izmir'de ve sanırım ankara'da şubesi bulunan(ankara'da hala olduğundan emin değilim) tatlıcı. tatlıyla hele ki şerbetli tatlılarla hiç aram olmamasına rağmen buranın künefesi aklıma düşünce yemeden edemiyorum. leziz.
nasıl gülüyorum bu şerefi 5 para etmezlere. bi galatasaray'ın zamanında yenildiği başlıkları canlandırmalar, bi beşiktaş'ın zamanında yenildiği maçların başlıklarını canlandırmalar. ulan böyle rezillik olmaz. bi kere erkek olun, 1 kere ulan. ama nerde amk ölüden göt istiyoruz biz.
öğlen 13.00 gibi uyandım. baktım abim sabahtan çayı hazırlayıp işe gitmiş. yaktım çayın altını, oturdum bi sigara içtim bu arada çay kaynayana kadar. çay kaynayınca bir bardak çay doldurdum içtim. ikinci bardağı kahvaltıyla beraber götürürüm diye giydim ceketimi, iki boyoz alıp geleyim diye çıktım dışarı. boyozları alacağım sokağın köşesine her gün at arabasıyla bi amca yanaşıp meyve satıyor. bizim atlı amca yine köşede, park etmiş at arabasını oturuyor öyle. atlı amcaya kafa selamı verip devam ederken yoluma, atın önünden geçen bi teyzenin o tiz, kafa sesinin çok daha üstünde bir sesle irkildi cadde.
esnaf, cadde üzerindeki insanlar, evlerinde oturanları bile koşarak pencereye sevk eden o çığlık yükseldi teyzeden. kafamı çevirip bakmamla birlikte teyzenin sağ kolunun atın ağzında olduğunu gördüm. gülmekle (burnumdan hımff yaparak) tedirginlik arasında kısa bir saçmalama yaşadım. teyze fütursuz ve anlamsızca sesler çıkararak bağırıyor, atlı amca atı dizginlemek için atla boğuşuyor, büyük bi kalabalığın yüzünde 'bu ne la amına koyum' ifadesi. siyahi atımız sonunda pes ederek teyzenin kolunu bıraktı. teyze feryat figan yerlerde 'ambulans' diye bağırıyor. dayanamadım bastım kahkahayı. iki-üç kişinin yüzüme ters bakmasından işkillenip boyozumu aldım geldim.
be teyze şansını sikeyim, izmir'in göbeğinde insanı at mı ısırır?
kalbi bazı insanlara göre daha temiz olanların daha kolaylıkla gerçekleştirdiği eylemdir.
ayrıca 'zeki insan' özelliklerinden birisidir. birebir diyaloglarda, sözlükten gelen mesaj yoluyla, telefon görüşmelerinde vs sıkça karşılaşılan bi durum bu. konuşma bittikten sonra 'off amına koyim' dedirtir adama. bu duruma sıkça maruz kalan insanların etrafında barındırdığı insanları gözden geçirmesi gerekir.
dün akşam arkadaşımın evinde otururken daha bariz bi şekilde şahit oldum bu olaya. adam facebook denen siteye girdi kızın birine yazıyor, kız her cümlenin sonuna bir gülücük yerleştirip yolluyor buna. bizim ki ciddi bi adam. öyle her cümlenin sonuna olayı yavşatacak gülücükler koyması söz konusu değil. ama işte tam olarak burada karşıdaki insanın zeka seviyesine inme eylemi aktif hale geliyor. kızla bir görüşme ayarlaması lazım, kızı kafaya alması lazım, kızı eve getirmesi lazım, kızı sikmesi lazım vs.. yavaş yavaş iniliyor o zeka seviyesine.. başlanıyor çoğu cümlenin sonuna gülücükler yerleştirilmeye, kızın anlamsız ve gereksiz cümlelerine gereksiz cevaplar verilmeye. aynı seviyeye ulaşıldığında kızı kaçırma ihtimali de yavaş yavaş kalkıyor ortadan. tabii bunu yapabilen insanların sabrına da hayran kalmamak elde değil.
yaklaşık bir haftadır bilgisayarımdan gelen sestir. arkadaş bildiğin tırsıyorum amına koyim, genellikle sabaha karşı geliyor bu ses bilgisayardan ve nedenini hala çözebilmiş değilim. böyle korku filmlerindeki gerilim müziği tarzı bir ses geliyor yaklaşık 5-6 saniye kadar sürüyor bu ses. acaba dedim açtığım bi siteden kaynaklı olarak mı geliyor? internette dolaşmadığım zamanda geldi bu ses bununla alakası yok. hatta sesi kıstığım zaman bile ses geliyor. korkuyorum reyiz.
itü sözlük yazarlarının konuşarak entry girmelerine olanak sağlayan uygulama. konuşuyorsun hop hafızaya alıp yazıyor. istiyoruz zall icraat istiyoruz. *
van'da gerçekleşen deprem, soğuk ve kar sonrası bir depremzede cümlesidir.
şimdi adam elbette haklı buna lafımız yok.. lakin olayın bir de şu boyutu var; şimdi bir deprem yaratmış bu allah türkiye'nin bir ilinde, (yani allah mı yarattı yoksa değişen mevsimsel olaylar yüzünden kaynaklanan birşey de bilimsel açıklaması mı var tartışılır) üstüne kara kışı basmış, buz gibi soğuk bu da yetmezmiş gibi üstüne bir de kar. şimdi bundan daha beteri ne olabilir? hangi beterden saklıyor hala allah bu insanları?
tanrısal bir güç olduğunu düşünen insanlara soruyorum bunu, hangi tanrı bunu kendi kuluna yapar? bir zayıflık mı seziyor bu tanrı yarattığı kullarda? 'bunlar bana itaatsizlik ediyor çeksinler cezalarını' mı diyor? pekii bunları derken ölen masum insanlar içinse 'ee ne yapalım artık kurunun yanında yaş da yanar' mı diyor? allah beterinden saklasınmış.. öyle bir allah varsa kendini insanlardan saklaması kafi...
kalabalık içerisinde tanımadığın bir yabancının koluna girip sarf ettiği cümledir.
bu cümleyle sıkıntı baş gösterir. artık her an kıyamet kopabilir, kafaya şişe patlatılabilir, umulmadık bi yumruk sağ gözün üstüne oturabilir vs vs. bu cümle işitildikten sonra mümkün oldukça gard alınmalıdır.
avrupa standartlarında bir takımdır. belki bir barcelona değildir ama o potansiyele sahip bir takımdır. bir takıma antrenör olarak gittiğinizi düşünün ve o takımda;
pique - bekir
xavi - selçuk var.. işte antrenör olarak yapacağınız seçimde en çok zorlanacağınız andır o an.
3 tane içtikten sonra farkına varılan durumdur. sulu gidildiği takdirde en kısa zamanda ve hesaplı şekilde sarhoş eder adamı.. her zamanki gibi rakının yerini tutamayacaktır.
özdemir inşaatın sahibidir kendileri ilk önce.. yalnız anlamadığım nokta şu ki; bu adam gerçekten bu kadar zengin midir? beyaz'ın sunuculuğunu yaptığı van'a yardım programına telefonla bağlanıp kafası hafif iyi gibi konuşarak '3 milyon dolar' bağış yapıyorum demiştir. koskoca coca cola firması 1 milyon dolar bağış yapabiliyorken bu adam pek de inandırıcı gelmemiştir bana. **
ayakta çorap olmadığı ve sevgilinin kıçında dar pantolon olduğu varsayıldığında, sevgilinin pek de hoşuna gitmeyecek durumdur. yinede pis burun vurmadığına şükretmelidir.
adına korku demeyelim de daha farklı sebepleri var aslında diyenlerde vardır. bunun olayı cesaret veya vatan-millet sevgisinden ileri gelen birşey değildir. eğer öyle olmuş olduğunu var sayarsak dağa çıkan bir teröristin bir çok askerden hatta tamamından daha cesaretli ve korkusuz olduğunu gözlemleriz.. tsk ya güven azalmıştır, tsk ile ilgili düşünceler tamamen değişmiştir, zamanından beri bize anlatılan türk ordusu artık anlatıldığı gibi değildir, ilkokuldan bu yana dinlediğimiz savaş zaferlerinden artık hiç bir kalıntı yoktur vs vs vs.. bunların hepsinin gerçek olduğunu bugün gün gibi biliyoruz. bırakın kandırmayalım birbirimizi, birbirimize cesaret vermek adına gereksiz polemikler, diyaloglar içine girildiği vakit 'git o zaman şırnak da askerlik yap' dendiğinde 'çağırsınlar giderim' demekle olmuyor bu işler herkesin farkında olduğu gibi.. hiç birimiz ne salağız, ne de aptal doğuda yaşanan olayları hepimiz görüp neden orada askerlik yapmak isteyelim? atatürk'ün var olduğu zamanla kıyaslanamayan bir tsk için, ben hala o anlatılanların gazına gelip 'türk ordusuna güvenim o biçim arkadaş' diyemiyorum.. demiyorumda. türkiye'ye aşılanan 'geçmiş zaman' gazı artık çok da işe yarar gözükmüyor.
dinamo kiev ile yapacağı uefa maçı karşılaşmasından dolayıdır.
kötü günler geçirdiğimizin elbette ki farkındayız lakin uefa da gösterdiğimiz başarılı futbola güvenerek bugün de her zaman olduğu gibi umutluyuz. fabian ernst'in de ilk 11'de olması, takımın savaşçı ruhunu daha ön planda tutacağını ve daha ofansif bir futbol izleyeceğimizi düşündürtüyor. stoke maçı kadar iyi bir futbol, bu deplasmandan galibiyet için yeter ve artar diye düşünüyorum.. bi nebze de olsa şehit haberlerinden sonra ufak bi moral olacaktır benim için.
başbakan tayyip erdoğan'ın annesinin ölümüne üzülen teröristtir.
sonuç olarak o da bir annedir felsefesini bünyesinde barındırıp, 'dilan bi helva karda yiyelim' demiş olabilitesi vardır.. çukurca saldırısını planlayan terörist dahi olmuş olabilir bu şahıs.
