japon menşeili fukishima üniversitesinin yaptığı araştırmalar çerçevesinde gittikçe sayıları azalan sırlardır.. yapılan tetkiklerde ilginç bazı veriler elde edilmiştir:
- araştırmaya katılan 250 denek yazardan 234'ü, sosyologlar yönetimindeki soru cevap kısmında ''mod..'' diye söze başlayan profesörün lafını ''sayıları çok aaaaaaaaz'', ''iki yüzlüleeeeeeeer'', ''bize anında cevaaaaaap vermiyorlaaaaaar'', ''cimbomlulaaaaaar'', ''fenerlileeeeer'', ''yobaaazlaaaaar'', ''liboşlaaaaar'', ''faşistleeeeer'', ''onların popolarını burmak istiyoruuuum'' şeklinde şiddetli bağırışlarla kesti.. ''biz sadece moda'ya çay içmeye gider misiniz?'' diye soracaktık diyen profesöre molotof kokteyli atan grup, iğneli tüfeklerle sakinleştirildi..
moderatör üyelerinin popolarını burmak isteyen yazar ise osaka akli bozukluklar hastanesine gönderilirken, ismi verilmedi..
- yine moderasyon üzerinde yapılan bir deneyde, moderatörleri eleştiren 10 yazar, sanal bir gerçeklikte sözlük moderasyonuna getirildi.. denek grubu bu yeni moderasyonlu sözlüğe yazarken, plasebo grubu da normal sözlüğe yazmaya devam etti.. alınan tepkiler ilk bir saat boyunca pek farklılık göstermedi ama 1 saat sonunda denek grubu moderatörlerinin intihar girişimleri deneyi sekteye uğrattığı için, bu çalışma sağlıklı bir bilimsellik gösteremedi..
- araştırmalar ayrıca, birbirlerini ''klavye delikanlısı'' tabiriyle tanımlayan her yazarın da aslında ironik bir biçimde bu tabirin parçası olduğunu ortaya koydu..
- uzmanlar, sözlükteki en antipatik yazar profilini de çıkardılar.. buna göre yazdığı yazıdan ''haha ayarı da yersin işte böyle birader'' diye bahseden bir entry giren kişilikler, yazar grubu arasında büyük tepki ve dışlanmaya maruz kalmakta.. ancak yine de daha derine inilen kapsamlı araştırmalar en antipatik hareketin, bir fikire karşı yazılmış bir kontrafikirli entry hakkında, ilk fikri savunan yazarın attığı düzeyli ve beyin fırtınası amaçlı özel mesaja ya cevap vermeyen, ya da ''ben aslında sana karşı yazmadım onu, sen de haklısın, ben öyle ortaya şeyettim : ))'' şekli cevap vermek olduğunu ortaya çıkarttı..
- 20 yazarlık özel bir grup üzerinde yapılan incelemede ise enterasan bulgulara rastlanıldı.. nicklerinin altına iltifatlar girilen bu yazarlar, 10 dakika sonra bu övgü entrylerinin silindiğini görünce huysuzlandılar ve birbirlerine saldırdılar.. güvenlik görevlileri tarafından sakinleştirilen grubun bu davranışı, psikologları şok etti..
- 'ayar verme' hususunda bir başka bilinmezlik de bu araştırmalar sayesinde açığa kavuştu.. sözlük tarihçileri ile ortak yürütülen bir çalışma da, tüm yazıları millete laf sokmak üzere olan yazarların ilk entrylerini girdiği zamanlar incelendi.. ve yüzde 97.4 oranında, bu yazarların ilk 30 entrysinden birinin 'yaran ayarlar' başlığına konulduğu, yazım karakteri gelişme çağında olan yazarın da bu durumdan çok hoşlandığı ve bütün yazım kariyerini laf çarpıtma üzerine kurduğu gözlemlendi.. ilgili yazar gazla uyutuldu..
- bern üniversitesinden konuk olarak gözlemlere katılan isviçreli bilim adamı, denek yazarlarımız hakkında ''bunlar şaşırmış olm.. yalnız japonlar da acayip millet, maymun falan yiyorlar..'' yorumunu yaptı..
deneyler son hızla devam etmekte, her gün yayınlanan raporlarla uludağ sözlük oluşumunun sırları açığa çıkmakta..
bakmaya üşenenler için özetleyeyim; galatasaray trabzonspor'dan gökhan ünal'ı istiyormuş.. haberin buraya kadar olan kısmı, yani galatasaray'ın bir piknik tüpünü forvet pozisyonu için düşünüyor olması bile bence yeteri kadar ilginçken, haberin devamı okuyanları şoka uğratıyor.. çünkü değerli trabzonspor yönetimi ortalama bir türk ailesindeki ne iş yaptığı belli olmayan enişte figürünün tam anlamıyla içini dolduran bu adam için galatasaray'dan shabani nonda, hakan balta, adnan polat, metin oktay, uefa kupası, ali sami yen stadyumu, dünya barışı, 2011 yılı için bir adet 1. tur nba draft hakkı ve bir miktar para istemiş..
bu 'bir miktar para' olayı senelerden beri aklımı kurcalar.. her takas seneryosunda mutlaka ortaya çıkar bir miktar para.. hiç efendi efendi, net takaslar yapmaz takımlar.. ''al mustafa'yı, ver ismet'i.. şurayı imzala.. oh be kurtulduk mustafa ibnesinden..'' yok hiç.. illa ki bir taraf bir miktar da para ister..
nedir oğlum bu bir miktar para? 1 milyon mu mesela? 500.000 mi? neden açıklamıyorsunuz? açıklanmayacak kadar düşük meblağlar mı bunlar? ''kayseri ali için fener'den ilhan + 50 tl istemiş.. yol parası heralde.. fakirlere bak ulan ahahah..'' denmesinden mi korkuyorsunuz? şeffaf olun arkadaşım.. allah allah..
ben misal barcelona başkanı olsam, satarım messi'yi ankaragücü'ne.. karşılık olarak da ceyhun eriş + bir miktar para aldığımı deklare ederim.. taraftarlar tam da beni nou camp'ın santrasına gömecekken de ''olm nerden biliyosunuz lan belki bir milyar euro + ceyhun'a sattım.. hayır nerden biliyosunuz? çok para aldık belki, ederini geçtik messi'nin.. bilip bilmeden.. ön yargılardan kurtulmak gerek.. aa.. hiç yakışmıyor bakın..'' derim..
işte ondan yapmıyolar beni barça'ya başkan.. yapsalar yaparım ama yapmıyolar.. ceyhun da çok istiyor yapmalarını ama yapmıyorlar..
bu ne kariyer aşkıymış, bu ne iş sadakatiymiş anlamadım ki arkadaş.. lan koskoca holdingi benim direktör açıyor her sabah.. sıkıysa ondan geç gel bi de.. elimiz mahkum beraber karga daha bokunu yemeyi bırak, o boku çıkartacak sindirim işlemine başlamadan işe giriyoruz.. şöyle bir plazayı teftiş ediyoruz işte asayiş berkemal mi diye..
akşam da bekle ki senden önce çıkasın patron da sen de tüy işten.. akşamlara kadar baykuş gibi bir tünüyor döner koltuğuna kaldır kaldırabilirsen.. bir kere bizim genel koordinatörle denedik saçlarını kabartıp tısladı kadın resmen.. kendi bölgesini korumaya çalışıyor herhalde.. akşama kadar tuhaf sesler çıkartarak döndü durdu koltukta ödüm bokuma karışmıştı..
yok abi ben bunları haketmedim.. iş dünyası çok sıkıyor canımı.. lan millet 5 buçukta evde oluyor, ben öğlen yemeğimi yiyorum o saatte be.. hayır bi bok yaptığım da yok, anca sözlükte yazı yazıyorum.. o da yapmıyor ama.. kaç defa facebook'ta milete bakarken yakaladım.. sadece bize ibnelik olsun diye çıkartmıyor işten.. tam deli..
bi kere ters psikoloji denedim.. saat 4'te ''nurten hanım ben çıkıyorum iş iş nereye kadar yau? siz de çıkın hayatın tadına varın biraz böyle dört duvar arasında.. insan yaşadığını anlamıyor, gündelik hayatın saçma hırgürü içinde.. güneşli bir günde deniz kıyısında yürümenin yanında mailing metinleri de nedir canım değil mi ama? neyse kaçtım ben..'' dedim.. kıdem tazminatımı almam da aynı günlere rastlar..
bunlar iş dünyasında yükselememenin altın kuralları iyi bakın bak..
ışıl ışıl parlayan gelişmeler butonundan, altıncı nesil yazar alımlarının bitip aynı anda ara vermeksizin yedinci nesil yazar alımlarının başlayacağının müjdesini öğrendikten sonra aklıma gelen fikir..
bence pazartesiden itibaren her yeni gelen yazar kendi başına bir nesil olsun.. ilk gelen 7. nesil olsun, sonrakiler de artık sırayla 750. nesil yazar, 6039. nesil yazar felan.. şu anki durumdan çok daha mantıklı, en azından nesil sayısıyla diğer rakip sözlüklere fark atarız, şanımız yürür.. ne işe yarayacağını anlamadığım, sadece nesil ismi değiştiren yazar alımları da hiç değilse böyle bir amaca hizmet eder..
bence güzel fikir bak..
he bu arada ''yedinci nesil geldiğin den itibaren sözlük bok a döndü moderasyon (!) ise hala uyuyor ! YAZIK YAZIK ..'' diyecek ilk altıncı neslin ip adresinden açık adresini tespit edip evine gideceğim ve camına ninja yıldızları atmak suretiyle ona musallat olacağım.. komik bir tehdit olarak görülebilir ama ciddiyim.. eninde sonunda çıkacak dışarı.. o zaman da artık kobra vuruşu mu dersin, maymun bükümü mü, kaplan pençesi mi.. herhangi bir hayvan geçecek dövüş stilimde ama o kesin.. ninjalığın ilk kurallarından biridir..
başlık sınırı yüzünden kısalttım, başlığın aslı ''esir düşünce yüzüğündeki aspirini içen tırt padişah'' olacaktı.. gördüğünüz gibi bir sik fark etmedi yine krallar gibi anlattım derdimi.. yani burada şuna dikkat çekmek istiyorum ki başlığı ''esirdüşünce yüzüğündekiaspirini içen tırtpadişah'' olarak açıp entrynin başında ''başlık sığmadığı için böyle açtım.gb ...'' de diyebilirdim ama geri zekalı değilim.. anlayan anladı.. anlaması gerekenler de adları üstünde geri zekalı olduklarından anlayamadılar.. çok sinir bir kısır döngüne giriyoruz, çıkalım..
ben hep böyle bizden biri görmek istedim devlet-i osmaniye'nin başında.. hep arslan yürekli, inanılmaz onurlu, astığı astık, kestiği kestik, mıstığı mıstık (3. mustafa.. padişahın küçük yeğen.. çok az bir süre tahtta kaldı.. iç isyanlar sırasında karışıklıktan faydalanıp tahtı ele geçirdi.. o hengamede çıkmış tahta.. bırakmıyor da.. veziri sadrazamı zor indirdiler..) adamlar var tarihimizde.. tabi ki bu gurur duyulacak bir olay ama böyle sevimli kağanlarımız da olsaymış keşke.. bence bu başlıkta tanımladığım adam çok güzel bir insan..
savaşmış, yenilmiş, esir düşmüş yabancı hükümdara..
***
- padişahım bu yenilgiye rağmen batı türk'ün önünde duramaz.. elimizden geleni yaptık ama nasip olmadı.. esir düştük.. türk esir düşmez, biliyorsunuz.. bir türk'e yaraşır bir biçimde allah'a kavuşacaksınız herhalde.. ben sizi yalnız bırakıyım..
+ ya vezir bi bardak suyun var mı?
- hayırdır sultanım, baldıran zehri tesirini susuz da gösterir..
+ ya yok o değil ben zehirli yüzüğü haremde bırakmışım.. bunda aspirin var.. yahu savaş alanı gürültü, stres derken kafa kazan oldu.. bi de kırıklık da var biliyor musun soğuktan herhalde.. söker atar aspirin şimdi vücuttan mikrobu, dinçlik getirir.. ama susuz içemiyorum ben bu hapları boğazımda kalıyor.. yok mu su hiç?
- ..
+ ya parçalara ayırsam yutulur aslında ama..
- padişahım ben tam şu anda hıristiyan olmaya karar verdim.. artık adımı françois olarak değiştiriyorum ve size soysuz köpek olarak sesleneceğim, öyle gerekiyor hıristiyanlıkta çünkü..
+ bi minoset olsaydı o daha işe yarardı ama minosetli yüzük diğer fistanda kalmış.. olsun hiç yoktan iyidir.. aslında hiç başlamıycan ilaca ha bünye alışıyor..
***
en güzeli ya.. ne kahır çekiyorsun iki-üç yeniçeri için.. adamlar her fırsatta kazan kaldırıyorlar bir rahat durmuyorlar.. derdi tasası sana mı kaldı.. hayır manyaklar kazanlardan ne istiyorlarsa.. o kadar yemek yerlerde.. nimet sonuçta..
olm yalnız ben var ya çok pis bi insanım.. beni yabancı ülke ajanları ele geçirsin, işkence durumları olsun, daha o kerpetenle yanıma yaklaşırken bildiğim her şeyi öterim.. tırnaklarımı sökecekler lan düşününce bile bayılacak gibi oluyorum.. onun için siz siz olun bana devlet sırrı felan vermeyin, taşıyamam..
bu yazıyı yazarken aklımda hep antalyasporlu sedat vardı lan.. normalde pis sakallı bir ön liberoyu aklımın her köşesinden uzak tutmaya çalışırım ama bu belirlediğim konsepte cuk oturuyor bu herif.. onun için demek istediğimi anlamayanlar olursa sedat ağçay'la ilgili görüntüleri izlemek için gitsin youtube'a, mahkeme emri ile karşılaşsın, ''hay amını skim doğru yaa..'' desin, ''yıl kaç oldu hala internet kapatılıyor yeaa..'' diyerek de kafasından 3 saniye sürecek yavandan bir özgürlük mücadelesi başlatsın, sonra proxy ayarlarını mı değiştiriyoduk n'apıyoduk onla uğraşsın, yarı yolda ''skiyim lan deli miyim neyim allah'ın antalyasporlu sedat'ını izleyip n'apıcam, gidiyim de şu beni uğraştıran herife eksi vereyim en iyisi..'' diyip bana eksi vermesin kafanızı kırarım eşşeoğlueşşekler.. şurda bişi anlatıyoruz..
bu bahsettiğim stereotipteki adamlar kariyerlerinin zirvesindeki sezonun ara transfer döneminde trabzonspor'un ilgilenip, 2 günde vazgeçtiği, en büyük sükselerini de takımlarının 7. olup avrupa kupalarına katılmayı kıl payı kaçırmasına yardımcı oldukları zamanlar yapan heriflerdir.. turkcell süper lig standartlarına göre 'vasat' addedilirler ama kendilerinin aslında keşfedilememiş birer yıldız olduklarına inançları tamdır.. davranışlarını da bu bilinçsizlik şekillendirir.. nelerdir bu davranışlar, şunlardır:
- karşı takımın en ünlü oyuncusuna ilk şansın olduğunda diklen.. böylece o da sana karşılık verirse kameralar nezdinde 'eşit' görülebilirsiniz belli bir süre.. maçtan sonra da o oyuncu için ''o pozisyonda semih abi küfretti bana.. ben sakindim ancak sonrasında muhammet abi, coşkun abi, dev twigy terliği ve harry abi de üzerime gelince dayanamadım.. özellikle adebayor abi'ye hiç yakıştıramadım sonuçta hepimiz bu işten ekmek yiyoruz..'' felan tarzı bişiler söyle.. (manchester city'le de nerden oynadıysa lavuk)
- futbol geri zekalısı ol.. bu bir davranış biçimi değil ama hepsinde fiks.. daha ikinci dakkadan çift dal rakibe alakasız pozisyonda.. sarıyı gör, 4 dakka sonra da elle topu kes.. hakemlerimiz de aşağı yukarı senin kalitende olduğu için paçayı kurtar bu seferlik ama 12 dakka sonra gidip santranın oralarda rakibe verilen bir taç için hakemi dövercesine itiraz et.. 2. sarıdan siktir olup atılınca hakem sanki steps çalmış gibi şaşır, hayatının en büyük haksızlığına uğramış gibi tepin.. kendine eş arayan erkek bir babun gibi hoplayıp zıpla hakemin çevresinde..
- her şeye itiraz et.. ama her şeye.. para atışında bile hakemi eyyamcılıkla suçla, inanılmaz şaşırmış gibi kahkahalar at, hakemi alkışla.. en az senin kadar kalitesiz teknik kadro ve yöneticilerinin vizyonsuzluğuna hizmeten 'hakemi etki altına almaya' uğraş, başka da bir sikime yaramayacağını bilinçaltı düzeyinde de olsa bil..
- karşı takımda biraz göze hoş gelen top oynayan adamı, seni geçer geçmez için zerre acımadan biç.. ama sağlam dal ki bileğe bir daha seni böyle rezil etmesin.. sonra utanmadan sana sadece sarı kart veren hakeme, yine utanmadan şaşır (bakınız: madde 2 ve 3), hatta ve hatta yerde hayatı gözleri önünden bir film şeridi gibi geçmekte olan meslektaşını zorla kaldırmaya çalış, onu bir sürü 'sen'den oluşan tribünlerine 'az kaldı ayağı kırılacak bir mağdur' olarak değil de ''hemeeeğmizi çalıyoo bu puştlar yerde yataraaak'' olarak yansıt..
- ince hinlikler kovala.. futbolun oyun kuralları içinde yapılabilecek her türlü ibneliği yapmaya gayret göster, hakem bakmıyorken rakibe tükür, onu formasından çek, hakem bakıyorken rakibin en ufak müdahalesinde yüzünü tutup yerde yuvarlan, sniper kurşunu yemiş amerikan başkanı gibi.. bu yaptıklarını 'profesyonellik' olarak gör, en zeki sensin ne de olsa.. en profesyonel de sen ol..
- ince hinlikler kovalamana rağmen, bunları yapmayı aslında becereme.. çoğu seferinde hakeme yakalan, sarıyı yiyince yine hakemler etrafındaki kabile dansı ritüelini yapmaya başla.. ne (misal roberto carlos gibi) futbolun içindeki ince boşlukları sonuna kadar kullanan kurnaz (ama yine de sempatik) bir adam olabil, ne de (misal dennis bergkamp gibi) asaletinden hiç ödün vermeyerek sadece oyununu oynamaya çalışan bir sporcu.. sonra da neden yabancılara ödenen paralar sana verilmiyor diye bağır çağır..
- takım olarak zaman geçirmeniz gerekiyorsa mutlaka thierry henry'den zamanında gördüğün, 'korner direğinin yanında vücudunu kullanarak top saklama tekniği'ni uygulamaya çalış.. 3. saniyede topu kaptırıp takımına kontra yedir..
- surlara doğru değil de yanlışlıkla donanmana doğru ateşle topu, utanmadan da padişaha itiraz et pozisyonla ilgili, kelleni uçurt.. (dayanamadım.. edit de bu saçmalık için ha..)
- soyunma odasında huzursuzluk çıkar.. bunu mutlaka yapman gerekiyor.. yoksa atarlar seni 'kalitesiz türk topçusu' sendikasından.. katı bu konuda kurallar..
- kariyerinin bir döneminde mutlaka kalecinin önde olduğunu görüp defanstan rakip kaleye top aşır..
- maçlarda en çok senin hakkında ''görev bölgesine dönüyor'' denilsin..
- çok hata yaparsan 1 dakika boyunca dravdan hücum pres yap, seyirciler gayretini görüp alkışlasınlar diye.. bu sekansın sonunda mutlaka sana yardıma gelmeyen arkadaşlarına el kol yapmalısın..
- 3 maçın ikisinin sonunda televizyonlara ''hakemler hakkında hiç konuşmuyoruz takım olarak biz..''le başlayan, ''..yeter ama bu takımın emeğine.. bakın biz 3 aydır paramızı alamıyoruz ama canımızı dişimize takarak oynuyoruz.. ayıptır, büyük takımların böyle şeylere ihtiyacı yok.. orada van nistelrooy abi'ye de dedim..''le biten bir hakem mızmızlanması yap..
- 3. lig'de tamamladığın kariyerinin sonunda mutlaka teknik direktör ol.. aynı mantaliteyi sürdür, hatta öğrencilerine de empoze et.. senden kurtulamasın türk futbolu..
gerçekten ülkemizde yabancılara verilen şanslar türklere verilse çok daha değişik yerlerde olabilirdik.. kafadan 2 dünya kupamız vardı zaten de.. bence takımlarımızdan biri copa libertadores'i bile kaldırabilirdi.. işte ama verilmiyor bu şanslar..
hukuki bir zorunluluktur.. 1967 yılında yönetmenler ve yapımcılar arasında imzalanan yeşilçam anlaşmasının maddelerine göre;
- o tarihten sonra çekilecek her aksiyon filiminin mutlaka bir repliğinde ''48 saat'' lafı geçecek,
- her amerikan filminde iki herif arasında kalmış olan kadın mutlaka ilk kocasına dönecek,
- dönemin yeşilçam starları son filmlerinden 20 sene sonra bir çöp evde yaşarken bulunacaklar, çektikleri sefaletten utanılıp onlara kötü bir dizide yan rol verilecek,
- eflak ve boğdan da steven spielberg'e bırakılacaktır..
bu yabancı menşeili aksiyon filmlerinde zaman dilimleri hep saat cinsinden dile getirilir.. yabancı menşeili dediysek hollywood yapımı işte.. zaten amerikalılar dışında aksiyon filmi çeken de yok doğru dürüst.. kültür meselesi.. mesela fransızlara göre sahnesi çekilen aktör o sırada bisiklete biniyorsa bile bu o filmin janrının 'aksiyon' olarak geçmesine yeter..
***
- seni lanet olasıca herif, lucy'nin kılına zarar verirsen seni öldürürüm anlıyor musun öldürürüm!
+ hehehe sakin ol dedektif.. lucy'nin hayatı senin elinde.. eğer -48 saat- içinde 3 milyon doları manhattan-uptown dolmuşlarının oraya getirmezsen lucy'le cennette hasret giderirsin..
- 3 milyon çok para yav.. bizim salihli'deki yazlığı satsam, birikmiş de var yine de 2'yi geçmez.. gel he de bak el sıkışalım 2 milyonda ne sen mağdur ol ne ben..
+ hmm iyi pazarlık ediyorsun dedektif.. hadi yav 2'ye ok maksat ayağın alışsın..
- tamamdır yalnıız buuu manhattan dolmuşları nerdedir?
+ ya in manhattan'a sahil yolundan.. meydana gel.. orda merkez kilisesi var.. kime sorsan gösterir oralarda, sarı dolmuşlar de sen..
- ok.. 48 saat di mi?
+ evet.. biz suçlu olduğumuz için saat cinsinden konuşmak durumundayız.. 2 gün diyemiyoruz.. öyle.. suçluluk kontratında yazıyor yani.. biz de emir kuluyuz sonuçta..
- tabi tabi.. mesela ben de amirimden baskın için izin koparırken hep ondan '24 saat' isterim.. 1 gün dersem aklı bulanır.. eski köye yeni adet getirmeye gerek yok..
+ ya sen ne güzel adammışın ya..
- baba ohioluyuz biz hehe.. toprak çekiyo.. o değil de lucy'le konuşmak istiyorum!
+ siktir!
***
neyin 48 saatinden bahsediyorsun arkadaşım sen? 2 gün desene adam gibi.. 72 saat bile duydum ben bu aksiyon filmlerinde..
***
- şef yapabilirim bunu, bana sadece 136 saat ver..
+ hay amına koyim ne biçim adama çattım ya.. 136 bölü 24.. 13'te 24 yok.. 5'le çarpsak n'ediyo? yirmii.. siktir lan vermiyorum izin mizin.. allah'ın manyağıyla uğraşıyorum ya.. efendi gibi kaç gün süre istediğini söylesen verecektim şimdi vermiyorum.. polis şefi o'donnell mıyım güneş enerjisiyle çalışan bir casio muyum lan ben? siktir!
***
işte bi de soruyorsunuz gerçek hatta matematik ne işe yarayacak diye.. aksiyon filmini anlamanıza yarayacak.. adamlar hem eğitiyor, hem öğretiyor, hem de tahrik ediyorlar tek filmle.. biz hala bir yudum insan'da dönemin vamp kadınının şimdiki içler acısı halini izleyeduralım.. çok kötü anlaşma yapmışız.. kapitülasyonlar bir, bu iki, fatih terim'i ikinci kez milli takımın başına geçiren kontrat üç, fatih terim'i üçüncü kez milli takımın başına geçirecek kontrat da 4 olacak birkaç seneye..
gizem alagöz.. 39 yaşında, tarih öğretmeni.. hasah hashh ahsha hasan sabbah.. evet hasan sabbah'ı gülme efekti olarak kullandım.. oldu mu, bence oldu.. bazıları ''neden?'' der, ben ''neden olmasın ;)'' derim.. ayrıca bazıları ''sarımsak'' der, ben ''sarmısak ;)'' derim.. ve de bazıları ''göz kırpıp durma sikicem kafatasını ha..'' der, ben ''abi aybediyosun ben ağzımı bozdum mu bozmadım..'' derim.. yaşam felsefesi meselesi bi yerde..
harry potter ve sırlar odası ne lan? ''ali kemal ve öğretmenler odası''nın gizeminin yanında ''harry potter ve sırlar odası''nın gizemi nedir ki? yolu bir şekilde öğretmenler odasına düşen küçüğün yaşadığı travma, yüzü gözü belli olmayan bir lavuğa değnek sallayan dörtgöz harry'ninkinden çok daha fazladır benim gözümde.. yemin ediyorum bak o çocuk bir anda büyür.. bir anda hayatın bazı gerçekleri yakalar yakasından, iki saniye önce hayatını mıstık olarak sürdüren herif birden mustafa sarıoğlu (9)'a döner.. ajitasyon yapmıyorum durum gerçekten bu..
zaten ilkokuldasın, her dersine gelen, anandan babandan fazla gördüğün öğretmenini bir nevi tanrı mertebesine yükseltmişin.. ''çocuklar yarın okul gezisi olarak cezayir'e yüzeceğiz, sabah dokuzda şile'den bırakın kendinizi ben sizi orda bulacağım..'' dese ikiletmeyecek kadar güvendiğin adamı/kadını gömleğinde simit susamları çay içerken, gazete okurken, başka sınıfın tanrılarıyla dedikodu yaparken görmek apıştırır adamı..
ben bi kere harita almak için mi ne girmiştim o günden beri kendime gelemedim, eğitime inancımı yitirdim.. zaten roger waters'ın da the wall'u 4-a'nın hocasının gözlüğünü öğretmenler odasına bırakmasını istemesinden sonra yazdığı bilinir..
ama hiç giremeyenler içinse de bir muamma olarak kalır öğretmenler odası.. kapılar hep kapalı falan.. içeride ne yapar öğretmenler toplanıp? oyun mu oynuyorlar, televizyon mu izliyorlar, kola kutusu ezip gol atan kaleye mi çeviriyorlar? bu sorunun cevabını alamadan tahsillerini bitiren nice genç var..
ben cevap vereyim size, erkek hocalar uyuyor, kadın hocalar uyuyan erkek hocaları çekiştiriyor.. bu kadar..
gerçekten şaşırtıcı derecede ruh hastasıdır.. hayır nereden buldun pumayı? hadi manyaksın, bir delilik yaptın kaptın kenya'dan hayvanat bahçesinden falan da niye karının üstüne üstüne sürersin hayvanı? neden bu nefret? kadıncağız o korkuyla o evde nasıl oturur artık? televizyon desen izletmez, gazete desen parçalar, eve misafir sokmaz.. devamlı salonda ''jggaaavvvr mggaaavvvwwwrr!'' falan diye dört dönüp duracak hayvan.. hayır ona da yazık karına da.. odasından çıkamıyor kız..
bi de hem gerici hem sosyopat olan kocalar var, onlar hem puma hem kuma getiriyolar karılarının üstüne.. bazen de kuma olarak pumayı getiriyorlar.. cinsel ilişki zor oluyor tabi hayvan rahat durmuyor.. bi de nikahı kıyacak imam bulmak zor ama sonuçta inanmak başarmanın yarısı..
özellikle gotham polisinin batman'le birlikte çektiği ve 50 cent, lindsay lohan, green day ve özcan deniz gibi ünlü sanatçı ve grupların da rol aldığı tanıtım klibiyle şu sıralar halkla ilişkilerini düzeltmeye çalışıyorlar..
bilindiği gibi gotham büyükşehir belediyespor'un amerikan futbolu takımının nfl ligi'nde oynamaya hak kazanması, bazı dedikoduları da beraberinde getirmişti..
buna rağmen il meclis başkanlığının batman'le davalı olduğu da bilinmekte.. batman'in suçluları kovalarken yüksek meblağda maddi zararlara yol açması, belediye ile arasını germişti.. özellikle son yaşanan olayda kara şövalyenin batmobile ile metrobüs hattına tersten girmesi büyük yankı uyandırmıştı..
ileri görüşlü bir ebeveyn düşüncesidir.. böylece erkek yavrumuz büyüyüp, serpilip kızlarla yakınlaşmaya başlama evrelerinde ismi sorulduğunda gönül rahatlığıyla ''ben profesör doktor necati gülmez..'' diyebilir..
keyfi sürülecek bu akademik aritstlik yalan da sayılmayacağından oğlumuzun vicdanı da rahat olacak, olası bir ilişki de aldatmacalar üstüne kurulmamış olacaktır..
eğer kızınız olursa ise ona güzel bi isim koyun ve ileride kendini prof. dr. olarak tanıtacak her adamdan diploma talep etmesini salık edin.. şunu unutmayın ki bu sözlükten sadece siz değil, birçok kişi feyz alıyor.. maksat herkese yardımım dokunsun.. neyse benim işim var şimdi görüşürüz..
bilumum üniversite, lise, ortaokul, ilkokul ve ana okulu dönemlerinin sınavlarından sonra başıma üşüşen türlü türlü arkadaş kısmısının bana çektirdiği azap..
lan zaten sınavda en sevdiğim yemeği sormuş olsalar sadece, yine de çıktıktan sonra ''acaba yanlış mı yazdım lan mantı diye, bulgur pilavı mı seviyodum lan yoksa.. hoca kesin basıcak 0'ı.. keşke kopya çekseydim hakan daha iyi biliyordu benim en sevdiğim yemekler konusunu..'' diye stres yapacak bir karakterim var.. böyle kötümser, paniğe meyilli bir yapım var.. sen ne diye beni rahat bırakmıyorsun, seri sorularla soğukkanlılığımın son demlerini de ısıtıyor, beni cinnetlerden cinnetlere atıyorsun? bir de arkadaşım olacaksın..
bu röportajla sorgu arası soru bombardımanı, tahsil çeşitlerine göre kronolojik sırayla şu cümlelerle açılır, şu diyaloglara sebebiyet verir idi:
*ana okulu*
- lan patatesleri iyi bastın mı en güzel baskıya öğrtmen iki tatlı veriyomuş öğlen ben süper bastım sen nasıl bastın ki bok gibi mi bastın?
+ basıyo muyduk lan yediydim ben o patatesi allaaaah annem öldürcek beni tatlı neymiş ki bugün?
- profutrol.. boya vardı ki patateste..
+ allaaaah..
*ilkokul*
- olm hayat bilgisi sınavında 3. sorunun cevabını n'aptın?
+ kanı alyuvarlar yapar tabi ki de..
- hee bok.. kanı dalak yapıyormuş hoca öyle demiş.. diğer soruları n'aptın belki onlardan puan alırsın?
+ gerek yok ki ben zaten dalak yapıyo demiştim kandırdım seni.. ahaha.. haha.. hahehe.. nası dalak ya? boş benim diğer sorular..
*ortaokul-lise*
- şşt ibneci tarih testi nası girdi ama.. lan hepsi b çıkıyomuş ha soruların sen n'aptın? nası geçti? ben kodum çocuğu..
+ benim full boş baba.. riske girmem ben sikerler.. doğrum falan gitçek..
- mohahauaha malak 4 yanlış 1 doğruyu götürmüyordu ki..
+ götürüyordu lan gördüm bir yerde öle bişi eminim..
- yarrak götürüyordu.. kimya testini n'aptın?
+ komple d..
- olm 4 yanlış 1 doğruyu götürüyordu o testte n'apt..
+ lan siktir git yanımdan bak allah'ıma kitabıma ağzını yüzünü sikerim senin siktir git lan!
*üniversite*
- hah çıktın mı sınavdan? nasıl geçti lan benim iyi geçti baya..
+ ene biliyim abi yaptık bişiler işte.. yemek yiy..
- 4. soruyu n'aptın.. küsüratlı çıkıyormuş o 45'e tamamlayacakmışsın senin ne çıktı?
+ 1608 mi ne tam hatırlamıyorum.. neyse onu sittir et de..
- oha o ne lan savaş tarihi gibi.. o soruyu doğru bulamamışsan kalanları da o soruya bağlıymış diye bir duyum aldım sen yan gelmişsin.. ne diyorsun?
+ mukadderat..
- kanaatin iyi mi bare hocada?
+ en son yoklama kağıdını kafama attı aramızda bir baba oğul ilişkisi var..
- haha.. gel patatesli poğaça ye..
+ eyvallah ben küçüklüğümden beri patates yiyemiyorum.. midemi yıkamışlar da bir gün patates yüzünden..
yavaş yavaş röportajın kalitesi oturuyor tabi.. şimdi yüksek lisans yapıyorum, şöyle bir diyalog yaşadığım anda bilgilendireceğim sizi:
*master*
- ve şimdi yanımızda ateş geldi.. proje sunumundan şu an çıktı daha duşa bile girmedi.. evet ateş beklenen gün geldi çattı, sunumunu yaptın.. neler söyleyeceksin?
+ valla biz elimizden geleni yaptık gerisi hocalara kalmış.. çok çalışmıştım hakikaten, inanmıştım.. çıktım alnımın akıyla sundum projeyi kimseye vicdan borcum yok..
- özellikle gelişme bölümünde sıkıntılar başgöstermiş sanıyorsam biraz..
+ valla hocanın takdiri o.. bana göre o sayfalarda ters bir şeyler yoktu ama sonuçta son kararı hoca veriyor.. önemli değil benim için gelişme kötü olmuş falan dert değil, proje bütün olarak geçse yeter..
- bir de kopya poziyonu olmuş..
+ ya orada kuruldan bir arkadaş dedi kaynak göstermemişsin diye.. ben tam göremedim pozisyonu ama kaynak gösterdim sanıyorum.. son karar hocanın tabi akşam tv'lerde görücez..
- ne tv'si?
+ ananın tv'si eşşeoğlueşşek bi rahat ver de yoluma gidiyim sinirliyim zaten.. kaynak göstermemişim..
- peki yarın insanların karşısına ne yüzle çıkacaksınız sayın ateş?
+ lan siktir git yanımdan bak allah'ıma kitabıma ağzını yüzünü sikerim senin siktir git lan! (back to the basics)
her türk gencinin içinde minimum seviyede de olsa default olarak varlık gösteren milliyetçilik duygusunun bir sonucudur.. ''evet sayın seyirciler penaltı veriliyor.. portekizli hakemin kararlarını anlamak gerçekten güç..'' tarzı repliklerin, ''avrupa avrupa duy sesimizi, bu gelen türklerin ayak sesleri!'' tezahüratının, ''yapma rüştü..''lerin sonucudur.. bu, sportif bilincimize avrupa tarafından empoze edilen mağdur ve hakkı yenmiş duruşun sonucudur.. amma gaza geldim lan yalandan bir tespit yapacam diye.. bunları yazarken kalktım andımızı okuyorum ofistefdkjgjfg (ayaktayken yazmak zor oldu tabi)..
hiç istemezdim yabancı bir takımla cm oynarken avrupa kupalarında türklerle karşılaşmayı.. lan almışım juve'yi, roma'yı işime bakıyorum birden şampiyonlar ligi'nde karşıma bursaspor geliyor.. be amına koyim ben şimdi nasıl inanıcam ben? nasıl konsantre olucam, nasıl yenmek isticem rakibimi? timsah yürüyüşü yapan orta alana sahip bursa lan bu.. 5 atınca sevinecek miyim? her şeyi geçtim bursaspor nasıl şampiyon olmuş?
daha da kötüsü galatasaray'ın gelmesiydi tabi.. ben ne kadar içimden kan ağlasam da elin aghahowa'sı, stankovic'i dinlemiyor vatanmış milletmiş, taktıkça takıyor valla.. al maç sonucu inter: 5 - 0: galatasaray.. iyi mi oldu şimdi? halbuki maçtan önce tuttosport ''annecim türkler..'', la gazetta della sport ''türk cehennemi!'', corriera della sport ise ''amına koyim italyanlar olarak 20 senedir değişik manşet bulamadık lan sikeyim böyle spor basınını!'' manşetini atmıştı..
yeminle yenilmek istiyordum olm..
ya kimi kandırıyorum, ne yenilmek isteyeceğim.. yönetim ültimatomu dayamış, ben kalesinde cafer cafercan isimli fake bir kalecinin durduğu galatasaray'a mı bakıcam lan? bana ne kalmasalarmış şampiyonlar ligi'ne.. sonuçta avrupalıyız biz, yakaladık mı affetmeyiz.. masabaşı oyunu felan da yaparız.. her şey mübah kazanmak için.. avrupa takımıyız çünkü..
(içimden ağlıyorum)
not: faşist olmadığımı göstermek için söylüyorum; isteyen kürt takımını yendiğinde de üzülebilir.. avrupa kupasında nereden bulacaksan diyarbakırspor'u artık orası senin bileceğin iş.. bütün dünya halkları kardeştir..
şu sözlük denen platformdaki en can sıkıcı varlık.. hadi madem kendini sözlükteki saftoriklerle dalga geçecek kadar yemiş yutmuş sayıyorsun sözlük olayını, bare bu iddianı temellendirecek birazcık yeteneğin, birazcık ince zekan, birazcık 'başka' bir tarafın olsun.. hep aynı başlıklar, aynı kısa ve imla utancı entrylerle, aynı şekilde, aynı tipler tarafından açılıp, aynı tipler tarafından takip ediliyor..
biraz athinganoi gibi falan olun lan.. herkes sazancı olmuş anasını satayım zaten.. sanki çok matah bir şey..
neyse ne diyorduk.. heh, top kek yiyen kızların kaltak olduğu gerçeği..
2 gündür herkes bu eyleme tek pencereden bakıyor: selçuk özbek ve imf başkanı olayın kahramanları olarak öne çıkartılıyor, bir nike ayakkabı ile sermaye, kapitalizm, sosyalizm gibi ağır kavramlar ve bu kavramların türkiye üzerindeki etkileri üzerine sıkıcı yorumlar yapılıyor..
ama bir kişi hep unutuldu şu ana kadar.. onun hiçbir suçu yoktu halbuki.. aklına takılan bir soruyu, strauss-kahn'a sormak istiyordu.. hiçbir şeyden haberi yoktu.. masumdu..
bakın adını bile bilmiyoruz herifin.. düşünsenize, onun da ailesi, arkadaşları, sevdikleri var.. 2 gündür şu küçük düşürücü görüntüyü izleyip duruyorlar: sakallı mikrofonu alıyor, efendi efendi tam sözüne başlayacak kafasına ayakkabı atılıyor lan.. asıl kurban o..
belki de asıl hedef de odur. bir kız meselesi vardır.. nike'ın hedefi, onun kafasıdır, imf sadece bir perdedir kim bilir? bildiğim tek şey o adam bir daha hiçbir panelde söz almayacak, soru sormayacak, elini taşın altına sokmayacak.. kendine güveni, 2 gündür bütün avrupa televizyonlarında tekrar tekrar parçalanıyor..
o, soruyu soran pis sakallı çocukcağızdı.. kafasına komünizmin çekici indi..
bakın bütün gardımı indirdim, bütün gururumu ayaklar altına aldım ve saf bir dinginlikle siz değerli uludağ sözlük yazarlarına yalvarıyorum.. basit bir yazar olarak yalvarıyorum.. bir gammaz olarak yalvarıyorum.. belki birazcık obsesif bir insan evladı olarak yalvarıyorum.. ama şuna eminim ki, haklı olarak yalvarıyorum..
ben gammazlamakten ve/veya mesaj atmaktan yorulum artık pes ettim.. sonu gelecek gibi gözükmüyor.. işte onun için gözyaşlarıyla size yakarıyorum işte: açmayın bu başlıkları.. bakın ayaklarınıza kapandım..
neden? neden bu başlık? neden (atıyorum) hakan peker in los angeles lakers a transferi diye ayrı başlık açıyorsunuz? bu başlıkta yazabileceğiniz, derinlemesine inceleyebileceğiniz hangi nokta hakan peker veyahut los angeles lakers başlıklarında irdelenemez? neden bu başlık kirliliği, bu gereksiz çeşitlilik? neden?
yaz hakan peker başlığına, ''los angeles lakers'a transferini doğru bulmadığım şarkıcı.. orada fazla şans bulamaz.. bence daha çok şans bulması için rusya ampüte milli takımı'nı tercih etmeliydi..'' diye.. yaz bak artılamazsam götümü hem los angeles lakers camiası, hem rus ampüte mlli takımı hem de hakan peker ve sevenleri siksin..
bu isyanımı duyun kardeşlerim! bu çağrıma kulak verin yoldaşlarım! bu acımı dindirin suretlerine kurban olduklarım! hadi..
bakın allah'ın adını verdim..
yok daha vermemişim ama şimdi veriyorum: allah tepenizden baksın..
not: gün olur da hakan peker los angeles lakers'a transfer olursa bu ilginç gelişme için hakan peker in los angeles lakers a transferi başlığını size bile bırakmam ben açarım lan..
atatürk değildir.. bahsettiğim 'ata'dan kasıt atatürk değildir yani, normal ata.. hani şu atasözü kelimesindekilerden, biyolojik ve kültürel mirasçıları olduklarımızdan.. ata işte.. yalnız tanım çok komik oldu ha, ''atatürk değildir..'' ne lan? ''spider-man değildir..'' ya da ''tan sağtürk değildir..'' de diyebilirmişim yalan olmazmış..
bu ata, doğal olarak, geçmiş zamanlarda yaşamıştır.. bütün nesildaşları çatır çatır ileride atasözü olacak aforizmalar üretiyorken, toplumlarının sosyo-kültürel gelişimlerine bir nebze de olsun katkı sağlıyorlarken, bu atamızın aklına öyle afilli bi söz gelmemiştir.. ve bu durum onda çok sıkıntı yaratmıştır muhtemelen.. hiçbir şey olmasa insanın kendine güveni sarsılır sonuçta.. olsun o da atamızdır, saygımız hürmetimiz büyüktür.. burada bu dakikada ata ayıracak halimiz yok..
- ne edersin necip aga, keyfin hoş mudur?
+ n'apalım boran bey, bugün de bulamadık özlü söz.. düşünüp duruyoruz elden bir şey gelmiyor.. sende durum ne haldedir?
- ben ''ağaç yaşken eğilir''i buldum valla büyük sükse yaptı otağda..
+ yapma yav ne demektir ki o?
- işte ağaçlar da daha fidanken eğilir, bükülür şekillerini alır ya, insanların da ne olacağı küçüklüklerinde belli olur o hesap..
+ doğru dersin boran aga güzel bulmuşun.. tebrik ederim..
- eyvallah.. bizim damat da geçen ''ayağına yorganına göre uzat''ı buldu.. hiçbir şey yok sende öyle mi ha?
+ ya aslında ''yumurtanın sarısı cırcır eder'' gibi bir çalışmam var ama bilmem ki nasıldır?
- öyle olmaz bu iş necip aga.. sen istiyorsan bırak bu söz bulma işini, sonuçta davul bile dengi dengine çalarmış.. oha allah'ıma bir söz daha buldum.. davul bile dengi dengine! nası söz? süper söz.. hemen yayayım bunu..
+ haha çok iyi pek iyi.. ya şeyi de yaysana bu arada bak, ''evde inek var ise, neyleyeyim ahırı..'' bak bu biraz sürrealist bir söz anlaması zor ama tutar belki de..
- yok necip aga olmaz öyle..
+ göt evladı..
- babandır..
yazıktır yani.. halbuki sen de atasın.. sadece edebiyat yok ki ilgilenebilecek.. spor falan yap.. ata sporu olsun..
''herhangi bir şeyin krizine girmek günümüzde bir statü göstergesi haline geldi..'' cümlesiyle, 'allahhh allahh' nidaları eşliğinde giriyorum yazıya.. çok acayip sosyolojik çıkarımlar yapıcam..
sinir krizi geçirmek, isteri krizine girmek falan derken 'tatlı ve çikolata krizinin gelmesi' de turistik bir iş dünyası sosuna bulanmış dejenere (sosyolojik tespit yazısı yazacaksan bu kelimeyi kullanacaksın bir yerlerde yoksa hoca bakmadan direk 0 veriyormuş) bir orta yaş neslinin belirtmekten keyif aldığı krizler arasına girdi.. her kriz mübah abi.. minimalist bir cafe'de arkadaşına yorgun gözler eşliğinde (ama heyecanla) anlatmak için kalp krizi geçirme niyetiyle günde 6 öğün kfc yiyen insanlar biliyorum.. yani bilmiyorum da olabilirmiş gibi geliyor.. gazımı aldım gidiyorum şimdi bir kfc için kırmayalım birbirimizi ağır konuşurum..
özellikle kadın kısmısında çok oluyor bu çikolata krizi.. ee artistik de bişi niye duyrulmasın di mi?
- tamam şu mailingleri de yapalım sonra ajansın gönderdiği görseller üzerinde takımla çalışmaya başlayabiliriz..
+ yalnız mürsel bey bana bi izin vereceksiniz benim çok fena çikolata krizim geldi.. bi kutu madlen yemeden verimli olamam..
- oha işe aldığım karıya bak.. tek başına şeker bayramı gibi..
+ lütfen mürsel bey seviyeyi koruyalım..
- sus len milka..
hayatımda çikolata krizine girmek nasip olmadı.. bir kere çok heves ettim, gittim anneme ''anne sabahan beri çok fena tahin helvası krizindeyim hemen hazırlasana bi ekmek arası.. varsa sakız reçeli pekmez felan da olur..'' dedim, 12 yıl oldu kadın hala gülüyor.. n'apacaksın kişinin kırsallığı onu metropolün göbeğinde bile buluyor, kendinden kaçamazsın..
yalnız aynı repliği benim annem falan da kullanıyor arada.. burda dejenere mejenere diye öttüğümü görürse bacaklarımı kırar.. ki belirteyim zaten, bir topluluğu dejenere olarak nitelendirmek de gözümde çikolata krizinin gelmesinden birkaç adım geride bi saçmalıktır..
kahvesi de var bunun.. kahve krizi.. o kriz de kalp krizine yönlendiriyor seni bir zaman sonra.. cafe'de anlatırsın..
vay vay vay başıma bu da mı gelecekti.. daha kendim kapağı atamadan ekşi'ye başlıklarım gitmiş.. size de kırıldım uludağ sözlük yazarları.. hayır insan bi uyarır, ''ninja'' der, ''bak senin dehayı keşfettiler ekşi'dekiler, başlığını çalmışlar ama var sen onlarla bir olma, bu çocukluklarını yanlarında bırak, büyüklük sende kalsın..'' der.. der de ben yine olanca çamurluğumla bunun reklamını yaparım o ayrı.. ama bir dürtmenizi beklerdim.. yok.. 5 aydır duruyormuş başlık..
lan yazarlığımız da yok ki göğsümüzü gere gere hakkımızı savunalım.. etik değerlerden, sözüklerin dayanışmasından hatta iyice gaza gelip bilişim suçlarından falan bahsedelim.. böyle uzaktan izliyoruz.. yalnız o başlıkta theodore bagwell diye bir yazar var (ki yüksek ihtimal buradaki t bag'dir) o çok delikanlı adammış bunu gördüm.. hemmen yapıştırmış 'uludağ sözlükten başlık çalmak' bkz'ını..
şaka maka insan yine de gururlanıyor.. ben de başlığı çalan herifin bi başlığını buraya çalayım dedim eşitlemek için durumu ama vazgeçtim.. yarak gibi yazıyo adam..
edit: yalnız google görsellerde rapper ninja diye arama yapınca ilk sonuç küçük ibo resmi oluyor.. bunu paylaşasım geldi.. mümkünse nickimi yakmak istiyorum, moderasyondan ricam..
arkadaştaki gamsızlığa bayıldım.. bu vurdumduymazlık, bu rahatlık herkeste olsaydı bak şuraya yazıyorum savaş mavaş olmazdı.. gül gibi geçinip giderdik planetçek.. tuvaletin mi geldi, indir işe.. ohh.. ne bekleycen..
işte bu hakem kardeşimiz de kitlelerin dikkatini hayatın boşluğuna çekip, yaşamdan keyif almayı bekletmemek adına ilk kurşunu atmıştır.. bir nevi dünya barışı için mücadelesini başlatmıştır gözümde..
olm öyle bir başlığa hamle ettim ki ben bile bi bok anlamadım.. altar egom yazıyo bunları şu an.. küfrederse kusuruna bakmazsınız artık..
lan şu sürprizli son sikini kim çıkarttı bilmiyorum ama benim 7. sanat zevkimin içini sikti.. olm doğru düzgün çizgi film bile izleyemez oldum lan, sonu ters köşeye yatırcak diye.. bi heveslerini alamadılar.. katil yakalandı sanırsın, hoop aslında herif şizofrenmiş kendisi yapıyormuş her boku.. bütün vampirler öldü sanırsın hoop en iyi adam esas vampir çıkar.. film bitti sanırsın hoop her şey aslında bir delinin kafasının içindekilermiş felan.. şöyle bir iddiam var zaten, film yapımcıları psikolojik rahatsızlıklardan, psikolog ve psikiyatrlardan daha fazla ekmek yedi..
yeter arkadaşım.. adam gibi filmimi izlemek istiyorum.. romantik komedide bile kızın aslında robot olduğunu görmek istemiyorum..
''olm sonunu süper bağlamışlar yaaa..''
siktir..
böyle film çekicem işte ben.. efendi efendi sonlanacak hikaye.. kötü adam kötü çıkacak, hapse girecek.. iyi adam güzel kızı kapayacak.. hiç kimse de yok aslında o çift karakterliymiş yok aslında onun kalbi temizmiş yok aslında neco manyakmış saçlarına pudra şekeri sürüyormuş olmayacak.. neyse o..
böylece yeni bir devir açıcam sinemada.. herkes şoke olmuş çıkacak filmden.. ama işte para lazım çekmek için.. bende fikir çok aslında ama finansman sorun.. insanlar bu değişikliğe hazır olmayabilirler, hala muhabbet kuşu gibi sonda sürpriz beklemek isteyebilirler.. yerinde saymak isteyen bir topluluğu hiçbir güç ileri itemez.. oha lan güzel motto oldu..
lan anamın babamın düğün kasedini izleyemiyorum diyorum size.. sonunda meğersem aslında bütün düğün salonu bir yanılsama çıkacaki düğün kır düğünü çıkacak diye.. aklımı yitirdim, bir hollywood yapımcısı keşfetsin beni..
gördüğünüz gibi yetkili merciler halkı paniğe sürüklememek adına yakalanan şeyin bir köpekbalığı olduğu konusunda ısrarcı ama fotoğraf her şeyi anlatmakta.. ne yazık ki elimizde olan gerçeği görmezden gelemeyiz: marmara'da dev pipiler yüzüyor..
bu realiteyi sindirdikten sonra önemli olan bundan sonra sergileyeceğimiz tutum.. bir kere öyle mayıs dendi mi haliç'e denize koşmak yok.. artık sularımız güvenli değil çünkü.. haliç demişken burda balık tutarken de ihtiyatlı olmakta fayda var.. kefal yerine testis falan tutabileceğiniz gibi, resimde de görülen dev penislerden biri sizi haliç'in derinliklerine çekebilir..
bu arada bu şok gelişme ile ilgili biraz da iyi haberler verelim: zoologlar ve ürologlar bu dev penislerin, göründüklerinin aksine son derece insancıl yaratıklar olduklarını savunuyorlar.. ancak yine de yunus gibi bunlara tutunup yüzmek pek hoş sahneler vermeyebilir..
hep küresel ısınmadan oluyo bunlar.. hırsımız bizim lanetimiz oldu, denizlerimizde çükler yüzüyor..
zall/ ve eveeeet, uludağ sözlük'te bir rekor daha kırılıyor.. bu ''başlık yeterince açıklayıcı olmadı sanırsam'' cümlesiyle başlayan tam bir milyonuncu entry oldu! alkışş alkıışş!
rapper ninja/ a-aa.. hakkaten mi diyorsunuz, hiç de haberim yoktu..
zall/ evet sevgili ninja evet.. bu onur senin.. gerçekten sözlük için önemli bir dönüm noktasına imza attın! düşüncelerini alabilir miyim?
rapper ninja/ ee gerçekten büyük sürpriz oldu.. sonuçta insan her gün adminle konuşmuyor.. tabi moderatör değilse, o zaman konuşuyor olabilir bilemem.. moderatör olmadım hiç.. bence moderatörlerin de işleri zor..
zall/ evladım amına koydun coşkunun..
rapper ninja/ pardon..
zall/ bir milyon entry sevgili yazarlar.. dile kolay..
rapper ninja/ abi yazıya başlayabilir miyim yavaştan öğle yemeğine yetişeceğim daha..
zall/ bittabi bittabi biz seni daha fazla tutmayalım.. evet alkışlarınızla rapper ninja!
deli mi ne.. neyse konumuza dönelim..
yapacak bir şeyi olmayan bir adamın, herhangi bir beklemeli ortamda -ki bu dolmuş olur, otobüs olur, metro olur, iş yeri olur, barcelona ceza sahası olur, mikrofon bulmuş ferhat göçer etrafı olur vs..- sıkıntıdan o ortamdaki en güzel kızın (barcelona ceza sahası örneğinde bu kız carles puyol olmakta) başrolü kendisiyle paylaştığı bir aksiyon filmi hayal etmesi, başlıkta anlatılmak istenen fanteziyi şekillendirecektir..
''lan üf ne tatlı kızmış arkadaş.. dolmuşla beşiktaş'a gidiyoruz ama ne gibi bir tanışma sekansı gerçekleşebilir ki.. umutsuz bir aşk benimkisi.. halbuki ne olurdu şimdi şu yola bir bomba atılsa.. teröristler bu dolmuşu kaçırsa.. herkes korkudan altına sıçarken ben ön koltuğa oturmuş adamın elinden kaleşnikof'u kapsam.. onla boğuşurken şu demin benim paramı uzatmayan götün evladı vurulsa.. sonunda ben teröristi dize getirsem ve arabayı kullanan teröriste hamle etsem.. direksiyonu yakalasam.. kısa ve ölümcül bir kavga olsa.. herkes bağırsa arkadan.. sonunda direksiyon hakimiyetini ele geçirip teröristi arabadan dışarı atsam.. dışarı çıksak birlikte.. tam kurtulduk derken en arkadan bambaşka bir terörist gelse ve şu gülyüzlü kızı rehin alsa.. ben 'sakin ol adamım sakin ol aptalca bir şey yapma!' desem.. diğer herkes korkarak kaçsa bir ben kalsam.. teröriste bu işin onunla benim aramda olduğunu ve kızı bırakmasının yerinde olacağını belirtsem.. kaleşnikof'u yere atsam.. terörist de kahkaha atıp kızı savursa ve beni vurmak için silahı tam bana doğrulturken ben atik davransam ve ona doğru atılsam, tek yumrukta teröristi sikertsem.. bana yalvarsa abi öldürme beni diye.. tam o anda gülyüzlü gelse 'tamam o buna değmez!' dese elimden tutsa.. teröriste tükürüp gülyüzlümle uzaklaşırken terörist olacak puşt cebinden bir bıçak çıkartıp arkamdan seğirtse, tam kızı bıçaklayacakken ben araya girsem, bıçağı ben yesem, o anda da polisler teröristi vursalar.. hastanede gözlerimi açsam, yanımda gülyüzlü.. ah be.. ananıskim taksim'e gelmişim lan!''
böyle olur işte.. yalnız ben böyle mal bir terörist grubu görmedim.. bi kere amaçları belli değil.. öyle otoyol bombalayıp rastgele dolmuş kaçırıyorlar, n'apacaklarsa.. neyin teröünü yapıyorsun ona bi açıklık getir başta..
neyse kaçtım ben hadi yemeğe..
zall/ dur ödülünü merak etmiyor musun?
rapper ninja/ neymiş?
zall/ tam bir ay ücretli izin!
rapper ninja/ çaylaklık yani..
zall/ evet!
rapper ninja/ ücret ne kadar peki?
zall/ ücret yok!
rapper ninja/ e abi ücretli dedin..
zall/ demedim!
rapper ninja/ ya nası demedin ücretli dedin şimdi..
zall/ evet alkışlarınızla!
rapper ninja/ ya bi dakka adam mı yiyosunuz abi bi dak.. lan alkışlamayın iki saniye.. ya zall.. abi.. ücret dediydin..