benim için bir ilk olacaktır. sosyal medyada birisine küfür etmemi sağlayan orul orul orospu çocuğu bir işverene sahip mekan. baklava tepsileri götünüze girsin.
yalancı , dolandırıcı , dünyanın kendi etraflarında döndüğünü düşünen , hak yemekten korkmayan tiplerdir.
edit: tam bu giriyi gönderdikten 20 gün sonra haksız bir şekilde istifamı isteyen hatta istifa etmemem durumunda beni mesleğimle ve sosyal çevremle tehdit edip tazminatımı yiyen it için yazmıştım. harbiden öyleymiş :)
kızımızın tek eğlencesi mangodan çanta , skimtrak grubundaki solist çocuk , kuzenler iken birden instagramdan Kafka ve Camus sözleri paylaşımı kitap kapağı paylaşımı ve sonrasında gelen "ben artık kezban değilim ,elitim" nidalı varoş şiirler. yapmasınlar.
uludağ üniversitesi ingilizce öğretmenliği bölümünde bir zamanlar Abdullah Can tarafından verilen fakat artık kaldırılmış olan bir derstir. ingilizce öğretmenliğinde söz dizimi yok evet.
gelgelelim bana "sen mezun olmadan emekli olmuyorum , bırakmıyorum" demiştin. Kırdın beni hocam. RTE sevgisini her yerde belli eden yurtlar bedava olsun diye çığlıklar atan hüloğğlara formasyon verilirken sen de bu okulu bu bölümü böyle bırakıp beni bir kez daha yetim bıraktın ya hocam. Daha ne diyeyim.
Abdullah CAN , söz dizimi dersi ile -eğer okuyan ve "ingilizce öğretemiyoruz abi ülkemizde" diye hayıflanan eğitimci arkadaşlarım varsa- S+V+O ile eğitimi durduracak şekilde gerçekten ingilizce Öğretmeyi öğretmeye çalışan bir insandı. Akomikisyen bir hoca tarafından hunharca linç edilmek istense de bir gitsin bin ACAN olarak gelelim biz.
işin dramını yapmak istemiyorum ama yaşım olmuş 24 ben o yükü kaldıralı çok olmuş. babamı kaybettiğimde o gözlerde gördüğüm saniyelik acıma duygusunu bir türlü anlamam sonrasında gelen aylar hatta belki yıllarca sürecek şefkat , hoşgörü. hiçbir zaman babamı kaybetmiş olduğumu söylemek istemedim bu insanlara. kullanıyormuşum gibi geldi durumumu hala öyle geliyor. burada bile bahsetmek istemiyordum ama gizli kalmış kimlik ve sonuçta her entry için bana artı vermek gibi bir dertleri olmayacağını bildiğim için rahat rahat söylüyorum ;
yetimim , yetim olduğum için beni oyunlara almayan çocuğun olaydan 9 yıl sonra babasını kaybedince ilk özür dilediği insanım. baba diye kimseye sarılmadım , merak ettiğim olmadı mı ? oldu. ergenliğimi 31 çekmek yerine babamın fotoğraflarına sarılıp uyuyarak geçirdim. sıkıntı yok , yumuşamada olmadı. aşırı derecede normal bir insan oldum. dizilerde iyi/kötü/ilgili/ilgisiz babalar öldüğünde hep ağladım. yine olsa yine ağlarım dün kardeş payının son 2 bölümünü izledim ağladım. duygusallığını ezikliğini güçlülüğünü taş yürekliliğini kişinin içinde yaşaması gerektiğine inandığım durum. prim yapmak için kullanan her kimi gördüysem ağır konuştum kalbini kırdım durumumu bilmiyor olmaları hep aşırı tepki göstermelerinin ardından öğrendiklerinde ağızları açık aptal aptal bakışlarını gösterdi bana. gelip özür dilediler özür dilenmeyi seven bir insan olmamı onlara , güçlülüğümü babama ; o olmadığında dayanacak bir tek ben olduğumu hatırlatmasına borçluyum.
biraz uyukladım sadece hiç aklımda bile yok , kafamdan bile geçmedi düşüncesi o ve onunla alakalı hiç bir mevzu son on hatta bir ay boyunca. nedense rüyama girdi gördüm geçtim o kadar bir köşede cenin pozisyonunda uzanmış birisi. erkek adam "ali ismail" diye uyanır mı ulan. siyasi durumlar o kadar umrumda değil. insandır benim için , katledilmiştir. belki de bir çoğumuzun aklına benim aklıma kazındığı gibi kazınmıştır.
Sen ışığını arayan, güzel günebakan
Ben tozuna dumanına hasret, bir enkaz
Alev alev yandığım doğru
Küllerinden doğar mıyım sana doğru
Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim sendeyim..
Al beni ne yaparsan yap
Al beni ne yaparsan yap