hadi diyelim ki dört kadın ile evlenilmesi yasak değil. islam dini de bütün dünyada cayır cayır uygulanabilmekte. dünya nüfüsünün %52 si kadın iken % 48 i erkek. şimdi buna dair sormak istediğim bir kaç soru var.
hangi erkek evlenecek dört kadını nereden bulacak ?
neredeyse nüfusun yarı yarıya bölündüğü bir durumda bu kadınlar için savaş mı verilecek ? ( erkek aslanın kaybettiği takdirde sürüden kovulması gibi )
bu kadınlarla evlenilmesi gibi bir durumda bu olayi icra etmenin maddi sınırını kim belirleyecek ? ( sonuçta maddi olarak durumu olan erkeğe " tamam " diyorsunuz )
bunlar genel sorularımdı.
habere özel olanlar ise şu şekilde.
bir kadında o zaman gayet 4 erkekle aynı evde yaşayabilir. neden erkeklerin evlerinin farklı olduğu göz önüne alınıyor ?
babasının kim olduğu konusu muallakta ise dna testi yapılır ve şak diye bulunur. 2016 yılında bu bir argüman mıdır ?
2016 yılının üstüne basmak istiyorum. gerçekten bu zamanda dahi bu saçmalıklara inanan ve bu durumları benimsiyen insanlar ile nasıl bir şekilde iletişim kurulabilir ?
beyinsizlerin ve gözü akp renklerinden başkasını görmeyenlerin anlayamayacağı olay. bak okuma yazmayı biliyorsan sana bunu 3. sınıf ( 9 - 10 yaş ) çocuğuna anlatır gibi anlatıcam. şimdi bu bilgileri internete sızdırdılar ya, en basitinden seçmen numarasından seninle aynı mahallede oturan insanlar ifşa oldu bu bir. insanların telefon bankacılığında cevapladıkları bir kısım sorular ifşa oldu bu iki. kendini ben savcıyım, polisim diye yutturan telefon dolandırıcıları var bir de değil mi ? onların da önü açıldı aslında bu üç.
gelelim sonuçlarına.
birinci madde de bahsedilen oturduğun yer gibi özel bilgilere ulaşım sebebiyle artık " namus cinayeti " gibi olayların artmasını öngörebiliriz herhalde. çünkü adres belli hadi olmadı mahalle belli hadi onu da geç semt belli.
ikinci madde zaten açık açık beklenen bir sonucu doğurabilir. yani bankaların senin gerçekten sen olup olmadığını teyit için gerekli soruların bir kısmı ahanda meydanda. nüfus cüzdanı seri numarası gibi bir kaç ayrıntı haricinde sen kabak gibi ortadasın.
üçüncü ve en vahim duruma gelirsek, zaten telefon dolandırıcılığının ayyuka çıktığı şu zamanlarda dolandırıcılar için en büyük fırsat olabilir. " benim bilgileri internetten nasıl sileriz evladım ? " diyecek kadar olaydan uzak bir gürüh var ortada. özellikle + 60 yaş üstü insanların kandırılmamasını kimse garanti edemeyebilir şu dakikadan sonra. zaten hiç bir bilgi vermeden alınabilen paraların yerine bir de tc kimlik numarası, nüfusa kayıt olduğu yer gibi bilgileri ekleyin fotoğrafa bir daha bakın.
sonuç olarak başımıza bir iş gelmese bari ( ki bunun ihtimali artık bence çok düşük ) diyerek konuyu kapatıyor. vücudundaki sinirlerin bir toplanma merkezi olan beynini biraz kullanmaya çalışmanı cenab-ı haktan niyaz ediyorum.
biraz vücudumu toparlama konusunda kendimle kavgalar, savaşlar verdiğim sıralardı. annemin artık "spora gel sen de" diyerek başlattığı kampanya babamın da desteği ile bir zorlamaya dönüşmüş gitmek farz olmuştu. "motivasyonum yok, gitmek istemiyorum" bahaneleri, "sen yıllarca basketbol oynadın sporcu adamdın ne oldu sana kaldır artık götünü" cümleleriyle savuşturuyor ve bir eskrimci edası ile alt ediliyordum.
yavaş yavaş spora, spor salonuna ısındım. hali hazırda bulunan programımı devam ettiriyordum. koşu bandından inip spor yapmanın verdiği dinçlikle minik bir antilop edası ile bench press yapmak için aletin başına geçtim. salonun o saatlerde sessiz olması beni motive ediyor, 482 gün boyunca ağır çalışmalar yaparak hayvan gibi olan yarmaların olmayışını sevinçle kutluyordum.
halteri sincap gibi pıt pıt kaldırdım. bir kaç setin sonunda bitirdim ve kafamı kaldırdım. mavi taytı ve kafasında bandanası ile onu gördüm. siyah gözlükleri gözünde bir metre mesafemde ısınma hareketi yapıyordu. Ne ara geldiğine dair en ufak fikrim yoktu. "yılmaz abi hayırdır ?" dedim şaşkınlıkla. yüzüme baktı gülümser gibi sadece "survivor" dedi. sonra merdivenlerden inerek pilates salonuna emin adımlarla gitti. bomboş bir salondan yılmaz morgüle uzanan bu geniş yelpazede ben ise şaşkındım.
gerçekten kararlı olursanız kilo verebilirsiniz. kendinizle barışık olduktan sonra geri kalan 7.5 milyar insana bok yemek düşer. eğer rahatsızlık duyuyorsanız artık başlamanız için start verilmiştir. sizin için en doğru diyeti imkanınız varsa diyetisyenlerden yardım alarak yoksa genel olarak kilo vermenin ana prensiplerini internetten 1-2 saatlik bir araştırma ile bulabilirsiniz. motivasyonunuzu yitirmelerine izin vermeyin. güç sizinle olsun.
hani ortamlarda otururken arkadaşlarınla, tanrı parçacığını bulmuş gibi ortama girer girmez konuşan einstein'lar vardır ya. ' ahahahahaha bi siktir git amk ' dersin içinden bazen. öyle bir argümandır bu. hayatında tiyatroya gitmemiş kamil gelmiş burda haldun dormen olmuş. bir delinin hatıra defterini izle, beynimdeki bebek bölümünü gör, öyle eleştir.
yaptığın affedilmeyecek şeyler olsa da seviyorum seni. sen bilmezsin lanetli tepenin show tv de yayınlandığı gün hissettiğim şeyleri. 11 yaşında çocuktum her şeyden önce. daha önce duymadığım kadar yükselmişti sesin. kaçıp saklanamazsın ya hayaletlerden filmdeki gibi, öyle bir şeydi. ve devamı...sonrası, daha fazlası. ama hiç okumayacak olsan da büyütme gözlerinde bu olanları. geçiyor her şey. izi kalan anılar var yok diyemem inan. ama hafızamın en diplerinde. hala seni çok seviyorum. hayat mücadeleni çok seviyorum ve hala bildiğin gibi ablamdan sonra en sevdiğim iki insandan birisin. yaptığın her şey için kocaman ve yürekten teşekkür ederim.
bazen tanımadığın birine birşeyler anlatmanın gerçekten güzel bir hazzı olduğunu yaşamayan bilmez. anlatacaksın. hemde mahmut abi neriman teyze diyerek isim vere vere. bak nasıl rahatlıyorsun sonra. zaten başka bir insana kendini, kendi hayatını anlatırken bakmadığın açılardan bakabilmeyi öğreniyorsun. kadın erkek farketmez sadece karşında samimiyet ile duran biri varsa " geçen şu koduğumun sınavında x gözetmen başıma dikildi " diyerek başlamanın hiç bir sakıncası yoktur.
bakın hanımlar beyler, yıllarını world of warcraft'a vermiş, bırakırken çok zorlanmış, yarısı fantastik dünyada yaşayan bir insan olarak bu oyunla yeni tanıştım. siz de benim gibi o dünyaların insanıysanız başlamayın derim. yoksa booty bay guardlarını gördükçe arcane explosion sesleri duydukça dwarven king sesine kulağınız alıştıkça zorlanırsınız. ruhunuzu mücadeleden mücadeleye sürüklersiniz. ben istemezmiydim tanky taurenimle bossların altında shield wall açayım. fazla heal abanan healerların aggrolarını üstüme çekeyim. ahh ulan ah. entry karışık oldu farkındayım da benim ruh halim bundan farklı değil.
tek kelime ile mükemmel bir müzisyendir. abartmıyorum, çaldığı her parçayı onlarca belki yüzlerce defa dinlemişliğim vardır. hayal kurmayı seven ben onun parçalarıyla dalıp gidiyorum. hele vals tek kelime ile muhteşemdir. klibine, ağzındaki cigarasına kurban.
abant izzet baysal üniversitesinin güzide hocasıdır. güzel istanbul türkçesi ve bir o kadar güzel aksanlı ingilizcesiyle insanı kendine hayran bırakır . çevre mühendisliğinin istatisliksel verileri uzmanlık alanı olup, sıradışı öğretim yöntemleriyle dersleri adeta bir yaşam tarzı haline getirmeye bayılır. öğrencileri tarafından sevilen bu hoca dersleri " not " kaygısından öte bir yerlere taşır. sosyal hayatta da öğrencileriyle birlikte vakit geçirmekten hoşlanır. kısacası sizi üniversite sonrası hayata hazırlayacak bir hocanız var ise gerisi sizi o kadar da korkutmayacaktır. yaptığı işlere kendini adayan ve layıkıyla yerine getiren bu güzel insana hayat boyu başarılar dilerim.
her eski şarkısında beni küçüklüğüme götüren insan. yıl 1997. o sıralar babamın yeni aldığı toyota ile istanbul trafiğinde arka koltuğun arasından bakardım yollara. kaset tabii ki mustafa sandalın gölgede aynı albümü. yuvadan mezun olurken onun arabası var şarkısını söylemiştim. şimdilerde ise youtube da önerilen parçalarda gördüğümde eskilere giderim. o zamanlar anlatılmaz herhalde. o şarkıların samimiyeti, imkansızlıkla beraber gelen yaratıcılıklar. gariptir, aradan 16 yıldan fazla geçmiş olmasına rağmen her bir kelimesi aklımda o şarkıların. sadece o albüm değil. haluk leventin kral çıplak albümü, yaşarın divane albümü. o yaşlarda albüm seçecek kafada olmayınca senden 7 yaş büyük abla neyi aldıysa onları dinliyosun tabii. şimdilerde bakıyorum ne bu şarkılar kaldı, ne bu samimiyet var, ne bu yaratıcılıklar. o yaş grubuna dahil olanlar belki seri eksileyecek ama umrumda değil. bazen üniversiteye 95 lilerin geldiğini görüyorum. yaşamadıkları, kaçırdıkları şeylerin büyüklüğünü görüyorum. insanların son güzel olduğu zamanlardı 90 lar ve o da her güzel şey gibi bitti. her zaman ortak noktalarımın olduğu siz 90 çocuklarına selam olsun.
sizlere o albümde çok sevdiğim, anılarla dolu bir şarkı sözü kuplesi ile veda ediyorum.
Ne bilen, ne gören, ne duyan
Duysa da farketmez inan,
Ha bir an, ha ömür
Sürse de böyle