--spoiler--
Ne zaman berbat bir birahanenin önünden geçsek koluma giriyor, gel şurada oturalım diye ısrar ediyor. istemiyorum, işim gücüm var diyorum ama dinlemiyor, kolumdan çekiyor. Paldır küldür giriyoruz içeri, iki bira söylüyorum mecburen. Ben içmeyeyim sağ ol diyor. içmeyeceksen niye getirdin beni buraya diyorum. Lütfen garsonun önünde tartışmayalım diyor. Kafayı bulunca cep telefonumu elimden alıyor, kimseyi arama böyle güzel diyor. Nefret ediyorum yalnız ve sarhoş olmaktan. Hiç kimse yalnızken tam anlamıyla sarhoş olamaz, şahit gerekir sarhoşluk için. O zaman gel onu arayalım diyor. Benim hiç gururum yok mu, nasıl istersin böyle bir şeyi benden diyorum. Seni sevmeyen birini sarhoşken arayamazsın. Seni sevmeyen birini gece yarısından sonra arayamazsın. Seni sevmeyen birini öğleden sonra bile arayamazsın. Belki akşamüstü mesaj çekersin. Olsun yine de arayalım diye tutturuyor. Olmaz diyorum. Herkesin içinde çocuk gibi ağlamaya başlıyor. Ağzını kapatıyorum. Elimi ısırıyor. Şişeyle vuruyorum kafasına o zaman. Küsüp gidiyor. Birkaç gün gözükmüyor ortalıkta. Sonra ansızın çıkıp geliyor yine, hiçbir şey olmamış gibi sarılıyoruz.
--spoiler--
Mavi yaz akşamları, patikalarda, dalgın,
Gideceğim sürtüne sürtüne buğdaylara.
Ayaklarımda ıslaklığı küçük otların
Yıkasın, bırakacağım başımı rüzgara.
Ne bir şey düşünecek, ne bir laf edeceğim;
Ama sonsuz bir sevgi dolduracak içimi;
Göçebeler gibi uzaklara gideceğim;
Mesut sanki yanımda bir kadın varmış gibi.
keşke tüm eski sevgililerim bu gece geri gelse, hepsiyle yeniden tanışsam bu gece, o en güzel flört dönemlerini ibnece özlüyorum, çünkü flört seksten bile daha güzel, hiç birine o attığım şarkıları atmasam, bana attıkları şarkıları dinlemesem, kimsede kimse gibi heyecanlanmasam, ya da aptal olsam 18inde nişanlandığım o kız karım olsa seneye falan, o kadar aptal olsam. gerçi şimdi de aptalım ama olsun artık herkes başka birini anlatıyo bana şarkılarla, tertemiz güzel bişeye başlarken zorlanıyorum. Olm o niye öyle oldu ya diye üzülüyorum, çok üzülüyorum, Tayyip Erdoğan kibri ile olaya yaklaşıp, giden kendi kaybeder diyemiyorum, hep aklım onlarda, her birini stalklıyorum, konuşabildiklerime hal hatır soruyorum, benden mutlular mı acaba, puh orospu çocukları, ben çok mutsuzum, herkes benden mutlu, kimi sevdiysem benden mutlu, ya da mutlu görünme konusunda çok başarılılar, puh orospu çocukları, ya göründüğünüz gibi olun, ya da benim olun,ya da aklıma gelmeyin, son ihtimal ananızı sikeyim, puh orospu çocukları.
ne bileyim ya napsam olmıcak herhalde, bi yerden sonra insan her şeye olan inancını kaybediyo herhalde, gerçekten ne sikime yaşıyorum diyo. Tam bi boka yaradığımı düşünürken arpa boyu bile yol kat edememişim meğerse, hep boşa kürek çekmişim, çok uğraştım aslında, bana değer verdiğini düşündüğüm insanlara elimden geldiğince değer verdim, tüm sınırlarımı zorladım, hep dişimi sıktım, bazen sıkamadım affettiler, geçti gitti. sonra daha çok değer verdim sonra daha büyük hüsran. nası olacak nolacak bilmiyorum, galiba hayatın sırrı bu, tam iyiyim ben derken yarrağı yiyosun, bu sayede bişilerin peşinde koşuyosun, çok koştum, ama gerçekten çok yoruldum, yoğunluğumu bi tarafa veremiyorum. tam dengeyi kurdum derken tepetaklak oluyorum, bu yüzden bişileri yoluna koymam lazım. buna şahıslardan başlamak istedim, çok istedim, en azından onlar olsaydı çok mutlu olurdum, oldum da sonra geçti, gitti, şimdi bitti. Gerçekten herkes için elimden geleni yaptım, tüm sevdiklerim için, ama napsam olmuyo işte.
Ama böyle olması gerekiyo, ben lisedeyken hayali sigaradan bıyıkları sigaradan sararıp kendi kendine yalnız rakı içen biri olmak istiyodum, biraz erken gerçekleşti hayallerim, meğersem çok bok bişiymiş, bunu tattım, kalsın artık istemiyorum, yeter. gerçekten yeter, dayanamıyorum, gücüm tükeniyo, gerçekten sonu ne bilmiyorum ama artık dayanamıyorum.
Biliyorum aslında bu yaşadıklarım koca bir hiç, ilerde gülüp geçicem falan he o zaman da daha sonra yaşayacaklarım beni çok korkutuyo. Allah insanlara kaldıramayacağından fazla yük veriyo işte.
zaten ben de her zamanki gibi ne istediğimi anlatamadım, aman sürüklenirken geçiyo zaten, zaten düşünmemenin nasıl gerçekleştiğini fark edersem belki de o zaman bişilerin peşinden koşmamayı öğrenirim. eyvolle.
bunu da nasıl hissettirdiğini unutmamak için yazdım, ben unutuyorum, zor unutuyorum ama unuttuğum zaman hatırlamıyorum, sanki hep çok mutluymuşum gibi oluyo, eskiye takılı kalmamak için yazdım. unutmamak için. şu an nası hissettiğimi unutmamak için.
içmeyin, yalvarırım içmeyin. alkol için ot için bali çekin tiner çekin, ama bunu içmeyin. kendimi aşağı atmamak için yatağın altına girdim. hadi içtiniz diyelim mutlaka sizi kontrol edecek birileri olsun kafası ayık olan. ama bu kendi içinizdeki o beyninizin patlayacağı hissine etki etmiyo, lütfen içmeyin.
saklana gizlene kendime yazmıyorum. kusuruma bakma. biraz doluyum. ergenim sonuçta. hep beni böyle tanıttın herhalde insanlara? ya da ben öyle gösterdim kendimi ne bileyim.
kuran kitap adriana lima beyza annem babam en yakın arkadaşlarım çarpsın ve ölsün ki seni sevmiyorum. ondan bi arınıp oku bunu. ben de her şeyi düşünürken seninle mutlu olamamamın üzüntüsünü bir kenara bırakıp yazıyorum bunu.
lan biz hani birbirimizi çok iyi anlıyoduk? ne ara benim yaptığım şeyler ergenlik oldu? konuştuklarımızı yaşadıklarımızı kimse anlamayacak diyoduk en son? ben seni yaptıklarımla mutlu ederken sen bana ergen diyenlere layık oldukları cevabı veremedin mi? insanlar bana birader kusura bakma da bu kadarı orospuluk dedi diye aynı sofrayı paylaştığım insanlarla kavga ettim ben. ha pardon ergenlik di mi? bu da ergenlik. ergenim kabul. yalancı değilim. sahte değilim. halden anlarım. arkandan konuşmam konuşturtmam ama ergenim. başkaları senin huyuna gider arkandan konuşur, kızarıp bozarır, çok olgunca hareket ya bravo, onlar dost. onlar sikimde değil, biliyosun onlarla birlikte olma sebebim sensin ve mecburiyetim. belki de mecburiyetimiz. belki bana da mecbursun ne bileiym. hepsi olgun kodumun iki yüzlülerinin. ama ben ergenim. eğer olgunluk onların yaşadığı gibi bişiyse salın beni karışmayın da ergen kalayım. derste bağıra bağıra konuşayım. benim arkadaşlıklarım garip oldu. hani tüm güzel kızların iyi anlaştığı top tipli erkek vardı ya. meriç işte o bendim. hiç biri bana bunların yaptığını yapmadı. delikanlı gibi tartıştık siktir olduk gittik. daha dün ömerle konuştuk bunu. ben biriyle iyi anlaşıyosam ona amına koyum da derim, saçmalama siktimin salağı otur oturduğun yerde de derim. gerisi teferruat. bana göre yanlış olduğu yerde yanlış derim. ensen yanlış mesela onu bi al. neyse bak ben harika dersler çıkardım kendime. belki ben de böyle böyle ergenlikten çıkar onlar gibi birer yetişkin olurum. Sahteliği öğrenirim. yetinmemeyi öğrenirim. öff sefqilim yoq ya bn çk ylnzm derim. ya da öff sfqlmden daha iyisini blablck mym bnce blamam yaa :( aman yalnız kalmayayım derim. bu yavşaklık üçgeninde yaşarım belki. öyle çok derinden beddua etmem. sana ettiğim en büyük beddua umarım benim yaşadıklarımı yaşamazsın idi mesela. çok küçükken ufacık ellerimi açıp inşallah bugün misafir gelir de annemle babam kavga etmez diye dua ederdim. o zaman çok inanırdım aklım ermezdi. şimdi de çok inanıyorum bu sefer başka çarem yok. hani ayetlerde sana sığınırım diyo ya. işte allah'a sığınıyorum. aslında bi bok yaptığım da yok. sığınan insan aciz, çaresiz insan bence. bi süre sığınıyo sonra layn ben harikayım diyo sonra allah ona bi koyuyo, ne bileyim böyle düşünmek istiyorum işte. heh allah'a karşı böyle samimi duygular beslerken onlara edebileceğim en tatlı beddua beni bir gün anlayın başka bir sikim istemiyorum. fanı olduğunuz ünlülerden arının da beni anlayın. bakıp iç çektiğiniz kaslı, yakışıklı elemanlardan arının da beni anlayın. kalabalığınızın farkına varın da beni anlayın. ( sen de farkına var bunun. ) neyse seninle konuşmaktan kaçtığım için oturup konuşmaktan kaçıyosun herhalde. çoğu yerde haklısın. eyvolle. bunun haberini verme de onlara daha da bişi istemiyom sanırım.
senden ricam olacak, bundan onlara bahsetme okuma.
başına ''cennete düşen ilk'' eklediğimizde herhangi bir isim anlamına gelebilecek sözcük grubudur.
örnek:
-Aaa ne güzel ismin var anlamı ne?
+Cennete düşen ilk jojoba tanesi.
bi de sağlıklı ürün anahtarı bulmak öyle zordur ki adamı çileden çıkartır. sonrasında sikerim vistasını yeaağ diyip 7ye koşa koşa dönersiniz. dilerim o ürün anahtarını aramak zorunda kalmassınız. rapidshare'a giremeden download linki aramassınız. bilgisayarın başında sinirden 1 paket sigara içmessiniz. yapmayın sakın.
tanımı yaptıktan sonra eleştirilere gönül rahatlığıyla geçiyorum.
jeneriğin o bize sunulan izleyicilerin yaptığı fazla slow jenerik olmadığına sevindim. önceden de benzetiliyordu ama 69. bölümden sonra behzat giderek max payne'e doğru kaymaya başladı. Umarım karakter keskin bir çizgiyle max payne'den ayrılır ve özgünlüğü konusunda hem fikir olup rahatlarız. Diyeceğim o ki jenerik aksiyon severler için daha sevindirici olacak gibi, sanki dizinin aksiyon yanı duygusal yanına göre daha ağır basacak gibi bu sezon.
Son olarak jenerikte Canan Ergüder ve Nejat işler'in birlikte yer alması ikisinin de flasbackler dışında dizide olmayacağı fikrinin net olarak ortaya koymakta.
Kronolojik sırayla gitmek gerekirse;
Şizofreniyle girince dizi bizi bu sefer şaşırtmayacak diye düşündüm, ama öyle olmadı. Yine ters köşelerden ters köşe beğendik. Tamam biraz Erdal Beşikçioğlu'nun harika oyunculuğunun boku çıkarılıp seyircinin gözüne sokmaya çalışılmış olabilir, şu nevrozlar, psikozlar çok uzatıldı. kabak tadına yakın bir tadı var. ama insanın kendi içinde verdiği savaşların kamera karşısında en iyi anlatılabilme biçimi bu olsa gerek.
ilk göze çarpan olay arabalar, senaristin gözden kaçıracağını sanmam illa ki önümüzdeki bölümlerde bir açıklama gelecektir.Koli bantlı behzat yeni sezonun en güzeli. erken bir yorum olabilir ama ilk iki sezonda behzat'in kisilik bunalimlari dizinin seyrini yavaslatiyor gibiydi. muhtemelen bu sezon bu deli behzat'i orijinalinin yaninda sürekli görecegiz. biri bunalim takilirken digeri ortaligin amina koyacak. (Javier Bardem olayından bahsetmek istemiyorum, herhalde yönetmenin/senaristin aklı o tarafa kaymamıştır, konduramıyorum. )Geçen sezonun en beğenilen 2 şarkısı uzun geceler (Nazlı Vural) ve haram geceler (pilli bebek) in es geçilmemesi beni bu bölümde en mutlu eden olay idi.
Eda'nın bile siktir et demesi durumun bokluğunu ortaya şlap diye koyar nitelikte bir kere. Hazır Eda demişken o ağlamaklı konuşma olayı her kadına aynı derecede yakışıyor, merak etmeyin.
Hayranlarından özür dilerim ama inanç Konukçu'nun oyunculuğu Erdak Beşikçioğlu'nun oyunculuğundan (tecrübe farkına rağmen) daha iyi olduğunu bağıra bağıra anlattığı bölümler gördük, o ne güzel korkma tripleri.
Akbaba'dan bahsetmiyorum, ona neler olacağını, Nazlı'ya ne olduğunu zaten göreceğiz önümüzdeki bölümlerde. Bu arada Akbaba'nın evinde bir kapı daha varmış, o nereden çıktıysa?
Aziz Başkomiser'e de ne olduğunu sonraki bölümlerde göreceğiz.
Cevdet ile Harun aynı zaten.
Boyun kırma sahnesinin amına koyum net. Doğan Ümit Karaca'nın taşaklarını emip emip sulandıralım. Yönetmen farkını ilk defa bu kadar net fark ettim.
Fark ettiyseniz o arabanın patlama sahnesinden hiç bahsetmedim, bahsetmeyeceğim.
söylemek istediğim çok şey var, kendime bile söylemekten sakındığım;
1- annem ile babam arasında bir tercih yapamıyorum, ama babamda galiba geleceğimi görüyorum, annem bunu söyleyince ona çok kızıyorum, umarım çocuklarıma babam gibi babalık yapabilirim, ama eşime, karıma babam gibi kocalık yapmam.
2- ailem işe yaramadığımı düşünüyor, ben ailemin işe yaramadığını düşünüyorum, bunca sene boşa yaşadıklarını umarım hep böyle düşünmem, ergenlik gibi bir şeydir, geçer umarım. onlara tahammül edebiliyorum, bugüne kadar hiç onları utandıracak bir şey yapmadım, tek dileğim tamamen ekonomik özgürlüğümü kazanana kadar sicilimin bu kadar temiz olması, en ufak kabahatimde artık gözümün önüne annemin, babamın, kardeşimin gelmemesi. Bir de para kazanmak, baya para işte, bir yere oturduğunda kaç bira içtiğinin hesabını yapmama parası, hatta masadakilere de bunun hesabını yaptırmama parası, bence insanların en doğal halleri sarhoş halleri, onların yüzlerindeki harbiliği görmeye bayılıyorum, eğer para sıkıntıları varsa bunu içkiler benden bu gece mezeler dahil diyerek bertaraf etmek istiyorum.
3-mesleğim mesela mesleğim neyse ben de bilmiyorum, eğitimini aldığım olay işte, keşke kendimi ilerletebilsem her dersi mal gibi dinlesem her boku öğrenerek mezun olsam, ama içimden gelmiyor, istediğim bir şey değil, ama para kazanmak istiyorum, çok da tembelim, keşke hiç çalışmadan para kazansam, bence ben çok iyi bir insanım, hiç çalışmadan para kazansam doya doya har vurup harman savururum, mis gibi. bu beni utandırıyor belki ama en büyük hayalim hem maddi hem manevi düşünmeden sevgilerimi ve paralarımı harcamak galiba.
4- çok arkadaşçı bir insanım ben galiba, babam da öyleymiş e annem de benzetiyor, dışarıdan babama bakınca salak diyor insan, sonradan fark ettim bunu, döndüm kendime baktım, salak dedim, ama yine de kendimi insanlara yardım etmekten alıkoyamadım. ha yardımım da sigara vermektir, en fazla bir karı kız ortamıdır, ama olsun, yediğim kazıklar buradan köye yol oldu. bir süre sonra nefret ettiğim insanların yüzüne gülümsemeyi öğrendim, galiba bu güne kadar öğrendiğim en iyi şey bu oldu.
5- kıskanıldığımı fark edip sevindim, hiç böbürlenmezdim, öyle geyiğine artislik yaparken yakın arkadaşlarımdan birinin sevgilisi bana aşık olmuş, bilseydim orospu çocuğuyum böbürlenmezdim, o ortamda 1 kişinin bile makara olduğunu bilmediği bir muhabbeti yapmak istemezdim, keşke yapmasaydım, tüm pişmanlıklarımdan en büyük pişmanlığım bu oldu. kendimi çok sık orospu çocuğu gibi hissederim, ama en ağırı bu oldu.
6- kendime bir çıkış yolu bulmalıyım, tamam çok kötü değilim, beni seven insanlar var, ama aslında yanımda olmasını istediklerim hakkında şüphelerim var, ben hayatımın geri kalanıyla ilgili ne yapacağımı bilmiyorum, bildiğin amaçsızım, azıcık eğleneyim, ama ben bu değilim...
okumakta olup, az önce yapamayacağımı anladığım meslek.
olaya geçeyim, kapıda kalmamla birlikte komşuya gittim annem belki anahtarı oraya bırakmıştır diye, komşu kucağında torunuyla geldi anahtarın olmadığını söyledi, ben de bizim arka kapının açık olup olmadığını sordum o da bakmaya gitti, gidince de çocukla kapının eşiğinde baş başa kaldık. çocuk benden utandı, saklandıkça saklandı. ben de göz teması kurmaya çalıştım ama gömüldükçe gömüldü en son secde pozisyonu aldı kızcağız. ben de gördüm seni diyiverdim, demez olaydım, ağzıma web cam gireydi de demeyeydim. meslek hayatımı başlamadan bitirmeme sebep oldu bu sözcükler. allah'ım ben hayatımda böyle ağlama duymadım, etinden et kopardılar, ciyak ciyak cadde inledi. ben oracıkta üzüldüm kaldım, bu sırada anneanne geldi, o da ne kadın beni teselli etmeye başladı, üzülme ya korkmuştur falan dedi. artık yüzüm nasıl düştüyse.