reddiplomat
554 (ordinaryus)
beşinci nesil yazar 1 takipçi 43.71 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    asgari ücretin 3000 türk lirası olması

    1.
  1. asgari ücret elbette bu enflasyon oranı ve cari açıkla 3.000 TL olacaktır. Ancak muhtemelen asgari ücrete paralel olarak bir ekmek de 5 TL olacaktır.
    2 ...
  2. dünya feriha nın etrafında dönüyor sanki

    1.
  3. Az önce facebook'da bir bayan arkadaşımın yazdığı tümce. beni fazlasıyla dumur etti.

    Van'da depremler oluyor, marmara'da gemi kaçırılıyor, milli takım fark yiyor, hatun gelmiş feriha diyor.
    2 ...
  4. türkiye ekonomisini etkileyen politik faktörler

    1.
  5. Türkiye'de ekonomik göstergeleri değiştirme kapasitesine sahip politik etmenlerdir.

    (bkz: politik iktisat)
    0 ...
  6. fenerbahçeli troller ve ezik cimbomlular

    1.
  7. 24 ekim günü oynanacak fb-gs derbisi öncesi standart konuşmalar yaşanmaktadır. galatasarayın kesin yenileceği hususunda bir takım iddialar vardır. bu iddialar gerçekleşir ya da gerçekleşmez. ancak ben genelde, cimbomun maçı kaybedeceğini yazan, bari çok atmasalar, yine fark yiyeceğiz diyen altına da not: ben gs liyim ekini koyan enteresan yazarcıklara hayret ediyorum. bu adamlar ya fenerli trollcükler ya da kendini galatasaraylı sanan taraftar çakmalarıdır. eğer gerçekten galatasaRAylı olanları varsa yazıklar olsundur.
    1 ...
  8. irticacı siyasetçileri ıslıklatan laik sistem

    ?.
  9. 2010 dünya basket şampiyonasına ev sahipliği yapan güzel yurdumun seçilmiş siyasetçileri, 12 eylül günü final maçında tüm yabancı seyirciler ve uluslararası basın önünde ıslıklandı. böyle bir organizasyona ev sahipliği yapmanın önemi bir yana, bir de organizasyonda final oynuyor olmamız gurur verici iken maalesef bu güzelliklere gölge düştü.

    din ve devlet işlerini birbirinden ayıramadıkları ve laiklik yanlısı olmadıkları iddialarıyla ıslıklanan siyasetçiler, karşılarında spor ve devlet işlerini birbirinden ayıramayan sözde laiklik yanlısı ıslıkları buldu.

    özellikle abdullah gül'ün zeminde görünmesiyle başlayan tepkiler, alanında en önemli spor müsabakasında, üstelik ev sahibi ve de finalist olarak, bizlere yakışmadı.

    sinan erdem arena'da bulunan yabancı seyirciler olayı anlamaya çalışırken, arkamdaki abd li izleyiciler takımlarının yuhlandığını sandı. bu tepkilerin ne yeri ne de zamanıydı, zira orası bir spor salonu idi ve onlarca yabancı basın mensubu ve binlerce yabancı seyirci, ülkemizin imajını inceleme fırsatı buldu.

    akp yanlısı olmamama rağmen, dün salonda ulu önder atatürk'ün getirdiği rejim olan cumhuriyetin seçilmiş başbakanı, cumhurbaşkanı olan insanları, yeri ve zamanı olmamasına karşın, uluslararası camianın önünde ıslıklayanları kınıyorum.
    1 ...
  10. 2 ocak 2010 günündeki gazete başlıkları

    ?.
  11. yılbaşının ardından güzel ülkemde meydana gelen magandalıkların, sakarlıkların ve de tacizlerin ön plana çıkacağı başlıklardır. gazetelerin bu geceki olayları aktarması 2 ocak baskılarında yer bulabilecektir.

    2010 magandaları, taksim'de yine taciz, havai fişek yangına neden oldu gibi başlıklar ile yurdumun dört bir yanından benzer konularda haberler alınması işten bile değildir. magandaların eğlenmek amaçlı havaya sıktığı kurşunlar masumların canını alacak ya da birileri yaralanacak, sapık vatandaşlarımız yılbaşını kutlama ayağına türlü tacizde bulunacak ve yurdumun sakar insanları çeşitli ateşli fişek v.b. gösterilerde kesinlikle yangın çıkartacaktır.

    anket amaçlı açılmamış olan bu başlık bir öngörüdür, keşke olmasa; ama önceki yıllardan manzaralar, bu yılbaşı olacakların habercisidir.
    1 ...
  12. çocukken böyleydiler

    ?.
  13. Futbol dünyasının ünlü isimlerinin çocukluk hallerini belirten önerme...

    http://www.sporx.com/fotogaleri/?frm_id=8825?ref=WM3
    0 ...
  14. sözde ermeni soykırımı pkk ve kürtler

    1.
  15. 1878 berlin antlaşması ile ermeni meselesi uluslararası bir statü kazanmıştır. berlin antlaşması'nın bazı hükümlerince, ermenilerin osmanlı devletince korunması istenilmiştir. batılılara göre sebebi, doğudaki aşiretlerin ermeniler üzerinde baskı kurmasıdır.

    nedir bu baskı: osmanlı hükümeti, doğu sancaklarının vergilerini, kürt aşiret reislerinden yıllık peşin alır ve sancakların vergi yönetimini aşiret reislerine bırakır, tabi yurdum kürtü parasız pulsuz olduğundan, bölgede yaşayan zengin ermenilerden çıkarılır bu külfiyet. bu batılıların iddiasıdır tabi...

    rusların 93 harbi ile doğu anadolu'nun bir kısmına ve 1. dünya harbi ile büyük bir bölümüne hükmetmesi ile doğuda yaşayan osmanlı vatandaşları çeşitli zulümlere maruz kalır ve osmanlı askerleri cephede iken aileleri, özellikle doğuda ermeni çetelerince çeşitli soykırımlara uğrar. işin aslı gayet açıktır, ermeniler kürtleri katletmiştir, bunu çeşitli örnekler ile belirtmek gerekirse: 2007 yılında yurttan arkadaşım olan bir vanlı öğrenci, ailesinin büyüklerinden dinlediği ermeni vahşetlerini anlatmıştır tarafıma ve bu adam kürttür...

    1915'te önlem alan hükümet, ermenilerin tehcir edilmesi kararını verir, işte burada bir önemli noktaya değinmek gerekli. tehcir edilmek istemeyen ermeniler, kürt vatandaşlarımızı para ile kandırarak onları kendileri imiş gibi tehcir ettirir. bunu diyarbakırlı bir ermeni dönmesinden bire bir dinledim. yani ona göre türkler tehcir politikası yaptı ama ermenileri değil, ermenilerin kandırdığı ve paralandırdığı kürtleri sürdü yanlışlıkla... tabi pkk'nın ermenistan bağlantısı ve diyarbakır'ın hemen hemen bölücü olan ve kürt olduklarını iddia edenlerden oluştuğunu düşünürsek, olay daha da açıklık kazanıyor. zira yusuf halaçoğlu'da alevi kürtlerin aslında ermeni dönmesi olduğunu iddia etmiştir. ayrıca tehcir döneminde ortada kalan bir çok ermeni dul, insaflı müslümanla evlenmiştir. yetim olan ermeni çocuklar, müslüman ailelere evlatlık verilmiştir. bir çoğu batıni bir şekilde ermeniliklerini içlerinde sürdürmüşlerdir. zira benim rahmetli dedemin bir üvey kardeşi vardır ve malatya'da bir köyde terkedilmiş vaziyette bulunmuştur. bahsi geçen yıllar 1910'ların sonlarıdır. büyük babaannem tarafından evlat edinilen bu çocuk ermenidir, tabi türk gelenekleriyle büyütülmüştür rahmetli dedemin üvey kardeşi ali dedem olmuştur kendisi...

    gelelim son 25 yıla... ermeni terör örgütü asala'nın bitirilmesinden hemen sonra ortaya çıkan pkk ve bir kısım kürt vatandaşı gaza getiren, dağa çıkaran provokatörler düşündürücüdür. ermenistan ile pkk'nın çeşitli bağlantıları aşikardır. agop artinyan sorunsalı akıllardadır. pkk'lı leşlerinden çıkan haç işaretleri olaya bakış açısını değiştirmektedir... tabi cahil ve ermeninin gazına gelen gerçek kürtler de bölücülük yapmaktadır. ancak bu iş sadece kürt sorunu değildir...

    bu ermeniler akıllı adam... sen para ver kandır kürtleri, tehcirde sürsünler senin yerine, sonra ermeni dönmesi bir kürt ol ve gaza getirip pkk ayağına bu sefer de dağa gönder...

    eski nesil kürt alevilerin ermeni dönmesi olması muhtemeldir, ayrıca yeni nesil kürt aleviler ile ilgili tunceli iddilarına da şöyle bir cevap verilmelidir:

    -
    --spoiler--
    son yıllarda PKK doğrudan Alevileri örgütleme ve terör saldırılarında kullanma gibi bir yola başvurmaya başladı. Buradaki amaç, bir devlet-Alevi çatışması yaratmaktır. Bu çatışmanın bir hedefi ABD ile AB'nin Alevileri azınlık olarak tanıtma ve Türk Milleti'nden bölme politikasını yürütmekse; diğer amaç, aşırı üremeye dayalı Kürt istilasını Alevileri asimile ederek ve Kürtleştirerek daha da yaygınlaştırmak.

    Burada bazı pilot bölgeler var. ilk olarak Tunceli'yi saymak lâzım. Burada PKK Alevi stratejisini sınadı ve başarılı olabileceğini gördü. Bilindiği gibi, Tunceli'de Kürt nüfus yok. PKK 2002 yılına kadar Tunceli'ye hiç giremedi.

    Ancak bugünkü durum çok farklı. Tunceli'de bugün klasik sol örgütlerden hiçbiri artık yok. Hatta Tunceli'nin geleneksel olarak en güçlü partisi olan CHP dahil tüm sol silindi. Tunceli'de artık sadece PKK ve AKP var. Bunun için önce TDKP ve TiKKO gibi örgütler gerektiğinde cinayet yöntemiyle PKK tarafından sindirildi. Sonra PKK AB sürecinden aldığı destekle bu örgütleri kendine taşeronlaştırdı, eski militanlarını transfer etti. PKK'nın elindeki muazzam parasal kaynak da burada etkili oldu.
    --spoiler--

    kaynak: millimücadele.org
    0 ...
  16. askerliğin ilk günleri

    ?.
  17. 331. kd şuan da yaşamaktadır bu günleri...
    0 ...
  18. eski sevgilinin belediye tarafından zehirlenmesi

    1.
  19. çöpten topladığı etleri belediye ekiplerinin zehirlediğinden bihaber sevgilidir. zira etler, sokak köpekleri için oradadır ama işler yolunda gitmez.

    not: bu başlık an itibariyle eski sevgili ile ilgili açılan başlıklara bir tepki önermesidir.
    0 ...
  20. vatan sevdalısı kürtler

    1.
  21. mevcut hükümetin demokratik açılım süreci aslında giderek artan etnik milliyetçilik akımında kutuplaşmaya neden olmuştur, tarihi kardeşliği olan türk ve kürtler malesef 1984 yılında ilk silahlı eylemini yapan pkk yüzünden son 25 yılda birbirlerinden giderek uzaklaşmaktadır. çok fazla ayrıntıya girmeden(konuyu malazgirt savaşından bugüne ele almadan ya da bu ülkede güzel işler başaran, politikacı, sanatçı, sporcu vb binlerce kürt vatandaşımızı örnek vermeden) sadece cumhuriyet dönemi ile açıklamaya çalışacağım bu ilişkileri.

    bildiğimiz gibi anayasa madde 66 der ki; türkiye cumhuriyeti'ne vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes türktür. yani burada anlatılmak istenen, türklük kavramı türkiye'de yaşayan ve bu ülkenin vatandaşı olan herkesi içerir. türklük kavramı bir ırk değildir, öyle olsa 3 bin yıllık türk tarihi o kadar değişik coğrafyalarda vuku bulmuştur ki, o kadar çok milletle beraber yaşamıştır ki türkler, kimse saf kan türk olduğunu iddia edemez. ayrıca güzel ülkemin siyasi bağımsızlığını kazandığı lozan antlaşması'nda azınlık sorunları bitlisli bir kürt olan ismet inönü tarafından şu şekilde halledilmiştir; türkiye cumhuriyeti'nde etnik bir ayrımcılık olmadan, sadece dini bir ayrım ile gayrimüslimler azınlık sayılmıştır.

    gelelim unutulan bir kaç veriye: 3 milyon türk ve kürtün evlilik yoluyla akraba olduğunu unutalım, ismet inönü'yü, turgut özal'ı unutalım ve daha binlerce böyle siyasetci, sporcu ve sanatçıyı unutalım, hatta bu vatan için canını veren binlerce kürt vatandaşımızı unutalım: çanakkale'de kürtler savaşmadı diyenler gibi çanakkale'de 1000'in üstünde şehit olan kürtü unutalım, çanakkale'de kürtler vardı ama çok azdı diyenler gibi aynı anda doğu'da ruslarla çarpışan onbinlerce kürt vatandaşımızı unutalım.

    gelelim son 50 yılda doğu bölgemizdeki illerin bazılarının yerel seçim sonuçlarına, ele alacağım 5 il var: elazığ, malatya, erzurum, adıyaman ve kars.

    1963 yerel seçim sonuçları: (en çok oy alan 2 parti bazında)
    elazığ: AP %43.83, chp %43.62
    malatya: YTP %23.57, chp %50.15
    erzurum: ap %39.60, chp %29.51
    adıyaman: ytp %27.58, chp %43.57
    kars: ap %32.40, chp %38.51

    1977 yerel seçim sonuçları: (en çok oy alan 3 parti bazında)
    elazığ: ap %20.49, chp %22.40, mhp %19.33
    malatya: chp %47.87, ap %14.14, msp %19.47
    erzurum: ap %33.13, chp %24.67, msp %13.60
    adıyaman: chp %34.15, ap %30.05, msp %18.46
    kars: chp %35.01, ap %26.64, bağımsız %25.13

    1989 yerel seçim sonuçları: (en çok oy alan 3 parti bazında)
    elazığ: rp %20.88, shp %18.42, dyp %23.26
    malatya: anap %39.54, rp %10.03, shp %30.09
    erzurum: rp %20.02, dyp %28.15, anap %20.01
    adıyaman: anap %24.97, dyp %25.15, shp%26.15
    kars: anap %20.51, dsp %19.11, shp %27.11

    1999 yerel seçim sonuçları: (en çok oy alan 3 parti bazında)
    elazığ: fp %30.70, mhp %25.80, dyp %11.31
    malatya: fp %27.11, mhp %21.03, chp %15.13
    erzurum: mhp %26.76, fp %25.30, dyp %19.84
    adıyaman: fp %23.53, chp %15.94, dyp %17.48
    kars: dsp %15.80, anap %15.26, mhp %14.59

    2009 yerel seçim sonuçları: (en çok oy alan 3 parti bazında)
    elazığ: akp %47.8, mhp %23.2, sp %15.4
    malatya: akp %53.1, sp %29, chp %13.7
    erzurum: akp %56.8, mhp %33.9, sp %5.8
    adıyaman: akp &49.3, sp %24.1, chp %13.4
    kars: akp %32.7, mhp %27.9, chp %22.1

    görüldüğü gibi bu 5 doğu ilinde ilk sırada gelen partiler ya cumhuriyetçi ya muhafazakar ya da merkez sağ, hatta neredeyse milliyetçi hareket partisi hep ilk 3 sıraya girmiş. dtp, dehap ya da hadep adlı bölücü partiyi gören var mı? bu tüm doğulu vatandaşların pkklı olduğuna kanaat getiren; kürtleri, bir kaç beyinsiz bölücü yüzünden pkklı gibi lanse eden asıl beyinsizlere kapak olsun.

    siyaset sahnesine 1980 lerden sonra giren bu bölücü partiler her geçen gün oyunu artırmakta, bundaki etkenlerden biri, kürt nufüs artış hızının fazla olması ancak tek neden bu değil elbette. siz kürtlere sırt çevirip, bir avuç kansız bölücünün oyununa gelirseniz, her kürtü pkklı diye yaftalarsanız, türk milliyetçisi gibi görünüp bölücülük fitilini ateşleyen, kürtleri karalayan ve kürt olan provokatörlerin gazına gelirseniz, tüm kürtleri kaybedersiniz.

    pkklılar dışında diğer bir vatan haini de tüm kürtlere bu şerefsiz söylemi gerçekleştirenlerdir.

    urfa'ya şanlı, maraş'a kahraman, antep'e gazi ünvanları neden verilmişti acep? doğu ve güneydoğu'da fransızlara kök söktüren arap ve kürtler değilmiydi? ermenileri barışa zorlayan kazım karabekir komutasındaki doğu ordusu değil miydi?

    kurtuluş savaşında eşkiyalığa soyunan ethem çerkez değil miydi, o zaman tüm çerkezler vatan hainidir mi dedi bu millet? şeyh sait ayaklandı, kürt idi, tüm kürtler vatan hainidir mi dedi bu millet? nasılki şeyh sait'in arkasında ingilizler vardı, o ayaklanma bizi musul ve kerkük'ten etti. dış mihraplar birilerini kurban seçer her zaman...oyuna gelmeyelim... içimizdeki ermeni dönmelerini unutmayalım. diyarbakır'ın ermeni dönmesi kaynıyor oluşunu hiç unutmayalım... artin agopyan'ı unutmayalım. üzerlerinden haç çıkan pkk'lı leşlerini unutmayalım.

    çıkıp ağlayan provokatörler hep olacak, bu girdiyi eksi yağmuruna tutanlara saygım sonsuz, nihayetinde bu sözlük fikir çatışmaları için var; ama fiili olarak bölücülük yapacaklara tavsiyem; bu vatan kolay alınmadı, türk, laz, çerkez, kürt, arnavut, arap dedelerimizin kanı ile sulandı bu vatan, gerekirse gene sulanır ama parçalanmaz... oyunlara gelmeyelim.

    (bkz: ne mutlu türküm diyene)

    seçim sonuçları için kaynak: http://www.yerelnet.org.tr/secimler/

    * * *

    edit: neden şırnak, hakkari değil de bu beş ili örnek verdin diyen arkadaşlar, hatta bu örnek iller de kürt yoktur diyenlere diyeceğim şudur ki; bu 5 ildeki kürtlerin ezici çoğunluğu o kadar vatanlarına bağlılar ki; biz kürtüz demezler, siz de bu illerde kürt yok ya da azınlıkta sanarsınız. yanılsamalardır işte sizleri bu yaftalamaya iten. gelelim diğerine: şırnak ve hakkari gibi illeri, yukarıda diyarbakır'a atıfta bulunarak anlattığımı düşünüyorum. ama unutmamalıdır ki: cahit sıtkı gibi binlerce diyarbakırlı, metin uca gibi nice hakkarili de vardır bu vatanda...

    ikinci edit: 2007 genel seçimlerinde bağımsız adayların aldığı oy miktarı: 1.864.971 kişidir. bundan muhsin yazıcıoğlu ve ufuk uras gibi bir kaç bağımsız ve bölücü olmayan vekili çıkar, geriye çok çok 500-750 bin oy veren bölücü kalmıştır. bunlar tam ehliyetli bölücülerdir. sınırlı ehliyetsizleri de kattık mı olacağı çok çok 1.864.971 kişidir. yani tüm bağımsızların aldığı oya geri döndük... demek ki bu pislikler için yakışmaz tüm kürtleri karalamaya...

    üçüncü edit: ele almadığımız ve dtp'nin ilk 3'e dahi giremediği diğer doğu anadolu ve güneydoğu anadolu illerimiz: (2009 yerel seçim sonuçları)
    gaziantep
    kilis
    erzincan
    ardahan

    dtp'nin 1. olamadığı diğer doğu ve güneydoğu anadolu illerimiz: (2009 yerel seçim sonuçları)
    şanlıurfa
    mardin
    bingöl
    muş
    bitlis
    ağrı

    sonuç: güneydoğu ve doğu anadolu'daki toplam 23 ilden sadece 8'inde 2009 yerel seçimleri sonrası dtp birinci olmuştur. 15 ilde dtp birinci olamadığı gibi, bu 15 ilin 9'unda ilk 3'e dahi girememiştir.

    * * :)
    15 ...
  22. amerikan gribi

    1.
  23. * amerikan gribi, iki anlama gelebilir, birinci anlamı daha somut iken diğeri kinaye ürünüdür. ama bu iki anlam birbirleriyle paraleldir.

    birinci anlamı, kuş gribi, domuz gribi gibi modern hastalıkların, amerikan laboratuvarında üretilmesini destekler. zira, böyle bir virüsün üretilmesi ve ölümcül olması amerikan ilaç firmalarını zengin eder. virüs, antivirüs ilişkisi...

    ikici anlamı ise amerikan politikalarının bir virüs gibi yayılarak tüm dünyayı etkilemesidir. zira bu politikalar genellikle işgal ile son bulur. burada virüs amerikan politikaları iken, antivirüs demokrasi götüren(!) söylemlerdir.
    0 ...
  24. yüzlere değil götlere bakmak

    1.
  25. mehmet taylan

    1.
  26. 1978'de pol der tarafından şehit edilen bir abimizdir.

    --spoiler--
    (VEFAT 1978 )Bir bordo gül bir bulunmaz çiçekti. Özlemlerini dokuduğu gözlerinde ışık hasretini çektiği yüreginde çle yüklüydü. 18 yas baharının en mavili günlerine nikahlandıgı demlerde kıydılar ona.Adıyaman ili Gerger ilçesinin topraklarında açan kayısı rengi şafağında serpilen ülküdaşımız Edirne Eğitim Enstitüsü gece bölümü öğrencisiydi.TAYLAN ailesinin en büyük evladı olan ülküdaşımızın kendinden başka 4 kardesi vardır. Babası malatyada bakkal dükkanı işetiyor cocuklarının rızıkını helalimden kazanmanın mücadelesini veriyordu.
    Ailesinin kısıtlı imkanları sonucu ortaokul ve lise döneminde okul tatillerinde çalısıp aile bütçesine katkıda bulunuyordu. Ülküdaşımız Malatya Atatürk Lisesinde okurken lise teşkilat başkanlığı ve Malatya Ülkü Ocakları Dernegi üyeliğinde bulundu.
    ...ölmekten hiç korkmadı gençliğini yitirmektende. Hayattan ve insanlardan hiç umudu kesmedi. Doğrunun hakkın mutlak hakikatin yeryüzünü kapladığı günleri hedef edindi. Yıldızlara ulaşmanın ayın gözbebegine bir buse kondurmanın dahi mümkün olabilecegini ideal çizgisi olarak gördü.
    Birilerinin hayalini dahi kurmaktan imtina ettikleri yeri o basamak olarak gördü. ilahi emrin inançları doğrıltusunda hep çalışmak mecburiyetinde olduğunu biliyordu. En zor dönemlerde dahi tebesümünü eksik etmedi çatlayan dudaklarından...
    Ak mı aktı yüreği süt beyazlığınca temizdi dünyası. Her karışı onur mücadelesi sonucu vatan edinilen toprağın çocuğu olmaktan gururlandı. Alınından savrulan terleri kayısı ağaçlarının kuruyan diplerine su diye koyuverdi.Toprak ondan su istedi terini verdi. Kan istedi kanını can istedi canını verdi.

    Mehmet Taylan... Edirne de ülkücü hareketin bayraklaşması için gencecik bedeninikurşunlara siper etti.Ama onun kitabında ihanet yoktu.Her türlü zulüm ve ihanetlerine rağmen karşısındaki insanlara dahi kinli bakmadı.Vatanını bir hane gibi milletinide o hanede hayatlarını sürdüren aile fertleri olarak gördü.Ailedeki tartışmalarının sonucunda güzele ulaşacağını düşündü.
    Ama olmadı işte Mehmet Taylan bunca güzel duygularla bezeliyken bu devletin ekmeğini yiyen ama yediği ekmeğe ihanet eden dış beslemeli oynaş eller tarafından katledildi.
    O okulunu bitirip memleketine ve milletine hizmet etmek aşkıyla doluydu. Mezun olacak ulaşılmayan nice dağ köyündeki yüzleri çatlayan çocukları yetiştirecekti.Bu ümitle Malatya daki ailesinden uzakta Edirne de yüksek tahsilini yapıyordu.Olayın olduğu gün kaldığı kaldığı Ergenekon öğrenci yurdunun önünde POL-DER mensubu polislerin saldırısı sonucu şakağından aldiği kurşunla ağıt yaralanıyor...Ergenekon öğrenci yurdunun kapısı önünde toplanan onlarca öğrencinin gözleri önünde gerçekleşen bu saldırı sonucu Mehmet Taylan yurt kapısının demirlerine tutunarak olduğu yere yığılıp kalıyor.
    Arkadaşlaeı tarafındanhemen Develet Hastanesine kaldırılan ülküdaşımızbütün müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 14.30 da şehadete erdi.Ülküdaşımızın cenazesi Edirneli ülkücülerin refakatiyle Malatyaya götürülerek karababa kabristanında toprağa verildi.
    --spoiler--
    kaynak: *
    1 ...
  27. c vitamini niyetine limonlu dondurma yemek

    ?.
  28. soğuk algınlığı gibi nedenlerle, hastalığın geçmesi babında alınan c vitamini niyetine limonlu dondurma yiyerek hastalıktan kurtulmaya çalışmaktır(!).
    1 ...
  29. ırgandı köprüsü

    1.
  30. dünyadaki ender köprülü çarşılardan biridir. yunan işgalinde tahribata uğramış, ancak mimarisine uygun şekilde modernize edilmiştir. üstünde el sanatları, edebiyat, tarih ve müzik gibi uğraşlarla ilgilenen esnaflar bulunmaktadır. arada bir kaç tane de güzel cafe vardır, gidilesi görülesi bir yerdir.
    2 ...
  31. türkiye tarihi

    1.
  32. osmanlı da para ve finansman sistemi

    1.
  33. --spoiler--

    Osmanlı Devleti'nde 19. yüzyıla gelinceye kadar çağdaşı bulunan pek çok Avrupa ülkelerinde olduğu gibi madeni para sistemi uygulanıyordu. Sistemde altın, gümüş ve ufaklık ihtiyacını gidermeye matuf olarak her iki madenin dışında genelde bakırdan mamul paralar kullanılıyordu. Kağıt paranın kullanımı batılı ülkelere paralel olarak 19. yüzyıl içerisinde başlar.

    Sistem esasta altın ve gümüşe dayandığından her iki madenin mümkün olduğunca mübadelede kullanılması ve eşya olarak kullanılmamasını öngörüyordu. Bu sebeple ülke içine kıymetli maden girişi teşvik ediliyor, çıkışı ise yasaklanıyordu. Şahısların ellerinde ve sarayda bulunan altın ve gümüşten mamul eşyalar darphanelere getirilerek para basımında kullanılıyordu.

    Ulaşım imkanlarının yetersizliği ve ulaşımın risk taşıması çeşitli bölgelerde darphane açılmasını zorunlu kılıyordu. Dolayısıyla darphaneler başta istanbul olmak üzere ülkenin muhtelif yerlerine dağılmıştı. Bir darphane açılırken bölgede maden bulunmasına ve bölgenin ihtiyacına cevap vermesi gözetilirdi. Bazı darphaneler sadece belli bir parayı basardı. Mesela 16. yüzyılda Urfa'da faaliyet gösteren darphanede sadece bakır para basılıyordu. Darphanelerin idaresi genelde emanet yöntemi ile emin adı verilen görevli şahıslar tarafından yürütülüyordu. Darphanelere para basımı için getirilen altın ve gümüş maden ve eşya üzerinden darp hakkı adıyla alınan bir kesinti darphaneyi işleten kişinin gelirini oluşturuyordu. Altın ve gümüşü cari paraya çevirmek isteyen kişiler serbestçe gelerek darphanede para bastırabilirlerdi. Serbest darp hakkı darphane gelirlerini sürekli kılıyordu. Paranın ayarından sahib-i ayar sorumlu idi Kalb para basan sahibi ayar şiddetli cezaya çarptırılıyordu. Bir keresinde (1564 yılı) Üsküp darphanesinde basılan altın ve gümüş paraların ekseri kalb çıkmaya başlayınca sahibi ayar işten el çektirilerek istanbul’a mücazat için gönderilmişti. Paranın ayarı denildiğinde gümüş ve altın para içerisindeki bakır oranı anlaşılıyordu. Darphaneye gelen gümüş ve eski akçeleri sahib-i ayar ve üstad, emin gözetiminde akçe haline getirirlerdi. Yeni akçelerin kesilmesinden sonra ülkede eski akçe ve külçe ile alış veriş yasaklanırdı. Herkes elinde bulunan eski akçeleri ve avani dışındaki gümüşleri darphaneye getirerek yeni akçe bastırmaları zorunlu idi.

    Osmanlı devleti kıymetli maden hareketlerinin yaşandığı bir coğrafyada bulunuyordu. Gresham kanunu işliyor, kötü para iyi parayı kovuyordu. Doğuda altın ve gümüş fiyatlarının yüksek seyredişi daimi bir şekilde iran ve Hindistan'a kaçışa sebep oluyordu. Alınan zecri tedbirlere rağmen altın ve gümüş kaçakçılığının önü alınamıyordu. Ülkenin siyasi sınırları içerisinde de hareketlilik yaşanıyordu. Mesela Mısır'da basılan altın paraların istanbul'da basılan altın paraların ayarında olmayışı sebebiyle istanbul'da altın para piyasadan çekilerek yerine Mısır altınları tedavül ediyordu. Önlem olarak Mısır'da istanbul ayarında altın para darbı isteniyordu.

    16. yüzyılda Amerika ve Güney Afrika kıymetli maden yataklarının keşfi ile birlikte Avrupa ülkelerinde kıymetli maden hacmindeki yükseliş ve gümüşün altın karşısında değer kaybetmesi yüzyılın ikinci yarısından itibaren Osmanlı dünyasını etkisi altına alacak ve Osmanlı yöneticilerini yeni arayışlara ve acil önlemlere itecektir. Dış dünyadan gelen bu baskıya paralel olarak, artan nüfus oranında iç güvensizliğin de etkisiyle üretimde artışın gerçekleşmemesi, fiyat yükselişleri, artan bürokratik harcamalar ve hazine için kaynak anlamına gelen yeni fetihlerin olmaması gibi bir kısım olumsuz gelişmeler ve yüzyılın sonuna doğru Avusturya ve iran savaşları dolayısıyla da artan savaş harcamaları birbiri arkasını izleyen devalüasyonları getirmiştir. Sikke tashihleri adı verilen bu operasyonda paranın ayarı değiştiriliyor, sikkeler küçültülüyordu. 16. yüzyılda en önemli para operasyonu sayılan ve daha sonra da devam edecek ayarlamaların başlangıcı olan 1584 yılında yapılan düzenlemeye göre 100 dirhem gümüşten kesilen akçenin miktarı 450 den 800'e, 1600 yılında yapılan bir ayarlama ile de 950'ye çıkmıştır. Osmanlı paralarının değer kaybına uğraması sadece bu yüzyılın ikinci yarısında görülen bir olgu değildir. Fakat bu zamana gelinceye kadar paradaki değer kaybı uzun zaman içerisinde oldukça az oranda gerçekleşmiş idi. Mesela Orhan Bey'den Fâtih'e gelinceye kadar akçenin vezni odukça sabit tutulmuştur. 1327 yılında 100 dirhem gümüşten 270 adet olarak kestirilen Osmanlı akçesi 1451 yılında 293 adet kestirilmiştir. 1500 yılında 100 dirhemden 420 akçe kesilirken 1580'lerin başında 450 akçe kesilmekteydi. Yine da yapılan hesaplamalara bakılırsa 1326 yılından 1740 yılına gelinceye kadar ki 414 yıllık sürede yıllık ortalama değer kaybı % 0.24 gibi düşük bir oranda kalmaktadır.

    Osmanlı Devleti'nde Osman Gâzî'den Fâtih'e gelinceye kadar sadece gümüş paralar basılmıştır. Altın para olarak ülkede revaç bulan Venedik dükası (filori, filorin) tedavül ediyordu. Fâtih 1479 yılında sultani adlı ilk Osmanlı altın parasını basmıştır. Fiilî olarak iki değerli madene dayanan bir para sistemi işliyordu. Dolayısıyla altın ve gümüş fiyatları değiştikçe tedavülde bulunan sikkelerin fiyatları ya da kur farkları da değişiyordu. Ufaklık ihtiyacını karşılamak üzere I. Murad'dan (1360-1389) 17. yüzyıl ortalarına kadar mankur veya pul adı verilen bakır paralar da basıla gelmiştir. 1688 yılında ise para arzındaki yetersizlik dolayısıyla akçeyi ikame ve likidite ihtiyacını gidermek için mankur basılmış, 1 mankurun 1 akçe üzerinden sonsuz ibra hakkı tanınması kalpazanlık faaliyetlerini hızlandırmış ve piyasaları alt üst etmiştir. Bu tecrübeye 1691 yılında son verilerek mankur tedavülden kaldırılmıştır.

    Ülke içerisinde muhtelif yabancı altın ve gümüş paralar yerli paralar ile birlikte tedavül ediyordu. 17. yüzyılda osmani, şahi, pare, mangır, peniz, sikke-i hasene/şerifi adlı yerli paraların yanında sümün, zolata, babka, rub, yaldız/filori/efrenci, engürüs, esedi ve riyal adında yabancı paralar tedavül ediyordu. Ülkede paraların tedavül ettiği bölgeler ortaya çıkmıştı. Mısır pare, Doğu Anadolu şahi, Macaristan penz bölgesi idi.

    Osmanlı Devleti'nde paradan bir finansman aracı olarak değişik yöntemler kullanılarak istifade ediliyordu. Darphanelerde kıymetli madenlerden ve eski sikkelerden para basılarak hem para arzı artırılıyor hem de darb hakkı adıyla alınan para darphanelere gelir temin ediyordu. Tahta yeni çıkan padişah eski paraları tedavülden kaldırarak kendi adına ve yeni değerler ile para bastırıyordu. Elinde eski para olan kişiler paralarını darphaneye getirerek yenisiyle değiştirirler, bu değişimden para sahibi bir miktar zarar eder, hazine ise kazanırdı. Ayrıca paranın ayarında oynamaya gidilerek sikkeler küçültülüyor, aradaki değer kaybını devlet bir finansman yöntemi kabul ediyordu. Tağşiş işlemi bütçe açıklarını kapatmak için devletin ek para basması anlamına da geliyordu. Çünkü yapılan yeni ayarlama ile hem tedavüle sürülecek para miktarı artıyor hem de devletin kullanabileceği yeni bir fon oluşuyordu. Yine hazine giriş çıkışlarını farklı raiclerde tutarak aradaki farkı (tefavüt-i hasene ve guruş) hazineye gelir kaydediyordu.

    1775 yılında pay ve gelir ortaklığı senetleri anlamına gelen esham uygulaması başlatılır. Bu uygulama temsili paraya geçişin ilk habercisi sayılır. Senetlerin vergiye tabi olmak üzere tedavülü serbestti. ilk kağıt para 1840 yılında tedavüle çıkarılır. Piyasaya sürülen banknotların değeri hızla aşınır. Esnaf ve taşrada halk madeni para kullanmayı tercih eder. Kaime denilen kağıt para ile madeni para arasında fiyat farkı oluşur. Osmanlı para biriminin dış paralar karşısında değeri düşer.

    Kaime denemesi 1862 yılında son bulur. Sultân Abdulhamid dönemine gelinceye kadar kaime basımına gidilmez. Osmanlı- Rus savaşının finansmanı dolayısıyla ikinci defa 1876-7'de kaime basılarak piyasaya sürülür. Bu kaimeler de kısa bir süre sonra tedavülden kaldırılır. Kağıt para basma yetkisi kendisine bırakılan Osmanlı Bankası I. Dünya Savaşı'na gelinceye kadar sınırlı miktarda kağıt para basımına gider. 1915 yılında kaime üçünçü kez çıkarılır. Bu kaimeler temsili para niteliğinde idi. Çünkü altın karşılığı vardı ve ne zaman tedavülden kaldırılacağı belliydi. Bu kaimeler Cumhuriyet devrine kadar devam etmiştir.

    Ülkede istikrarlı bir para sistemi oluşturmak amacıyla 1844 yılında çıkarılan Kararnâmeye göre temel para birimleri olarak kuruş, 20 kuruş değerinde gümüş mecidiye ve 100 kuruş değerinde altın lira kabul edilir. Osmanlı parası ile yabancı paraların kur değerlerinde ise uzun bir dönem değişiklik görülmemektedir. Mesela bu tarihten I. Dünya Savaşı'na kadar ingiliz sterlini ile Osmanlı parası arasındaki parite 1 ingiliz sterlini =110 Osmanlı kuruşu düzeyinde kalmıştır.

    1873 yılından itibaren gümüşün dünya piyasalarında değer kaybetmeye başlaması Osmanlı Devleti'nde 1/16 altın-gümüş paritesini geçersiz hale getirir. Devlet gelirlerinin gümüş para ile, giderlerin altın üzerinden yapılması hazine kayıplarına yol açar. Bunun üzerine mecidiye basımına son verilir. 1881 yılında para birimi olarak Osmanlı altın lirası kabul edilir. Ancak gümüş fiyatlarının düşüklüğü sebebiyle tedavüldeki gümüş paralar gerçek değerinin altında işleme tabi tutulur. 20 kuruş değerindeki mecidiyeler Hazinece 19 kuruştan işleme tabi tutulur. Sarraflarda ise daha düşük düzeyden işlem görür. 20. yüzyılda kuruşun Osmanlı lirasına oranla üç değişik değeri ortaya çıkar.

    Diğer taraftan değişik para birimlerinde çekilen darlık nedeniyle ufak paralar altın lira ve mecidiyeye oranlarından farklı olarak işlem görüyordu. Piyasaya yeterince ufaklık sürülememesi ve mahalli bazı darlıkların ortaya çıkışı da ufaklıkların değerini yükseltiyordu. Ticâret erbabı daima müşterilerine büyük para veriyor, halk ise alış veriş yapabilmek için elindeki parayı belli bir komisyonla sarraflara bozdurmak zorunda kalıyordu. iktisadi faaliyetlere, yöreye ve mevsimlere göre de ufaklık ihtiyacı değişiklik gösteriyordu. Mesela Bursa'da yumurta ticâreti bu tür paraların değerini yükseltiyordu. Yine izmir'den istanbul'a sürekli mecidiye, karşılığında istanbul'dan izmir'e ufaklık gönderiliyordu. Hazinenin bir soruşturmasına göre ülkenin değişik yörelerinde altın ve gümüşün 88 çeşit raici bulunuyordu.

    Yörelere göre de halkın rağbet ettikleri paralar değişiklik gösteriyordu. Yabancı paralar da ülke içerisinde serbestçe alım satımda kullanılıyordu. Para sisteminin karmaşıklığı sebebiyle sarraflık kurumu iyice revac bulmuştu.

    Para düzenine çeki düzen vermek maksadıyla 1909 yılında kurulan komisyonun önerisi doğrultusunda savaşın etkisiyle biraz da geç olarak 1916 yılında Tevhid-i Meskukat Kanunu çıkarılarak 1 lira = 100 kuruş paritesi benimsenir ve değer ölçüsü altın, para birimi kuruş kabul edilir. Ülkenin değişik yörelerindeki farklı para raiçleri kaldırlır. Ancak çıkarılan yasanın başarısı sınırlı kalır. Çünkü savaşla birlikte artan giderleri karşılamak için piyasaya sürülen kağıt paralar madeni ve ufaklık paraların piyasadan çekilmesine yol açar. 5 ve 20 kuruşluk olarak basılan kağıt paralar da ufaklık sorununu çözmez. Aynı fonksiyonu görmesi için kısa bir süre sonra 1 ve 2.5 kuruşluk kağıt ve aynı işlevi görecek 5 ve 10 paralık posta pulları çıkarılır. Bu durumda madeni paradan tamamen arınmış kağıt para sistemine geçilmiş olur. Cumhuriyet idaresi aynı sistemi devam ettirir[1].

    Kaynaklar :

    [1] BA, Tapu Tahrir Defteri, nr. 998, sh. 199; Mühimme Defteri, nr. 6, sh. 66, hüküm 140; Naima, c. I, sh. 241; Selaniki Mustafa Efendi, Tarih-i Selaniki, (neşr. Mehmed ipşirli), istanbul 1989, c. I, sh. 210, 211, 427; Silahdar, Tarih, c.2, sh. 603; Walter Hinz, Islamische Wahrungen des 11. bis 19. Jahrhunderts umgerechnet in Gold, Wiesbaden 1991, sh. 41-57; Sahillioğlu, Halil, Bir Asırlık Para Tarihi (1640-1740), Basılmamış doçentlik tezi, istanbul 1965, sh. 5, 6; Uzunçarşılı, Kapukulu Ocakları c. I, sh. 464-476; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, sh. 547-550; Akdağ, Türkiye'nin iktisadi ve içtimaî Tarihi, c. 1, sh. 501-508; c.2, sh. 229-249, 359-369; Tabakoğlu, Ahmed, Türk iktisat Tarihi, sh. 261-276; Pamuk, Osmanlı - Türkiye iktisadi Tarihi, sh. 117-119, 121, 123, 211- 213; Öztürk, Said, Askeri Kassama Ait Onyedinci Asır istanbul Tereke Defterleri, sh.238-247; Alî, “Osmanlı imparatorluğu’nun ilk Sikkesi ve ilk Akçeleri”, TOEM , nr. 48, sh. 355-375; Alî, “Fâtih Zamamında Akçe Ne idi?”, TOEM , nr. 49-62, sh. 59-62; Ahmed Refik, “Osmanlı imparatorluğu’nda Meskukat”, TOEM, nr. 6(83), sh. 358-379, nr. 7(84), sh. 1-39, nr. 8(85), sh. 107-127, nr. 10(87), sh. 227-254; Uzunçarşılı, ismail Hakkı, “Gâzî Orhan Bey’in Hükümdar Olduğu Tarih ve ilk Sikkesi”, sh. 207-211; Artuk, ibrahim, “Osmanlı Beyliği'nin Kurucusu Osman Gâzî'ye Ait Sikke”, Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1920), Ankara 1980, sh. 28, 31; Aykut, Nezihi, “Para Tarihi Bakımından Osmanlı Gümüş Sikkeleri”, V. Milletlerarası Türkiye Sosyal ve iktisadi Tarihi Kongresi, Ankara 1989, sh. 728; Toprak, Zafer, “Osmanlı Devleti'nde Para ve Bankacılık”, TCTA, c. 3, sh. 760-767; Öztürk, Said, “On Altıncı Yüzyılda Urfa”, Türk Dünyası Tarih Dergisi, Sayı 120, Aralık 1996. sh. 35; Davison, Roderic H., “The First Ottoman Experiment With Paper Money”, Türkiye'nin Sosyal ve Ekonomik Tarihi (1071-1920), Ankara 1980, sh. 244-249.

    --spoiler--
    0 ...
  34. kamuran reçber

    26.
  35. ab hukuku ile zamanında epey kastırmıştır.
    1 ...
  36. doğuya hizmet gitmemesi

    ?.
  37. mütakabiliyet

    1.
  38. eyebrow

    1.
  39. bm nin israil e uygulatamadığı kararlar

    ?.
  40. birleşmiş milletler güvenlik konseyi ya da genel kurulunun aldığı, ancak 5 güvenlik konseyi daimi üyesinden olan abd nin veto hakkını kullanarak uygulatmadığı, israil in de uygulamadığı kararlardır. israil alınan kararlar açısından, uluslararası hukuku çiğneyen ve devlet terörü uygulayan bir numaralı devlettir. bu devirde hala israil düşmanı olabilen insan sadece türk insanı değildir, aşağıda gösterilen ve israil hakkında alınan bm kararları da gösteriyor ki; bu kararların alınması için gereken bir çoğunluk vardır ve bu çoğunluk sağlanmıştır ki; bu kararlar alınmıştır.

    --spoiler--

    BM Güvenlik Konseyi'nin 1972'den 2001 yılına kadar israil konusunda çıkardığı ve ABD vetosu yüzünden uygulanamayan kararların toplu listesini sunuyoruz.
    1972-Suriye ve Lübnan'a gerçekleştirdiği hava saldırıları sebebiyle yüzlerce sivilin ölümüne sebep olan israil'i kınayan karar
    1973-Filistin'in haklarını açıklayan ve israil'den işgal ettiği toprakları terk etmesini isteyen karar
    1976-Düzenlediği saldırı ile Lübnanlı sivillerin ölümüne sebep olan israil'i kınayan karar
    1976-işgal ettiği topraklarda Yahudi yerleşim merkezleri kurmasından dolayı israil'i kınayan karar
    1976-Filistin için özerklik isteyen karar
    1978-Filistinlilerin içinde bulundukları hayat şartlarının kabul edilemez olduğunu belirten karar
    1978-israil'in Filistin'de işgal ettiği yerlerde yaptıklarını insan hakları açısından kınayan karar
    1979-Tüm Filistinli mültecilerin ülkelerine geri dönmesini öngören karar
    1979-israil'den Filistinlilere yönelik insan hakları ihlallerine son vermesini isteyen karar
    1979-işgal altındaki Filistin topraklarındaki yaşam şartlarının ortaya konmasını için bir rapor hazırlanmasını öngören karar
    1979-Filistin halkına yardım yapılmasını öngören karar
    1979-işgal altındaki topraklarda Arapların ulusal kaynaklara malikiyet haklarının bulunduğunu belirten karar
    1979-Birleşmiş Milletler Kadın Konferansı'na Filistin'den kadın temsilciler gönderilmesini öngören karar
    1980-israil'den Filistinli mültecilerin asli yurtlarına dönmesine izin vermesini isteyen karar
    1980-Filistin halkının yaşadığı hayat şartlarından dolayı israil'i kınayan karar
    1980-Filistin haklarının belirlenmesinin Filistinlilere bırakılmasını öngören karar
    1980-Filistinlilere yönelik davranışlarından dolayı israil'i insan hakları açısından kınayan karar
    1981- Filistinlilere yönelik davranışlarından ve Irak'ı bombalamasından dolayı israil'i kınayan karar (18 karar)
    1982-israil'i Lübnan'a yönelik saldırılarından dolayı kınayan karar (6 karar)
    1982-Kudüs'teki bir camide ibadet etmekte olan 15 Filistinlinin bir israil askerinin açtığı ateş sonucu öldürülmesi dolayısıyla israil'i kınayan karar
    1982-israil'den 1967'de işgal ettiği Golan tepelerinden çekilmesini isteyen karar
    1984-Güney Lübnan'daki saldırılarından dolayı israil'i kınayan karar
    1985-israil'i işgal altındaki topraklarda ölçüsüz güç kullandığı için kınayan karar
    1986-Lübnan'daki sivillere yönelik davranışlarından dolayı israil'i kınayan karar
    1986-israil'den Müslümanlara ait dini mekanlara saygılı olmasını isteyen karar
    1986-Bir Lübnan uçağını kaçırmasından dolayı israil'i kınayan karar
    1987-israil'den Filistinlilere Cenevre sözleşmesine göre davranmasını isteyen karar
    1987-israil'den Cenevre sözleşmesine uyarak Filistinlileri evlerinden çıkarmamasını isteyen karar
    1987-Lübnanlılara yönelik saldırganlığından dolayı israil'i kınayan karar (2 karar)
    1987-israil'den Lübnan'daki güçlerini çekmesini isteyen karar
    1987-Birleşmiş Milletlerle Arap Birliği arasında işbirliği yapılmasını öngören karar
    1988-işgal altındaki topraklarda Filistinlilere yönelik tutumundan dolayı israil'i kınayan karar (5 karar)
    1989-Arap israil sorunu konusunda geçmişte yayınlanan kararlar doğrultusunda karar yayınlanmasını öngören karar
    1990-işgal altındaki topraklardaki durumu incelemek üzere Güvenlik Konseyi'nden üç temsilcinin bölgeye gönderilmesini öngören karar
    1995-israil tarafından işgal edilen doğu Kudüs'ün israil'e ait olmadığını ve bir işgal toprağı olduğunu belirten karar
    1997-israil'den doğu Kudüs'e ve işgal altındaki diğer topraklara Yahudi yerleşim merkezleri kurmamasını isteyen karar
    2001-Batı Şeria'ya ve Gazze'ye sivil gözlemciler gönderilmesini öngören karar.

    --spoiler--

    kaynak: tüm gazeteler
    1 ...
  41. i am from turkey

    1.
  42. türkiyeliyim demektir.

    not: ingiliz dilinde formal açıklamalarda yardımcı fiiller kısaltılamaz. örneğin: i m from turkey
    not: an itibariyle sözlükte bulunmadığını fark ettiğim ve dumur olduğum cümledir. bugüne kadar nasıl olmuş da açılmamış.
    8 ...
  43. divide and rule

    1.
  44. --spoiler--

    Böl ve yönet politikası (Latince: divide et impera deyiminden kaynağını almıştır), rakiplerini bölerek ya da onları bölünmüş vaziyette tutarak zayıf durumda bırakmak isteyen devletlerin izledikleri yoldur.

    Bu, çeşitli devlet, bölge veya millete hükmetmek amacıyla yapılan bir bölmedir. 19. yüzyıldasömürge imparatorluklarının kuruluşunda, daha iyi bir idare için Asya ve Afrika'nın komşu topluluklarını birbirine düşman etme çalışmalarında bu kuraldan yararlanıldı. Aynı şekilde II. Dünya Savaşı sonrasında Almanya'nın bölünmüş hâlde bırakılması da, bu politikaya uygunluk göstermiştir. Günümüzde ise ABD'den Condoleezza Rice, Böl ve Yönet politikasıyla ilgili olan BOP'u Ortadoğu'da "Fas`tan Çin sınırına kadar 22 ülkenin siyasi ve ekonomik coğrafyasının değiştirilmesi".

    --spoiler--

    kaynak: http://tr.wikipedia.org/w...net_%28divide_and_rule%29
    0 ...
  45. iyi geceler türkiye sen uyumaya devam et

    1.
  46. banu avar tarafından toplumumuzu özetleyen bir söylemdir. televizyonlarımızca beyinsizleştirilen türk halkına bir uyarı niteliği taşır.

    (bkz: medya dünyası)
    2 ...
  47. kürt devleti kurulsun mu

    9.
  48. haberin yorum bölümüne çat pat ingilizcemle yazmaya çalıştığım şey şudur ki;
    a lot of kurdish people is happy to be a citizen of turkey, little of them want to create a chaos ambience who are supporting the terrorism. Turks dont care the terrorists.But any german news or any other Websites are interested in this event. this is a problem of turkey and we are so happy. Do turks interfere any german politcs from Turkey? Absolutely no! Firstly, Germany untie the racism problems, there are lots of neo-nazists in Germany...

    ancak almancamın sıfır olması nedeniyle bu yorumu ekleyemedim, sanırım üyelik istiyorlar. her neyse, eğer vatansever bir yazar varsa ve almanca biliyorsa lütfen benim için bu notu eklemelidir.

    bu arada sevgili rs ne la, amacım haber manşetini başlık olarak açmaktan ziyade, yazarların bu demokratik oylama hakkını kullanmasını ve ülkemiz üzerinde dönen oyunlar konusunda bilinçlenmesini sağlamaktır.
    0 ...
  49. ermeni belge düzmeciliği

    1.
  50. Türkkaya Ataöv tarafından kaleme alınan ileri Yayınları kitabıdır.

    --spoiler--

    Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği, Afrika kuruluşları, Arap dünyası, Doğu Avrupa ülkeleri, Sovyet-Rus Bilimler Akademisi ve Güney Asya başkentleri gibi birbirinden farklı dış çevreler Prof Dr. Türkkaya Ataöv ü ırk ayrımı, Filistin, Balkan azınlıkları, Rus tarihi, Keşmir ya da uluslar arası terör gibi başka konuların, ona verdikleri akademik ve madalyaların da kanıtladığı gibi, önde gelen uzmanı olarak tanırlar.Ancak, kimi Türk çevreleri bu araştırmacı, yazar ve eylemciyi Ermeni sorunu nun uluslar arası düzeyde en önde gelen uzmanı olarak bilirler. 1984 ve 1985 teki iki Paris davasına konuyu iyi bilen otorite tanığı sıfatıyla katılmış, BM nin Cenevre merkezinde bu konuya ayrılan özel toplantılara tek Türk olarak kabul edilmiş, dört Avrupa Parlamentosu oturumunda görev yapmış, özelikle Londra ve New York gibi kentlerin radyo ve televizyonlarında bu konuda açıklamaları olmuştur.

    --spoiler--

    kaynak: ilknokta
    1 ...
  51. agsp nın türkiye ab ilişkilerine etkileri

    ?.
  52. sevgili hocalarım barış özdal ve mehmet genç in yazdığı, tam adı Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası'nın Türkiye AB ilişkilerine Etkileri olan kitaptır. Alfa Aktüel Yayınları tarafından basılmıştır.

    --spoiler--

    II. Dünya Savaşı'nın sonuna değin uluslararası sistemin Avrupa merkezli bîr yapı arzetmesi, Avrupa'da örgütlenme ile ilgili geniş bir düşünsel birikimin oluşmasını sağlamıştır. Avrupa Toplulukları ise bu düşünsel gelişmenin mirasçılığında. çok sayıda iç ve dış faktörün etkisiyle oluşmuş bir örgütlenme modelidir. Zira, Avrupa Toplulukları üyesi Devletler, Avrupa Toplulukları Kurucu Andlaşmaları'nda belirlenen konularda, Avrupa Toplulukları'na açık veya üstü Örtülü devrettikleri egemenlik yetkileri ile öncelikle ekonomik yapılarını bütünleştirmeyi ve sosyokültürel entegrasyonu amaçlamışlardır. Üye Devletler arasında siyasi işbirliği oluşturma girişimleri ise ancak 1980'li yıllardan itibaren tekrar büyük bir ivme kazanmıştır.

    Avrupa Toplulukları'nm hukuki temelini oluşturduğu Avrupa Birliği (AB) sürecinde ise AB üyesi Devletler, AB Kurucu Andlaşması (ABKA) 'nın V. Kısım düzenlemeleri ile sistematik işbirliği karakterli ortak dış politika, güvenlik ve savunma politikası oluşturmayı amaç edinmişlerdir. Ancak, AB üyesi Devletler, bu konularda sınırlı da olsa uluslarüslü bir bütünleşme sürecini tesis edebilme başarısını sağlayamamışlardır.

    --spoiler--

    kaynak: http://kitap.antoloji.com
    0 ...
  53. bursa ve uludağ

    1.
  54. Osman Şevki tarafından yazılan, Mehmet Fatih Birgül ce Hazırlanan, Bursa il Özel idaresi nin yayımladığı bir kitaptır.

    --spoiler--

    Rivayet edildiğine göre Süleyman Peygamber, cinlerin taşıdığı tahtıyla yeryüzü üzerinde uçarken Uludağ'ı ve Bursa Ovası'nı görür. Yanındaki veziri Asaf'a hayıflanarak 'Şu muhteşem güzellik içinde bir şehir olsaydı keşke temaşa edecek, anlatacak insanlar olmadıktan sonra güzellik neye yarar' der. Bunun üzerine cinlere emir verilir ve hummalı bir çalışmayla şehir kurulur. Hatta Hz. Süleyman, Belkıs için harikulade bir saray da yaptırır kentte. inşaat faaliyetleri bitince yine uçan tahtıyla Uludağ'ın üzerine gelen Süleyman Peygamber'in yanındaki veziri Asaf, ayağının altında uzanan dağ, ova ve kentin gönül alıcı cazibesine tutulup 'Cennet burası' diye haykırır. Bir zaman sonra kente 'Cennet Bursa' adının verilmesinin nedeni de işte bu olaydır.

    Bursa ve Uludağ adını taşıyan bu eser, Bursa'nın tarih ve kültürüne ilişkin, gelecek kuşaklara ulaşacak anlamlı ve kalıcı bir katkıda bulunmak üzere, il Özel idaresi Kültür ve Turizm Dairesi Başkanlığınca yayımına başlanan Yeşil Şehir Kitaplığı düzüsünün ikinci kitabıdır. Dr. Osman Şevki Bey tarafından hazırlanan eser, adının da ele verdiği gibi,1920'li yıllardaki Bursa ve onun ayrılmaz parçası Uludağ hakkında kapsamlı ve doyurucu bilgiler içermektedir.

    --spoiler--

    kaynak: http://kitap.antoloji.com
    1 ...
  55. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük