sırf sevişmek için karşısındaki kızın saçmasapan muhabbetlerine katlanan bir gencin dramını konu alan, erotik gerilimsel ve yer yer duygu yüklü olan, içten edilen bir dua. içten bu söz söylenirken dudaklardan " ayhh canıms tuğçenin yeni bluzunu ben de merak ettim bak öyle güzel anlattın ki.." cümleleri dökülüyor. ibretlik.
senin benim değil, konfüçyus kafasındaki ağır abilerin işi. adam martıya bile yön verip ona hayatı anlatmaya çalışıyor, sen daha anca mal mal simit at martılara mına koyim.
hayattan tiksinen birinin ibretlik, fantastik ve kozmik anlamlar içeren sözü. bu gariban içmeye sabahtan başlamış olabilir, yanınızda küçük mutluluklar varken kendisine yaklaşmanız tehlike yaratabilir, aman diim.
isviçreli bilimadamlarının araştırması gereken insandır kendisi. dünyadaki en büyük hazzı reddedip yaşamayan bu fantastik, ibretlik ve kozmik insanı anca onlar çözümleyebilir.
akp genel başkan yardımcısı bülent gedikli'nin yaşadığı kafaya bakılırsa şu şekildeymiş;
"Neocon-Ergenekon kadrosunda teknik direktör Şimon Peres; kaleci, teröristbaşı Abdullah Öcalan; geri üçlüde, Nicholas Sarkozy, Angela Merkel, Benjamin Netenyahu; orta sahada, Mehmet Haberal, Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Yalçın Küçük; ileride de Kemal Kılıçdaroğlu ve Selehattin Demirtaş var."
orta saha ölümcülmüş yalnız, barcelona ile boy ölçüşebilecek kıyasta. ayrıca;
hiçbir sike derman olmayıp anca boş boş facebook'ta takılan insandır kendisi. yan sekmesinde de twitter açıktır muhtemelen, oradan da saçma saçma tweet atar durur, sonra da vay efendim maaşlarımız çok düşük ben aslında daha fazlasını hak ediyordum vs. o para çok bile sana amk. sinirlendim.
müfettişlerin kendi aralarındaki usta-çırak ilişkisinden kaynaklanan geleneksel bir ifadedir. hem adını hatırlamadığınız kişilere seslenirken "üstadım" diyip geçmek gibi bir rahatlığı da var. yaptığım bir araştırmaya göre; üstad kavramı kamu kurumlarına ve bankalara maliye bakanlığı teftiş kurulu (mtk) vasıtasıyla geçmiştir. maliye teftiş kurulu 5 m kuralı üzerine kurulmuştur. bunlar masonların mektebi mülkiyesinin maliye müfettişleri şeklinde açıklanabilir. mtk ya bu kavram da masonlardan geçmiştir. ancak zamanla tüm denetim mekanizmalarında üstat kelimesi kendine yer bulmuştur. kuruma ilk girdiğimde "masonik bi yapılanmaya mı düştüm, üstat ne lan?" diye düşünüyordum. masonik bir temeli varmış gerçekten de bu hitap şeklinin.
ırklarla derdi olmayan bir bünyenin arap ırkının kaypaklıklarına ve cahilliklerine şahit oldukça "lan acaba" deme durumu. sakin insanı bile delirtir bunlar.
187 yılda bir sibirya'da görülen, o mini mini, sevimli penguenleri inim inim inleten, bayıltan, üstüne üstlük bir de osurtan soğuklardır. yüreğim kanıyor düşündükçe neyse devam edemicem.
adından da anlaşılacağı gibi kutup ayılarının soğuktan eşek gibi anırmasına vesile olan bir doğayıdır kendisi. bugüne kadar olayı görüntülemek için giden hiçbir national gheographic belgeselcisi geri gelemediği için bu kutup ayılarının anırırkenki görüntüsü ne yazık ki mevcut değil.. bu muhteşem doğa olayından sonra genellikle ise penguen bayıltan soğukları meydana gelir.
emdiği ışıkla beyaz rengi alan karın, geriye kalan kızıl rengi yansıtması sonucu gökyüzünde oluşan renk. şuan ankara semalarında bu tonun en güzelini görebilirsiniz..
artık aşk acısından mıdır, yoksa o yıpranmışlık etkisini üzerinden atmak için midir bilemeyeceğim ama var böyle bir şey, yapıyor bunu insanlar. ilişkisi biten hatun ya da er kişi o gazla bilumum aktiviteye girişir, o pilates kursu senin bu dans kursu benim bir süre ortalıkta deli danalar gibi cirit atar. bu sosyalleşme sosyal medyada da vuku bulur elbet, facebook ya da twitter sayfaları birden ışıl ışıl olur, yazılar, paylaşımlar, abuk subuk tiplerle muhabbetler vs.. hele bir de eski sevgili hala facebook'ta ekli ise yapılan tüm aktiviteler gözüne gözüne sokulur, kendisine "bak hayat ne güzel devam ediyor, seni hiç siklemiyorum ehuyyiiii" capsi gönderilmeye çalışılır. kendilerine elleşmeyiniz, bırakın kendi bilinç ve iradeleriyle normale dönsünler. normale döndüklerinde o aktivitelerin hepsini bırakacaklardır nasılsa.
bilindiği üzere bu şirin ülkemiz kuvvetler ayrılığı ilkesi temelinde 3 erk ile yönetilmekte; yasama, yürütme ve yargı. kanunlar ise 2 şekilde oluşturulmakta, ya yasama organı olan meclis bir kanun hazırlayıp bunu oylanması için sunar -ki buna kanun teklifi denmekte- ya da yürütme organı olan bakanlar kurulu bir kanun hazırlar oylanması için -ki buna da kanun tasarısı denmekte. kanun hükmünde kararnameler ise bakanlar kurulunun meclisten bir yasa ile belli bir dönem için yetki alarak kafasına göre kanun yapması anlamına gelmekte; yasamanın denetiminden geçmeksizin cart diye çıkarırsınız kanunu. e hani nerde kaldı amına koyim kuvvetler ayrılığı? milletin kendisini temsil etmesi için gönderdiği milletvekilinin kanunda söz hakkı bile olmayacak, hükümet neyi isterse kafasına göre meclise danışmadan kanunlaştıracak. ne güze iş valla. kendisi rahmetli turgut özal'ın bir icadıdır bu arada. kanun hükmünde kararnamenin padişah fermanından bir farkı yoktur, esas anlamı "ben yaptım oldu" demektir. anayasa, khkların istisnai ve zaruri durumda çıkarılmasını öngörür, khklar ile ülke yönetilmesini değil. adamlar bunu da esnettiler kafalarına göre. e adı da değişsin madem; "kanun hükmünde tayyip" filan densin, daha anlamlı olur.
"zira orgeneralinden askeri gazino garsonuna kadar hepsi darbeye meyilli bu ipnelerin hiçbirini gözüm tutmuyor" şeklinde devam edecek olan, muhtemel bir bülent arınç açıklaması. duysam şaşırmam, o derece.
öyle bir ordu düşünün ki; güya genelkurmay başkanından tüm üst düzey askerlerine kadar neredeyse ordunun tamamı darbe teşebbüsünde bulunacak, üstelik bu yapılanmanın güçlü bir medya ayağı ve sivil destekçi bir yapılanması da olacak, ama ne hikmetse başarılı olamayacaklar, siz de onların ipliğini böyle biiir biiiir açığa çıkaracaksınız! hmm ileri demokrasiydi bu dimi, evet.
genelde gol attıktan sonra yaşanan sevinç sırasında, ya da kendi takımından/rakip takımdan yere düşen futbolcuyu kaldırdıktan sonra omzunu sıvazlamak yerine yapılan hareket. sırf ellemekle kalsa yine iyi, bazen baya baya avuçlarını da görüyoruz. bi sürü kaslı vücut soyunma odasında çırılçıplak dolaşa dolaşa hafiften gay olmaya mı meyileniyorlar artık farkında olmasalar da, orasını bilemeyeceğim.
hayale ulaşacağım derken meçhule karışan insan eylemi. "yavaş koş saçın başın dağılmasın" diyeceğim de, sen amı götü dağıtmışsın zaten, bu kadar koşulur mu yahu?
romantik bir mastürbatör eylemi. tuvalet/banyo köşelerinde mastürbasyon yapamayacak kadar duygusal, naif, tatlı, munis, dev bir kedi o. tam olarak şöyle bişey;
alkollü bir gecenin susuz sabahına uyanan insanın gözünü açar açmaz "yandım allaaahhh!!" diyerek kolayı kafasına dayama hali. bir süre sonra alışkanlığa dönüşüyor, vücudu su filan paklamıyor, kişi kola içmeden kendine gelemiyor. zaten talcid bağımlısıyım, yakında iyice midem delinecek amk.