amerika'da üniversite ortamında, özellikle hukuk ve ekonomi gibi konularda eğitim alan öğrencilerin hocalarına karşı kullandığı ayar sözü.
gerçekten de amerika'da piyasada iş yapmaya g*tü yemeyen ya da denemiş ve başarısız olmuş insanlar akademik kariyeri seçerek üniversitenin güvenli ve steril ortamında çalışmayı tercih ederler. kendine güvenenler ise kurtlar sofrasında yem olmamak için mücadele eder.
bu sebeple "beceremeyenler öğretir" sözü her akademisyenin yumuşak karnıdır.
insanda ilk anda "bir kere versene lan" gibi bir çağrışım yapıyor. ya da bahçeli'nin bekar olduğunu düşündüğünüzde "acaba bahçeli milli mi olacak?" diye sordurtan haber.
türk medeni kanunu, diğer kanunlar gibi avrupa'dan aktarılmıştır. medeni kanun, fransızların 'napolyon kodu' dedikleri fransız medeni kanunu'nun türkçeleştirilmiş halidir. bu kanunu hazırlayan hukukçu ki kendisi napolyon'un danışmanı ve dostuydu, bir eşcinseldi. kanun tamamıyla onun inisyatifinde hazırlandığı için eşcinselliği bir suç olarak tanımlamıyor, kanunun dışında tutuyordu.
memleketi israil'li işadamlarına peşkeş çeken bir zihniyeti ve politikayı savunacak, fethullah'ın hala arkasında duracak kadar yüzsüz birisi var mıdır acaba diye sorduran ilişki.
aşağıdaki linkte verilen haberi okumanız, fethullah'ın meymenetsiz suratına bakmanız midenizin kalkması için yeterli:
herkes eşittir diye iddia eden islamcıların, bir insanın vücudunun bile sağ tarafını sol tarafına üstün tutma saplantısıdır.
öncelikle hemineglect hastalığının tanımını verelim :
insan beyninin sol yarıküresi vücudumuzun sağ tarafını, sağ yarıküresi de hem sol, hem sağ tarafını kontrol eder. eğer beynin sağ yarı küresinde bir hasar olursa, vücudun sol tarafı ihmal edilir. sol yarıküre hasarı ise sağ tarafta ihmal yapmaz; çünkü sağ yarıküre her iki tarafı da kontrol ettiği için bunu telafi eder.
hemineglect (hemi :yarı, neglect:ihmal) sendromunda baş sağa dönüktür; hasta vücudunun sol yarısını yıkamaz, traş etmez ve giydirmez; tabağın soluna konulan yemekleri yemez; sayfanın sol yarısını okumaz, yazarken kağıdın sol yarısını boş bırakır ve saat resminin yalnız sağ yarısına rakamlar koyar, yüzün sağ yarısını çizer. sol kolunun ve bacağının kendine ait olduğunu kabul etmez; bir yabancıya ait addettiği kolunu ya da bacağını yataktan dışarı atmak isterken kendini yerde bulur. solundaki kişi ve binaları farketmez.
islamcılardaki herşeye sağ adımla başlama, sağ el ile alıp verme, abdest alırken önce sağ tarafı yıkama ve kendi vücudunun sol tarafına üvey evlat muamelesi yapma saplantısı da "acaba bu elemanlarda da beyin hasarı mı var" dedirtecek türden bir davranış bozukluğudur.
(#4936776)
gibi entrylere cevaben yazıldığında cuk oturan ayar cümlesidir.
derinlemesine bilgi sahibi olmadığı konularda ahkam kesenlere ve sözlüğü siyasi forum zannedenlere iyi gelir.
bugün tıp bayramı olması sebebiyle, ortamlara akıp yeni elbisesini, takılarını dosta düşmana gösterecek, sonra da doktor kocasıyla dans ederek "ah hah hah ha, doktor kocam var ve bu sebepten ben de önemli biriyim. çok mutlu bir evliliğim var ve ben şanslı azınlıktanım" mesajını içeren vücut dilini gece boyunca sergileyecek kişidir.
şimdi kendisi de doktor olan ve kocasıyla birlikte bu zor mesleği icra eden bayanları tenzi ederim tabi. ama hayatta doktor bir kocayı kafalamaktan başka hiç bir başarısı olmayan, çalışmayan, illa ki sarışın olan, lüks bir arabanın ön sağ koltuğuna hiç kalkmamacasına yerleşen ve kocasının yıllarca dirsek çürütüp elde ettiği saygınlıktan kendisine de pay çıkaran kadınlardır bunlar ve %90'ı kocaları tarafından aldatılır. aldatıldığını bildiği halde asla boşanmaz çünkü doktor bey'in eşi statüsünden, boşanmış dul kadın statüsüne geçmeye gözü yemez. ayrıca arabanın ön sağ koltuğuna başka kadının oturacağı fikri de buna engel olur.
bu tür taşrada daha çok görülür ve eğer küçük bir kasabadaysa tanrı muamelesi yapılan kocasının yanında o da kendisini tanrıça zanneder. sadece kaymakamın, mal müdürünün, savcının ve belediye başkanının karısıyla gün yapar, diğer kadınları kendisinden aşağıda gördüğü için muhatab olmaz.
bir de bunların yedi sülalesinin hastalığı hiç bitmez. akrabalarına hava atmak için sürekli onları ziyaret ederek sağlık taramasından geçirir ve hepsinde bir hastalık bularak kocasının muayenehanesine ya da çalıştığı hastaneye davet eder. böylece tüm akraba taifesinin de kendisine borçlu, hayran ve müteşekkir olmasını sağlar.
bir araya kümelenmiş adalar ya da adacıklar. Ortaçağda yunancada ege denizine verilen addır. Günümüzde ise yunanistan'ın ege denizindeki tüm adalarına archipelago denir.
türkiye'den örnek vermek gerekirse ayvalık etrafındaki 23 tane adacık ayvalık arşipeli, kaş etrafındaki adalar kaş arşipeli olarak adlandırılır.
bir de yunanistan'da aynı isimli kar amacı gütmeyen bir organizasyon vardır. Bu kurum yunanistan'ın ege denizindeki adalardaki başta kuş olmak üzere canlı envanterini çıkartır. su altı habitatına yönelik bilimsel araştırma projeleri de vardır. Genelde projelerini, avrupa birliğinin doğal hayatın korunması, kültürler arası diyalog gibi sosyal sorumluluk projeleri için ayırdığı milyarlarca euroluk fonlara ihale ederek, hem projelerin gerçekten ciddi bir biçimde yürümesini sağlar, hem de güçlü bir finans kaynağı yaratır.
avrupa'nın her ülkesinden farklı alanlarda eğitim alan gençleri ortak projelerde beraber görevlendirerek, gerçek hayatın içinde tecrübe edinirken, farklı kültürlerden insanlarla etkileşmelerini ve birbirlerini hoşgörü çerçevesi içinde tanımalarını sağlayan bir kurumdur.
birlikte çalıştığınızda ve tanıdığınızda yunanlılar'a karşı tüm önyargılarınızı yokedebilecek, son derece kibar, çalışkan, nitelikli ve kendini doğanın korunmasına adamış insanların bir araya geldiği bir oluşumdur.