin yazdığı müthiş bir kitap. aslen ilk gençlik çağına hitap ediyormuş gibi dursa da, aynı küçük prens gibi,her yaşta okunması ayrı tat veren bir kitaptır. insanın içini tuhaf duygular ile doldurur, aşık olmak, yıldız kız gibi birini bulup sımsıkı sarılmak ve hiç bırakmamak istersiniz. belki de yıldız kız'ın gerçek olduğuna inanır ve onunla karşılaşma umudunuz olduğunu düşündüğünüz için seversiniz kitabı.
kitap için genel olarak bir popüler kültür eleştirisi ve ilk aşk heyecanı diyebiliriz. kafamızda varolan kalıplara nasıl ölesiye bağlı olduğumuzu, bize benzemeyenlere, farklı olanlara karşı nasıl öfke ve nefret dolu olduğumuzu da yüzümüze vurur.
Anlaşılmaz biriydi. Bugündü. yarındı. kaktüs çiçeğinin baygın kokusu, küçük bir baykuşun uçuşan gölgesiydi. onu aklımızdaki bir panoya iğnelemeye çalıştık ama iğne panoya saplanmadı ve o, uçarak uzaklaştı.
karakter limiti dolayısı ile başlık çok açıklayıcı olmadı. özne falan da gitti hep. neyse tanımda anlaşılır.
şimdi şöyle bir şey olsa ya, adamın biri çok sıkıntılı böyle, zaman zaman kişilik bölünmesi yaşadığını düşünüyor. televizyonda ntv veya cnbc açıp gidiyor, sonra bir dalgınlık anı bir bakıyor, flash tv açık. ya da ne bileyim how i met your mother izlerken arada bir dalgınlık yaşıyor bir bakıyor, fıkralarla türkiye. evde adeta iki ayrı kişi varmış gibi olaylar oluyor falan. neyse bu adam sonunda gidiyor bir doktora ve orada işin aslını öğreniyor. meğer bunlar 8-9 yıldır üniversiteyi bitirememiş, ilk seneden beri aynı evde kalan iki arkadaşlarmış. artık birbirlerini öyle kanıksamışlar ki ayrı birey olarak göremiyorlarmış. yani adam şizofren şüphesi ile gidiyor ve anlıyor ki hakikaten iki ayrı adam söz konusuymuş.
ilginç olabilir gibi gelmişti ama yazınca baya kötü oldu neyse sağlık olsun.
lig tv'de yanınlayan ofsayt programında, kadir çöpdemir'in söylediği laftır bu. anadolu'da bir laf vardır diye başladı lafa. hakikaten var mı salladı mı bilemeyeceğim. sığmayacağı için formata uydurdum.
zannedersem 66 ya da 67 doğumlu olan kadir çöpdemir'e, sunucunun sen 67'de eskişehirspor'un kaçırdığı şampiyonluğu hatırlıyor musun sorusu üzerine, anadoluda bir laf vardır, adam ben hadımın demiş, oğlanla kız nasıl diye sormuşlar diye cevap vermiştir.
umut sarıkaya'nın en son hafta, karikatürlerinin arasında kullandığı küçük bir çizimde kullandığı söz.
gerçekçi ol imkansızı iste -che guevara
akıllı ol canımı ye -dayım
bugün başlamış ve cumartesi gecesine kadar sürecek şenliklerdir.
öncelikle daha evvelden yaşanan bazı olaylardan sonra şenliklere güvenlik tedbiri getiren okul, 27 nisandaki saldırı sonrası bu önlemleri iki katına çıkartmıştır. konserlere gelmek için bilkent kartı okutturmak zorunludur ve kampüse girerken uzun bir kuyruk var.
ancak sanırım kendilerini, bilkent öğrencilerine affettirmek adına, içeride daha müsamalı davranmatırlar. ben 6 yıldır öğrencileri bu kadar kafalarına göre takıldıkları şenlik görmemiştim. klasik sulama hortumlarının olduğu yere içki saklama gibi şeyleri güvenlik görüyor ama ses etmiyor. 3 sene önce 2 koca kasaya el koyduğuna şahit olmuştum. orta yerde votka meyve suyu yapanlara da ses edilmiyor. hatta kocaman çantaları ile birabirabirabirabira diyerek dolanan, satıcı/öğrenciler bile hoş görülüyor.
bu akşam nil karaibrahimgil konseri var. ben gitmiyorum.
yarın akşam ise mfö var, ona gideceğim, izlenimlerimi paylaşacağım.
eğer başka okuldansanız ve en azından çimlere geleyim derseniz, arabayla gelmeyin, kesinlikle servisle gelin. arabayla da girersiniz de bin bir zorluk çıkartırlar.
konserlere gelmenin ise bir yolu yok.
world of warcraft'ta grizzly hills'de antik bir tapınakta rastladığım karakter. alakası için;
(bkz: harrison ford)
(bkz: indiana jones)
kıyafetı ve konuşma tarzıyla adeta filmden çıkıp gelmiş gibi duran bu karakter ile yaşadığımız küçük macerada tabii ki yılanlar vardı. dev yılan belirince jones, hayır yılan olmasın diyerek duruma tepki koysa da elden başka bir şey gelmez. neyse hallettik sonra bu gitti. görevi bitirmek için gerekli kişiyle konuştuğumda, aslında ödüle gerek yok, jones ile macera yaşamışsın bundan büyük ödül mü olur dedi.
ama pislik yapmadı verdi ücretimi gene.
benzer başka bir karakter için;
(bkz: haris pilton)
bunca yıldır sadece fragmanını izledim. gerçekten büyüleyici bir fragmana sahip. hani şimdi yapılan en baba filmde öyle mistik bir fragman yok. ama filmin çok kötü olduğunu o kadar çok duydum ki, izleyerek bu büyüyü kaçırmak istemedim.
fragmanı süper, tekrar söylemek istedim.
online rgp oyunları için çeşitli programlar indirilebilen bir site.
özellikle world of warcraft için hemen hemen bütün add-on denilen programların en güncel versiyonları bu sitede bulunabilir.
pek çok tartışma esnasında bir tarafın haklı çıkma çabası içinde sarıldığı basit bir numara. sözlükte de çok görülebildiği gibi günlük hayatta da gözlemlenebilir.
mesela siyaset söz konusu olsun,
tayyip şunu yapmış ne kötü dendiğinde, onu savunan bunu yapması bence kötü değil şeklinde bir savunma yapmalıyken, baykal da böyle demişti der, veya tam tersi.
futbol olur, vay efendim lugano ne pis futbolcu der biri hemen arkasından cevap gelir bülent korkmaz gibi, aynı şekilde tam tersi de olabilir.
bu tam olarak, lisede yazılıdan düşük alınca gidip, herkes kötü aldı demektir.
ahmet'in ayşe'nin en yaptığını bırakıp, kendimizin ne yaptığına odaklanınca, işler biraz daha iyiye gidecektir.
bir ara ile birlikte en çok kullandığım söz. lakin hem arkadaşlar hem de sevgili artık bunu cevap olarak kabul etmiyorlar. zira net bir hayır anlamına geldiğini anladılar. kahretsin yeni bir şey bulmalıyım.
ekleme: bu entry ilk entry değildir. başlık birleşince ilk entry olma özelliği gidecek o yüzden net tanım içermemektedir. uğraştırmayın beni.
