gecenin getirmiş olduğu güzelim sessizliğe limon sıkan midedir.
arkadaş bu nedir ya? gırrrrr, gurrrrr ardından gorrrrr. arada da azgın mart kedisinin çıkardığı o yavşak ses benzeri bi şey geliyor. doktor uyarısı gereği bi şeyler yiyebilmek de namümkün. en iyisi mouse' un kablosunu kemirmek.. merak eden olur, tadını biraz sonra yazarım..
etten elbise, ateşten gömlek giyen hanım aga lady gaga için yapılan sosyal sorumluluk çağrısı. bi daha ki bayramda, tuzlanmış kurban derinizi, hiç olmadı yemediğiniz kelle, işkembe, dalak, dil, sakat at/deve vesairenizi gelin bu uğurda kullanın.
(altyazigec) "son dakika : kaliforniya kasaplar derneği' nden tam destek" (/altyazigec)*
tarih dersinin vazgeçilmezi, savaş nedenlerinin olmazsa olmazı.. öyle ki, herhangi bi savaşın sebepleri arasında görülmezse yürek burkar, isyan ettirirdi..
evet arkadaşlar.. cidden var böyle bir şey. sözlük ortamına alışma sürecinde olan, sözlüğü tanımaya çalışan birçok yeni yazarın içine düştüğü durum bu.. birçoğumuzun başından geçmiş bir durum..
sözlüğün sevilen yazarlarından hbbia ve bluevelve başlıkları meşhurdur bilirsiniz.. görünce hemen anlayacağınız cinsten yani.. işte bu başlıklar, yeni gelen yazarlara çok yenidir ve ister istemez 'dur şuna bi cevap çakayım' refleksi oluşturur bünyede.. bir süre devam eder bu süreç. derken zamanla alışılır tabi, artık şaşkınlık yerine tebessüm vardır yüzlerde..
daha doğrusu 'timsah yürüyüşü yapan fenerbahçeli taraftarlardan zall a benzeyen adam de osvaldo santiago de ramirez' olacak olan, ancak malumunuz meksika sınırına takılan konudur. günlerden bugün, uludağ galeri' de masum ve mazlum bi halde dolanırken fark ettiğim ve gark olduğum ünlü benzeşmesi.*
ehömm, şaka bi yana, timsah yürüyüşü yapan fenerbahçeli taraftarlardan ikinci sıradaki zat-ı muhteremin yüzünün, sözlük admini zall' ı bi hayli andırması olayı.
başlangıç için en doğru karardır. hem telleri koptuğunda da üzülmezsiniz. ince mi telinin beyaz peynir kesmedeki üstün başarısı tarafımca kanıtlanmıştır... artık hazırım deyince alırsınız bi jackson, ohhh mis...unutmayın ki slash de ilk gitarını bim' den almıştı.
var olup da yer tutmamak...aklı tutup, bedeni salmak...
geçenlerde eski yüzler mezarlığına uğradım. yüzler vardı bir yığın, terk edilmiş hepsi...hepsi çocuk yaşında... anlamak istemezdim, yine anladım, hep anlamıştım...
insanlar arasında geziyorum, kendimi kaybettim kaybedeli... görüyorum, gözlemliyorum... yüzeylerden yapılmış silüetler, içleri boş... yüze gülen yüzsüzler, metanın esiri uykucular kaplamış atmosferi. aşkta bile bencillik varsa boş verin her şeyi, boş bırakın her yeri...biz insan olamadık, yüzlerimizi kaybettikten beri...
kusurları örttüğü gibi insanı da örtüyor... çocukken ateşlendiğimizde, annemizin üstümüze örttüğü battaniye gibi... her şeyi unutturuyor...
her şeyin ve herkesin durduğu, sustuğu müthiş bir gece...gözlerinizi açmaktan korkmayın, daha çok açın... onunla bütünleştiğinizde hissedeceksiniz, dizginlerini kavradığınızda aşacaksınız geçmişi, geleceği... kendinizle konuştuğunuzda çözeceksiniz bir çok şeyi...sorun, cevap verin, sorun, cevap verin kendinize...
duvardaki bir kum tanesi kadar durgun ve yokmuş gibi hissedin kendinizi... sonra da sokağa açılan pencerinizden bakın dışarıya...göreceksiniz ki yokluk hep varmış aslında...huzur veren yokluk, gizlenmiş aklında...
bazen gitse de gözlerim, kaçırıyorum, bir ayıptan kaçırır gibi...
bu aynalarda bi şey var? gerçeği yansıtmıyor... sanki yüzüne vuruyor insanın... baktığımda o çocuk beni öldürdüğümü görüyorum, yaşıyorum... bir çığlık gibi, her seferinde... küçücük dünyasında, bir sarhoş kadar mutlu olan çocuk ben... doğum günü pastalarına üflerken masumiyeti süpürüyormuşum meğer, saflığı savuruyormuşum rüzgarımla... yeni anlıyorum...
zaman? katili çocuk benin...akıp giderken takıp gitmiş aslında...ben babanın arkadaşıyım deyip tutmuş elimden...
hayat? hocanın 'çıkarın kağıtları yazılı yapıcam' demesi gibi... hep arkamızdan atılmış bir çelme, hep önümüze konulmuş bir set... annemin ağzıma kaşıkla bastığı şurup kadar ekşi...
konser, tv şovlarında vesaire kulaklıkla görmeye alıştığımız doktor-müzisyen ferhat göçer'in, kanal d'de röportaj verdiği şu dakikalarda kulaklıksız görmenin bünyede oluşturduğu garipsenme olayıdır. bir de şöyle bi şey var;
sözlüğe yeni katılmış ancak nikine başlık açılmamış yazarları keşfeden yazılımdır. yeni yazarları keşfedemiyor musunuz? ilk hoş geldini hep başkaları mı diyor? uuser discoverer ile işiniz artık çok rahat! çalıştırın ve arkanıza yaslanın! yapmanız gereken sadece bu!!!