1987 Filyos, Zonguldak doğumlu. ilk ve orta öğrenimini Zonguldak`ta tamamladı. 2010 yılında Gaziantep Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 2004 yılında Türkiye Kamu-Sen tarafından düzenlenen yarışmadaSen mi Geldin isimli şiiriyle birincilik ödülü aldı. Si-Mor
şairin ilk şiir kitabı. Şimdi ise, özel bir şirkette makine mühendisi olarak çalışmaktave Zonguldak, Filyos`ta yaşamaktadır.
1.bölüm
sabah kalkmış, botanik bahçesini andıran manavımı açmak için hazırlanıyordum. düz ,işlemesiz bir motelin kirli perdesini andıran perdemi sağa doğru çektim ilk önce, bütün yol görünüyordu. sabah olması nedeniyle hava epey bi sisliydi. sokağın başından sonuna kadar hiç mi hiç insan yoktu. içimi karartan görüntüyü hemen unutmak için perdemi bir el hamlesiyle kapattım daha sonra hızlı adımlarla eski bir evin mutfağı görünümlü mutfağımda iki üç yıl önce aldığım ketila su koyup buzdolabından kahvaltılıklarımı çıkardım. ketılda ki suyun ısınmasını beklerken aniden telefon ahmett çabuk koş! gibi çalıyordu. sanki bir şey olmuşcasına çalan telefonu uykulu gözlerle açtım. sesim de yeni uyanmışlığı verdiği aptallıkla alodedim ilk önce. telefonda ki ses bana çok tanıdık geliyordu. eskilerden, daha lise yıllarıdan gelen bir sesdi.. kokusu telefondan doğru geliyordu sanki burnuma. özlemin verdiği çarpında kalbime vurmuştu. o yüzdendir ki sesimin bir kaç dakika çıkmayışı. o halen hiç yılmadan alo, ahmet orda mısın? diyordu. ben ise daha hayata yeni merhaba demiş bir kedi yavrusu gibi ne olup ne bittiğini anlamaya çalışıyordum. bi ara kendime gelir gibi oldum, o arada da sesimin kırgınlığı ile efendim.. dedim. hala sesime anlam veremiyordum. ölümü çaresizce bekleyen hasta gibiydim. ama bu sefer de ondan ses seda yoktu. sanki boş zamanlarımızda kültür seviyemizi yarıştırmak için oydığımız sessiz sinema gibiydi. kalp atışları nefisine işlemişti. karşıdan ses gelmesi üç, dört dakika sürdü önce daha sonra ahme,, beni tanıdın mı? diye bir ses çıkıverdi o kücük telefonun haporlerinden. kelimeler kulağıma birinci sınıf öğrencisinin kelimeleri hecelemesi gibi geliyordu. o kadar yavaş ilerliyordu ki herşey sanki dünya dışında bir varlık zamanın uzaktan kumandasnı alıp durdurup durdurup ilertiyordu. karşıda ki benden cevap bekliyordu. ağızımdan ne çıktığı bilmeyerek kupkuru bir evet dedim. o lafı nasıl dedim, neden evet dedim kendimde bilmiyordum. kelimelerin yavaş yavaş düğümü çözülüyor.
ve yalnızlık sigara külü kadar yalnızlık sezai karakoç
sigara
uyandım ki kar yağıyor
daha sigaram bitmeden,
birdenbire,
kendiliğimden,
derdim elveda
yatak, sigara vesaire;
düştüm yollara. cahit sıtkı tarancı
mesut sanmak için kendimi
ne kâğıt isterim, ne kalem;
parmaklarımda cıgaram,
dalar giderim mavisinden içeri
karşımda duran resmin. orhan veli kanık
bu kollarımı siz taşıyın, arabalara koyun.
ayaklarımı çözün tutup, tutup kaldırın yerden;
demli bir çay mı, orta bir kahve mi şimdi
ya da uzun bir tren mi vagonları sigaralardan şahin candır
kardır sonu bu rüzgârın
yarın kış gülleri açacak
şapka giyeceğiz soğuk karanlıklarda
şimdi büyüdüm çünkü sigara içiyorum ergin günçe
ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
bir cıgara atmışsak denize
sabaha kadar yandı durdu cemal süreya
şu kıravatımı çiviye as gel
sigaramı yak birlikte at arabalarını düşünelim
sarı pirinçten pırıltılı koşumlarını düşünelim turgut uyar
çay, sigara, kâğıt, kalem:
kuş sütü eksik. süreyya berfe
önce bir kenarda durdum, hiç kimse beni çağırmadı
sonra bir yer bulup oturdum.
hadi bir sigara içeyim dedim
olmaz, dedi mübaşir kılıklı kurbağanın biri. edip cansever
akşamdır, iniktir elinin perdeleri,
bileğin, bir sigaranın düşmeyen külü,
tırnakların, devlerin çiğnediği birer bitki,
ucuzlamış uzun bir cekete benziyor parmakların ülkü tamer
önce yak bir sigara
sonra çıkar kalemini
herkes gülüşür, konuşurken masalarda
sen çekil yalnızlığına
şiirinle seviş ismail uyaroğlu
sessizce bir cıgara yakardın
parmaklarımın ucunu yakardın
kirpiklerini eğerdin bakardın
üşürdüm içim ürperirdi
felâketim olurdu ağlardım attila ilhan
ömrüm yaklaşmış sonuna,
çocuklar oynar ötede
ben dayanmış bastonuna
sigaramı tüttürürüm behçet necatigil
sigara dumanı üflüyorum el fenerinin ışığına;
tırmanıyor sarı çizgileri tavana,
kar yağmış bir çiçek oluyor irikıyım boşlukta,
sonra dağılıyor kendi kendine dilsiz duman özdemir ince
bir kadeh, bir cigara, dalıp gidene,
seni, anlatabilsem seni ahmet arif
bakın şimdi şu sayacağım şeylerin
okulu yok
gökyüzünde rastgele bir bulut parçası için
körükörüne tutkunluğun
ağacın birine durup dururken abayı yakmanın
sigara içmekten
kibrit çakmaktan alacağınız keyfin
okulu yok sabahattin kudret
malta kahvesinde akşam oldu
istanbul koktu çay, simit, mor menekşe
yaksana bir sigara, aşksızlık öldürür adamı
yaz nedir ki yoksa, yaralı bir aşk belki ahmet ada