kürtlerin bilimsel çalışmalara verdiği önemden ötürü ortaya çıkan doğal sonuçtur. türklerin darwin i bilimsel dergilerde dahi sansürlemesi bilime ne kadar uzak olduğunu gösterir ve bu blimsel geleşmelere ayak uyduramamalarını göstermektedir.
kürtler ise bilimsel gelişmelere her ne kadar bir dönem siyasi engellemelerden dolayı yeterli zamanı ayıramasada sansür gibi çağdışı uygulamaları aşmış, bilime aç ve bilimmsel gelişmelere olan katkılarından dolayı uzaya türklerden daha önce uzaya çıkacaktır ve yeni dünya düzenini kuracaklardır.
kürtlerdir. gerek eğitim seviyeleri gerekse de kültürel bilgi ve görgüleri onları düünyanın en zengin halkı yapmaktadır. sosyal ve toplumsal olaylara olan derin hassasiyet ve sağduyuları ise onları ahlak ve erdem sahibi insanlar yapmaktadır.
kesin kraliçeyle de yakın dostluğu olmayan, aile dostları fakir ve sıradan insanlardan oluşan, kraliyet düğününü televizyondan seyreden fukara ve zavallı insandır.
deniz gezmiş in sıradan bir kemalist olduğu gerçeğidir. tek numarası idam edilmesidir. kendisiyle özdeşleşmiş bir fikri yoktur ve hayatını evrensel bir paradigma etrafında yaşamamıştır. biraz komünizm biraz kemalizm al sana denizler destanı.
ateşli lise talebesi gibi dönemin siyasi olaylarına malum görüşün tavrını takınmış ve idam edilmiştir.
solcuların anlattığı ve sandığı gibi bir dava ve fikir adamı değildir.
idam edilen sıradan bir insandır.
referandumda herkesin hayır oyu kullanması gerektiğini söylemesine rağmen, oy veremeyerek boykot kararı alan dtp ye verdiği destekten sonra; seçimlerde oy vermesi halinde bu partinin akp olması en kuvvetli ihtimaldir.
çok farklı bir tarzı vardır vesselam.
akp iktidarından önce zamlardam nevri dönen ve açlık sınırında yaşayan bütün bir halkın akp iktidarıyla zamlardan kurtularak refaha ermesi olayıdır.
akp iktidarından önce ülke bitik bir durumdaydı ve nerdeyse amerikan mandası olmanın eşiğine gelmişti. akp iktidarından sonra zamlar tedavülden kalkmış, halk refah ve mutluluğa kavuşmuştur.
akp karşıtları lira geçişinden kaynaklı fiyat değişikliklerini zam olarak lanse etse de yüce milletimiz bu oyuna gelmemiştir ve teveccühünü göstererek 8 yıllık bir iktidarı akp ye layık görmüştür.
işsizliğin yüzde 15 civarlarında olmasına, üniversiteye gidememiş yüzbinlerce genç populasyonunun oluşmasına neden olan durumdur.
türkiye de dışında cereyan eden her olayda kendini türkmen diye nitelendiren insanların türkiye ye göç ederek ülkenin dinamiklerini yerle bir ederek bütün bir milletin kaderiyle oynaması durumudur.
bosna, ırak, bulgaristan, kıbrıs, yunanistan, rusya, çin ve türki cümhuriyetlerinde yaşanan her olayda soluğu türkiye de almaları artık işin tadını iyice kaçırmıştır.
bilindiği gibi ezan arapça okunmaktadır ülkemizde ve halkın yüzde 99 u arapça bilmemektedir. insanları anlamadığı bir dilde namaza çağırmak yerine halkın yüzde 60 ının konuştuğu, yüzde 90 ının da anladığı bir dilde okunması daha makbuldür. geriye kalan az sayıdaki türk vatandaşlarımız içinde çevredeki kürt eş ve dostlarımız severek tercüme edebilir.
böylelikle hem namaz kılan insan sayısı artar hem de insanlar namazı neden kıldığını yani ibadeti anlayarak ve dosdoğru kılmış olur.
yıllardır türk sanatçıların rezalet performansıyla ve yetenek özürlü olmalarından ötürü dünya müzik endüstrisine kepaze olmamızı artık sona erdirecek ve dünyaya sanat ve müzik şöleni yaşatacak olan kürt sanatçılarla katılım kampanyasına destek vermek her insanın asli görevidir.
(bkz: şıvan perwer)
(bkz: cıwan haco)
(bkz: aynur)
hiç şüphesiz türkiye nin çehresi değiştirecek müthiş bir olay olacaktır.
muhafazakar ve sistemin dayatmalarından kaçamayan mevcut durumdaki başkent insanı yerine; modern, çağdaş, bilimsel düşünen ve demokrat insanların yaşadığı bir popülasyonunun yeni adresi olacaktır başkent mefhumu.
diyarbakır ın başkent olması dünya açısından da mühim bir olaydır. dünyanın yeni; sanayi, ekonomik siyasi merkezi olacaktır. sıradan bir şehir olmaktan öteye gidemeyen ankara yerine diyarbakır ın başkent olması her vatandaşın hayrına ve geleceğinin sağlam bir teminatı olmasına garantörlük edebilecek tek sermayedir.
avrupalı dil bilimcilerinin ortak görüşüne göre dünyanın en zengin dili kürtçedir. 4 lehçe 27 ağızın kullanıldığı, 60 milyondan fazla konuşanın olduğu, tarihe yön veren edebi eserleri, 1 milyon kelime kullanıldığı, estetik ve anlaşılabilir olması gibi ölçütler dünyanın en zengin ve güzel dili olmasını sağlamıştır. ayrıca arap ve latin alfabesine ek olarak çin alfebesiyle de yazılıp okunarak geniş bir kesim tarafından kullanımı kolaydır ve bu kürtçenin evrenselliğini de gösterir aynı zamanda.
edit: eksik düzenleme yapıldı.
31 müptelası insanların geldiği akıl almaz durumdur. sansür diye nitelendirilen aslında ahlaki yozlaştırmayı engellemeye çalışan yeni düzenlemeye karşı çıkan eli apış arasında slogan atan bir güruha sanırım tarih ilk defa şahitlik edecektir.
kendi şahsımın da dahil olduğu sözlük yazarlarıdır.
miiliyetçi zırvalarla olaya eleştirel açıdan bakmak çok eblehçedir zira herkesin yaşadığı ülkeyi sevmemek için muhakkak bir sebebi vardır. aslında bir sebebin olması da gerekmez.
yaşadığımız coğrafyadaki insanları sevmiyebiliriz, hayata bakış açılarını, kültürlerini, dinini, milletini vs. ve tüm bunlar yaşadığımız ülkeyi sevmemek için bir gerekçe olabilir.
ya da hiç sebep aramadan sevmiyorum lan, sevicek bi boku yok ki mına moyim.
lan ben böyle sistemin, çarkın devletin vs. şeklinde devam edecek çok kallavi küfürler edeceğiz artık anlaşılan.
lakin bugün başka bir şey farkettim. bir reklamdı.
de facto reklamı.
amerikan jeanlerine karşı adını hatırlamadığım sikimsonik bir kumaş. ulan bu reklam bile beni acayip paranoyak etti.
noluyoruz lan! şakirt tarzı giyindirilmeye mi çalışıyoruz diye düşünmeden edemedim.
belki bir alakası yoktur, belki de de facto - iktidar - cemaat arasında hiç bir bağ yoktur ama sebebsiz yere endişeye kapıldım.
korktuğumu sandım lakin sakin kafayla biraz düşününce bu tamamen endişeden ibaret, yani özgür bir gelecek kaygısı.
velhasıl bir kaba konularak, o kabın şeklini almaya mecbur bırakılıyoruz, kaygım bundan ibaret.
tek tip olmayı kendi adıma istemiyorum en azından.
ve buna karşı koyacak gücü ve cesareti kendimde görüyorum.
gerçek mi şaka mı olduğu konusunda halen tam bir çıkmaz içinde olduğum şahsiyet.
öncelikle gerçekse çok komiktir şakaysa da keza öyle.
eski hali yani 10 yıl öncesini falan düşününce böyle değildi. içine her ne girdiyse ya da çocukluğundaki hangi travmatik anı harekete geçtiyse ani bir başkalaşım içine girmiş ve ülkenin bir anda dübürüne komuştur afedersin.
yahu bu adamın bir eşi dostu da demez mi la oğlum saçma sapan hareketleri bırak, az insan ol en azından taklidini yap deyu.
yok arkadaş ben bu alemi ya anlamıyorum ya da başka bir alemin insanıyım.
sado nun deyimiyle alem harbiden göt olmuş.
yahu el insaf. milletin zekasıyla daha ne kadar taşşak geçeceksiniz daha doğrusu bu millet kotalak muamelesi görmeye daha ne kadar sabır gösterecek anlamıyorum.
2000 li yılların çocuklarının bu diziyle geri zekalıya dönüştürülmes yetmezmiş gibi şimdi de sıra 2010 çocuklarının eblehleştirilmesine.
annelik kutsal bir kavram olmasa şahsım için annenizi tepikliyim derdim lakin değerleri olan bir insanım.
bü yüzden lütfen artık siktirip gidin bu memleketten.
reklamını çeken reklam ajansının tüm çalışanlarına büyük bir öfke ve kin beslememe neden olay reklamsı. anlamadığım nokta böyle bir reklam şirketine nasıl reklam çekilmesi için para verilir ve daha fazla çekilecek reklam verilir hayretler içindeyim.
türkiye de reklamın geldiği boyut, yaratıcılıktan uzak, tamamen müzikale dayalı, dikkat çekici karakter yaratma ve basit diyaloglara dayanır ve 11833 bunun en büyük ve en berbat kanıtıdır.
televizyonumu parçalama isteğimin en büyük sebebidir.
ya bir gün kendimi televizyona vurucam yahut televizyonu kendime vurucam.
çok sinirliyim, patoşik olma eşiğindeyim.
kimler para kazanıyor ve kimler delirmenin eşiğine geliyor.
çok boktan bir durum lan.
bir devrim vardı, o da tedavülden her ne hikmetse kaldırıldı.
günümüz türkiye sinde yapılamamasının bir çok sebebi vardır;
- ithalat bağımlısı olmamız
- memur kafalı mühendis yetiştirmemiz
- küresel sermayenin yaptırım gücü
- devlet desteği olmaması
- halkın talebi olmaması
- ekonomik bir gücün olmaması
- siyasi iradenin olmaması
gibi onlarca sebepten ötürü bir milli marka çıkamamaktadır. milli markadan kasit öz sermaye çeşitlerinin kullanılarak yapılmasıdır. şimdilik marka yaratma küçük bir ihtimaldir lakin imkansız değildir.
mühim olan bir yerden başlamak ve engelleri aşılabilir yapmaktır. bu yapıldıktan sonra geriye markaya isim vermek kalıcaktır.
artık gına getiren dizilerden biridir. kurgu ve senaryosu tam bir fiyasko olmasına rağmen 200 bölüm yayındadır ve yayın hayatına devam etmektedir.
işin ürkütücü bir yanı da reytinglerinin sağlam olmasıdır.
hitap ettiği kesimin büyüklüğü insanı dehşete düşürmektedir. her bölüm aynı terane lakin reytinglerde hep yüksek bir tirajın devamlılığı insanı çıldırtabilecek düzeye gelmiştir.
senaristlerinin akasya durağı adlı dizimsi denemesinin senaristleri olması gerçeği de işin başka boyutudur.
ne zaman biteceği belli olmayan kıyamet gibi sürekli endişe içindeyim lan sözlük.
şahsımın anlamakta zorluk çektiği konulardan biridir vesselam. bankada çalışan her görevli; hiyerarşi tamamen saf dışıdır burada, neden kendisini bankanın sahibi yahut varisi gibi görür hafsalam almıyor. kredi isterin, pinti bekirlik yapar, paranı çekersin belli bir miktarını verir velhasıl hem malınlan malamat olursun hem babalarının malıymış gibi muamele görürsün.
bu sebeptendir ki en nefret ettiğim meslek gurubunun başından gelir.
tek tesellim cehennemde ranza arkadaşımın bir bankacı olabilme ihtimali.
onca tartışma ve şaibe iddialarından sonra açıklanmıştır. sınavı alınlarının teriyle, hakkaniyetle bitirmiş ve içi rahat olan insanlar elbette vardır, bunun aksine olan insanlar da vardır muhakkak ama en önemlisi şaibe olduğunu düşünen, hakkının yendiğini, adalet sistemini sorgulayan ve bu ülkenin hakkaniyet ve adaletine inancını yitirmiş insanlar da vardır ve bu her durumdan daha da mühimdir.
devletin adalet ve sistemine karşı güvensiz ve inancını kaybetmiş bireylerin oluşmasına neden olan bir sınav olmuştur. bir sonraki hatta sonraki tüm sınavlarda içinde hep bir şüphenin yani bir adaletsizliğin olduğu inancıyla sınava girecek bir topluluk yetişmiştir.
velhasıl adalet inancını kaybetmiştir bir topluluk gerisi çok mühim olmasa gerek.
olumlu veya olumsuz her türlü eleştiridir.
oyuncuların performansı, filmin senaryosu, kurgusu, efektleri, makyajı, müzikleri, yönetmeni, senaristi gibi her türlü muhteviyatı teferruatlı bir şekilde incelenir tabi film akıllara kazınacak bir şeyler bıraktıysa.
film gerçekten kötüyse pek bişey yapılmaz yani boktan bir filmdi şeklinde damgalanarak, geçen zamana acınır ve bol küfürlü bir kaç dakika yaşanır.
bir beşiktaşlı olmama rağmen çok sevdiğim bir oyuncudur kendisi. durduğu yerden gol atabilen nadir oyunculardan biridir. çok koşmadığı için çok eleştirilmiş, buna oturduğu yerden gol atarak defalarca karşılık veren güzide oyunculardan biridir.
ne yazık ki bedeninin ve zamanın akıp gitmesine engel olamayan her insan gibi futboldan emekli olmuş sempatik bir oyuncu olarak hafızalara kazınmıştır.
yaşadığı bölgenin suyunun doğal bir kaynaktan gelmiş olması olasılıklar dahilinde olan, çok susamış ya da bundan zevk alan bir insan olabilitesi yüksektir.
özellikle halı saha maçlarında kati suretle yaptığım bir eylemdir, yapmayı da yapanı da severim, sayarım.
