tecrübeli yalnız,mükemmel kaybeden,kibar insanlardan nefret eden baş erkek karekterin,öğretmenin ısrarıyla(daha doğrusu öğretmeninden dayak yemesiyle) sosyalleşmesi için katıldığı gruptaki maceralarını anlatıyor.işin aslı daha farklı aslında...
başrol erkek karekterin kibar kız yorumu:
--spoiler--
Onlarla sohbet edince meraklanıyor,...mesajlaşınca huzursuz hissediyorum.Eğer telefonda konuşmuşsak,...yüzümde aptal bir sırıtmayla,arama geçmişine bakıp duruyorum.Ama biliyorum.Kibar oldukları için böyle davranıyorlar.Bana karşı kibar olan insan başkasına da kibardır.Ama her zaman,kendimi bunu unutmuş halde buluyorum.Eğer gerçek zalim bir metres ise,...eminim ki, yalan kibar bir kızdır.Bu yüzden, kibarlık yalandır.
--spoiler--
Sürekli beklenti içinde oldum...Sürekli yanıldım.Bir yerden sonra ümit etmeyi bıraktım.Tecrübeli yalnız, tekrar aynı hataya düşmez.Yüz savaştan sağ çıkmış, yalnız bir savaşçı.iş kaybetmeye geldi mi, ben en güçlüsüyüm.Bu yüzden, her zaman...
--spoiler--
verdiğim örnekler sanki iç karartıcı bi anime izlenimi doğurmuş olabilir ama aynı oranda diyalog komedisi de barındırıyor.izlemenizi tavsiye ederim.
birkaç saat önce bulunduğum şehir içi otobüsünde, bir hanımefendinin dudaklarından dökülen soru cümlesi.ha sorunun muhattabı ben değildim,yanındaki hanım arkadaşlarıydı.
yol boyunca bildiğim tüm duaları okudum gülmeyeyim diye!
aklımda hep tabu olarak kalmış -arkayı beşlemek-
bu başlığın daha yeni açılmış olması beni şaşırttı.neyse;
cameron crowe'un pearl jam'in 20. yılı için çektiği belgesel.
utangaç grup üyelerinin yirmi yıl öncesinden bugüne kadar neler yaşadıklarını anlatıyor.
izleyin derim...
baş ağrısıyla entry girme sorunsalı,götüm ağrıdı hadi entry gireyim düşüncesi,kızı vermediler kayınbabaya sulanma ayrıcalığı,elim soğuk ama en azından entryle belirteyim durumu falan filan hede höde gibi kimseyi ilgilendirmeyen,günlük kullanır gibi başlık açan yazarların eylemleridir.
sekizinci nesil yazar(mış).
neredeyse sözlüğe yazar olarak alındığından beri hiç yazmamış.sadece on entrysi var ki bu da yazar olmak için.
nedense kendime çok yakın hissettiğimden nick altını doldurmayı kendime vazife edindim.sözlükte hiç arkadaşımın olmamasından ötürü kendisini arkadaş olarak görüyor ve bu saatten sonra* kol kanat gelmeye and içiyorum. oscar a layık türk filmleri/#10954242-üstad çok şahane yazmışşın.
not:umuyorum birisinin feyk hesabı değildir.öyle olursa çok üzülürüm lan!depresyona bile girebilirim.*
yer/zaman bilmeksizin sonradan fark edilen yaralardır.genellikle banyo yaparken anlaşılan bu yaralar insanda bir an'lığına
derin düşüncelere sürükler.''vay amk bu nasıl oldu lan?! soru ve hayret içerisinde bırakır.tıpkı banyo yaparken fark ettiğim sol baldırımın üstündeki yaraya* verdiğim tepki gibi...
(bkz: bu gün bana yarın sana)*
not:soyunmuşken bir de ben'lerinize bakın sayın yazar.bir iki taneyse sorun yok ama fazlası var ise kötü huylu olabilirler mazallah.
başlık:''son sırada kalan koşucunun bitiş çizgisinde yaptığı artistlik''olacaktı.neyse,gelelim konumuza:
tabi ki bahsettiğim resmi koşular.yani;maraton,50/100/200 vb.koşular.*
neyse yarış başlıyor bu abilerimiz/kardeşlerimiz koşuyorlar.koşuyolar koşuyolar ilk iki bazen üç kopuyor bir yerde ve yarış bunların arasında geçiyor zaten.spiker bi taraftan götünü yırtıyor diğer taraftan izleyenler çığlık falan derken bu son sırada ki abimiz bitiş çizgisine geldiğinde amk bir havalar bi artistlikler görseniz baya baya!böyle göğsünü ileriye atmalar uuff neler neler.
tamam,sende güzel koştun.belli ki hazırlanmışsın o kadar ama bu artistliğin kime?yani sevgilin olsa yerin dibine girer lan!
lütfen ama!
not:hepsi aynı şeyi yapıyor demiyorum.sadece bugün izlediğim bir yarış sonucu bu entry'i girdim.saygılar!
facebook'ta karşılaştığım bir uygulama.tuhaf ama doğru sonuç veriyor.buyrun; http://www.facebook.com/p...¬if_t=share_reply# !/photo.php?fbid=225389560863448&set=a.130402067028865.22496.130397383696000&type=1&theater
düşüncesi güzel uygulaması imkansız olan arınmadır.
kişiliğin olgunlaşması için önem arz eden yegane davranış.bunu başarmak için karşınıza dünyayı değil ondan daha büyük daha sorunlu daha acımasız olan varlığımızı yenmemiz gerekecek. ben değil hep kendim suçlu
savaşma sevişşş politikasından çıkan bir fikir.güzel de olabilir yani muhtemelen?! bence!
bir de gruplar falan olsa?ha!düşünsenize; a grubu:almanya,fransa,italya,türkiye**
her yer salya sümük olup maçlar zorlaştıkça kimse öpüşmekle yetinmeyebilir.***
2011 yapımı animedir.
konusu:zaman-mekan kavramını işleyen ve bunu gerçekte yaşanmış bir olay üzerinden anlatan trajikomik anime.ayrıca john titor animenin çıkış noktasıdır.
başlarda biraz sıkıcı olsada ilerleyen bölümlerde izleyiciyi içine almayı başarıyor.
15 yaş üzerine tavsiye edilir.
--spoiler--
kurisu:(ağlamaklı ifade ile)okabe,mayuri ö-öldü.
türkiye basketbol takımı,avrupa basketbol şampiyonasında 2. tur grup maçlarının son ayağında sırbistana yenildiği için tur vizesini alamadılar.aynı şekilde almanya bizim sırblar karşısında olası bir galibiyet doğrultusunda litvanya ile yapacağı maçı kazanmaya çıkacaklardı. böylelikle gruptan çıkmayı başaracaklardı.lakin biz yenildik.ve almanlar da yenilmiş sayıldı.
karanlık,gürültülü ve sana fiziksel rahatsızlık verecek birinin olmaması...sinema salonunda yalnızlık,yalnızlığı seven insana cennetten bir köşe gibidir.*
yaşam alanları kısıtlanmış,en çok beğenilene daha fazla yiyecek-içecek sağlanmış,her geçen zaman daha fazla ehlileştirilmiş insan türünün yaşadığı yerlerdir hayvanat bahçesi pardon!şehirler.
doğal alanlardan bahsedilirken vahşi kelimesi kullanılması bir o kadar sinir bozucu.türün kendini ve ailesini koruma iç güdüsüyle etrafında oluşan tehlikeye sesini yükseltmesi vahşilikmiş.
tabi öylesine evcilleşmişiz ki bunun ne kadar doğal ve kusursuz olduğunun farkında değiliz.çoğu canlı türü,özgürlük alanına müdahale edilmediği sürece saldırgan tavır sergilemeyeceğini unutmuşuz.son olarak;
''insanları daha az seviyorum diyemem ama hayvanları daha çok''...
(bkz: lord byron)
muhasebede 600 no'lu hesap türüdür.bazı durumlarda ticari mal hesabıyla karıştırılması muhtemeldir.
vizemin 50 yerine 40 olmasına sebeb olmuş s.iktiğimin hesabıdır.*
--spoiler--
hayatında hiç amacı olmayan bir gişe memurunun yanlışlıkla bir banka soygununa katılması sonucu gelişen hikayesini anlatıyor.
filmin türü:trajikomik*
--spoiler--
çok büyük beklentilerle izlemeyin.şöyle söyleyeyim:film bittiğinde kafanızda filmi devam ettirebileceğiniz senaryoya sahip.*
sallama çay satıyorsun onu da ince belli çay bardağına koyma bari vicdansız.her tarafa plazma tv koydun da ne geçti eline;bana sallama çay verdikten sonra ne anlamı kaldı?
(bkz: gün geçmiyor ki bir gariplik daha yaşanmasın)*