rahibe teresa
191 (mavi jojoba tanesi)
dokuzuncu nesil yazar 6 takipçi 30.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    beata bieniak

    1.
  1. ilginç fotoğrafları olan bir fotoğraf sanatçısı çok orijinal ve güzeldir. hakkında pek bir bilgi olmamakla birlikte merak ve gizem uyandırıyor. facebook sayfasından çalışmalarına ulaşılabilir: https://www.facebook.com/BeataBieniakFotografia
    0 ...
  2. eşoğlueşeği sansürleyip eşeksıpasını sansürlememek

    1.
  3. sıpa diyince rtük tarafından '' aaay çok simpatiiiik '' şeklinde tanımlanmış olsa gerek.
    0 ...
  4. emma orbach

    1.
  5. Oxford Üniversitesi mezunu olan kadın , 13 yıldır medeniyetten uzak yaşıyor. bir müzisyenin kızı. ailesi ülkenin en pahalı yatılı okullarından birine göndermişler. Emma ardından Oxford’da başladığı Çince eğitimini dereceyle tamamlamış.

    Ormanda kendi inşa ettiği evinde, teknolojiden uzak bir hayat süren kadın 2 keçisi, 7 tavuğu ve 2 atıyla birlikte modern hayattan izole bir şekilde yaşayan Emma Orbach, bu şekilde yaşamanın kendisini mutlu ve huzurlu hissettirdiğini söyledi. tam 13 senedir bu şekilde yaşıyor, kendi enerjisini kendi üretiyor. Yakındaki bir su kaynağından da suyunu sağlıyor. Eski kocası ve çocukları şehirde komforlu evlerde yaşayor, nehirden su taşımayı, odun kesmeyi, sebze yetiştirmeyi, tavukları ve keçileriyle ilgilenmeyi seviyor.

    medeniyetten uzak bir yaşam sürmesinin sebebinin ‘dünyaya daha az zarar vermek’ olduğunu söylüyor. kendi tuvaletini bile kendi yapmış ‘Lağım sistemi, kendi pisliğinizin sorumluluğunu almamanızdan başka bir şey değil. Pisliğinizi kendinizden uzaklaştırıp denize döküyorsunuz’ diyor. ilgin. bir hayata sahip olan kadın.
    0 ...
  6. friendorfollow

    1.
  7. twitter da sizin takip ettiğiniz ancak sizi takip etmeyen kişileri görmenizi sağlayan güvenli bir site.
    0 ...
  8. johnny come lately

    1.
  9. ingilizce de çaylak, sonradan gelen, bir işe yeni başlayan anlamında kullanılan söz.
    0 ...
  10. kadınlardan erkeklere bakım tavsiyeleri

    1.
  11. kadınlardan erkeklere bakım uygulamak ve kendilerini düzeltebilmeleri adına verilmiş olan tavsiyelerdir .

    1. dişlerinizi fırçalayın

    2. tırnaklarınıza azıcık özen gösterin

    3. koltuk altı kıllarınız ayıptır söylemesi iğrenç gözüküyor bi alın şunları artık

    4. ter kokusunu önlemek için deodorant parfüm gibi şeyler kullanın

    5. biraz kitap okuyup biraz araştırın kendinizi geliştirin, bazen gerçekten hiç sohbet edilemeyen insan moduna geçebiliyorsunuz.(beyin bakımı için)

    edit: ayrıca görülmediğinizi zannediyorsunuz ama sokakta çaktırmadan bacaklarınız iki yana doğru açılıp eliniz penis bölgenizde kilotunuzu çekip düzeltirken çok itici duruyorsunuz haberiniz olsun.

    edit1: eksileyen sevgili erkek yazar arkadaşlarıma bir soru: sol framede cinsiyetçi cinsiyetçi cümleler yazarken çok mu güzel oluyordu?
    12 ...
  12. jean paul friedrich richter

    1.
  13. alman yazar. gerçek adı jean paul friedrich richter olmasına rağmen jean paul olarak tanınır.

    şöyle de güzel bir cümlesi vardır, ülkemdeki insanları güzelce tanımlayan..

    ''Ürkek biri tehlikeden önce çekingen, tehlike sırasında korkak, tehlikeden sonra da cesurdur.''
    0 ...
  14. ben bamyayı limonlu severim

    1.
  15. penisi küçük olan erkeklere söylenebilecek enfes cümle.
    0 ...
  16. dizilerde eşcinsel insanların olmaması

    1.
  17. türkiye'deki dizilerde göreceğimiz durumlardan biridir.

    eşcinselliğe hastalık olarak bakan bir toplumun dizilerinde eşcinsel bireylerin olmamasına şaşırmamak lazım. ama yine de homofobinin doruklarına ulaşıp dizilerde alay etmeyi bilen bir toplumuz.

    bir gün bu önyargının değişeceğini umarak yazıma son veriyorum.
    1 ...
  18. gece 3 e kadar okey oynayan komşu

    1.
  19. muhtemelen emekli memur olan komşudur.
    0 ...
  20. marilyn ve rabia

    1.
  21. yılmaz odabaşının mükemmel ötesi yazısıdır. okunmasını kesinlikle tavsiye ederim. *

    Marilyn Monroe, ölümünün üzerinden geçen yarım yüzyıla rağmen hâlâ bir efsane.
    Gayri meşru olarak dünyaya gelen ve annesini tımarhanede yitiren Marilyn’nin, mutsuz bir çocukluk geçirdiği ve bakımevlerinde istenmeyen bir eşya gibi görülme duygusuyla yaşadıkça didiştiği bilinir.
    Rabia’yı ise, Diyarbakır’da bir aşiret reisi olan Hacı Hüseyin’in kızı olmasına rağmen, aile çevresi dışında kimseler tanımaz.
    Rabia, Marilyn’e kıyasla, ailesiyle birlikte mutlu bir çocukluk geçirmiş, beş kardeşin en güzeli ve en küçüğü olarak bir dediği iki edilmemiştir.
    Bu iki kadının Hollywood kökenlisi, gençlik yıllarından itibaren ünün doruğuna çıkmış, baş döndürücü bir popülerlik ve servet edinmiş, dilediği erkekle birlikte olup fırtınalı aşklar yaşamıştır.
    Rabia ise, ergenlik dönemine geldiğinde taliplerinden Sefer’e, o yılların törelerine uygun biçimde -başlıkla- gelin edilmiştir.
    Marilyn, üç kez evlenip onlarca erkekle flört ederken, Rabia ise eşi Sefer’e varlığını armağan edip, o günden itibaren yazgısına itaatle boyun eğmiştir.
    Daha sonra Rabia’nın kocası Sefer, bir ömrün yoksullukla geçmeyeceğine karar verip, birkaç yıl içinde Almanya’ dan zengin bir adam olarak döneceğine Rabia’yı ikna etmiş ve Almanya’da otomotiv sektöründe işçi olarak çalışmaya başladığında, Rabia ise kaynanası ve iki çocuğuyla acı dolu günleri, yılları saymaya koyulmuştur.

    Marilyn, geniş salonlarda onlarca erkeğin iltifatlarıyla şuh kahkahalar atarken, Rabia ise şirret bir kaynananın bekçiliğinde her gün ağlamayı yazgı bilmiştir.
    Rabia, evinin perdelerini açamaz, dış kapısının önünü bile -bir başka erkeğe bakmasın diye- süpüremez olmuştur.Kaynanası ve kayınları, Rabia, Sefer’i “namusuyla” (!) beklesin diye onu birkaç günde bir tokatlamayı da huy edinmişlerdir.
    Bütün gazeteler Marilyn’in bir “narsisist” olduğunu yazarken, Rabia’nın ise hiç seçmeden, hiç istemeden Diyarbakır’ın varoşlarında bir “mazoşist” olabildiğini kimseler bilmemiştir...
    Üç yıl sonra Almanya’dan döneceğine söz vererek giden sefer, her yıl sadece on beş ila yirmi gün tatile gelebilmiş ve Rabia’nın bütün sitemlerine rağmen “iki daire ve bir ekmek fırını parası biriktirmeden Diyarbakır’a dönemeyeceğini,” söyleyerek ona sadece “sabır” dilemiştir...
    Marilyn, fırtınalı yaşamından dolayı psikolojik tedavi görmeye başlarken, Rabia ise bir kaynana ve iki çocuğu ile dört duvar arasında silik ve dingin, bunaltıcı yıllar geçirmekten giderek psikolojik bir vaka haline gelmiştir.
    Onu tedavi eden de olmamış, aradan upuzun on yıl geçmiş ve Sefer, iki daire, bir de ekmek fırını parası biriktirip nihayet- Almanya’dan dönmüştür.
    Kaynanası ve kayınbiraderleri görevlerini yapıp (!) tam on yıl boyunca Rabia’nın yanına bir erkek sineği bile yaklaştırmayarak, onun bedenini Sefer adına bir yetkiyle korumuşlardır.Bedenini korumuşlardır ama, Rabia’nın ruhsal durumu yıllarca yaşadığı intihar boğuntularıyla artık paramparçadır…

    Marilyn, çevresinde şöhreti ve parası için dolaşan yüzlerce insandan hangisinin gerçek dost, hangisinin sevgili olduğunu kalabalığın kuşatmasında anlayamadığı için tedavi görürken, Rabia ise on yıl süren upuzun bir yalnızlıkta sadece Sefer’in adını sayıklamaktan bir şizofrendir artık...
    Marilyn, Saint Exupery, Dostoyevski, Miller okurken ve Miller’le flört ederken, ilkokul çıkışlı Rabia ise Sefer’i beklediği günlerdeki yalnızlıkta çocuklarının hikâye kitaplarını okumuş, radyo programları, haberlerden vb yerlerden Napolyon’un, Gorbaçov’un kim olduklarını öğrenmiştir.
    Diyarbakır’a yıllar sonra dönen Sefer, artık Rabia’yı tanıyamamaktadır; çünkü Rabia, her sabah Napolyon Bonapart’ın selamını Gorbaçov’a ulaştırmak üzere evden çıkmakta ve Sefer’in Almanya’dan getirdiği fötr şapkayı giyip, dudaklarının kıyısına bir sigara iliştirip düşsel olarak kurguladığı ordulara kendince komutlar vermektedir.
    Belki de kendini hep arzuladığı bir özgürlüğün kollarına böyle bırakmaktadır; artık şuursuzdur...
    Rabia’yı bir süre gözleyen Sefer, anasına, artık Rabia’nın kendisine kadınlık yapamaya cağını, bu yüzden yeni bir evlilik için genç ve güzel bir kadın bulmasını söyler. Başlık parası fazlasıyla ödenir ve kırk beş yaşındaki Sefer’e on yedi yaşlarında bir kız bulunur civar köylerden; incecik, gencecik bir kız.
    Rabia, artık otuz yedi yaşına gelmiş ve yıllarca evde oturmaktan hayli kilo almış bir delidir (!) Sefer, küçük bir oda tutar Rabia ve çocuklarına; kendisi de genç eşiyle yeni aldığı daireye çekilir. Rabia’yı bağlamak da bir çözüm getirmez ve kaldığı evin duvarları dışında ne varsa her şeyi paramparça ederek dışarı, sokaklara kaçar durur...
    Rabia, artık Diyarbakır’ın muhtelif semtlerinde kâh Napolyon’un askerlerine komutlar verirken, kâh yollarda, kaldırımlarda oturup bir başına ağlarken görülmektedir. Artık kocası Sefer’in hiçbir işine yaramayan Rabia’nın onuru ve delirmiş yalnızlığı ne kaynanasının ne kayınbiraderlerin umurunda değildir...
    Rabia, bir akşam Diyarbakır’ın Dağkapı semtinde SSK hastanesi bitişiğindeki askeri karargâh civarında yürürken, nasılsa kırmızı şapkalı kızın büyükanne kılığına giren kurt tarafından yenmek üzere olduğunu düşler. Kırmızı şapkalı kızın kulübesi ise, askeri karargâhın içindeki karanlık alandadır.
    Rabia, arkasında yürüdüklerine inandığı Napolyon’un askerlerine komut verir ve kırmızı şapkalı kızı kurtarmak üzere tel örgülerle çevrili yasak alana girer...
    Nöbetçi askere, karargâha parolasız girmeye kalkan olursa ona vurması emredilmiştir. Asker uyarır, bağırır, ama kırmızı şapkalı kızı kurtarmaya giden Rabia, o an hiçbir şey duymaz...
    Nöbetçi askerin önce bir, ardından ik kurşun Rabia’nın bedenine isabet eder.Rabia, vurulup yere düşerken bile hâlâ Napolyon’un askerlerine komutlar vermektedir.
    Namlusundan dumanlar çıkan nöbetçi er, onun mırıldandıklarından hiçbir şey anlamaz.Askerin onun hakkında bildiği tek şey “dur” ihtarına uymadığıdır...
    Nöbetçi er, siyasal gerilimin alabildiğine boyutlandığı o günlerde olağanüstü hal bölgesi kapsamındaki Diyarbakır’daki kışla nöbetinde, aklınca kendisine verilen “emre itaat” etmiştir(!)
    Rabia, sonraki gün sahipsizler mezarlığına gömülür ve o yıl bazı insan hakları dernek ve kurumlarının yıllıklarının Güneydoğu’daki “yargısız infaz”lar listesinde adı geçer.
    Oysa ki ölümü değil, asıl Rabia’nın yaşamı bir yargısız infazdır...
    Bu iki efsane kadın, benim kalbimde yıllar yılı ev sahibi gibi oturup kalmışlardır ve daha kalmaktalardır.Çünkü Marilyn, biricik platonik aşkım, Rabia ise öz teyzemdi benim...
    Sevgili Marilyn, Cemal Süreya’nın dediği gibi, “şimdi cehennemde Nietzsche’nin metresi olmalıdır”; anamın kara gözlü bacısı Rabia ise, belki cennette bile hâlâ Sefer’i sayıklamaktadır...
    1 ...
  22. regular ordinary swedish meal time

    1.
  23. isveç yapımı youtube da bulunan yemek yapmak kahvaltı hazırlamak pasta vs yapmak üzerine çekilmiş komedi ötesi videolar serisidir.

    satanic salad, brutal breakfast gibi videolar en komiklerindendir. bikaç örnek vermek gerekirse:



    0 ...
  24. penisin halk arasında isimleri

    1.
  25. penisin halk arasında kullanılan mecazi isimleridir, en çok sik kelimesini kullandığımız ayrı bir gerçektir.

    ağır top
    alabula kuşu
    âlât
    âlât edevat
    âlet
    alt iğnecik
    alt takımlar
    anahtar
    ateş balığı
    avadanlık
    babafingo
    babasının mirası
    babatorik
    balık
    balta
    baston
    baş
    bamya
    benimki
    beton
    bıyıklı
    bilibili
    boru
    bülübülü
    bülük
    cübbül
    cüce
    çakı
    çavuş
    çeşme
    çıtçıt
    çikita
    çivi
    çük
    damlalık
    davul
    devrik kral
    dıngıl
    dıngır
    dinamit lokumu
    dolma
    duka
    dümbül
    elma şekeri
    emanet
    engerek
    et parçası
    fallus
    fazlalık
    fırça
    fıskiye
    gevşek malzeme
    giren çıkan
    hacıyatmaz
    havuç
    ibibik
    iniş takımları
    jambon
    junior
    kafa
    kalafat
    kalem
    kalkan
    kamış
    kargı
    kelle
    kefal
    kırmızı başlı istasyon şefi
    kırmızı horoz
    kırmızı maymun
    klarnet
    kobra
    kontrol kalemi
    kuş
    küçük (kişi ismi) ÖR: Ad: Taner, alet için: küçük Taner
    kürdan
    lambanın cini
    lezik
    liliput
    lobut
    lolipop
    lolo
    lop et
    lüle
    macar salamı
    makineli
    malafat
    malak
    markuş
    marpuç
    maskot
    matrakuka
    maymun
    maymuncuk
    mik
    musluk
    muzo
    nargile
    okkalı
    ön takım
    orta bacak
    ortada sıçan
    ortagöz
    parça et
    parmak kuklası
    patlangaç
    patlıcan
    pipi
    pipo
    piston
    pompa
    saksafon
    sap
    seninki
    sihirli değnek
    sik
    sivilce
    soytarı papyonu
    soytarı pomponu
    süper sap
    şaft
    şehvet kası
    şey
    takım
    takım taklavat
    tapa
    tarak
    tekgöz
    tek kürek
    tepegöz
    tayyare
    tıpa
    tirbüşon
    tokmak
    tomur
    toraman
    torik
    torotor
    ufaklık
    üçün biri
    vites
    yamyam turşusu
    yarak
    yat borusu
    yavru kuş
    yıldırım
    yüz gramlık fazlalık
    zangır
    zardaşşağı
    zizi
    zurna
    zuzuk

    diğer isimleridir. *
    0 ...
  26. vajinanın halk arasında isimleri

    1.
  27. vajinaya halk arasında verilen isimlerdir. sıkça kullandığımız am da buna dahildir. işte diğer kullanılan isimler.

    ağzı aşağı
    ak deliği
    alt takımlar
    am
    ambar
    amcık
    amigo
    at gözü
    badem
    bal çanağı
    bal kutusu
    ballı
    Bermuda şeytan üçgeni
    böcek deliği
    cık
    cici
    çarık
    çatı
    çatlak
    çiçek
    çilik
    çillik
    dam
    delik
    derin bacakarası
    dertli
    dıncık
    dilli badem
    dip
    dipsiz kuyu
    dudu
    duka
    elmas kutusu
    enginar
    faraş
    fare kapanı
    ferç
    fırın
    fıstık
    folluk
    garaj
    gece yolu
    gömü
    gül
    hak deliği
    hak yolu
    hatce
    hazine
    hokka
    hüp deliği
    incir
    iniş takımları
    istiridye
    kadife
    kalıp
    kara delik
    karanfilli
    karpuz
    kavanoz
    kayısı
    kayısı kutusu
    kaymak tabağı
    körük
    kukaraça
    kuku
    kukuriku
    kurt ini
    kutu
    küçük kurna
    lahana
    lâl
    mahzen
    makine
    mamiş
    mamuş
    mazgal
    mınca
    minco
    midye
    miş yeri
    mobilya
    motor
    motur
    mukadderat
    muni
    orası
    oyuk
    ön
    ölü gözü
    paça
    paket
    pamuk
    pamuş
    pıtık
    pirla
    pupu
    saatli
    Safiye Ayla
    Safiye Yayla
    Sezen Aksu
    Sezen Paksu
    sermaye
    sıvasız duvar
    şahane
    Şakire dudu
    şalgam
    şaşo
    şeftali
    şekibe
    şeriatevi
    şey
    şeytan kulağı
    tatlı çiş
    tek göz
    torna
    ukuku
    üçgen
    vajen
    vulva
    yalak
    yarık
    yatılı okul
    yazı tura
    yemiş
    yosun
    yumuk
    yünlü

    -vikidağarcık dan alıntıdır-
    14 ...
  28. gözenek

    3.
  29. derinin hava almasını sağlayan küçük boşluklar. vücudumuzun %2 oksijen ihtiyacının karşılanmasına da sebep olur. ayrıca vücudumuzdaki toksinleri bu gözeneklerden atarız. koltuk altımızda bulunan gözenekler terlememizi sağlar, ve gözeneklerden gelen az mikarda gelen üre terimizin kötü kokmasına sebep olur.
    3 ...
  30. final yazısını görüp paniğe kapılan öğrenci

    1.
  31. vizelerden sonra bir kez bile derse gitmeyip tembelliğini doruk noktasına ulaştıran, yumurta kapıya dayanınca panik yapan klasik tembel lakin sınavlardan geçmek zorunda olan öğrenci biçimidir.
    1 ...
  32. yvan delporte

    1.
  33. belçikalı çizgi roman yazarıdır.

    şirinlerin yazar ve çizerlerinden biridir.
    0 ...
  34. laf evi

    1.
  35. serdar aysev

    1.
  36. ayrıntı yayınlarından çıkmış laf evi romanının yazarı.

    ilk romanıdır. kitabın arka kapağında şöyle bir yazı mevcuttur:

    işsizim, parasızım, kadınsızımÇubuk şarabı alacak param yok. Arkadaşlarımın hepsini kaybettimBen, ailece oturulan yemek masalarında, el öpülen bayram ziyaretlerinde sosyalleşmedim. Benden önceki 68liler bile bütün isyancılıklarına rağmen o aile ve bayram ritüelleriyle kazanmıştır kimliğini Bizim kuşağımız, dergi satırlarında, dernek toplantılarında, devrim şehitlerini anma günlerinde, okul boykotlarında, 1 Mayıslarda meydanlarda sosyalleştiŞu şehit sözcüğünün devrimci jargona nasıl girdiğini de anlamış değilimislami bir öze sahip bu kavramın sosyalist retoriğe nasıl yakıştırıldığının hesabını veren de yokBizden öncekilerin resme, şiire, müziğe, bilime yönelik ilgilerini şimdi kıskanıyorumÖrgüt âşıklarının tek sazlı ses dünyasının ve devrim marşlarının çocuklarıyız bizSadece Marksın değil, Beethovenin, Fuzulinin, Proustun, Albert Einsteinın ya da Pink Floydun hakkını vermeden sosyalleşen bir kuşak O nedenle arkadaşlarımdan ayrı düşünce annemin, teyzelerimin, amcalarımın; nüfus müdürlüğünde, yitirdiği nüfus cüzdanının yerine kimlik çıkarırken benim kimliğimi de yeniden oluşturan insanların; camide namaz kılmak için takkesini başına takan kot pantolonlu kaportacı çıraklarının dünyasında olduğumu fark ettim. Herkes aynı süreci yaşadı, demek istemiyorum ama çoğunlukla benzer bir rönesans inşa edildi.

    okumanız önerilir.
    0 ...
  37. alt yazılı filmler

    1.
  38. insanı filmden soğutmamak için uygulanan güzel yöntemdir.

    malum kimi dublajlar vardır ki klasikleşmiş filmin içine eder.
    0 ...
  39. sabah sabah hiç çekilmeyenler

    1.
  40. sabah sabah hiç çekilmeyen olaylardır.

    1)gelip üzerinden birinin yorganı çekmesi

    2)odanın içinde gürültü yapan kişilerin olması

    3)tembellik yapabileceğin bir günken çalar saatin çalması

    4)mükemmel ötesi bir rüyadan çalar saat yüzünden uyanmış olmak

    gibi gibi.
    1 ...
  41. hint dansını seksi bulan şaşkın insan

    1.
  42. en ilginç kişiliktir. hint dansı seksi mi olur lan dedirtir? belki bizim horonumuz halayımızı örnek vererek karşı tepki verebilir lakin bir oryantalimiz vardır ki seksidir. ancak hint dansının seksepalitesi %2 civarlarındayken bunu seksi bulmak ilginçlik olarak tanımlanmalıdır.
    0 ...
  43. filmlerde telefonların görüşürüz demeden kapanması

    1.
  44. çoğu filmde telefon görüşmesi yapıldıktan sonra gerçekleşen olaydır.

    ben bir defa bile bay bay görüşürüz hoşçakal tarzı bir cümle kurmadan telefon kapatan görmedim. ancak ne hikmetse bu filmlerde en derin konuyu bile telefonda konuştuktan sonra pat diye birbirlerinin suratına kapatıyorlar. yönetmenlere sesleniyorum lütfen birbirinize hoşçakal diyin!
    0 ...
  45. kola kutusunu topuğa yapıştırmak

    1.
  46. ilkokulda yapılan aktivitelerden biridir. bitmiş kola kutusu yan yatırılır ve üzerine basılır haliyle topuğun şeklini alacağı için yürürken topuklu ayakkabı giymiş edasıyla takur tukur sesler çıkartır. bu aktivite yaklaşık 2 sene sürebilir. sonra unutulup ilkokul hayatına diğer aktivitelerle devam edilir.
    2 ...
  47. the nu project

    1.
  48. insan vücdunun her daim güzel olduğunu ilke edinmiş diyebileceğimiz güzel bir internet sitesidir. 10 küsür ayrı dilde 'siz güzelsiniz' yazan bir anasayfası vardı geçenlerde. arkada çalan klasik müzik eşliğinde özgüveni olmayanlara özgüven katabilecek, kendinin güzel olduğunu unutanlara hatırlatacak, kendini sevmeyenlere sevdirecek bir site.

    http://thenuproject.com/
    0 ...
  49. dö tonel trio

    1.
  50. Kentin uyuşumsuz çocuklarıydık
    Ağlamaktan tortulaşmış gözlerini dağlayıp kendi gölgelerinden taşan
    Millet muayer kürdi bestelerle top 10’a girerken
    Biz akortsuz enstrümanlarımızla jazz yapardık sokaklarda detone trio
    -“jazz yapmayınn layn!” derlerdi
    biz inadına cazz,
    efkar bastı mıla hicaz.
    Okulu asardık kitap okumak için
    yol paramız olmazdı otostop çekerdik düşlerimize
    güçsüzlüğümüzden güç alırdık
    moral verirdik birbirimize: “bak ben senden daha s.kik bi’ haldeyim.”diye
    dünyaya silah çekerkendimize doğrulturduk
    her seferinde intihar ederdi kendini
    beynimizde iltihap olmuş intihar düşüncesi
    hayat hep kazanırdı bizi yine, yeni, yeniden
    kaybetmeye abone yaşam kumarbazlarıydık
    Ofsayt Osman averajla liderdi ligimizde
    Aaahh! biz ne uyuşumsuz çocuklardık
    kara kentin kuru kasıklarını gözyaşlarıyla terleten
    ağladık mıydı çıbanlı çiçekler açardı çaylarımızda
    toprak anamızın sürmeleri akardı,
    biz tekrar ağlardık o ağladıkça
    Dö tü başı dağıtık köstebek yavrularıydık
    yılan deliklerine yuva yapan
    anayasaya aykırı küfürler ederdik düzene
    sanırdık ki herkes uyuyor, bir biz uyanık
    her şeye anarşiktik o kadar anarşiktik ki anarşiye bile anarşiktik
    bir kalktı mı hiç inmezdi ıslak orta parmağımız
    kot altı evlerde oturur yeraltı mekanlara takılırdık
    bir yüzü karanlık çocuklardık saçlarını yer altına uzatan
    esrik başımızla eksik naralar atardık
    hep ezilirdik çoğalan sesi gelince zamanın
    ezilirdik, ezilirdik, eksilirdik:
    “siz kızmayın yüce efendimiz biz kendi aramızda ukalalaşıyorduk yalnızca, Vallaaa.”
    Sonra bir gün büyüdük ve uyandık kabustan
    başka bir rüyaya yatmaya...

    altay öktemin karakalem köşesindeki bir şiirdi. çok eskidir. yazanı asla hatırlayamadım ama şiirini asla unutamadım.
    0 ...
  51. doktorlar dizisinin insana kattıkları

    1.
  52. ilk olarak, kalp masajının omuzdan da yapılabildiğini öğrettiler bize.

    ikinci olarak öğrendiğim şeylerden biri de, iyi bir doktorun cin bakışlarından anlaşıldığıdır. kesinlikle yadırgamamak lazım. verilen bilgiyi almak özümsemek lazım.
    0 ...
  53. tuz dökülmüş sümüklüböcek taklidi

    1.
  54. sıkıntılı, stresli durumlarda betimleme olarak yapılabilecek bir taklit biçimidir.
    0 ...
  55. sakızlı lolipop

    1.
  56. bir zamanların meşhur lolipopu. sakızını çiğnemek için hızlıca şekerini yer sakızına geçerdik. nerde o eski lolipoplar.
    2 ...
  57. ırkçılık zeka düşüklüğünden kaynaklanıyor

    1.
  58. böyle de bir araştırma yapmışlar işte.

    '' ırkçılığın zeka düşüklüğünden kaynaklandığı bilimsel olarak kanıtlandı...

    kanada'nın ontario eyaletinde bulunan brock üniversitesi, kimilerini kızdıracak bir araştırmaya imza attı.

    huffington post'un haberinde yer alan araştırma sonuçlarına göre, düşük zekalı insanlar, ırkçı ve önyargılarla beslenen ideolojileri daha kolay benimsiyor.

    'psychological science' (psikolojik bilim) dergisinde yayımlanan makaledeki araştırma sonuçları, çocukluğunda i.q testlerinde düşük puan alanların, ileride önyargılı olmaya ve basmakalıp ideolojilere inanmaya daha yatkın bir tablo çizdiğini gösteriyor. ''
    5 ...
  59. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük