izlediğim her defasında taksimdeki müzikli akşamları hatırladığım, her pazar saat 23'te ses tv de yayınlanan en güzel müzik programlarından biri.*gitarın kemana serenatı.
karadenizliler,doğu kültüründen cok farklı olarak acı ile arası pek iyi olmayan yurdum insanlarıdır.
üniverisite denilen olgu da bir cok farklı insanın sanki birleşmiş milletler gibi bir araya gelmesinden farklı değildir yani kanımca.üniversitede ki sınıfım da tam böle idi.cok ayrı karakterde insanlar,farklı bölge ve kentin özelliğini yansıtan insanlarla doluydu.bizim sedatta hataydan gelmesi itibariyle biraz araplık biraz türklük kanına karışmış ortaya enfes bi karışım cıkmıştı sanki.hep olumlu,hep güsel duygularla anıcam onu üniversiteden sonrada.bi olay hariç tabi...
malum öğrencilik,cebiniz ayın 7sinden sonra üç gün içinde delik olur ta ki bir daha ki ayın yedisine kadar.dersten cıkmısınız,hocanın anlattığı yüksek enerji dersiyle beyniniz amcıklama gecirmiştir.ve o mahsun oldugundan şüphe duymadığınız teklif gelir arkdaşınız sedattan...
-baylar hadi bize gidelim memlketten cok güsel pasta börek çörek geldi.
-hadi yaa oooo adamımsın sedat yaaa die sesler yükselir bu arada.millet pastayı çöreği düşüne durur eve gidene kadar.eve gelinir millet aç köpek gibi acılı çöreği pastayı götürler.
Ertesi gün götü yanan fizikçilerin yaptıgı espirileri de cok kötü olur.
-Olum o ne biçim acı idi aq, götümü yıkarken elim yandı..
yeri gelir herkes arkanızda,yeri gelir herkes önünüzde bir engel olur.hayatı mutlu kılan değerler vardır kendinize göre.kimine göre bi insana olan körlük derecesinde bir aşk,kimine göre alışmış oldugunuz çılgınca alışkanlıklar.bunlardır sizi hayata bağlayan unsurlar.her defasında yanınızda olmasını ister,size cesaret vermesini beklersiniz.ve böylece tutunursunuz bi yerinden hayata...
idealistseniz,bir şeylerden vazgeçmek zorunda bırakılırsınız,vurdumduymaz biri iseniz birileri üzerinize gelir muhakkak.bi başınıza bırakmazlar sizi içmek için.telefon calar ''ne yapıyosun abi nerdesin...'' *rahat bırakmazlar,onlar rahat bırakmazlar.''dertliyim kardeşim yanlız bırak beni yaa'' diyemezsiniz.onlara laf işlemez çünkü.cıkarlar hep olur olmaz bi yerlerden.ve içinizden haykırırsınız * die ama onların bundan anlamıcanı bilirsiniz..
bir kız seversiniz,hep sizn işiniz yüzünden ihmal edildiğini düşünür.''ulan sen rahat et diye gelecek hazırlıyoruz burda ne bu tripler bu nazlar ne diye'' de diyemezsiniz.içinizde patlar hepsi bunların ve vaz gecersiniz onlardan sonunda,aşkınızdan bile...
gelecek için hayallerini kurdugunuz o sevgili şimdi kimin başının etini yiyodur diye de düşünmekten alı koyamazsınız kendinizi...
artık geride kalan son aşkınız olan yaptıgınız işe verirsiniz.ve kapılırsınınz bilimin büyüsüne ''aşkım, sevgilim'' dersiniz onada.sizi hiç üzmez,hor görmez o.tadarsınız bazı duyguları onda ama bazı duyguların eksikliği altındada ezilirsiniz söyleyeyim yani*.
ona sıkı sıkıya bağladıgınızda dış ortamın alaycı tavrına,aşalayıcı duruşuna yenilmez,adeta siz taşak gecersiniz.varsın herkes bi engel olu versin,onların bu yaklaşımı sizin taşağınızı iyice büyütür,korkar kacarlar...
size yön verecek durusunuzu hayata bağlayacak en önemli unsur bilimdir.
yada hayat sıçtıgınız kadardır.
birbirini takip ederek ilerleyen durumlardır.önce yazar olursunuz sonra hemoroit.
şimdi daha iyi anlıyorum teknolojiye karşı olup gösteri yapanları miting yapanları..
zaman cok hızlı ilerlemekte,nasıl oldugunu bile anlamadan değişmiş cevremiz,huylarımız,aşklarımız,kısacası dünya görüşümüz.
bir an durup söyle cevremize baktıgımız da herkes bi telaş içinde koşuşturmakta acele etmekte...
hızla gelişiyo teknoloji. bu gün masa üstü pc lerden bıkmışız haldeyiz.''baba ne olur şu laptopu alalım'' diye ısrar ediyorsunuz belki ve belkide aldığınız öğrenim kredilerini biriktirip onu almyı takıyorsunuz kafaya...
dedik ya başta herkes bi telaş içinde; bazı arkdaşlar bilirler,yıkanmak için sobanın üzerinde kaynayan gügümleri,yazılıpta gelmesi bi mechul olan o mektupları bilir o arkdaşlar.şimdi kimse mektup beklemez oldu nede sobanın üzerinde kaynamasını beklediğiniz o suyun sesini.hemen ayarı 3 getiriyoruz su cok ısınıyo sonra 2 ye alıp duşumuzu tamamlıyoruz ve beş dakikaya tamamdır duş.bir mail atmak sevdiğinize 3 dakikada sürmez eger hızlı klavye kullanıyorsak.buna rağmen insanlar hala hep bi yerlere yetişme cabası içinde.trabzondan ucak,1,5 saat e istanbula ulaşmasına rağmen.
evet sonunda laptopu aldınız ve arkadaşınızın tavsiyesiyle sözlükte olmaya karar verdiniz.artık onun ''olum yazar oldun mu lan ''diye kafanızı skmesine engel de oldunuz.
sözlük alışkanlık yaptı siz de biliyorum.arkdaşınızın zorla sizi oraya teşvik etmesi olumlu olmuştu.caylaklıktan kurtulursunuz sonra başlar en keyifli tarafı.yazılarınızın okunması değerlendirilmesi...
sözlüğünüz bir cok şey katmıştır size.en önemlisi okuma alışkanlığı tabi.olmuştur elbette kötü yanları.hocanın sordugu soruya entry girer gibi cevap vermek.
bi gün kıcınızda rahatsızlık hissedersiniz başta sallamassınız durumu.siz entrylerinizi girerken orası daha da kötleşmeye başlar.dayanamaz gidersiniz doktora.size bi kaç soru sorar adet yerini bulsun diye yoksa değil götünüze yüzünüze bile bakmazlar doğru.öğrenmiştiniz cok oturmaktan pc başında böyle oldugunu...
evet bir yazarsınız ve hemoroitte.ama en önemlisi hala mutlusunuz....
ayrılmışsınız,cok pişmansınız ama onun haksız oldugunu düşünüyorsunuz,aşk acısı çekiyorsunuz ''inşallah odur''diyip,telefona sarılırdığınızda hayatta görebileceğiniz en saçma şeydir bu.
