Çiçek ve bahçe içerikli fotoğrafları ve videolarıyla dikkat çeken, tatlı ve samimi bir instagram & youtube sayfası. Bu sıralar yükselişte. Videoları rahatlatıcı. Bir göz atmanızı tavsiye ederim.
insanların birbirine hocam diye hitap etmesi.
Lan yeni mi çıktı bu? Kantinci bile "Hocam sizin ne vardı?" diye sesleniyor.
Yıllardır üniversite üniversite diye çok şey beklediğimiz olguda, bana en ilginç gelecek şeyin bu olduğunu hiç tahmin etmezdim.
edit: Abi vallahi billahi beklemiyordum, yalan mı söyleyeceğim sana, gel iü beyazıt kampüsüne bir çayımı iç valla açıklayabilirim.
edit2: tamam lan, vazgeçtim, unutun üsttekileri. Yenisini söylüyorum;
Kızlar cidden teklif etmiyormuş.
Oldu mu?
Her konuda olduğu gibi, insanların sigarayı bırakma konusunda da kendini ikna etme yöntemleridir.
Yaşanmış bir olay ile örnek vereyim:
+ Abi bırakalım bu sigarayı ya.
- Valla lan doğru söylüyorsun.
+ Şu zamana kadar sigaraya verdiğimiz paraları biriktirsek...
- Şimdi kaç karton sigara alırdık. Değil mi abi?
+ Hakikaten arkadaş valla bırakıyorum ben. *
Bir insanın dünyada yapabileceği en ama en büyük hatadır. Bilirsin, yine yaparsın. Yaparsın, hala bilirsin.
Ses çıkarmazsan, ezilirsin arkadaş, karşındaki ezer, sevgilin ezer, otorite ezer, devlet ezer... Bir konuda bir söyleyeceğin varsa, söyleyeceksin. Söylediklerinden çok, söylemediklerin koyar çünkü sana zaman geçince.
Üzülmesin diye ses çıkarmamazlık etmeyeceksin... Sonunda, üzülen sen olursun. Senden daha mı değerli ki başkaları?
Kendini eğersen karşısında, üzerine basacak birileri mutlaka çıkacaktır. Bunu insanlık dışı olarak algılamadan önce, kendine bir bak! Ne yapıyorsun? insanlık dışı olan senin yaptığın. Onlara insan olduğunu göstereceksin. Oyuncağı değil, insan olduğunu.
Sonra gece gece, sigaranı yakarken, entry girdirirler adama.
(bkz: kendini özlemek)
Malcolm X'den bir aforizma. "Ağlamayan bebeğe kimse meme vermez" ile aynı kapıya çıkıyor aynı zamanda. Ne kadar zulüm görürsen gör, ses çıkarmazsan asla bir sonuca varamazsın, aksine daha çok zulüm görmeye mahkumsundur. Çok sert ve tam zencilere özgü bir söz. Helal olsundur.
Çok koyar adama. Belki de fark etmekten ziyade sanmak benimkisi. Yanlış anlaşılmak; ya da yoo, hakikaten doğru anlaşılmaktan ötürü karşındakinin senden uzak durması, soğuk davranması, "umutlandırmamaya çalışması". Çok kolay fark ediliyor ve dünyanı başına yıkıyor. Bu kişiden ben de nefret etsem, pek de umrumda olmaz belki; ama sevdiğin bir insan olunca... Belki de nasıl istiyorsa öyle davranmak lazımdır:
"Merhaba."
"Merhaba..."
Üzülerek yaptığım eylemdir. Arkadaşlar temiz, iyi çocuklar da; girdiği bazı entryler ve başlıklar çok cüretkar değil mi bazen? Kız kardeşimle bir şey okurken, verilen linke tıkladığımda mastürbasyon yapan bir adamın karikatürü çıkıyor karşıma. Veyahut annem yanımdayken şukelaya bastığımda yaran okey diyalogları çıkıyor. Muzdaribim bu konuda.
Palermo'da oynayan, Arjantinli, an itibariyle 20 yaşında, genç ofansif orta saha oyuncusu. Huracan'dan transfer edildi. Bu çocukta ben geleceğin Riquelme'sini görüyorum.
The Guardian'ın 28 Ağustos tarihli haberi. Basınımıza "Dünyanın en iyi 10 frikikçisinden 4ü fenerbahçe'den" diye yansıyan haber hani.
1- Zico
2- Ronald Koeman
3- Didi
4- Alan Suddick
5- Sinisa Mihajlovic
6- Juninho Pernambucano
Orjinal link: http://www.guardian.co.uk...six-free-kick-specialists
Asıl söylenmek istenen; sözlükte erkek yazarların bayan yazarlardan bir hayli fazla olması
Şimdiden söylüyorum, şu tip bkz'lar kullanmak bu başlıkta yasaktır.
(bkz: sözlükte kız arayan abazan)
Efenim konuya dönersek, gerçekten enteresan bi durum. Erkek nüfüsü çok mu daha fazla Türkiye'de? Hayır. Erkekler daha çok mu takılıyor internette? Sanmam. Sözlükte neden hep erkeğe yönelik başlıklar, hep erkeğe yönelik yorumlar dönüyor? Tek mantıklı cevap bu sanırım.
Çok acaip bir olgudur. Bir entry yazarsınız, anında tek bir oy gelir, genelde olumlu oydur. Ama sadece tektir. Yani öyle ahım şahım olmayan entrylerin dışında hepsinde tek bir iyi oy var. Ve hepsinin de tek bir kişiye ait olduğunu düşünüyorum ey sözlük! Takip mi ediliyorum ne? *
Sayın sözlük. Ben kaldıramıyorum artık. "Son iyi oylanan entrylerin" kısmına baktığımda "eh işte" gördüğüm o an içimde bir burukluk oluşuyor. Ya şunu kötü oylananlara ekleyiverin, yada "son eh işte fena olmayan entrylerin" diye bi bölüm açıverın.
Tanım: Son iyi oylanan entrylerin bölümüne baktığımzda karşılaştığımız durumdur.
ps: Hainler! Eh işte vermişler. istemiyorum lan eh iştenizi, geri alın eksi oy verin!*
Herhangi bir kızdan farkı olmayandır.
ps: 3. entrym başa gelmiş. Başlık başıma haberiniz ola.
ps2: eksi oy veren gerizekalı yaşam formu; sen Brad Pitt'sen ben napayım? Benden almıyolar elektirik amunağoym, ne istiyosunuz benden?
Dedemle* dedemin kardeşinin* ortak bulunduğu olay. Hikayesi ise dayımdan:
"Efendim şimdilerde insanların iki ismi var belki de üç ismi. Eskiden fakirlik vardı. Gazi Mustafa Kemal Paşa vefat etmiş, kıtlık, açlık o biçimdi.. insanlar çaresizdi. Öyle ki iki çocuğa bir isim verilebiliyordu.." *
Zordur.
Küçük bir çocukken, sol elle resim çizer, sol elimle yazardım. Annem babam, dedem, bütün yakınlarım ne kadar uğraştıysalar da bana sağ elle yazdıramadılar. Belki ben zaten eninde sonunda sol elle yazacağımı biliyordum, ama insanların bu çabası bana acı veriyordu.
Sol elimle yemek yiyordum. Sağ elle yemek pek de zor değilmiş. Baskı nedeniyle, sağ elle yiyorum artık.
Sol elle, bir odaya dıştan içe girmek imkansızdır.
Öğrencilik hayatımda, daima sıranın sol tarafında oturmuşumdur, kolum çarpışmasın diye. Halbuki ben de isterim değil mi dışarıdaki kuşları, ağaçları izlemeyi? Evet ne hikmetse okuduğum bütün okullarda pencere tahtaya göre sol dolayısıyla bize göre sağ taraftaydı..
Lise yıllarımda, elime arkadaşımın gitarını gizli gizli aldığımda, bildiğim üç beş ritimi de çalamamak tamamen solak olmamla ilgilidir..
Türkiye'de solaklar zekidir diye bir inanış varmış zamanında, ama azınlık solaklar bu yargıyı koruyamamış ve şu anda kime sorsanız, isviçreli bilim adamları solakların zekasının daha geri olduğunu söyler..
Bunları niye mi yazıyorum?
Bir gün solak bir arkadaşınız, yiğeniniz, çocuğunuz vesaire olursa, ona bunları yaşatmayın..
Acemicedir. Sol frame'e bakarsınız, bir futbolcu muhabbetidir gidiyor, farklı farklı oyunculara entry girilmiş. Girip bakıyoruz, son entry giren yazarlar hep aynı. O yazara bakıyoruz ki, aramıza yeni katılmış.
Fazla belli etme bari. biz de bu yollardan geçtik.*
Refleksif olarak, kaşınan burnunuza, ister istemez elinizi getirirsiniz. Burun deliklerine yakın bir kısım fena kaşınıyordur. Farkında olmadan kaşırsınız. Yanınıza baktığınızda ise, sizi burnunu karıştırken yakalamış gibi donuk bakışlarla karşılaşırsınız. Halbuki durum çok farklıdır. Ancak o andan sonra ne yapsanız nafile.
(bkz: Ben burnumu karıştırmıyorum)
(bkz: içimde özütüyorum)
"Sevgili günlük,
Bugün sözlükte allah'a peygamber'e sövdüm. Sonra bazı yobazlardan eksi oy almaya başladım. Zaten ben de kaşınıyorum. Sabahtan beri amacım sadece dikkat çekmek. Eksi oy da alsam olsun, popüler oluyorum."
"dipnot: Ya şimdi sözlükte gördüm de benim hakkımda bir başlık açılmış. Off ya herşeyimi çözmüşler. Neyse bari bizim arkadaşlara söyliyim de, eksi oy verelim."
Atatürk'e hakaret içeren videolar koymaktır. Tamam Atatürk'ün milletimiz için değeri ölçülemez, saygımız büyüktür, fakat bir yunan piçinin kabahatinin ceremesini biz mi çekeceğiz?
(bkz: sozlugu kapattırmak için atatürk e hakaret etmek)
Sinir edici durumdur. Yahu ülkemizde bu site yasaklı, proxy dediğimiz şey hem uğraştırıcı, hem yavaşlatıcı şeyler. Kaldı ki onlar da yasaklandı. Nasıl izleyeceğiz bunu? Bazen dünyada Youtube'a giremeyen tek kişinin ben olduğunu sanıyorum ey sözlük.
dipnot: Eksi oy verenlerle mahşer gününde hesaplaşmayı diliyorum.
not2: Allah allah, ben mi kapattım youtube'u ne eksiliyorsunuz?
not3: küfretmek yasaktı dimi?