manhattan, nyc'de açılan güllüoğlu ile satışları abd'de de bile patlayan ve amerikanların vazgeçilmezi donut ve bagel'ı dahi geride bırakmış olduğu söylenen güzide tat...
son derece tartışmalı bir belgesel olup 3 kısma ayrılmıştır, birincisi din kurumunun güvenini sorgulamak için bilgi üretmek, hristiyanlığın bazı diğer dinî figürlerle olan benzerliklerini göstermektedir. 2. bölüm 11 eylül olayları hakkında bizlere anlatılan problemleri ve yazarların 11 eylül olaylarından kimlerin sorumlu olduğunu gösteren iddialarını içermektedir. 3.bölüm bankaların tek bir "dünya bankası" oluşturma teorilerini kapsamaktadır.
2.belgesel özeti(zeitgeist addendum);
2. belgesel 4 bölüme ayrılmıştır. 1. bölüm şuanda geçerliliğini koruyan parasal sistem ve çöküşünü iddialarını anlatmaktadır. 2. bölüm 1. bölümün devamı olarak john perkins isimli eski ajan kendini ekonomik tetikçi olarak tanımlayan kişiyle röportaj olarak geçiyor. 3. bölüm jacque fresco tarafından üretilmiş venüs projesi hakkında bilgiler veriyor. 4. ve son bölüm doğa kanunları ile iç içe yaşamanın insanlar için ne anlama geldiğini araştırıyor.
tam göğsünüzün ortasında bir yeriniz acıyacak...
evinizin sizi içine sığdıramayacak kadar dar olduğunu fark edeceksiniz...
sokağa fırlayacaksınız...
sokaklar da dar gelecek...
tıpkı vücudunuzun yüreğinize dar geldiği gibi...
ne denizin mavisi açacak içinizi, ne de pırıl pırıl gökyüzü...
kendinizi taşıyamayacak kadar çok büyüyecek, bir yandan da kaybolacak kadar küçüleceksiniz...
birileri size birşeyler anlatacak durmadan...
"önemli olan sağlık"...
"yaşamak güzel"...
"boşver, herşey unutulur"...
siz hiçbirini duymayacaksınız...
gözyaşlarınızdan etrafı göremez hale geleceksiniz...
o'ndan ölmesini isteyecek kadar nefret edecek, az sonra kollarında ölmek isteyecek kadar çok seveceksiniz...
hep o'ndan bahsetmek isteyeceksiniz...
"ölüme çare bulundu" ya da "yarın kıyamet kopacakmış" deseler başınızı kaldırıp "ne dedin?" diye sormayacaksınız...
yalnız kalmak isteyeceksiniz...
hem de kalabalıklar arasında kaybolmak...
i̇kisi de yetmeyecek...
geçmişi düşüneceksiniz... neredeyse dakika dakika... ama kötüleri atlayarak...
o'nunla geçtiğiniz yerlerden geçmek isteyeceksiniz...
gittiğiniz yerlere gitmek...
bu size hiç iyi gelmeyecek... ama bile bile yapacaksınız...
biri size içinizdeki acıyı söküp atabileceğini söylese, kaçacaksınız. aslında kurtulmak istediğiniz halde, o acıyı yaşamak isteyeceksiniz...
aksini iddia edenlerden nefret edeceksiniz...
herkesi o'na benzetip...
kimseyi o'nun yerine koymayacaksınız...
hiçbir şey oyalamayacak sizi...
i̇laçlara sığınacaksınız... birkaç saat kafanızı bulandıran ama asla o'nu unutturmayan... sadece bir müddet buzlu camın arkasından seyrettiren...
bütün şarkılar sizin için yazılmış gibi gelecek...
boğazınız düğümlenecek, dinleyemeyeceksiniz...
uyumak zor, uyanmak kolay olacak...
sabahı iple çekeceksiniz... bazen de "hiç güneş doğmasa" diyeceksiniz...
ne geceler rahatlatacak sizi ne gündüzler...
ölmeyi isteyip, ölmeyeceksiniz...
belki çivi çiviyi söker diye can havliyle önünüze çıkana sarılmak isteyeceksiniz... nafile... düşüncesi bile tahammül edilemez gelecek...
rüyalar göreceksiniz, gerçek olmasını istediğiniz...
her sıçrayarak uyandığınızda o'nun adını söylediğinizi fark edeceksiniz...
telefonun çalmasını bekleyeceksiniz... aramayacağını bile bile...
her çaldığında yüreğiniz ağzınıza gelecek... ağlamaklı konuşacaksınız arayanlarla...
yüreğiniz burkulacak...
canınız yanacak...
bir daha sevmemeye yemin edeceksiniz...
hayata dair hiç bir şey yapmak gelmeyecek içinizden...
o'nun sesini bir kez daha duymak için yanıp tutuşacaksınız...
defalarca aradığı günlerin kıymetini bilmediğiniz için kendinizden nefret edeceksiniz...
yaşadığınız yeri terk etmek isteyeceksiniz... o'nunla hiçbir anınızın olmadığı bir yerlere gidip yerleşmek...
ama bir umut... o'nunla bir gün bir yerlerde karşılaşma umudu... bir umut sizi gitmekten alıkoyacak...
gelgitler arasında yaşayacaksınız...
buna yaşamak denirse..
eğitim
1990-91 londra/i̇ngiltere-westminster adult education institule,drama üzerine kurslar
1990,haziran i̇stanbul üniversitesi devlet konservatuarı tiyatro bölümü mezunu
tiyatro
2007-2008 üç kızkardeş (anton çehov) i̇stanbul şehir tiyatroları yönetmen: nikita milivojevic
2006-saygılı yosma (j.p. sartre) i̇stanbul şehir tiyatroları yönetmen: hüseyin köroğlu
2002-2003 yaprak dökümü ( reşat nuri güntekin) i̇stanbul şehir tiyatroları yönetmen: nedret denizhan
2002-2003 iii. richard ( w. shakespeare ) i̇stanbul şehir tiyatroları yönetmen: yücel erten
2001-2001 herkes aynı bahçede (a. çehov- b.sabuncu) i̇stanbul şehir tiyatroları yönetmen ve uyarlayan: başar sabuncu
1998-1999 huzur (a. hamdi tanpınar ) i̇stanbul şehir tiyatroları yönetmen ve uyarlayan: kenan işık
1995 bir atın öyküsü (tolstoydan uyarlayan: m. rozovsky ) i̇stanbul şehir tiyatroları yönetmen: taner barlas
1994 askerliğim(n. simon ) i̇stanbul şehir tiyatroları yönetmen: engin uludağ
filmler
1998- eski fotoğraflar(dinçer sümerin aynı adlı oyunundan
uyarlayan: ahmet uğurlu) yönetenler: jülide övür ve necef uğurlu
1998- kaç para kaç senaryo/ yöneten: reha erdem (atlantik film )
1994- ağrıya dönüş yöneten:tunca yönder
1994- gece, melek ve bizim çocuklar senaryo: yıldırım türker yöneten: atıf yılmaz
1992- adada son gece yöneten: cemal gözütok
1987- hacı yusuf efendi yöneten: türker i̇nanoğlu
televizyonda yayınlanmış çalışmalar
2006- 2007- yaprak dökümü yönetmen: mesude eraslan
2006- kabuslar evi yönetmen: uluç bayraklar senaryo:çağan irmak
2005- maki yönetmen: hakan gürtop (show tv 7 bölüm )
2004- aynalar yönetmen: metin günay (trt 13 bölüm )
2002- şapkadan babam çıktı yazan: berkun oya/ yöneten: haluk bener(trt - 13 bölüm)
2002- bir tatlı huzur yöneten: filiz kaynak (shot tv 3 bölüm )
2002- tek celse yöneten: oğuz yalçın (trt 13 bölüm )
2001- üzgünüm leyla yöneten: taner akvardar (trt 33 bölüm )
2001- kim gitsin (yarışma programı ) yöneten: ahmet çelenk (star tv)
2000- hiç yoktan aşk ( tv filmi, 90 dk.) yöneten: filiz kaynak (kanal d)
1999- ölümün el yazısı (tv filmi, 90 dk.) yöneten: feyzi tuna (kanal d)
1998- kördüğüm yönetenler:canan evcimen i̇çöz,tomris giritlioğlu(trt16 bölüm)
1998- utanmaz adam yöneten: tunca yönder (atv 6 bölüm )
1997- süper baba yöneten: orhan oğuz (atv 20 bölüm )
1996- sharpeın i̇ntikamı yöneten: tom clegg (carlton tv, uk )
1996- byzantine (bilgisayar oyunu cd rom ) yöneten: alan haft (discovery channel )
1995- video klip ve çizgi film sunuşları (show tv )
1995- kopgel taksi (hayat bazen tatlıdır ) yöneten: mahinur ergun, nihat durak (star tv 8 bölüm )
1994- muhteşem zango (star tv 8 bölüm )
1994- yöneten:ngozi nivorah (piranha films, channell 4 )
1993- rifle king kong show yöneten: adem kılıç (kanal 6 )
1990- gülen ayva ağlayan nar tv dizisi
1990- gençler yöneten: adem kılıç (trt 4 bölüm )
1988- perili köşk yöneten: mehmet eryılmaz (trt)
reklam filmleri
1999- yeni yüzyıl gazetesi
1996- bosch
1994- ariel (saatchi saatchi production )
1990- aeg yöneten: yavuz turgul
1989- gar
kendisi, fox tv'de kemal hoca rolüyle ekranlara yansıyan 'bülent emin yarar' ile evli olup 'ada' isminde bir kızı vardır. Bizzat her tiyatrosuna gitmiş, kendisini ayakta alkışlamışımdır. özellikle yaprak dökümündeki rolüyle ünlense de türkiye'nin en iyi sanatçılardından biridir.
"kendine iyi bak" bir "veda" değil "elveda" cümlesidir çoğu zaman.
o üç kelimeden çok daha fazlasını gizler içinde...
"kendine iyi bak. çünkü bundan sonra ben yanında olmayacağım. olamayacağım. i̇stesem de istemesem de. sevdim bir zamanlar seni, hala seviyorum ve benden sonra da mutlu olmanı istiyorum. olurda bir gün dönersem seni iyi bulmak istiyorum. "
"kendine iyi bak. çünkü bundan sonra kendinden başkası olmayacak yanında sana bakacak. ben olmayacağım. kendine iyi bak ve beni düşünme. çünkü ben de seni düşünmeyeceğim artık. arama sakın beni, yazma, çünkü ben yazmayacağım. sil beni yüreğinden, çünkü ben sileceğim. fakat yaşanılan, paylaşılan güzel şeyler hatırına sana yürekten mutluluklar diliyorum. ve ben bir daha dönmemek üzere gidiyorum "
"kendine iyi bak. aramızda geçen her şeye rağmen benden sonra iyi olduğunu bilmeyi tercih ederim. aslında bilmem çok önemli değil, iyi olduğunu varsayacağım ben. seni bir daha asla görmemek üzere gidiyorum ben, seni kendinle baş başa, yapayalnız bırakıyorum ben. biliyorum kendini bırakacaksın benden sonra, o yüzden iyi bak diyorum. aslına bakarsan, çok da fazla umursamıyorum.
"kendine iyi bak, derler ve giderler. tutkuyla sevenler, bazen birden fazla söylerler bunu. çünkü onları ayırmak, eti tırnaktan ayırmak gibidir. kolay kolay kopamaz onlar, süreç çok acı vericidir, yürek parçalayıcıdır. her seferinde azalan umutlarla geri döner ve yine "kendine i̇yi bak" gözleriyle ayrılırlar. ta ki umut da, sevgi de tükeninceye kadar *ta ki son elveda mezar sessizliğine bürününceye kadar* tutkunun ötesinde sevenler, bir kez "kendine i̇yi bak" derler ve giderler. onlar eti tırnaktan ayırmak yerine ölümü yeğlerler. onlar bu acıyı bir kezden fazla kaldıramayacaklarını bilirler. kendine iyi bak, derler ve giderler. bu sözlerin içinde ihanet yok, hiç bir zaman olamaz derler ve giderler. en büyük ihanet değil midir aslında seni seveni, ihtiyacı olanı yüzüstü bırakıp gitmek. kendine iyi bak, derler ve giderler. seni suskunluğa mahkûm edip giderler. seni parçalara ayırıp, en büyük parçayı yanlarına alıp giderler. seni senden alıp giderler. daha kötüsü suçlayamazsın onları tüm bunlar için. kendine iyi bak deyip gidenin geçerli bir nedeni vardır elbet. suçlatmaz kendini. savaşmadıkları için kızarsın ama suçlayamazsın. savaşmışlarsa, yenildikleri için kızarsın ama suçlayamazsın. *yenildiğin için kızarsın ama suçlayamazsın* ayrılığın kaçınılmazlığına inandırır seni, kendine iyi bak, derler ve giderler. elinden umutlarını, düşlerini, sevgilerini alıp giderler. bir tek anıları bırakırlar geride, bir de hatırladıkça gözyaşlarına boğulasın diye unutulmayan nağmeler. arkalarına bakmadan çekip giderler eğer yalnız kalmışsan, çünkü insafsızlıklarını görmek istemezler. her şey o saniye orada bitsin, kapansın bu sayfa isterler. "bitti" diyemedikleri için, kendine iyi bak derler. "kırıldım ve affedemiyorum" diyemedikleri için kendine iyi bak derler. "seni istemiyorum artık, hayatımdan çıkaracağım ama bil ki hiç unutmayacağım" diyemedikleri için kendine iyi bak derler. "biliyorum çok kanayacaksın ama daha iyisini yapamıyorum" diyemedikleri için kendine iyi bak derler. vicdanlarını rahatlatmak için kendine iyi bak derler, çünkü o kan uzun süre akacaktır ve o yara asla kapanmayacaktır, bilirler. kendine iyi bak bir noktadır çoğu zaman. kendine iyi bak deme bana, sadece kötülükler noktalansın isterim ben. oysa sen iyisin... *sen gözümdeki ışık, dudağımdaki tebessüm, sen içimdeki sevinçsin. sen hayatıma renk katan, sen yüreğimdeki çarpıntı, sen hayatımdaki neşesin. sen yolumu aydınlatan, sen dert ortağım, sen gönül yoldaşım, sen bir tanesin. kendine iyi bak deme bana. nokta koyma. keşke böyle yaşanmasaydı bazı şeyler, keşke affedebilsen beni, keşke ben de affedebilsem keşke döndürebilsek zamanı geriye. keşke bugünkü aklımızla yasasak her şeyi bastan. nafile... ama yine de, gitmesen olmaz mı? bitmesek olmaz mı? sen eksikken, ben nasıl tam olurum? senden kalan boşluğu kimlerle doldururum? savaşsak aramıza giren şeytanla olmaz mı? hani büyük aşklar her türlü engeli aşardı, hani gerçek dostluklar her sınavı geçerdi, hani sevgi eninde sonunda kazanırdı? hani hayatta hiç kirlenmeyecek değerler vardı? hani en büyük zaferler, en kanlı savaşların ardından kazanılırdı? bunların hepsi yalan mı?... sahiden..., gitmesen olmaz mı? bitmesek olmaz mı? peki o zaman... senin istediğin gibi olsun... öyleyse... sen de "kendine iyi bak"
2008 yazında los angeles six flags'deki dünyanın en iyi roller coasterının kaza yaptığı, heyecanın doruk noktasına ulaştığı ve birçok şehirde bulunan eğlence mekanı.
work and travel programıyla amerikaya giden insanların, özellikle de türk insanının pedicab yani bisiklet taksiciliği yapmak istediği amerikanın en güzel yerlerinden biri.
rap denince akla ilk olarak belki de ceza gelir. ama bu işin babası sagopa kajmerdir. hele ki bu 2 isim kavga etmeden önce "neyim var ki" adında bir şarkıları var ki demeyin dinleme keyfine...
transfer sezonu geldiğinde 3 büyüklere sürekli sorun çıkartan takım.. önce mehmet topuz vakası, şimdilerde de ali turan vakası.. galiba asla vazgeçmeyecekler..
4.5 milyar dolara mal olmuş, 160 katlı, 818 metre uzunluğunda ve 95 km uzaktan bile görülebilen Dünya'nın en uzun yapısı.
Bu nedenle superdelen adini almıştır.