boş zamanın çok olduğundan kaynaklanır. dertsiz insanın dert arama savaşı. boşa kürek çekmektir aynı zamanda.
birde şunu söylemek gerekirse eğer vazgeçemeyeceğiniz biriyse toplayın biraz cesaretinizi platonik kalmasın bu aşk. imkansızlık gözünüzde büyüdükçe girdap gibi çeker sizi içine. gidin açılın. reddederse de onun için dertlenin daha iyi, ama salak salak platonik aşk yaşamayın.
yapılan filmlerde yönetmen kendi bakış açısından bakar ve filmde yorum vardır.can alıcı sahneler yönetmenin bamtelini titreten yerleri gösterirken,kitabı okurken siz kendi pencerenizden bakarsınız.
ayrıca filmde oynayan karakterler yine sizin hayalgücünüzden bağımsız seçilmiştir.halbuki kitabı okurken herşey sizin elinizdedir.istediğiniz gibi hayal edin.tabi roman tarzı kitaplar için...
özellikle şunu da söylemeliyim kendi adıma tarihle ilgili kitapları okumak değil filmlerini izlemek daha mantıklı gelir. tarihe hayalgücünüzü katamazsınız. ama yine yönetmenin bakış açısına mahkum kalırsınız o ayrı.
sonuç olarak bu konuya zevk meselesi diyebiliriz.**
sevilmek güzeldir, eğer sizi sevenleri seviyorsanız.
sevmek güzeldir, eğer karşılıksız seviyorsanız.
hem sevmek hem sevilmek güzeldir, mesafeler girmemişse aranıza..
başkalarının zekasıyla yönetilmediği için sürekli 'sen gerizekalısın' ithamlarıyla muhatap olmuş,en sonunda zıvanadan çıkıp 'evet ben geri zekalıyım' diyerek kendisininde geri de olsa bi zekasının olduğunu **karşı tarafa anlatırken, 'bununla gurur duyuyorum' derken de zekasına olan güveni belirtmiştir.
kısacası 'sana göre gerizekalı olabilirim. ama geri yada ileri kendi zekamı seviyorum' gibi bir şey.
nedir çocuk diye sormuş bi insan. bazen çetrefilli bir dünyada ikinci planda kalmış bir seyirci, bazen sahnedeki başrolü hakkıyla ödeyen hayalgücü sınırsız uçsuz bucaksız deniz...belki savaşın ortasında belki enkaz yığınlarının arasında, mutlu olabilme kabiliyetine sahip bir insan...karın altından fışkırırcasına gülümsemeye yemin etmiş bir kardelen belki...
zaman bedenimizi eskitse de işte tam oralarda bi yerlerde bi çocuk tohumu atmalıyız toprağımıza. o tohum ki hayatın kahpeliğinden gem vurmadan kardelen olup açmalı herşeye inat.o tohum ki büyüyünce çocuk olacağım demeli bağıra bağıra..
aşk seni bulabilir de
uzakta durabilir de
samimi oluyor derken
mesafe koyabilir de
bu böyle.
vurabilirde
ilgisiz durabilir de
onu sana katıyor derken
tuzaklar kurabilir de
bu böyle.