yanar döner yazar.
nick altına girdiğim entâri kuyruk acısı yaratmış olacak ki; özel mesajla bana hakaret edip büyüklük taslamak gibi saçma sapan bir işe kalkışmıştır, bir mesajında türkçe'nin ergen/emo şîvesiyle yazarken diğer bir mesajında ise kültür seviyesini yüksek göstermeye çalışmıştır. Duvarlarımda kahkahalar geri dönüyor kulaklarıma.
bir ilkbahar sabahı gibiydin.
ben uyandım.seni tanıyor gibiydim senelerdir bir yakınlık hissettim.sonra tanıştık ve olayların ardı arkası kesilmedi,geceden karanlık kâbuslardaki güneş gibiydin,ısıttın içimi,kışın içilen bir sıcak çikolata gibi ilk başta içerken yanardın ama sonradan bu acıya alışırdın. Keşke çocuk kalsaydım da en büyük acım sansaydım dizlerimdeki yaraları. Konuşamamak bazen o kadar kötü bir şey ki senle, gözden uzak ama gönüle şahdamardan daha yakındın. 120 kilometre uzaktasın bana sadece. Hayattaki en derin gidilen yollar olurdu o yol, sen görülürdün ve sonra geri dönülürdü yaşadığım gri şehire. Sensizken her yer sepya,her yer gri aslında, insanlar değil hiç bir şeyin farkında ve ağzımdan çok fazla kelime dökülürdü, çölde kuraklıktan ölmek üzereyken önüme çıkan vâha gibiydin. Ama serap değildin.
uludağ sözlükteki liboş sayısının artmasıyla doğru orantılıdır.
Her zaman para kazanmayı ve ülkenin sırtından geçinmeyi kendilerine hak gören bu naif liboşçukların en yakın dostu amerikadır (paradan sonra) 550 tl maaşla geçinen zavallı memurlarımıza ''az laf çok iş'' gibi sikimsonik bir politikayı aşılayan hükümet ile aynı taraftadırlardır ki, bu liboşların zaten %80'i yobazdır. Milliyetçiliğe karşı oldukları için zamanla devrimci/kürtçü olmaya çalışanlar liboşlarda vardır fakat devletçi ekonominin politikasına kafaları basmadığı için liboş kalmışlardır, en yakın zamanda umarım sözlüğümüzden def`olurlar.