pek öyle arkadaşlarıma konuşabilen biri değilim. yazayım dedim bari...
Bir sevgilim vardı çok sevdik be abi. Ya da ben çok sevdim bilmiyorum. Hayatımdaki bir çok şeyden vazgeçtim.
Mesela 2013'de best model da finale kaldım. Kızın babası dedi ki ben model, oyuncu erkek arkadaş istemem kızıma. Ya o işleri bıraksın ya seni. ben de gittim bütün o işleri bıraktım. Hayvan gibi diyetler,sporlar falan hepsini bir kenara bıraktım. Hayvan gibi diyetler diyorum bak bu yuzden nickim sugarfree * Lan kız 1 sene sonra babasının isteğiyle miss turkey e katıldı finale kaldı. Ben yine de o andaki ruh halimi yansıtmadım ve ilişkimize devam ettim. Sonunda babası kıza baskı yaptı. bu çocukta para yok ben seni prensesler gibi yaşatacak birini bulmanı isterim diye. ve kız benden ayrıldı. şuan istanbulun en zenginlerinden sosyete bir çocukla evledi. o zamandan beri kimse bana iyi ki varsın demiyor. ve daha kötüsü ne biliyor musunuz? ben de iyi ki varsın diyebileceğim bir arkadaş bulamadım hala.
Çok sevmeyin abi
çevreye verdiğim rahatsızlıktan dolayı özür dilerim.
Dün akşam Burger King'ten ısmarladığım büyük boy sarımsaklı mayonez geldiği için cumbaba konusundaki fikirlerimi yarıda kesmiştim çünkü mayonez Türkiye Cumhuriyeti ile mukayese edilemeyecek kadar önemli bir şeydir.
inanmadınız mı? Hadi canım ordan, aptallaşmayın!
Mayonez TCden önce vardı ve TCde sonra da varolmaya devam edecek;
Mayonez kendisi için emek veren herkese aynı tadı verir, asla ve asla ayrım yapmaz;
Mayonez TCden çok daha fazla insana mutluluk vermiş ve çok daha az insanı kendisini beğenmiyor diye öldürmüştür;
Mayonezin isim hakkının satışı gündeme gelse trilyon dolarlar zikredilir, TCyi ise üste para versen kimse almaz.
Şimdi tüm bunlar ortada iken "TC mayonezden önemlidir" diyen adamın TCden -dünyanın başka bir yerinde gene aynı adam olsa elde edemeyeceği- bir çıkarı vardır. Ben öyle adamı muhatap almam.
Neyse yedim tüm paketi bitirdim o zaman konumuza dönelim:
Holokost sırasında temerküz kamplarında karısı, kardeşleri, ebebeyni de dahil olmak üzere neredeyse tüm tanıdıkları kaybedip canını da zor kurtaran psikoanalist Viktor Frankl abidevi kitabı 'insanın Anlam Arayışı'nda nazi kamplarında ölenlerin neredeyse hepsinin durumu korkunç bir mağduriyet ve haksızlık olarak görüp yeise kapılanlar;
kurtulanların neredeyse hepsinin de "bu duruma nasıl gelindi? aslında neler oluyor?" şeklinde durumu anlamlandırmaya çalışanlar olduğunu söyler.
"Naziler kaka" demek bir işe yaramamaktadır.
Bu minvalde bakalım bu seçim neden böyle olmuş:
insanlar ne KK'yı ne de Tayyip'i tanır. insanlar sadece çevrelerindekileri bilir ve buna göre kararlarını şekillendirir.
Hayatın başından başlayalım:
Kendi öğrencisine para mukabili özel ders verecek ve öğrencisinden hediye kabul edecek kadar basit ilkokul öğretmeni kime oy verdi?
Hediye veremeyecek kadar fakir olan ya da ucuz hediyesine burun kıvrılan çocuk biliyor.
Öğretmene "hocam bizim çocuğu ordan alsak da okul aile birliği başkan XYZ beyin oğlann yanına koysak" diyen çakma sarışın orospu kime oy verdi?
O arka sıradaki beğenilmeyen esmer, fakir, çirkin çocuk biliyor.
Devlet dairesindeki memurun "oo efendim pardon ya görmedim buyrun siz buyrun hemen halledelim" dediği tip ve o memur kime oy verdi?
Sırası gaspedilen ve hiçe sayılan gariban biliyor.
Askerde şivesi biraz farklı olana çifte nöbet yazdıran veya hastalanınca ona terlik istirahati vermeyen üst kime oy verdi?
O garibanlar biliyor.
Eli ayağı tutarken gündüz gözüyle kafede otururken ordan geçen çöpçüyü kastederek "ayh şekerim bu işler gece olsa aslında hep görüntü kirliliği" diyen çiftsoyisimli boşgezer sürtük kime oy verdi?
O çöpçü duydu o lafları ve biliyor.
Kendi evini temizlemekten aciz asalak hemcinslerinin pisliğini temizleyerek hayat mücadelesi veren dul garibana dolabın alt katındaki 2 günlük yemeği gösterip, öbür katlardan yeme dercesine, "abla bak burda yemek de var öğlen yersin" diyen pislik kime oy verdi?
O kadın biliyor.
Örnekler çoğaltılabilir kolaylıkla. Kimse bu tiplerin verdiği adama oy vermez adam dünyanın en iyisi olsa da(ben gibi salaklar hariç)
Şimdi diyeceksiniz ki "e Tayyip de iğrenç bir hırsız". Çok doğru ama çok yanlış.
insan hisleri olan bir düşünen hayvan değildir, insan düşünceleri de olan bir hissi hayvandır. Parasını çalabilirsin ve bunu görmezden gelebilir lakin ona hayvan gibi hissettirirsen seni bir ömür affetmez ve zaten etmemeli de.
Arkadaşlar bomba uyarılarından dolayı bugün; Beşiktaş Anadolu Lisesi, Galatasaray Lisesi, italyan Lisesi, Alman Lisesi tatil edilmiş. Ecnebiler tatil ediyorsa vardır bi bokluk.
Amerika'dan vatandaşlarına yeni bir uyarı gelmiş. Web sitelerinde göremedim ama böyle bir seyler soylenıyor gene. 20 Mart tarihi kritikmiş. Gene ortalıkta plakalar ve araç markaları dolaşıyor bunları zaten hepiniz görmüşsünüzdür. Özellikle AVM'lerden ve hükümet binalarından uzak durun denmiş.
Valla iyice paranoyaklaştık ama öyle olmayacak gibi değil.
"Eşimle birlikte spor yapmak istiyoruz." hah!
Öncelikle, hep merak etmişimdir neden "eşimle spor yapmak istiyoruz" değil de "eşimle birlikte spor yapmak istiyoruz" dediklerini. Büyük bir ihtimalle Coleridge'in denizcisinin boynundaki albatros gibi taşıdıkları bir ceset daha var devamlı ruhlarında kendilerinin de farketmediği.
Neyse biz konumuza geçelim: insanın eşi olmaz. insanın karısı ya da kocası olur; sadece hayvanların eşi olur(belgesellerde duymuşsunuzdur)
Spor salonu ise flört ve tanışma/birbirine ısınma için çok ideal bir mekan olmakla beraber kat'i suretle birlikte spor yapılacak yer değildir.
Kadınla erkeğin ihtiyaçları ve itkileri çok farklıdır bu yüzden o iş iki tane loser'ın yanyana yürüyüş bandında yürüyerek nefes nefese bir şekilde konuşup yarım akıllarınca zevkli zaman geçirmeye çalışması ve arada karı ağızlı ibnenin bandı koşu temposuna almak suretiyle erkeklik ispatı çabalarına döner.
Gereksiz yorgunluklar.
Kendinizi yorabilirsiniz bence sorun yok da beni yormayın. Gidin birlikte yalnız kalmayı ve iletişim kurabilmeyi öğrenin.
