Benim gibi sürekli otobüs yolculuğu yapan varsa anlayacaktır. Evet, hepimizin parmaklarıyla delmeye çalıştığı, koltukların arkasındaki ekrandan bahsediyorum. Ben de eskiden film değiştirmek için az parmaklamamıştım ama iki ay önce önümdekinin ekranını tırnağıyla kolayca yönettiğine tanık oldum -o kadar ki arkadaş tavla oynamaya başlamış- sonuç olarak o ekranlar o kadar da bozuk ya da dandik değilmiş. Bunu da niye buraya yazıyorum? Çünkü yanımda önümde çaprazımda birinin o cebelleşmesini izledikçe üzülüyorum, kahroluyorum. Siz de söyleyin bunu tanıdıklarınıza huzura erelim.
gunluk konusmalara 7 notayi dizip dizip beste yaparlar, bi de sanatciymis gibi havalara girerler. kendilerini aydin ilan ederler. bi seyden anladiklari da yoktur. cogu egitimsiz, senden benden kultursuz insanlardir. muzigi kirlettiklerini dusunuyorum sahsen. bi de insan Baris Manco'yu Ilhan Irem'i Erkin Koray'i ve bunlar gibi buyuk sanatcilari dusununce daha da sinir oluyor gencligini boyle bir ortamda yasadigi icin. ornek vermek gerekirse de hep kulagimi tirmalayan bi soz olmustur Kenan Dogulu'nun sozleri "Belki de sarjin bitti."
allaha'a inanmiyorum demek kolay degildir. hele ki muslumanken. eger bir insan bunu diyebiliyorsa sebebi gorememesi degildir. atesitten bu cumleyi duyuyorsan senle polemige girmek istememesindendir cunku bilir alacagi tepkiyi.
ben ayi gorurum, ay da beni goruyor ve ay benim gormek istedigim kisiyi de goruyor.
Tanri ayi korusun, tanri beni de korusun ve tanri benim gormek istedigim kisiyi de korusun.
yazar kaynak da belirtseymis iyiymis. dogru olabilir. tarihi olaylar bugunun ahlaki degerleriyle degerlendirilmeyecegi icin bunun yanlisliginin savunulmasi milliyetci duygularimizi arttirmaz.
oyunculuk acisindan nicole kidman daha deneyimli ve daha basarili. the others'i izleyip de begenmeyen yoktur herhalde. guzellik konusunda yarisirlar ama nicole kidman'i secerdim.
siyasi elestiriler yapan komedyenlerin on plana cikarilmamasindan kaynaklanmaktadir. bu komedyenleri televizyonda goremezsin zaten. yalakalik yapan sadece o komedyenler degil, televizyon kanallaridir.
yukarıda da anlatıldığı yirmili yaşlardaki gilbert grape'e yaşadığı küçük köyün yetmemesidir konu kısaca. ancak dışarı çıkmaya utanan şişman annesi, sorun çıkaran özürlü kardeşi ve iki kız kardeşini bırakamayacağı için kendini kısılıp kalmış hissetmesini anlatıyor. daha sonra büyük annesiyle karavan yolculuğu yapan genç bir kızın gelmesiyle olaylar gelişiyordu yanlış hatırlamıyorsam. leonardo di caprio'nun en iyi performanslarından biridir. 93 yapımı ve yönetmenliğini Lasse Hallström yapıyor. izlerseniz pişman olmazsınız ama izlemezseniz de bir şey kaybetmezsiniz.