Rakiya iki suya bir buz
414 (örnek şahsiyet)
altıncı nesil yazar 0 takipçi 21.64 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    montana jordan

    1.
  1. The Big Bang Theory dizinin spin-off'u, olan young sheldon dizisinin spin-off'u Georgie and Mandy's First Marriage dizisinin baş rol oyuncusu. Epey karışık oldu değil mi ?
    0 ...
  2. uludağ sözlüğün eski tadının kalmaması

    29.
  3. Ülkenin eski tadının kalmaması ile doğru orantılıdır...
    0 ...
  4. ayşegül

    60.
  5. çoğu yazarın yaşının yetmediği zamanlar da dinlediğimiz, billur gibi sesiyle bize türküler söyleyen ablamız...
    0 ...
  6. the way back

    25.
  7. bu film'i seven kişilerin as far as my feet will carry me filmini de sevmesi çok olasıdır...
    1 ...
  8. umut sarıkaya tipi mutsuzluk

    1053.
  9. küçükken kayısı çekirdeklerini kırıp içini yerken, bir tane de şeftali çekirdeğine denk gelmek belki de güzeldir deyip kırıp onu da yemek ama zehir gibi acı bir tadı olması ve ne kadar su içerseniz için o tadın ağzınızdan gitmemesi..
    5 ...
  10. şükrü kabacı

    2.
  11. edirne de yapılan klarnet festivalinde klarnetine kuşlar kondurmuş usta...
    0 ...
  12. sigarasız içki

    20.
  13. çocukluğa dair iç burkan detaylar

    12.
  14. sene 1990, yaz tatilindeyiz insanların arabalarına atlayarak güney sahillerine konaklaya konaklaya gittikleri zamanlar öyle tatil köyü falan daha yok varsa da çok revaçta olmadığı seneler..

    o zamanlar kullandığımız emektar murat 124 ile edirnenin enez ilçesinden antalyaya gitmek gibi çılgın bir plan yapmış aile bireylerim benim haberim yok *yaşta epey küçük o zamanlar ablamla ikimiz arka koltukta kalan boş bir yere sıkıştırılmış vaziyette * annem ile babam ön koltuklarda tıngır mıngır yolculuğa başladık emektar murat 124 bir kaç kere su kaynattı bir kaç kere tekledi ama antalyaya çok ta büyük bir arıza çıkarmadan geldik...

    bilen bilir 90'lı yıllar enez tam bir mahrumiyet merkezi sınır bölgesi diye yabancı turistlere kapalı 2500 nüfuslu çok affedersiniz bülbül büzüğü kadar bir yer ne bir yayın yapan radyo, ne bir kasetçi ne de bir kaset var müzik olarak komple kör bir durumdayım yani müzik zevki muhteşem olan babamın bir iki kibariye bir kaç tanede deli selim kasedinden başka kaset görmemişim..

    antalya da dolaşırken her kasetçinin önünden geçerken "bir gün olur her yer sen olur" diye bir şarkı çalmakta duydukça da kesiyorum dükkanları aşkın nur yengi isimli birinin kasedi çıkmış böyle sezen aksu gibi birşey ama müzikte çok hoşuma gidiyor bu arada..
    arabadan indiğimiz gibi ilk hareketimi yaptım hemen, "ben kaset almak istiyorum" dedim anneme..

    annem ayıptır söylemesi biraz haindir benim belli bir yaşa gelene kadar her isteğimin önüne bir takoz koymayı becermiştir, klasik "paramız yok oğlum" dedi ama bu bana engel oldumu hayır tabiki "benim param var" dedim cebimden biriktirdiğim paralarımı çıkardım öyledir böyledir derken babamın desteğini de arkama alınca annem pes etti tamam dedi girdik kasetçiye babam aşkın nur yenginin posterini göstererek "bu kızın kasedini almak istiyoruz" dedi aldık çıktık ama dünyalar benim o anda arabanın arka koltuğuna gömüldüm o an arabanın içindeki sıcak falan hiç bir şey kalmadı jelatinini açtım yazılarını falan okudum arabanın teybine koymadım ön taraf dolu çünkü bir yerde mola verdiğimizde ön koltuğa kendim oturup müzik ziyafeti çekeceğim kendime niyetim o...

    bizim murat 124'te de böyle garip bir teyp var yanlış hatırlamıyorsam markası sanyo olması lazım hani iki tane büyük çevirmeli düğmesi olup birinden sesin açılıp kapatıldığı diğer düğmeden de radyo frekanslarının ayarlandığı eskilik bir şey ki hatırladığım üzere babam bunu enezdeki aygaz bayiinden almıştı benim bile o zamanki mantığıma ters gelmişti "baba tüpçü teyipmi satıyor niye teyp aldın oradan" diye sormuştum

    bir yerde durduk bizimkiler arabadan malzemeleri indiriyorlar ben büyük bir hızla annemin koltuğuna kuruldum kaseti teybine sokayım mı sokmayım mı düşünüyorum cesaretimi topladım kasedi teybe kaktım çalmaya başladı sevindim hatta şimdi bile hatırlıyorum sevincimi, ilk şarkının ortalarında falanız "işte o zaman var ölouöourm beööen" gibi sesler eşliğinde "brulooup" dedi kaset sardı, başımdan aşağı kaynar sular döküldü teybi kapattım hemen çıkarma düğmesine bastım ama çıkaramadı kasedi hain teyb, ağlamaklı oldum içerdeki çırpınmalarımı gören babam "kafasını uzattı ne oldu ulan üç kağıtçı " dedi benim çakmak çakmak gözlerimi görünce "çekil bakayım kenara" dedi bir iki zorlamadan sonra kaseti vermeye razı oldu adi teyp tabi sardığı kısımlar içeride olmak suretiyle bağırsak gibi uzanmış kısımları ile babam bana baktı "olmaz bu kopar oğlum" dedi iyice büktüm dudaklarımı adam öyle uğraştı böyle uğraştı olmadı en sonunda "çıt" diye koptu o zamanki mutsuzluğumu da hatırlarım öyle kopuk kaset elimde boynumu büktüm oturuyorum gözlerim bir yaşarıyor bir sakinliyorum falan annem "bak çarçur ettin paranı boktan boktan bir şeye " dedi *bu benim için son damla oldu başladım ağlamaya ağlıyorum burnum akıyor burnumu siliyom elimin tersiyle falan babam şöyle sertçene baktı bir anneme, çadır kuruyor o anda işi bitince "kambercan22 gel bakalım seninle bir yere gidip gelelim" dedi bindik 124'e antalya ya döndük geri, babam bir kasetçinin önünde durdu arabadan indi kasetçiye girdi iki dakikada geri geldi "al bakalım" dedi baktım yeni bir aşkın nur yengi kasedi sevinçten havalara uçtum tabi geri döndük annem bir şey demedi bu sefer ama gel gör ki az önce yaşadığım acı tecrübeden sonra bir daha kasedi teyb'e koyamadım antalya yı gezdik geri dönüş yoluna çıktık kaset hep cebimde arada çıkarıp albüm kapağına bakıyorum şarkı sözlerine falan bakıyorum hiç okumadıysam 50 kere okumuşumdur ancak enez'e vardığımızda evdeki teyp te dinleyebildim zaten 1-2 sene de başka kasedim olmadı bunca sene geçti kaset hala bende durur gördükçe hep aklıma kasetin nasıl koptuğu ve babamın bana kıyamayıp yenisini aldığı aklıma gelir arar hatırını sorarım babamın hey gidi..
    2 ...
  15. umut sarıkaya tipi mutsuzluk

    876.
  16. pazar sabahı televizyonu kurcalarken tesadüfen motogp'ye denk gelip bir an sevindirik olduktan sonra, yarışın daha 2. turunda sevdiğin pilotun kaza yapıp ölmesi...
    4 ...
  17. sözlükçülerin ilk otomobili

    5.
  18. 93 serçe...

    evin önünde çalışmadığı çok oldu ama, bir kere bile yolda bırakmadı...
    1 ...
  19. dokuz altı yollarında

    11.
  20. yaşar kurt'un güzel yorumu ile yeniden hayat bulan şarkı..
    0 ...
  21. mustafa topaloğlu

    162.
  22. trt müzik kanalı sayesinde ilginç görüntülerini gördüğümüz adam ne badireler atlatmış haberimiz yok..

    dediğim gibi trt müzik kanalı açık televizyonda baktım eski bir programın bir kısmını almışlar yayınlıyorlar erkan yolaç abimiz bir şey anlatıyor sonra yanına zayıf uzun boylu biri geldi nasrettin hoca gibi takma sakal yapmışlar falan gözüm ısırdı bir yerden derken birden kafamda bir ses yankılandı "fatih mühürdarrr" of dedim böyle bir adam da vardı...

    neyse sahneyi size canlandırmaya çalışayım biraz, o zamana has sahne dekoru önünde * erkan yolaç ayakta yanında fatih mühürdar erkan yolaç'ın uzattığı mikrofona bayat taklitlerinden birini yapıyor *
    taklitte şöyle bir şey " türk hava yollarının bilmem kaç sefer sayılı uçağı ile seyahat etmekte olan sayın mustafa topaloğlu lütfen en acil tarafından trt stüdyolarına geliniz" daha taklitinin bitmesinin ardından yan taraflarına en aşağı iki metre yükseklikten küttt diye bir adam düştü ama bildiğiniz kıç üstü düştü yani arkasından da paraşütü attılar, paraşütün altından kim çıktı dersiniz tabi ki mustafa topaloğlu ama gözleri pörtlemiş yerinden surat pancar gibi, çok belli ki kırmış çanağı o düşüş esnasında adama bir şey soruyorlar cevap veremiyor o derece eşim yanımdaydı "adam kabak gibi patladı ya yere" dedi 10 dakika falan güldüm herhalde sonra mustafa topaloğlu "abidik gubidik twist" şarkısını söyleyince bütün neşem kaçtı televizyonu kapatıp gidip yattım..
    0 ...
  23. trakya sözlük

    42.
  24. sanırım artık bu dünyadan göçüp gitmiş bir sözlük klon'u....
    1 ...
  25. bir bok anlaşılmayan filmler

    281.
  26. ben bu yazıyı 16 yaşındaki halime yazdım

    41.
  27. sen sen ol 2 yıllık okulda okuldur deyip yazma sık kendini biraz 4 yıllık üniversite oku sürünme sonra..

    sen sen ol o kızla kavga ettiğinde çok ağır konuşma içine dert oluyor sonra ne yapsanda o kelimeleri çıkaramıyormuşsun hayatından.

    6 tane bira içilip kar yağarken arabanın gazına abanılırmı hayvanat akıllı ol biraz..

    bir de en önemlisi 2000 yılında senin arkadaşlarınla gölete baraja gideceğin gün gitme, tut babanı kolundan bir hastahaneye götür bir tane dil altı versinler...
    1 ...
  28. sözlük yazarlarının olası mezar taşı yazıları

    169.
  29. şekilli taş yaptık diye şarap dökmeyin bazı ibneler gelip taşı kırıyor sonra..
    2 ...
  30. başa gelebilecek en dumur olay

    22.
  31. gölette balık tutarken karşı kıyıya bildiğin bir atlı yeniçeri gelmesi şöyle osmanlı tuğralı palabıyıklı...

    küçük bir şoktan sonra ilerideki mera'da muhteşem yüzyıl dizisinin çekildiğini öğrenmen..
    3 ...
  32. sözlük yazarlarının itirafları

    32238.
  33. eşimin sıcakta su içsin diye kap kap su bıraktığı güvercinleri her sabah tekme tokat kovalıyorum balkondan,

    birberlerimi yiyo adiler her tarafa da sıçıyolar..
    7 ...
  34. face de tatil fotoğraflarını yayınlayan kız kurusu

    1.
  35. şöyle şortlu mortlu kıyafetlerini giyer güzelinden makyajını yapar şekil şekil fotoğraflar çektirir face'de yayınlar çarşaf çarşaf, kime kendini gösterdiği belli değildir ve fotoğraflara 1-2 akrabasından başka kimse yorum yazmaz..
    0 ...
  36. 30 unu devirmiş bekar erkek

    14.
  37. dışarıda kafa çekmek için bekar arkadaş bulmak konusunda git gide daha fazla zorlanan erkektir aynı zamanda
    4 ...
  38. ben bu yazıyı sana yazdım

    6347.
  39. bir yazı yazmak geldi içimden öyle sakin ve sessizce
    insan kimi zaman çenesine hakim olamıyor bunun sonuçları kimi zaman katlanılmaz olsa da böyle bir hatanın sonucunda yaşananlar insana hem tecrübe hem sıkıntı bırakıyor...
    sıkıntı dediğin bir yerde çözüm bulma süreci ama bu süreç ne kadar gecikirse insanın sıkıntısı da büyüyor ağırlığı artıyor ben istemedim böyle olsun ama yine de böyle olmasının sebebi benim herkese gösterdiğin affediciliği bana göstermedin bu da senin seçimin tabi..
    şimdi dargın gibi görünmesek te dargınız seninle eski güzel sohbetleri tekrar yapabilirmiyiz bilmiyorum ama eğer ki yapamazsak çok üzüleceğim tabi ki yolumuza devam etmekten başka çare yok, görüşmüyoruz diye ben senden kopacak değilim devamlı seni takip ediyor olacağım çevrende ılık bir lodos rüzgârı gibi sadece lodos rüzgârı gibi başını ağrıtmayacağım ve seni sersemleştirmeyeceğim
    zaman içinde çok kişi tanıyor insan kimi iyi kimi kötü ben seni hep iyi bildim iyi birisinde zaten, umarım gün gelir yalnızlığın biter ve senin de mutlu bir yuvan olur..
    2 ...
  40. michael schumacher

    200.
  41. 2011 canada gp'de pist iyice kurusun diye 2 saat bekleyip, bir de bezle silmedikleri kalan yarış yönetimi yüzünden podyumdan olmuş kurt pilot

    her zaman saçma olduğunu düşündüğüm drs sistemi de yine saçmalığını gösterdi eğer sollanacaksa götü yiyen sollasın kardeşim saçma sapan sistemlerin desteği ile olmaz bu işler adam bütün gücü ile yarışa asılmış elinde ne varsa ortaya koyup kağnı gibi arabasını o noktaya kadar getirmiş sen hem adama drs ile saldırıyorsun bir de adama kendini savunmak için hiç bir şey vermiyorsun böyle adaletmi olur yahu.. araban zaten hızlı güzel kardeşim o kadar iyi pilot iseniz kendi yeteneğin ile geçseydiniz keşke..

    kısaca bildiğim şudur ki kaç sene sonra ilk defa yarışın sonlarını ayakta seyrettim ve siz bana bu zevki asla veremiyorsunuz sağol schumacher eskilerden bir gün yaşattığın için olay yeteneğe kalsa ordakilerin hepsini tek tek harcıyacağını hatırlattığın için...

    ne demişler kurt puslu havayı sever.
    4 ...
  42. hayatta mutluluk veren küçük şeyler

    517.
  43. sabah uyandığınızda yattığınız yerden odanın içinde göz gezdirirken 6 aylık oğlunuzun beşiğin kenarlarına tutunmuş ve yarı beline kadar kalkmış halde sizinle göz göze gelmesi ve oğlunuzun size gülerek "babba" demesi..
    4 ...
  44. 30 yaş bunalımı

    5.
  45. sabah yataktan kalkarsın hatta tam olarak kalkamazsın belin tutulmuştur çünkü içinden "ulan bu fazla kiloları vermem lazım" dersin yerde akşamdan kirliliğe atmaya üşendiğin çorapların vardır onları alır kirliye atar yavaş yavaş yürürsün evin salonuna doğru,
    hava bulutludur böyle yağdı yağacak zaten kararmış olan için iyice kararır koltukta bir süre oturursun sessizce canın bir şey yapmak istemiyordur ama işe gitmen lazımdır sallana sallana giyinmeye gidersin eşine bakarsın, sonra da beşikteki oğluna hayatının akış yönüne bakıyorsundur aynı zamanda sessizliğini bozmadan çıkarsın evden, gidip emektarı çalıştırırsın karşı apartmandan 20 yaşında bir zibidi çıkar bmw z4'e biner basar gider bir süre arkasından bakıp düşünürsün "nerde yanlış yaptım acaba" sonra gaza basıp çalıştığın yere gidersin iş yerindeki simitçiye dönüp "dayı ver bir simit" dersin simit elinde ağır adımlarla çalıştığın bölüme doğru yürürsün koltuğuna oturup simidini yerken internetten gazetelere bakarsın biraz sonrasında işlere gömersin kafanı öyle böyle derken öğle yemeği saati gelir işe geldiğin yavaşlıkta yemekhaneye inersin yemektede canın kimseyle konuşmak istemez bitirdikten sonra iş yerinin önünde 1-2 sigara içersin içerde içmek yasaktır çünkü orada işyerinden selamın olan bir kaç kişiden biri ile laflarsın yavaş yavaş çalıştığın bölüme gidersin biraz internette gazeteler sonra yine işe gömülme vaktidir mesai bitimine kadar çok ilgilenmezsin dış dünyayla arada beyninin kıvrımlarında eski şarkılardan bir kaçı çalınır bir kaç eski fotoğraf geçer gözünün önünden gün biter emektara atlayıp evin yoluna düşersin yolda bakkaldan iki ekmek almayı unutmadan tabi,
    eve gidersin oğlunla oynarsın biraz eşinle gün üzerine muhabbet faslı internet'e bakiim azcık vb. saat 11:30 olur balkonda son bir yat geber sigarasından sonra "ben yatıyorum" şeklindeki bir seslenme ile yatağın yolu tutulur yatağın üzerinde sessizce oturursun bir süre, tam yatacakken ayağındaki çorapları kirliye atmadığın aklına gelir ve her akşam ki klasik söz beyninde yankılanır "aman sabah atarım ne olacak"...
    4 ...
  46. boğaz ağrısı tedavisi

    7.
  47. robert kubica

    29.
  48. katıldığı bir rallide kullandığı skoda fabia s2000 ile soldan duvara oradanda bariyere giren ve ciddi şekilde yaralanan renault f1 pilotu

    vücudunda çoklu kırıklar varmış en kötü durumda olan ise eli, kesilme tehlikesi ile karşı karşıya akşam 7 saatlik bir operasyon ile elini onarıp kurtarmaya çalışmışlar 1 hafta içinde belli olacakmış
    3 ...
  49. cesur kuşku

    5.
  50. trt'nin yayın politikası altında ezilmiş aşırı derecede güzel bir diziydi...

    bir daha olsa seyredermisin deseler gülmekten cevap veremem herhalde

    zafer algöz ile mustafa keser'in oyunculuğuna hayran kalmıştım

    şöyle bir sahne kalmış aklımda

    mustafa keser her gece alkol koması şeklinde taşınarak eve getiriliyordu bunu soğuk suyun içine yatırıp ayıltıyorlardı

    yine böyle bir sabahta

    mustafa keser üç tane su dolu bardak koymuş önüne oturuyor her birinin içine üç ayrı ilaç attı köpürmeye başladılar haluk bilginer * dayanamadı sordu "hocam bu ilaçlar ne işe yarıyor"

    "bak şimdi dedi" mustafa keser

    sıradan içmeye başladı

    "bu kalp ağrısı için"
    "bu gönül sızısı için"
    "bu da öyle ne olur ne olmaz çatlak patlak varsa sızıntı yapmasın diye"...

    10 sene geçti unutamadım o sahneyi hala..
    1 ...
  51. iki dizelik şiirler

    143.
  52. giden trenin dumanıyla, vapurun bacasına emanet ettim seni
    lütfen gözüme kaçıp ağlatma beni..
    0 ...
  53. necati şaşmaz

    156.
  54. kurtlar vadisi gibi abuk bir dizinin ekmeğini yemekle bitirememiş kişi gına geldi lan !! kurtlar vadisi filistin, kurtlar vadisi ırak, kurtlar vadisi sik, kurtlar vadisi sok..

    şunu da hatırlatayım gerçek hayatta kahraman yaratamayan ve diğer devletler tarafından ezilen milletler beyaz perde de kendilerine sahte kahramanlar yaratırlar bu hem o milleti vicdanen rahat ettirir hem uyutmaya devam eder..

    ne de olsa bileği bükülemeyen bir polat alemdar değilmi.. ne kadar güzel.
    2 ...
  55. buralar soğuk

    14.
  56. üniversitenin ilk yıllarında cafede salak salak takılırken, daha tam olarak kimse tanışmadığından sınıfça topluca birlikte oturuyoruz herkes'i sıradan süzüyorum ve içimden iş yapmaz, lavuk, at hırsızı, salak gibi isimler verirken * birden çook güzel bir kıza kilitlenip kalıyorum tam karşımda oturuyor ama gözlerimi alamıyorum üzerimden arkasında da cafenin televizyonu var * amaçsızca bir süre daha baktıktan sonra kız ani bir haraketle bana bakıyor o anda gözlerimi yukarı kaldırıyorum ama indirmiyorum hiç aşağıya,
    bana bakıyor ve "televizyonda ne var diyor" bozuntuya vermiyorum "çok güzel bir klip var film gibi ona bakıyorum" dönüp arkasını bir süre bakıyor "evet güzelmiş kim bu" diyor işte o zaman biraz panikliyorum tanımıyorum çünkü klip sahibini "şey di bu ee şey ee" derken ismi çıkıyor feridun düzağaç şarkının ismi de buralar soğuk "güzelmiş" diyor "evet severim ben bu adamı" diyorum ve gözlerinin içine bakıp soruyorum "sen hangi sanatçıları seversin"....

    eşimle tanışmama vesile olan feridun düzağaç'ın her zaman ayrı bir yeri vardır bende..
    4 ...
  57. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük