Uluslararası ilişkiler teorisine göre uluslararası kurumların ve normların gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmeyen, barışı tehdit eden, kitle imha silahları geliştiren, insan haklarını ihlal eden ve terörizme sponsorluk yapan devletleri niteleyen konsept.
Amerika'nın haydut devlet kapsamına soktuğu devletler iran, Kuzey Kore, Afganistan ve Libya'dır. (bkz: Şer ekseni)
Bunun yanısıra Gazze'ye yardım gemisine uluslararası sularda yapılan müdahalenin ardından Türkiye israil'i de bu kapsama soktuğunu ilan etmiştir.
Mozart'ın ölümünden yaklaşık altı ay önce yazdığı ve bir nevi requiem'e hazırlık yaptığı ünlü eserlerinden birisidir.
Ave, verum corpus natum
de Maria Virgine:
vere passum, immolatum
in cruce pro homine:
cuius latus perforatum
unda fluxit et sanguine
esto nobis praegustatum,
in mortis examine.
Ve ellerimle çeviririm:
Selam, gerçek vücut!
Bakire Meryem'in rahminden doğan,
ıstırap çeken, kurban edilen,
Günahkar insanlık uğruna
Çarmıha gerilen.
Delik deşik edilmiş göğsünden
Su gibi dökülen kanla yıkanıp,
Arındık günahlarımızdan.
Ölümle sınandığımız vakit.
Plus bleu que le bleu de tes yeux,
Je ne vois rien de mieux,
Même le bleu des cieux.
Plus blond que tes cheveux dorés
Ne peut s'imaginer,
Même le blond des blés.
Plus pur que ton souffle si doux,
Le vent, même au mois d'août,
Ne peut être plus doux.
Plus fort que mon amour pour toi,
La mer, même en furie,
Ne s'en approche pas.
Plus bleu que le bleu de tes yeux,
Je ne vois rien de mieux,
Même le bleu des cieux.
Si un jour tu devais t'en aller
Et me quitter,
Mon destin changerait tout-à-coup
Du tout au tout.
Plus gris que le gris de ma vie,
Rien ne serait plus gris,
Pas même un ciel de pluie.
Plus noir que le noir de mon cœur,
La terre en profondeur
N'aurait pas sa noirceur.
Plus vide que mes jours sans toi,
Aucun gouffre sans fond
Ne s'en approchera.
Plus long que mon chagrin d'amour,
Même l'éternité
Près de lui serait court.
Plus gris que le gris de ma vie,
Rien ne serait plus gris,
Pas même un ciel de pluie.
On a tort de penser, je sais bien,
Aux lendemains.
A quoi bon se compliquer la vie
Puisqu'aujourd'hui...
Plus bleu que le bleu de tes yeux,
Je ne vois rien de mieux,
Même le bleu des cieux.
Plus blond que tes cheveux dorés
Ne peut s'imaginer,
Même le blond des blés.
Plus pur que ton souffle si doux,
Le vent, même au mois d'août,
Ne peut être plus doux.
Plus fort que mon amour pour toi
La mer, même en furie,
Ne s'en approche pas.
Plus bleu que le bleu de tes yeux,
Je ne vois que les rêves
Que m'apportent tes yeux...
Kimi zaman bir entrynin tam olması için, duyguyu tam vermek için arka planda bir şarkı çalması icap eder lakin sözlük biz uuserlara bu vazifeyi görecek bir hizmet sunmamaktadır. işbu vakit yapılması gereken, bir musikî edit ile çalınması istenen şarkının sayfasına "bkz" etmektir. Böylece bu noksan telafi ile ıslah eylenir. Arz ederim.
Açılımı European Union Simulation in Ankara olan, Odtü Dış Politika ve Uluslararası ilişkiler Topluluğu * tarafından Nisan ayında düzenlenen Türkiye'nin, hatta orta doğu ve balkanların tek Avrupa Birliği simulasyonudur. Bu yıl altıncısını düzenlemenin haklı gururu içindeyiz.
Türk dizilerinin çoğunda sıklıkla tekrarlanan, sıradan bir insanın hayatında aynı anda gerçekleşmesi mümkün olmayan bir takım olaylar, durumlar gibi yaygınlaşmış klişelerdir.
Latince'de "sahip, efendi" anlamına gelen bir sözcük. Bunun yanında Hristiyanlıkta tanrıya * atfedilir.*
ingilizcede türevlendirilişleri:
(bkz: dominion)(i.) (bkz: domination)(i.) (bkz: dominate)(f.)
Birleşik krallığın * fransızca olan ulusal mottosu.
Anlamı ise "Tanrı ve hakkım"* mış
"Ee, ne diyonuz şimdi ey ingiliz milleti? hı?" demeniz pek mümkün. Şunu diyorlar efendim; şimdi ortaçağ felesefesine göre krallar bizzat tanrı tarafından seçilip görevlendirilmiş muhteremlerdir. (bkz: divine right of kings) Burada da bu felsefeye atfen Krallığın kadim ve sembolik önemini ifade eden bir motto seçilmiştir.
Latincede giriş anlamına gelir.*
Büyük üstad Mozart'ın başyapıtı *Requiem'in ilk kısmıdır aynı zamanda.
Requiem aeternam dona eis, Domine,
Et lux perpetua luceat eis.
Te decet hymnus, Deus, in Sion,
et tibi reddetur votum in Jerusalem:
Exaudi orationem meam,
ad te omnis caro veniet.
Requiem aeternam dona eis, Domine,
Et lux perpetua luceat eis.
Buraya latincesini yazıp bırakmaya iç el vermediğinden bizzat çeviriyorum ey sözlükçü! **
Onlara sonsuz huzur bahşet, Tanrım!
Ahiri ışığın parlasın üzerlerinde. Sion'dan sana sesleneceğiz, Ey Tanrım,
Andımızı sana Kudüs'te teslim edeceğiz
Yakarışımıza kulak ver!
Öyle ki tüm bedenler sana dönecek,
Onlara sonsuz huzur bahşet, Tanrım!
Ahiri ışığın parlasın üzerlerinde.
Rönesans ispanyasının iki önemli ismi olan Kastilya kraliçesi Isabella I ve Aragon Kralı Ferdinand II, yaptıkları politik evlilikle krallıklarını birleştirerek ispanya Krallığını kurmuş, ispanya'nın endülüs müslümanlarından kurtulması işine girişmiş, Engisizyonu oraya buraya salmış, Cristof Colomb'un keşiflerine maddi destek sağlayark yeni kıtanın keşfinde rol oynamış ve bunlardan ötürü dönemin papası tarfından catholic monarchs olarak nitelendirilmiş ve desteklenmişlerdir.
Kızları Katherine * ise bizim Henry Tudor* ile evlenerek ingiltere kraliçesi olmuş, fakat ona erkek varis veremediği için Henry onu boşamak istemiş; katolik kilisesinin prensipleri ve dönemin şartları gereği boşanma gerçekleşmeyince de ingiltere topluca mezhep değiştirerek anglikanizme geçmiştir.
Olaylar incelendiğinde bu iki hükümdarın tarihin günümüzdeki gibi gelişmesindeki katkısı anlaşılacaktır.
Kantin fiyatlarının yüksekliği ve yemeklerin kalitesizliği gerekçesiyle, 16 mayıs itibariyle isa Demiray yurdunda patlak veren, 19 mayıs'ta Refika Aksoy ve 23 Mayıs'ta ise 4. yurt'un katılımlarıyla gittikçe büyüyen odtü öğrenci hareketidir.Kantincilerle yapılan müzakereler sonunda diğer yurtlarda da öğrenciler boykota katılım fikri üzerinde görüşmektedirler.Çığ gibi büyüyen boykotumuz hedefine ulaştığı zaman yurtalarda sabit fiyatlı, kaliteli yemek hizmeti sunulmaya başlanacaktır.
Odtü'nün kantininden rektörüne, idari ve ticari her kuruluşunda süregelen "en az hizmetle, en çok sömürü" anlayışı, okullarını hakkıyla kazanmış genç öğrencilerin, bu ülkenin geleceği olan onurlu insanların sırtında bir kene gibi var olmakta, üniversitelerin "öğrenciye karşı" değil "öğrenci için" var olduğu gerçeğiyle tezat oluşturmaktadır.
Bu vesileyle sadece odtü'de değil, aynı durumda olan tüm üniversitelerde öğrencilerin kendilerini alakadar eden sorunlara karşı insiyatif almalarını bekliyoruz.
bugün akp gençlik kollarına yaptığı konuşmada kendisi tarafından yapılan bir çarpıtma ile tezahür etmiştir, dinliyoruz:
"CHP zihniyetinin, vefatından hemen sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün resimlerini Türk parasından nasıl çıkardığını gayet iyi biliriz. Devlet dairelerinden Atatürk'ün posterini CHP zihniyeti Atatürk'ün vefatından sonra bütün ofislerden nasıl indirdi çok iyi biliriz. PTT'nin pullarından Atatürk'ün resimlerini nasıl kaldırdıklarını gayet iyi biliriz. CHP geçmişindeki bu kara lekeleri fırsat bulduğu zaman neler yaptığını onu bir defa geçmişinden silsin de onları bir defa konuşsun"
Deistlikte kendi içinde çeşitlendirilebilir. Tek koşulu tanrının tek olduğunu kabul etmektir. Bunun dışında tanrı'nın dünya hayatına nasıl ve ne derece müdahil olduğu, ya da inancın ne biçimde, ne kadar gösterileceği kişiden kişiye göre değişir. Bazıları agnostizme daha yakın olup dinlerle ve varlığına inanmakla birlikte tanrıyla ilgisini kesmişken, bazıları dini kurumsallaşmaların din adı altındaki çıkarlarla bağlantılı dayatmalarından soyutlanmak için bu yolu seçmiş, kuralları kendisinin koyduğu ve hesabını kendisinin vereceği öz dinini oluşturmuştur.
Deist olmak insana dünya hayatında serbestlik getirir çünkü hayatını dini kural ve gelenekler belirlemez, fakat eğer inanç dahilindeyse ahiret konusu, üzerinde düşünülmeden bırakılmış flu bir alandır.O konudaki karar tamamen tanrıya ait olarak görülür ve çok da alakadar olunmaz.Yapılan eylemler ahireti kurtarma çabasıyla değil, doğru olduğu düşünülen erdemler doğrultusunda şekillenir.
tasavvufçu bir islam anlayışına sahip ve günümüzde laik düşünce sahibi * insanların dini düşüncelerdeki temel referans noktası. Allahın emridir ile muntazaman sürtüşür. Çünkü birisi sorgulamayı gerektirir, ötekisi koşulsuz itaati. Allah akıl vermiş diyen insan güdülmeye ihtiyaç duymaksızın kendine doğru gelen davranışı yapar ve yanlışsa da bunun hesabını sadece Tanrı'ya vermek ister. Tanrı'yı sürekli azaplardan ve ödüllerden bahseden, şekilsel kurallar dayatan ve mütemadiyen tapınılma bekleyen aciz bir tabu olarak değil; yarattıklarına büyük bir sevgi besleyen, kunuşulabilen, hatta kültürmüzde tasavvufçuların şiirlerinde yaptıkları gibi kızılabilen, alay edilebilen ama her zaman sevilen ve oralarda bir yerde varlığı hissedildiğinde mutlu olunan bir dost gibi görmenin yarattığı bir düşüncedir.
Birisi cihat deyip adam keser, ötekisi tanrının mahlukudur deyip karıncaya zarar vermekten kaçınır. ikisi de temelini Kuran'dan alır, yorumu allah'ın verdiği aklı kullanabilene...
Türkiye'deki tüm politik odaklar düşünüldüğünde, Akp zaten alabileceği oyun tamamına yakınını aldığından kapatıldığında gerçekleşmesi mümkün olmayan hadise.