merkez bankası kararlarının, hedefe giden yolda nasıl etkili olduğunu gösteren mekanizmadır. Faizler enflasyonu nasıl etkiler? sorusunun cevabini verir mesela..
türkçe: kurtarma orani. ben çevirdim, normalde türkçe karşılığı var mı bilmiyorum.
şirket tahvillerinde iflas durumuyla ilgili bir kavram. diyelim ki elinizde bir şirketin borç senedi(tahvili) var. Şirket iflas etti. recovery rate, bu durumda paranızın ne kadarını kurtarabileceğinizi gösterir.
alacaklının, borclunun iflas riskini bir 3. kişiye devretmesidir, elbette belli bir ücret karsiligi. Siz adama düzenli olarak belli bir prim ödersiniz, o da alacaklı oldugunuz kisi iflas ederse size anaparanızı öder.
ilginc bi liste. madem son donem formuna bakıyor, bu sene girdigi butun kupaları alan barca niye 1. degil? niye sampiyonlar ligi finalinde yesil sahaların maymunu ettikleri manchester birinci? iffhs'yi cok yakından tanıyan arkadaslar bunu da belirtirse hos olur di mi?
sanıyorum woody allen hayranı olduğu bergman'a en net göndermesini bu filmle yapmıştır(a midsummer night's sex comedy sayılmaz, o zaten adından bile belli) allen'in odul almak için yolculuğu, otomobilde ailesiyle, arkadaşlarıyla yüzleşmesi, yaban çilekleri'ne açık bir gönderme gibi duruyor.
bunun dışında tipik bir woody allen komedisi, bütün filmlerini seviyorum zaten bu adamın.
1. siz besiktas'i alıyorken o manU'yu alıyorsa: ne derseniz hakkınızdır. ama bu adamlar zaten pes'ten anlamazlar. bir iki mac yapın, ezilmezsiniz. chelsea-besiktas maclarında galibiyetim coktur. eğer pes 2009'sa cisse'yi sahane yazmışlar lan. vieira gibi.
2. "hacı boşver şimdi beşiktaş'ı ben manu'yu alıcam sen de ona göre al" diyorsa: hicbir problem yoktur. daha kailteli oyuncularla oynamak istiyordur, hakkıdır.
edit: bir de bu adamlara laf soyleyenler her zaman:
"al ronaldo'yu calımla herkesi gol at, boyle oyun mu olur?" argümanını kullanırlar. adama laf soyleyeceklerine defans yapmayı ogrenseler daha iyi degil mi? hem kendilerini geliştirmiş olurlar.
ben de buyuk takımla oynamayı severim. ama en güzeli şudur:manU'yu alırsınız, 3-4 maç bir araba gol atarak kazanırsınız. sonra adam sizin cok bireysel oynadiginizi gorur, "biraz da küçük takımlarla oynayalım" der. kazanacağından emindir, siz ronaldo'yla rooney'le yardırmaktan başka birşey bilmiyorsunuz çünkü. manchester city'i alırsınız. 5 tane de onunla çekersiniz. işte o zaman birşey demezler artık, paşa paşa hesabı oderler. bobby fischer'ın dediği gibi: "i like the moment when i break a man's ego"
eşit sartlarda pes oynamak istemektir. random yapınca iki takımın form durumları birbirinden hayvani uzak olabilmektedir. bi takımda 7-8 oyuncu kırmızıyken digerinde yarısı formsuz cikabilmektedir. random yapalım diyenler genelde defans yapmakta zorlanan kimselerdir. "kırmızı" etoo'dan, "kırmızı" ronaldo'dan deli gibi çalım yemekten bıkmışlardır.
ha ortası bulunabilir, butun formları yeşil(orta seviye) yaparsınız olur biter.
lise son.. bizim lisede son sinav icin "ortak sinav" uygulamasi yapilirdi. butun sınıflar karisik girer sinava, test olur bir de. tabii okulun aylak tayfası kopyaya abanır bu sınavlarda, test oldugu icin kolay olur kopya cekmek.
tek geçerim. 15 dakikada bir gidip bi yüzüme su vurdum, kolonya kokladım mide bulantısını alsın diye. tecavuzler mi istersin, işkenceler mi, bok yemeler mi, ne lazımsa..