tuhaf bir şekilde bugün rüyamda gördüğüm. lisedeyken isteyerek almamıştım ama birkaç arkadaşıma yazmıştım bir şeyler. merak ediyorum, acaba şu an o yıllıklar nerelerde, neler yapıyor.
Almanya'daki patronum öyle şeyler anlatıyor ki, insan hayret ediyor. Devletin nasıl bir şey olması gerektiğini hissediyorsun. sonra Türkiye'ye geliyorsun, ekonomi ölmesin diye halkını öldüren bir hükümet.
feminizm her ne kadar ilk olarak kadın erkek eşitliğini savunsa da, şu an getirildiği nokta çok üzücü. feminist kadınlar, merhaba, sizin en büyük düşmanınız yine sizin içinizde. eyyorlamam bu kadar.
gözlerimle şahit olmasam inanmazdım ama üç tane genç erkek arkadaş takılıyorlardı. ikisi markete girmek istedi. birisinin maskesi yoktu ve diğeri maskesini çıkarıp verdi. üzerine para da verdi. bana da şunu alır mısın dedi. çocuk, diğerinin verdiği maskeyi taktı ve içeri girdi.
hayır, en başta maskeyi takan eleman neden içeri girmedi onu anlamadım.
en iyisi asla olmayandır. mutlaka yapmak istediğiniz işe göre seçtiğiniz bir dil diğerinden daha üstündür ama asla her işte en iyisi o değildir. ama ne derler bilirsiniz, elinizde çekiç varsa her şey çivi gibi görünür. o yüzden herkesin kendince favorisi, deliler gibi savunduğu bir programlama dili vardır.
c güzel ama oop için çok sıkıntılı. bir kere oop'ye alıştığınızda c gerçekten uzak bir rüyaymış gibi geliyor.
c++ çok güzel ama pointer sıkıntısı var. gerçi c++11 ile akıllı pointer olayı geldi, şöyle iyiyiz böyle iyiyiz oldu ama bilemiyorum altan, ben uzağım oraya.
java. mis gibi programlama dili. bir kere yaz, her yerde çalıştır. tertemiz. ama yavaş. jvm üzerinde çalışıyor olması ne yazık ki c++'ye kıyasla onu yavaş hale getiriyor. ama garbage collector'ın yeter senin be. ayrıca jit de güzel, işi hızlandırıyor.
c# çok iyi. windows için masaüstü app geliştirmek için harika. zaten microsoft tarafından oluşturulan bir dil olduğu için windows'ta çalışan appler yapmak için daha uygun bir şey düşünemiyorum. .net you go bruh.
python. bu dil özellikle bilgisayarların hesaplama gücünün artmasıyla beraber patladı gitti. daha önce saydığım dört dilden en büyük farkı yazım şekli. bir kere noktalı virgül koymaya alıştı mı bünye, noktalı virgül atmadan duramıyor. süslü parantez açıyorsun, sonra diyorsun ki, aaa, bu python. okuması kolay, yazması kolay ve yapmak istediğinizi çoktan yapmış bir kütüphane bulmanız olası.
javascript. internetin belası. bu dille ilgili her şey o kadar kötü ki benim gözümde. o yüzden bu dil hakkında konuşmayacağım. neyse ki typescript geldi de, dinamik programlamanın hatalarını düzeltebilir hale geldik.
ve son olarak flutter. evet, biliyorum. flutter bir pl değil. bir framework. evet biliyorum, dart kullanılıyor. ama nasıl ki blockchain yerine herkes bitcoin diyorsa, benim için de dart değil flutter. peki neden flutter? neden react değil, neden xamarin değil? çünkü çok kolay. gerçekten çok kolay. birazcık css, birazcık html biliyorsanız çok rahat bir şekilde ios ve android için aynı anda ürün üretebiliyorsunuz. ve aynı zamanda arkasında google var. daha ne olsun.
yakın zamanda vpn hizmeti vermeyi planlayan tarayıcı. güzel mi? güzel. eklentileri çeşitli ve yeterli. tracking önleyici özellikleri bünyesinde bulunduruyor. mis gibi tarayıcı.
bulutsuz yaz gecelerinin en sevdiğim aktivitesidir. her ne kadar şehir ışıkları parıltısını söndürse de yıldızların, güneyde jüpiter, satürn ve mars; batıda venüs'le beraber ışıl ışıl parıldıyorlar.
verinin petrolden daha değerli olduğu bu dijital zamanlarda gerçekten önem arz eden bir daldır. şimdi bu veri madenciliğinde asıl sıkıntılı kısım, işlemeniz gereken verinin çok fazla olması. veriyi düzgün bir şekilde işlemek için bazı özelliklerinden vazgeçmeniz gerekmekte. veriyi düzenlemeniz gerekmekte. direkt elde ettiğiniz veri, normal haliyle kullanılamamakta. çok boyutlu bir verinin daha düşük boyutlara getirilmesi gerekmekte. sonrasında veriyi işlemek mümkün. ve çıkan sonucun anlamlı bir sonuç olup olmadığının da kontrol edilmesi gerekmekte. şu haliyle bu entry biraz dağınık ama çok daha düzgün bir şekilde yeniden gözden geçireceğim.
asla ama asla uzun dönem için düşünülmemesi gereken para birimi. düşündüm, oradan bildiriyorum. grafiği berbat. şu sıralar diğer altcoinler gibi, bitcoin'in yükselmesinin arkasından gidiyor ama yaklaşık bir aydır yükselmekte olan bitcoin'in etkisini hala hissedemedi. beklemedeyiz, bakalım.
ben değilim.
mühendis olmayı istedim hep. bir şeyleri iyileştirmek, tamir etmek, nasıl çalıştığını anlamak, pratik çözümler getirmek... bunlar hep en sevdiğim şeyler oldu. elindeki herhangi bir sistemi nasıl daha optimize bir hale getirirsin bunu düşünmek ilkokuldan beridir en sevdiğim şeydi.
bilgisayar mühendisi olmaya karar verdim. kazandım bölümü. mis gibi algoritmalar öğrendim. logaritmik zamanda gerçekleşen algoritmalar öğrendim, güzel. sade kod yazmayı öğrendim, güzel. ama şu an işsizim. işin komik yanı iş bulan birçok arkadaşım, arayıp neyi nasıl yapsam daha iyi olur diye bana soruyor. ben de anlatıyorum. sağ olsunlar, iş ilanları gönderiyorlar, belli başlı kişilerle konuşuyorlar benim için. ama olmuyor. henüz olmadı.
peki bu yazdıklarımla iki yıllık bölümde okumanın ne alakası var? işsiz de olsam, ben bilgisayar mühendisliğini seviyorum. masaüstü olsun, mobil olsun, web olsun, ortaya çıkardığım ürünlerden gurur duyuyorum. ben bu işi seviyorum.
şimdi iki yıllık diye, okumasın mı sevdiği bölümü kimse?
yapınca eğlenceli, yapılınca iç karartan durum. elden ne gelir ama yine de yapıyoruz. lichess durumu çok iyi anlamanızı sağlayacak satranç örneğini de bırakayım.
dövüş kulübünde, anlatıcı arkadaşımızın dişi çıktıktan sonra tylor durden tarafından söylenen havalı söz. hiç kimse zamana meydan okuyamaz anlamı da çıkmakta.
edit: the'yı unutmuşum la. işte bunlar hep native seviyede ingiliççe bilmemekten. ben ne bileyim vurgu nedir.
ablamda ve bende bulunan göz kusuru. bunu yazıyorum çünkü hastalık kalıtsal. ablam benden daha ileri evrede ve benden daha kötü durumda. bu durumda ben onun yaşına geldiğimde, sanırım ben de iyicene kör olmuş olacağım. iki gözde de birer derecelik astigmat aslında o kadar fark etmiyor şu an. ama daha ilerisi nasıl hissettirir bilmiyorum. gözlük takmak gidişatı yavaşlatıyor mu, hızlandırıyor mu? üç derece, bir dereceden ne kadar kötü? bu konularda deneyimleri olan ileri dereceli yazarlardan mesaj bekliyorum. evet. teşekkürler.
partileri her zaman tuhaf hamlelerle bezeli olan satranç oyuncusu. tahtanın üzerinde olduğu kadar, tahtanın dışında da tuhaftır. aşırı sempatik ve aynı zamanda dahi bir insandır. severiz kendisini.