2 mart 2008 de gelismeler bolumune yaptigi aciklama ile burnumuza taklit kokulari getiren yazar.benzeri bir aciklamayi cok seneler evvel eksisozluk'te bir yetkili yapmisti. hayir, o zaman yemistim ordan biliyorum. reklam kokan hareketler bunlar zall derim baska da bisey demem.
(bkz: ucurulmadan onceki son entry)
barindirdigi kurallari okuduktan sonra "sozluk" kavraminin yeniden sekil verildigini anladigim kurul.
oncelikle sunu belirtmek isterim. Benim kurallara lafim yok, ancak mantigi yanlis. Tabiki kisisel haklara saldiri, kurumlara hakaret takdir edilecek bir sey degil ancak sozluk denen olayin dogasinda var bunlar. Bir nevi torpulemeye gidilmis. Sunu yazarsan su olur, aman suna soyle deme de boyle de.Mevzubahis kurallara uymayan eski entryler ne olacak peki? silinecek mi teker teker? Itiraf etmek gerekirse, zamanlama acisindan cok ters bir eylem. Millet eksi'ye kaymisken olmadi.
Oldu olacak indirelim kepengi olsun bitsin.
Simdi diyecekler, got altina sen gitmiyorsun nasilsa oturdugun yerden sallamasi kolay diye. E haklilar tabi.
raymond aron'un marksizm aydinlarin afyonudur onermesinin alaturkalastirilmis ve de gunumuze uyarlandirilmis hali. Nedeni, hic bir ulkede laiklik belli bir siyasal kesim tarafindan somurulmez ya da tam tersi ateizm ile bir tutulmaz.
ifade özgürlüğü adı altında bayraga, millete, devlete sövenler oldukca normal karşılanabilecek durum. ancak işin garip tarafı ataturk zamanında da yapılmış bu tür şeyler.
(bkz: harold courtenay armstrong)
(bkz: bozkurt)
hakarete varan içeriğinden dolayı toplatılması istenen kitaba ataturk, "bir rakı sofralarımızdaki muhabbetler eksik kalmış" diyerek eleştiri konusundaki anlayışını sergilemiştir.
hakkari dağlıca saldırısından sonra cumhurbaşkanı tarafından parti liderleri ile yapılan terör konulu toplantıya mevcut gündemden apayrı bir konu ile giden parti.
saldırı olmuş, türkiye ayağa kalkmış, devletin zirvesi alarma geçmiş, tüm dünyanın gözü üzerimizde. bir şeyler yapılacak, gayet demokratik ve olması gereken şekilde mecliste grubu bulunan parti liderleri çankaya'ya çağrılmış. Tek madde var : saldırılara karşı ne düşünülüyor? fikirler nelerdir?
ahmet türk ve yandaşı, elinde son aylarda kendileri üzerine olan baskınları, tutuklama kararlarını bir rapor haline getirip göstermiş. hedef gösterildiklerini söylüyorlar. Bunun şikayetini bildiriyorlar.
Be adam, sen hem tüm türkiye'nin partisiyiz deyip pkk ya terör örgütü demeyeceksin, hem de her türlü provakasyona destek çıkacaksın. Diyalog diyeceksin, halkların kardeşliği diyeceksin, teröriste genç deyip operasyonları eleştireceksin. Adam olsan sikayet etmezsin, kendin kendini hedef göstermişsin bir kere.
Bir de pkk terörüne karşı yapılan toplantıya kendi gundeminle gideceksin.
dtp, kendini ötekileştirmiştir kendi eliyle. bu noktadan sonra kredileri yoktur türk halkının gözünde. En büyük zararı da kendi tabanlarına vermiştir.
bir de,
(bkz: mecliste pkk istemiyoruz)
zeki müren in eşsiz yorumuyla ölümsüzleşmiş sezen aksu bestesi. çok derinden söyler paşa, yıkmak bi kenara darmadağın eder adamı. off dedirtir, unutulamayan sevgiliye sitemdir, ağıttır.
döver misin sabaha mı bırakırsın arkadaşıdır. Buluşma yerinde kökler salınır, arkadaş aranır, tipik türk yalanlarından biri olan "şimdi evden çıktım" ya da "5 dakkaya ordayım" cevabı alınır, umutsuzca beklemeye devam edilir. sinirler gerilir, tercihen ve ya ortam müsaitse sigara ya da bir içecek ile vakit öldürme kararı alınır. Bu eylemler de gerçekleştirilir, son bulur ancak arkadaş henüz belirmez. Kospaklıca içinden sövülür. Ancak bütün olan bitene rağmen gelen arkadaşa " nerde kaldın sen yaa" sitemi yapılsa da alınacak cevap " geldik ya işte be" şeklindedir. Sonuç olarak "ya sabır" çekilir, sinirler yatıştırılmaya çalışılır. Ancak o arkadaş bu huyundan hiçbir zaman geçmeyecektir.
yeni yayın döneminde güncel olayları çabuk harcayan senaristlere sahip dizi.
Önceki bölümlerde gerçek hayatla bağlantılı, ağırlıklı olarak siyasi olaylar 3-5 bölümde örülür, roman tadında izleyicinin takdirine sunulurdu. Şimdi 3 bölüme baktığımızda, yanlış/bilinçsiz milliyetçiliğin yükselişi,örgütlenişi,kullanılışı, ogun samast - hrant dink cinayeti, ankara'daki bomba yüklü kamyonun etkisiz hale getirilmesi, vergiden muaf mazot kaçakçılığı, pkk'nın iş dünyası ile olan bağlantıları işlendi. Eski yayın anlayışı olsa, bu konular 3 koca döneme yeter de artar bile. Ya türkiye'nin gündemi çok yoğun, ya da artık kurtlar vadisi ekibi saçmalamaya başladı.
her parti farklı bir görüşten ilham aldığı için ortaya çıkan durum. ideoloji, desteklenir ve ya desteklenmez, hepsinin de radikal taraftarları vardır. Özellikle millet olarak fazlasıyla duygusal olduğumuzdan ve bu duygusallığı da her şeyi kötüye kullanabilecek siyasete alet ettiğimizden görüşlere saygı perdesi kapanır, olay nefrete dönüşür.
en basit şekliyle ekonomik ve siyasi sebeplerin altında yattıgı durumdur efendim.
universite bir şehre can katar. örnek vermek gerekirse bolu ilinin ekonomisi üniversiteye endekslidir. Üniversite olmadan bolu bir hiçtir. Bunun gibi bir çok il ülkemizde mevcuttur.
Ekonomik sebepler beraberinde siyasi sebepleri yanında getirir. Seçimlerin vazgeçilmez bir vaadi haline gelmiştir bulunan ile üniversite getirmek. Üç dönem önce "memleketin ahlakını bozuyor bu deyus gençlik" diye imkan varken bir yüksekokulun açılmasına bile razı olmayan anlayış 10 senede kabuk değiştirmiş, her şehre üniversite ile yola çıkmıştır. Burada önemli olan verilecek eğitimin kalitesi değildir. şehir halkının cebine girecek paradır. Çunku bu çark kuruldugu vakit o şahısa o paralar seçim pusulasında evet olarak dönecektir.
Eğitim kalitesi bariz düşecektir. çünkü açılacak olan üniversitelerde kadro yoktur, bunun için mevcut üniversitelerde bulunan akademisyenlerin oralara bir üst akademik ünvan ile kaydırılması sağlanacaktır. Bu ülkemizde yaşanmamış olay değildir. 80 ihtilalinde doç olarak yatan adamlar sabah prof olarak uyandılar.
tehlikeli bir girişim kanaatimce. insan bina yapar, eksik oldu yıkar yenisini yapar, eksikliğini tamamlar. Eğitim aynı şey değildir. Bu süreçteki yanlışları düzeltmek imkansıza yakındır.
Uzun lafın kısası, küçük hesaplar, büyük enayiliklerdir.
duruşu ile takdir kazanmış, güvenilirlik ve tarafsızlık konusunda kamuoyu tarafından geçer not alabilmiş, haber programları kadar spora da verdiği ağırlıkla ekrana izleyici çekebilmiş kanal.
Talk show adamlarına *** ciddi sayılabilecek formatlarda programlar sundurarak guncel konuları renklendirmeyi başarmışlardır.
amma velakin, eski pop şarkıları nakaratlarından aşırma program isimleri ve sunucuları ile şahsımı endişelendirmiştir bu yeni yayın döneminde.
burdan yetkililere sesleniyorum, sulandırmayın kanalınızı.
bu cevabın sahibinin yetişkin olması durumunda ortada bir sevgili sorunu oldugu aşikardir.
ne demiş şair,
ateşe baca lazım,
kitaba hoca lazım.
bana bi koca lazım,
o da bu gece lazım.