başta batık bankalar olmak üzere ülkedeki tüm yolsuzlukların mimarlarının kimliklerine bakılacak olursa hepsinin doğum yeri ankaradan başlar edirne ye kadar dayanır.
eğitimli olup ülkenin ve milletin parasını çalıp anasını ağlatacağına varsın iki tikiyi pandiklesin, şiveli konuşsun, cahil olsun...
günlük zaiyatları üşenmeden bir sene boyunca tutarsak emin olunki edirne den kars a yol olur fakat sadece bir kaç tanesine değinmek bile durumu yeterince açıklamaya yetecektir.
-gereksiz başlık açımı ve altına girilen başlıktan gereksiz girdiler.
-girilen girdilerin içeriğinin çok yavan ve düşük bir zeka yaşına hitap etmesi.
-mastürbasyon mantığı kadar basit, cinselliği bacak arasına kıstırmış girdiler.
-siyasi ve dini içerikli girdilerin fikirden ve muhteviyattan yoksun olması.
-sözlükte forum ve chat havası yaratma çabaları.
-rüştünü ispatlamak gibi ergen bir havada olmaları.
-özel mesajlarla taciz ve yalaklıkta bulunmaları.
ve en önemlisi; anlamlı kurallı yahut devrik bir cümle kuramamaları.
zayiat edilmiş edit: bilmediğinden değildir klavyenin namusuzluğundandır zira bütün entryleri inceleyen kişi yazım ve imla kurallarına ne ölçüde riayet edildiğini görecektir.
türkiye nin içinde bulunduğu ekonomik durumu gözardı eden, tamamen kendi menfaatlerini düşünen, üç kuruşluk çıkarını ülke menfaatlerinin üstünde tutan zavallı insandır.
zamların yapılma sebebini anlamayan sanki halka bir yük bindirme gibi anlayan insanlar ilginçtir kendi şahsi menfaatlerinin tehlikede olduğunu söylemek yerine fakir edebiyatı yaparak milleti zararlı düşüncelere bürüyerek vatandaş olarak vicdansız bir eylem içine girmektedirler.
genelde futbol takımı taraftarı tarzı bir anlayışla; partilere partizan ruhuyla bağlı, başka bir düşünceye tahammülü olmayan ve türkiye nin geleceğinin teminatı olan akp ye düşman aynı zamanda ülkenin menfaatlerine düşman, yadırganası ve ayıplanası sevimsiz insan profilidir.
bugün kürtleri bu kadar yaftalamalarının, yaptıkları her hayr eylemi şer e yoran, toplumda ötekileştirme çabası içine girişmelerinin ve bir türlü sevememe durumlarının asıl sebebidir zira kürtler bu coğrafyada türklerden çok evvel medeniyet kurmuş, tarihin çeşitli dönemlerine damgasını vurmuş, bilim, kültür ve sanatta nice eser ve şahsiyet yetiştirmiştir bundan olacaktır ki kürtler türkler tarafından pek sevilmemekte ve hep ayrışma taraftarı olarak görülmektedir oysa ki asıl sebep çok farklıdır ve sebep kıskanma teriminin içine gizlenmektedir.
insanın içi ezilsede içinden geçiremeden edemediği ve içten içe veryansın ettiği durumdur.
sistemin alışılagelmişin fikirlerine tezat oluşturan her türlü idea bir linç girişimiyle püskürtülmeye çalışılmakta, farklı seslerin getirdiği zenginlikler düşmanın top sesleri gibi algılanmakta ve bu durum devlet kurumlarından halka kadar inebilmektedir.
iran rejiminin ve halkının özgürlük, demokrasi ve farklı düşüncelere olan tahammülsüzlüğü bu topraklara hükümet ve halk işbirliği ile lince dayalı gelişmelerle çağ dışı bir yöntemle zuhur etmiştir.
aslında bağlık küçücük çocuklaraına döve döve istiklal marşını okurken zorla ağllattıran anne babalar olacaktı ama harf kotasına takılı kaldı neyse ki bu durum ailelerin zihin kotası kadar önemli değil.
ilginçttir her mili bayramda bir tane çocuk çıkar istiklal marşını okurken hüngür hüngür ağlar, tuhaf el kol hareketleri, yapmacık yüz ifadeleri vs. vs.
bu durumun asıl kaynağı hiç şüphesiz kemalizmin ne olduğunu dahi bilmeyen, cahil ve şow amaçlı, ellerinde chp ve atatürk bayraklarıyla dolaşan elit cumhuriyetçilerdir.
istiklal marşını ağlayarak okuyan küçük çocuk kıçını temizlemekten acizken buna hayranlık duyarak ve duygulanarak bakanlar da biir o kadar aklın aciziyeti içindedir.
yapmayın lan yazıktır küçük bebelere, bırakın oyun parkında oynasınlar yavrucaklar. pis işlerinize ve emellerinize alet etmeyim yavrucakları.
sosyal hayatı ve çevreyi düzenleme gereksinimi olarak fakir insanları şehir dışına yerleştirerek ve şehrin öz ve güzel görüntüsünü korumak, şehri daha modern bir hale dönüştürmek için yapılması gereken bir sosyal sorumluluk projesidir.
büyük şehirleri daha yaşanılır ve modern bir metropolitan görünüm sağlamak için yapılması gereken en önemli ve zaruri çalışma olacaktır.
imkansızı başarabilme telaşında, okyanusa yelken açabilecek kadar gözünü karartmış ve halen çağa kayıtsız kalabilen anlaşılması güç insandır.
zamanın dini de tanrıyı da yendiğini ve uğraması gereken mutasyona uğramayan bir dinin peşinde zikr ile koşarak hayal ile gerçekliğin kapısını ayırt edemeyen ve iki kapı arasında birini açarak diğerini kapatarak fakat her ikisine de giremeyen ortada kalan insandır.
hayatını ortalama bir insan olarak idame ettiren, vasıfsız, içi boş, hayattan zevk alma oranı çok düşüğün altında eziklenen ve ruhu zevkle harmanlanmamış kofti insandır ve de herşeyin ötesinde boş insandır.
kürtlerdir efendim. hiçbir canlı türüne ve doğaya zarar vermeden, dünyada barışçıl bir şekilde yaşama çabasını gösterebilen avusturyalı yerlilerle birlikte dünyanın nadide kıymetlileridir.
genellikle aşırı milliyetçi ve elit ulusalcıların başını çektiği, cumhuriyetin kurulduğu günden itibaren türkiye nin her alanda gelişimine taş sokan, insanlığa ve adalete hınca hınç kin dolu, halkların düşmanlığını savunarak kan üzerinden siyaset yapan ve olası her iyi yönlü gelişmenin önünü tıkayarak türkiye yi kaosa sürüklemeye çalışan dışlanası bir zihniyettir.
tamamı kürt bilim adamlarından oluşan, aralarında biyokimya, arkeoloji, jeoloji, antropoloji uzmanlarının da olduğu dünyanın saygın kürt bilim adamlarının, kürtlerin kökenine ilişkin bulgularda rastladığı bilimsel gerçekliktir.
bu bilimsel gerçekliğe göre kürtler iskandinavya dan soğuk iklim şartlarından dolayı ve iç çatışmalardan dolayı göçmüştür.**
ayrıcalıktan tutunda, şeref, onur, haysiyet ve de en önemlisi insan olarak insana ekstradan hiç bir olumlu değer katmadığı gerçeğidir. insanların bir ırkın mensubu olmaları tamamen doğduğu coğrafyaya bağlı olduğu için toprağın da toprağa üstünlüğü olmadığı için bir türk olarak doğmak; bir ermeni, bir kürt, bir yunan, bir yahudi ve de bir aborjin olarak doğmakla eşdeğerdir.
kendilerini kandırık ve uyduruk bir yalanın içinde hala farkedemeyen milliyetçi çevreler; asil kan, üstün insan, gururlu ve mağrur safsatalarından kurtularak insani değerler noktasında birleşerek, insan onurunu ve değerini yücelterek şerefli ve mutlu bir insan olma çabasına girişmelidirler.
bir din hangi dönemde olursa olsun evrensel bir dilde yayın yapmıyorsa o din her zaman yereldir önermesinden yola çıkarak kuran ın arapça olarak yazılmasından dolayı sadece araplar için gönderildiği ve içindeki tüm yazıtların sadece arap coğrafyasında geçtiğinden dolayı yerel olduğu gerçeğini bir kez daha kanıtlarlayan yegane gerçekliktir.
herşeyden önce bir insan, her ne kadar beğenilmesede bir fikir adamı ve bu ekseriyatta kendisine canı gönülden bağlı milyonlarca insanın beğeni ve takdirini lutfettiği bir insana hiç kimse saygısızlık yapmamaları ve insanların değer verdiği kişilere saygı göstererek kendi saygınlıklarını ancak bu şekilde muhafaza edebileceklerini unutmamaları gerekir.
başta ulusalcı ve komünist tayfalar olmak üzere her kesim insanların inanç ve vicdan hürriyetlerine asgari düzeyde saygı göstermeleri gerekir.
demokrasiyi ihraç ettiği gerçeğinden yola çıkarak zerre kadar anlamadığından, üstüne birşeyler koyamadığından, tarihi ve kültürel dokusuna ters olduğundan dolayı yönelmesi gereken idari şekilllenmedir her bakımdan oligarşi.
türk insanı demokrasiye 19. yy dan itibaren bazı hareketlerle alışmaya çalışmış bu durum 20. yy da cumhuriyetin kurulmasıyla resmi bir boyut kazanmıştır ama insanı ve kültürü buna müsait olmadığı için ve bizahiti biat kültüründen geldiği için demokrasi hep geriye doğru teklemiştir ve alması gereken olumlu şeyler olumsuz tüm yönleriyle toplumun yüzüne çarpmıştır
oligarşi tam da türk insanına uygun bir yönetim şeklidir zira türk insanı sürekli kahramanlara ihtiyaç duymuştur zayıflıklarından dolayı ve kahramansız kendilerini çaresiz sanarlar bu bakımdan tarihin her döneminde bir zümrenin boyunduruğu altında isterik yaşamışlardır ve bundan kıvanç duymuşlardır.
aristokrasi türk insanı için oldukça aristokrat kalmakta ve mümkün görünmemektedir. monarşi türk insanını fazlaca sıkar bir yönetimdir ve teokrasi türkiye mozaiğine ters bir uhreviyat teşkil etmektedir keza komünizm de aynı ölçüde doğrusal bir paralellik gösterir.
bu durumlar neticesinde türkiye nin tarihi ve kültürel kumaşı sağlam bir oligar zümre tarafından yönetilmesi en doğru seçimdir.*
müslümanların birbirlerini israil e karşı gerekli gördükleri gıda, sağlık ve ekonomik anlamda destekledikleri göz önüne alınırsa muhtemelen israil e yapılabilecek en mantıklı yardım bu durumda füze ve bilimum savaş makinalarıdır.
büyük bir kısmı tabi istisnaları herdaim mevcut olan gerçekliğidir. sözlük yazarları genellikle olaylara ve durumlara akıl ve sağduyuyla değil de genellikle isterik duygularla hareket ederler.
durum böyle olunca da genellikle olaylara ve durumlara bir çözüm yolu bulmak, farklı bir taraftan bakmak yerine genellikle çoğunluğun fikriyle ve içi boş duygularla bodoslama dalarlar.
sözlükte tuhaf tuhaf konular açmanın yanı sıra siyasi ve toplumsal konularda da sadece kendi bildikleri ve doğru bildiklerini sandıkları fikirlerle daha başka bakış açılarına tümden reddeden bir hal ile tavır takınır ve yaşlarının standartını ülke normallerinin üstüne çıkaramazlar.
oysa ki çoğunluğunun akademik bir eğitimden geçmekte olduğu yazarların bu denli bağnaz ve fikirlere tıknaz olması üzüntü vericidir.
tc nin ülkeyi kontrol edemediği geçmişten günümüze kadar süregelen olaylarda kendini çoğu zaman göstermiştir.
çeteler, derin devlet uzantıları, yasadışı devletiçi oluşumlar ile bu sırlara zaten mazhar olmuştuk. 80 yılı aşkındır güneydoğu nun bir türlü durulamaması ve devletin bu durum karşısında acziyet içinde kalmasına rağmen boruyu sınıra kadar üfelemeye çalışması sonucu değiştirmemekle birlikte giderek otoritesini bölgede kaybetmesine sebep olmaktadır.
ülkede isteyen isyan edebilmekte, yağmalama ve şiddet olayları tavan yapabilmekte ve buna kolluk kuvvetleri görevleri dışında kendi gayri insani insiyatif kullanarak bu durumu daha da peşmürde bir hale sokabilmektedir.
kaos un olduğu yerde özgürlükler ve demokrasi tehlike altındadır bu durumda da insanlığın imdadına amerika nın özgürlük getirerek duruma müdahalesi söz konusudur.
barışı ve demokrasiyi tesis edemiyorsak bari amerika tesis etsin hem adamlşar tesisat işinden çok iyi anlıyor.
iç barışı tesis etmeye çalışan dinamiklerin dibine dinamit koymayı her fırsatta deneyen ve bunda çoğu zaman başarılı olan, savaş tellallığı yapmayı üstüne milli bir vazife addetmiş bu iki hamasi parti güneydoğu da günlerdir devam eden çatışmaların ve toplumsal gerginliğin baş aktörü olmayı ve bu pozisyonlarıyla savaş nobellerini tüm dallarda elde etmeye çalışarak kanlı bir hesaplaşma içinde ülkeyi bölük parça etme hesabındalar.
söylemleri ve eylemleri olası her türlü felaketin fitilini ateşler nitelikte olup milliyetçi ve ulusalcı tabanlarını transa geçirmeye, taşkınlık ve saldırılara halihazır bir potansiyel oluşturmakta ve gündemi olumsuz ve korkulu tedirginliklere sürüklemektedir.
bu söylemler tarihin her dönümünde neticesini büyük toplumsal ve siyasi kaoslara bırakmış erdı arkası gelmeyen acıları ve çıkmazları doğurmuştur.
türklerin oldu olası hayali düşman yarattığı tüm dünyaca bilinir ve artık bu durum afrika nın balta girmemiş yerli halkını bile tedirgin etmiş ve bezdirmiştir.
hayali düşman komşu seneryoları türklerin devlet kurmalarıyla değil oba olmalarıyla başlar zira kendi soydaş komşu obalarıyla sürekli savaş halinde olmalarından malum. tarih sahnesine çıkmadan başlayan bu tuhaf zuhurlar 21. yy da halen devam etmektedir başta yunanistan ve ermenistan olmak üzere tüm sınır komşuları düşman ve kendi topraklarında tüm dünyanın gözü varmış gibi bir hissiyata kapılıdır halen tüm türk ve de özellike türkiye insanları.
ermenistan ve yunanistan ın bunlar içinde çok daha büyük bir payı vardır zira bu durum sadece bir düşmanlık olarak görülmemekte çok ciddi sürtüşmeleri de beraberinde getirmektedir. yunan ve ermeni halkları düşman olarak görülmekte yakalandığı yerde linci mazur görülür derecede öfke bir sel dağına dönüşmektedir.
buna yakın tarihin getirdiği bazı olumsuz olaylar sebep gösterilsede aslında bu geçmiş ve devam eden kin gütme politikalarının milli duyguları mütemadiyen tikeltme çabasıdır ve her zaman başarılı olmuştur.
tehcir e uğrayan batı anadoludan sürülen bu halklar bile geçmişin izlerini silmeye ve kötü günleri silkmeye çalışırken türklerin halen bir hazımsızlık içinde olmaları düşündürücüdür.
nedir bu türklerin platonik yunan ve ermeni fobisi?
anlamak mümkün değil.
kim ve ne şekilde gasp edilmiş diye soruların silsilesi kesilmez velhasıl ardı arkası kifayetsiz bir iddia gibi düşünülebilir ama öyle tabiki zira tarihi gerçekler ortada ve bunların neticesi günübirlik hayatta karşımıza çıkmakta.
gasp edilen haklar bir insanın hayatını idame edebilmek için ihtiyaç duyduğu hakların bütünüdür ve vazgeçilmesi imkansız derecede ehemniyet teşkil etmektedir. milliyetçi, ulusalcı ve fettoşçu kesimin dediği gibi bu haklar insan öldürmek, terör estirmek, molotof hakkı, bölünüp çoğalma hakkı değil, insani yaşam haklarıdır bunlar.
-anadilde eğitim hakkı
-anayasal kimlik hakkı
-siyasi ve ekonomik serbestiye
-kültürel hakların bütünü
-eşit yurttaşlık
-din ve vicdan özgürlüğü
-bölgeler arası adalet ve hakkaniyet
-yerel yönetimlerin güçlendirilmesi
-adem i merkeziyetçilik
gibi bir insanın kendini özgür ve huzurlu hissedebileceği haklardır ve unutulmasın ki bu haklar evrensel hukuk normları ve insan hak ve hürriyetlerinin temel taşlarıdır ki türkiye insan hakları evrensel bildirgesini imzalamış bir ülke olarak bu haklara riayet etmekle yükümlü ve mükelleftir.
eskizde imzası olan herkesin malumu abdullah öcalan. ne yapmaya çalışıyor, beklentisi nedir açıkçası kestirmek zor. güneydoğu da meydana gelen ve halen devam etmekte olan olaylar gelecekte meydana gelecek büyük olayların habercisi gibi tabi bunun birçok sebebi var her ne kadar duygusal olarak karşı çıkanlar olsada.
akp nin kürt açıılımı fiyaskosu bunun baş faktörü ve tabi ki devletin kürt politikasında değişen hiç bir şeyin olmaması kürtlerin iyimser beklentilerini boşa çıkararak yerini bir öfke yumağına alması ve dtp nin bunu kapatma davası öncesi ve olası seçim sonrası için bir sıcak hava yakalama şansı doğurarak seçime elektrik kesintisiyle girerek ve oy kargaşası yaşatarak seçimden iyi bir pozisyon alarak çıkmak.
pkk sempatizanlarıın sokakları bir savaş alanına çevirerek 17 cm nin hesabını fature etmeleri de ilginç açıkçası çünkü bu topraklarda normal olarak gözlenen bir durumdur ve idealdir 17 cm ki mevzubahis olması bile ağza yakışmamaktadır 17 cm.
son olarak da biryerlere iki laf etmeden olmaz çünkü dibine kadar isyan etmeden olmuyor. madem getirip asamıyorsunuz, 17 cm nin hesabını vermek durumunda kalıyorsanız, beslemeyi bile beceremiyorsanız ne yarramı yemeye getirdiniz öcalan ı türkiye ye.
on yıl sonraki ve akabindeki bayramlarda çocuk nufusunu kontrol altına almaya yönelik ülke ve dünya nufusuna ve aile planlamasına katkısı çok yüksek olabilecek ve demode olan bayram şekerinin yerini zirvelere taşıyabilecek süpersonik bir fikirdir.
öğrenciliikte üçüncü yılını dolduran bir öğrencinin feryadıdır bu başlık. dile kolay tam üç bayram geçti lan bir tane insanlıktan nasibini almış komşun olmaz mı üstelik her bayram da yeni bir evde dolayısıyla yeni komşularla bayrama girerken ama anladım ki komşuluk ölmüş arkadaş .
hiç unutmam geçen seneki kurban bayramında namusuz komşu karşımda mangal yapıyordu ben de balkona elimde çayla bi baktım öylece de bakakaldım sonra gittim cebimdeki tüm parayla yarım kilo antrikot aldım i,nadına ama neylersin ertesi gün ve akabindeki bir hafta boyunca makarnaya antrikot suyu bandım.
zalım komşular boğazınızda kalsın löp löp etler.
chp ve mhp nin ülke sorunlarına nasıl baktığı at gözlüklerini çıkaran herkesin dahi malumu olurken, neye hizmet ettiği de açıkçası ülkücü ve ulusalcı tayfa dışında tüm dünyanın malumu ve ilginç olan bu durumu bir tek onların kavrayamaması.
ülkede darbe başta olmak üzere, iç çatışma olasılığı ve toplumdaki bir çok olayın sorumlusu ve gizli faili chp ve mhp savaş kardeşliği partileridir.
