kadıköyde bir işkembe salonu(ydu). işin aslını merak edip içeri girdik*, "çorba var yiğenim içen mi ?" diye karşılanınca anladık ki amcam birinin çok fena oyununa gelmiş.
dün odamda gelen tıkırtıların akabinde dolabın üstünde kuyruk kısmını görüp önce kuş sandığım, sonra da tamamını görünce korkudan beni altıma sıçırtan kafam kadar böcek.
ama sizi çok daha fazla gerer, korkutur, rahatsız eder. çünkü her daim uzağınızda hissettiğiniz fantastik öğeler yerine içten içe sizi, yanıbaşınızı anlatır.
ya ucubesinizdir ya da tam karşısında; burnu havada, götü kalkmış, onları insan olarak görmeyen, belki de etrafında onlarcası bulunmasına rağmen varlığını dahi hissedemeyen, belki de hissetmek istemeyen tarafta.
ya da onlar hakkında hissettiğiniz tek duygu acımaktan ibarettir. acırsınız, bu kadar.
işte freaks size bütün bu hissettiklerinizi ve tarafınızı sorgulatır, tarafların değişmesi ihtimalini de ortaya koyarak sizi rahatsız eder.
bu verdiğim, örnek bir bölümdü sadece. bunun gibi başlıkları, siyasi, fanatik, dini, vs. olarak çoğaltabilir, günün her saatinde her türlü abidik gubidik başlığı ve altına girilen onca entry'i görebilirsiniz.
fakat günlerden birgün kıyıda köşede kalmış herhangi birşey hakkında bilgi almak isterseniz veya fikriniz olan bir konuda başkalarının ne düşündüğünü merak eder de bir uludağ sözlüğe bakayım derseniz babayı alırsınız.
gözümde bir sözlükten çok forumdur ve işin acı yanı kalitesi tartışılır bir forumdur.
son olarak "madem öyle senin burada ne işin var ?" diye soracak olan sözlük fedailerine cevap da sorunun içinde gizli, onu da siz bulun.
osuruktan teyyare onca dizinin, filmin arasında türü sevenlere ilaç gibi gelir.* cigarette burns, imprint, jenifer ve son olarak the black cat en baba bölümler olarak bünyemde yerini almıştır.
insanda sadece doğum ve ölüm anında salgılandığı söylenen hormon.
güney amerika kökenli ayahuasca'nın temeli buna dayanır.
kullanımı durumunda oluşan görsellerin bir halüsinasyon değil, farklı bir boyutun gerçekliği olduğu iddia edilir. bu da kullanan herkesin hemen hemen aynı şeyleri görmesi, aynı hisleri yaşamasıyla desteklenir. *
vakti zamanında bir arkadaşım, ohaa olum ölüm kafası diye ballandıra ballandıra anlatıp, ne kadar doğru bilmiyorum ama tool'un şarkılarını bu maddenin etkisiyle yaptığından falan bahsetmişti.
hakkında yapılan yorumları gördükçe çoğu insanın şirinler köyünde yaşadığını falan düşünmeye başladım. kendi adıma filmin topu topu iki uç noktası var; newborn porn ve milos'un kendi oğlunu siktiği sahne. kafa kesme, diş sökme, vb. gore sahnelere kaşarlanmış sinema seyircisi zaten yıllardır aşina. öncesinde belirttiğim uç sahnelere de televizyonda, gazetelerde mütemadiyen rastlamak mümkün. gerçek hayatta işkencenin, tecavüzün, sapıklığın bini bir paradan gidiyor. kısacası ona da alışığız.
sonuç olarak merak ediyorsanız, izlemek istiyorsanız izleyin. eğer günlük hayatınızda yaşadığınız çevreye çok da fransız değilseniz fazla etkileneceğinizi düşünmüyorum. ha izlemesseniz bir şey kaybeder misiniz? kaybetmessiniz.
rol kestiğini, kastığını düşünenler için söylüyorum; bu akşam en doğal haliyle ekranlarımıza konuk olmuş yarışmacıdır. itici veya değil orası tartışılır fakat doğallık konusunda ne eksik ne de fazla, bu akşam ekranda nasıl davrandıysa normal hayatında da öyledir * mütemadiyen kendi içinde istişareler yapar, hayatındaki ikincilleri daima birincillere tercih eder. aynı zamanda eskiye bağlıdır, muhafazakardır; milyona trilyon, uçağa tayyare, öğrenciye talebe der. saçlarıyla pek uğraşmaz, günde en fazla iki,üç saatini ayırır. ikiziyle çok iyi anlaşır, en sevdiği film rocky, en sevdiği futbolcu obafemi martins'dir. patates kızartmasını çok sever, iyi gitar çalar, "27" ismindeki bestesiyle gönüllere taht kurmuştur. yarattığı görüntünün aksine ukala bir cahil değil, oldukça entellektüeldir. bu arada merak edenler için; önümüzdeki programda 1000 tl ile yarışmadan ayrılacaktır.
beşinci senemde üçüncü sınıf olarak öğrendiğim tek şey; fiyat artınca talebin azalması, fiyat azalınca da talebin artması. ulan ite kaka gidiyoruz işte, bir şekilde bitecek bu okul ve bittiğinde bir adam smith olmayacağım aşikar, bugün ne biliyorsam mezun olduğum gün de o. formalite bir diploma için ne diye beni boş yere tutup senelerimi çalıyorsunuz arkadaş ?
geçtiğimiz perşembe kampüste gerçekleşen ilk olayın artçıları şeklinde gelişmektedir. efenim şimdi gözlemlerimi aktaracak olursam bahsettiğim ana olay tam da ben oradan geçerken kütüphane önünde cereyan etti. o sırada ben olayı tam anlayamamış, ne oluyor lan falan derken bir de baktım mavili hanım kızımız elinde bir sopayla çıktı geldi, elemanın eline tutuşturup "al bunu hadi git vur" gibisinden birşeyler söyledi. baktım eleman elde sopa kalakaldı öylece. o anlarda bir güruhta şehitler ölmez vatan bölünmez nidalarıyla yurtlara doğru ilerliyor aheste aheste. kafamı çevirdim, bizim kütüphane önündekilere baktım, ellerindeki sopalarla kılıç kalkan oynar gibi kendi hallerinde hareketler falan yapıyorlar? ben allah allah ne oluyor lan falan derken baktım bizim kılıç kalkan ekibinden birinin kafası karpuz olmuş, pekmezi akıyor. sonra polis geldi, kalabalık yığıldı, bizim meraklı kalabalığı gören kılıç kalkan ekibine bir haller oldu. havada bile durdular, şahsen ben şahidim. bir celallenme, bir sinirlenme, bir cesaret geldi birden, zor tutuyorlar bunları o derece. sonrasını da izlemek isterdim fakat işim acele olduğundan mütevellit devamını ömer çelakılla hayatın şifrelerinde izleyeğimi umarak olay mahalinden yavaşça uzaklaştım.
vakti zamanında cihan oskay denilen şahsa açıklamalarından, itiraflarından dolayı bir deli gömleği giydirmedikleri kalmıştı. bahsi geçen maçın ilk yarısı 1-0 bitmişken ikinci yarıda fenerbahçe maçı 1-3 yapmış ve şampiyonluğunu ilan etmişti. bu cihan oskay da maçtan önce parayı bizzat kendisinin teslim ettiğini belgelerle, telefon kayıtlarıyla itiraf etmiş ama ne olduysa sonradan herşey unutulup gitmişti. ben bile bu itirafların çok öncesinde, maçın hemen ardından çocuk aklımla bu maçta birşeyler olduğunu hissetmiştim. gerçi galatasaray'ın şampiyon olduğu denizlispor maçında da şike olduğunu düşünüyorum orası ayrı, maçın son 16! dakikasında denizlispor kümede kalmayı garantileyince maçı vermek için elinden geleni yapmış, fakat fenerbahçeli futbolcuların beceriksizliği sonucu maç berabere bitmişti.*
sonuç olarak fenerbahçenin şerefli ve başarılarla dolu tarihini 30'luk puntoyla yazsan bir sayfayı doldurmazken, adamlar oturmuş 400 sayfa şike iddianamesi hazırlamış. ama yetmez, biraz daha geriye gidilse 400 sayfa değil 4400 sayfa iddianame çıkar ortaya. yine de bir alex değil.
kesinlikle şişirilmiş bir balon, büyük hayal kırıklığı. benim gibi çok da büyük beklentiler içerisinde olmayan birine bile new york bu olamaz, olmamalı dedirtmiştir. herkesin yaptığı gibi istanbul ile kıyaslamak gerekirse, en azından istanbul'da gece saat 3'ten sonra çok rahat bir şekilde yemek yiyebileceğiniz, çayınızı kahvenizi yudumlayabileceğiniz mekanlar bulabilirsiniz. new york'a gelecek olursak, 3'ten sonra times'ın göbeğinde mc donalds'mı kapanır lan !? hayır onu da anladık diyelim, bu adamlar kibarca kalkın gidin demek için yanımızdaki sandalyeleri toplamayı nereden öğrendi bilemedim.
görüklede şans eseri orjinalini bulduğum sigaramsı. yani bu demek oluyor ki orjinalini görüklede bulabileceğiniz sigaramsıdır kendisi. iki gündür çekirdek çıtlatır gibi çıtır çıtır içiyorum. djarumdan sonraki aşama için kuveti sütle doldurup, götünüze buzlu badem sokabilirsiniz.
büyük umutlarla izleyip, izledikten sonra acaba sansürlü olanını mı izledim diye şüpheye düşmüş olsam da, bazı anlarda insanı gerçekten germeyi başarabilen bir film deliverance. öyle abartıldığı gibi sağlam mide, ruh yapısı, üçgen vücut falan da istemiyor. barındırdığı meşhur tecavüz sahnesi artık 70'lerde kalmış, günümüzdeki öpüşme sahneleriyle eşdeğer. son olarak çekildiği tarihin 1972 olduğunu da düşünürsek, izlenilmesi gereken filmler arasında yerini rahatlıkla alabilir.
2007 yılı yaz aylarında, ukrayna'nın Dnepropetrovsk bölgesinde yaklaşık 1 ay içerisinde 21 cinayet işlemiş, igor suprunyuck, viktor sayenko ve alexander hanzha ismindeki 3 gencin oluşturduğu çete. 23 temmuz 2007 tarihinde, kurbanlardan birinin telefonunu satmak isterken yakalanmışlardır.
çok kısa bir sürede bu kadar insanın öldürülmesi ve yaşam şartları oldukça iyi 3 gencin bu cinayetlerin başrolünde olması nedeniyle bu olayın dünya çapında ilgi çekmesi normal gözükebilir fakat Dnepropetrovsk Maniacs isminin bu kadar meşhur olmasının aslında başka bir sebebi vardır.
bu 3 şahsiyet, kurbanlarını öldürürken başta çekiç olmak üzere, demir çubuk, vb. aletleri suç silahı olarak kullanmışlardır. henüz kurban canlıyken türlü işkenceler yapan bu grubun cinayetlerini işlerken videoya kaydettikleri ise daha sonra mahkemeye sunulan delillerle ortaya çıkmıştır. katillerin telefonlarını inceleyen polis çeşitli fotoğraflar ve videolar bulmuş, daha sonra da bu kayıtları mahkemeye delil olarak sunmuştur. delillerin mahkemeye sunulmasının ertesi günü, videolardan bir tanesi amerika üzerinden internete düşmüş ve büyük bir hızla yayılmıştır. her ne kadar önlem alınıp internet üzerinden hızla temizlenmeye çalışılsa da başarılı olunamamıştır. fakat yaklaşık 5 tane olduğu söylenen bu kayıtlardan sadece 1 tanesi sızdırılmıştır. söz konusu video yaklaşık 7 dakikadır ve Sergei Yatzenko adlı kurbanın cinayetini konu almaktadır. daha sonra bu olayı belgesel yapan bir şili programı olayı araştırırken ukrayna'ya gitmiş, bu videoların tamamını illegal bir şekilde elde etmiş, yorum olarak ise diğer videoların sızmamasının insanlık adına büyük bir şans olduğunu söylemişlerdir. nedenine gelecek olursak;
yıllardır kahvesini, çayını yudumlaya yudumlaya kafa kesmeler, ağıza sıçmalar, göte kavanoz sokmalar, kesmeler biçmeler izleyen ben, bu videoyu hayatımda sadece bir defa izleyebildim. ayrıntısına girmiyorum fakat niyeti bozupta izlemeyi kafasına koyan olursa ki pek kolay bulunmuyor, öncesinde youtube üzerinden 3 men 1 hummer reaksiyonlarına bir bakmalarını tavsiye ederim.