Biraz önce geyik amaçlı yaptığımız bir harekete, 5 dakikada karşılık vererek süper ilgili olduklarını kanıtlamışlardır. Müşteri memnuniyeti bu olsa gerek. ilgili mail;
fc barcelona için cidden bir 'gelecek' bu çocuk. karşı karşıya neredeyse hiç kaçırmıyor. Tabii bunda altyapıda attığı 900ün üzerinde golün katkısı büyük. gol atmayı biliyor adam. a takıma geldiğinden beri, özellikle bu son sezon, bu çocuğu deli gibi takip etmekteyim. rijkaard çok güveniyordu giovani ile buna. çok şans verdi ve bojan da bunları elinden geldiğince değerlendirdi. guardiola ise pek şans vermedi bu son haftalar dışında. o pedro da ısrar ediyor. gerçi mevkileri bire bir aynı değil ama. bojan ın şanssızlığı şu an için ibra*. ibra bekleneni veremedi. guardiola geçen villarreal maçında bojan ı ilk 11 kadrosuna aldı. 85 dakika oynatıp, daha sonra son 5 dakika yerine ibra yı soktu. bunu bir mesaj olarak değerlendirebiliriz.
son zamanlarda ortalıkta david villa için takasta kullanılacağı yazıyor. çok saçma ve gereksiz bir değişim olacak. zaten halihazırda o pozisyonda ibra gibi bi adam var. ve onun yedeği bojan.
bunun yerine bojan rotasyona sokulup, forvetteki yeri sağlamlaştırılsa daha yararlı olacak sanırım. nihayetinde bu adam 1990 doğumlu.
ayrıca inter maçında finishing özelliğini bir kez daha gözler önüne serdi. eğer toure nin pozisyonunda hakem elle oynama kararı vermese, julio cesar ın öylece bakakalıdığı bir gol olacaktı. bojan orda görevini başardı. bunları guardiola da görüyor elbette. umarız bojanbarçadan harcanmaz ve değişmez oyuncusu olur.
en önemlisi de annesinden dolayı katalan.
hatta diyorum ki; bu adam dünyanın en iyi futbolcusu olamayacak messi gibi belki ama, en büyük golcülerinden olacak. aha buraya yazıyorum.
galatasaray ile adı geçmeye başlamıştır. Menajeri "seneye eski hocası rijkaard'ın yanına gidebilir" diye açıklama yapmış. vay anasını sayın seyirciler. rijkaard geldi, öğrencilerini de getirecek sanırım.
ed: anlamadım ki bojan ı mı sevmiyorsunuz beni mi..
Galatasaray'ın kıvırcık, karizmatik teknik direktörü. adnan polat tarafından açıklanmıştır ki "hocamızı seviyoruz, ne olursa olsun seneye takımın başındadır"
şimdi birileri çıkıp demişlerdi ki "geovani iyi olsaydı barça bırakır mıydı" böyle bir düşünce sisteminin olduğu yerde, bu adamı eleştirenlere yine bu yollu cevap verelim.
peki rijkaard iyi olmasaydı, önceki sezon bi takımı küme düşürmüş olmasına rağmen, barça alır mıydı? üstelik de ilk yıl barçada başarı gösteremedi. barça yine aptallık yaptı, böyle bir şeyden anlamayan(!) adamı takımın başında tuttu. Ardından sistemi oturtup aldığı 2 la liga şampiyonluğu ve şampiyonlar ligi şampiyonluğu ise başarı değil. onu ben de otursam orda, ben de alırdım.evet.
her ne kadar bu adam bizim ligimize fazla olsa da, kalmalı diyoruz, galatasaray kendisini ısrarla tutmalı, ve kendi kararlarını verme konusunda özgürlük tanımalıdır. belki bir şampiyonlar ligi şampiyonu çıkartamaz. ama arka arkaya 3 sene şampiyonluk neden olmasın *seviyorum bu adamı evet
ed: sen eksileyince rijkaard kötü adam oldu. ben de ikna oldum..
anlamsız şekilde giovani dos santos u eleştiren adam. hayır eleştirilmeyecek adam değil elbet santos. ancak sergen sanki biraz haset içinde gibi. eleştirdiğin kadar da alt seviye bi oyuncu değil santos. muhtemelen xavi, ronaldinho, iniesta gibi adamlarla aynı takımda oynarken attığı gollerden sonra, bahsi geçen oyuncularla verdiği abi-kardeş pozları burada kıskançlığa sebep oluyor. yani ben de kıskanıyorum sergen, keşke xavi benim de başımı okşasaydı L1+d kombinasyonunun allahı ile atmış olduğum bir golden sonra.
Sanki biraz kendini beğenmiş bi havaya bürünmüş gibi. Güneşi Gördüm filminden sonra beyaz show a katıldığında hissettirdi bunu. Gayreti cidden takdire değer, fakat o tavrı... sanki biraz gölgeledi.
Gio Dos Santos için gereksiz transfer diyenlere güzel bir cevap olan maçtır. bu adam biraz daha alışsın takıma, daha ne renkli maçlar geçecektir.
ayrıca gördük ki sabri de yeri geldiğinde, bir daniel alves olabiliyormuş.* kaleci son anda tokatlamasa, alves in valladolid e attığı golün aynısı olacaktı. (bkz: 23 ocak 2010 valladolid fc barcelona maçı)
sevgili murat bardakçı'nın an itibariyle tdk na giydirmeye çalıştığı programdır.
kendisi uzun okunan vokaller üzerindeki şapkaların kalkmasını eleştirmesi dışında, söyledikleriyle şaşırtan bir hale girmiştir. efendim çokluk eklerine el attı, "şey" kelimesinin bitişik mi ayrı mı yazılması gerektiğine el attı. bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaması gerektiğini mi göstermeye çalışıyor acaba diye düşünmüyor değilim hani.
bu kadar bilgisizce yaklaşılır bu konuya.
sayın bardakçı lütfen dil meselesine el atmayınız. elçileri anlatın siz. osmanlı'yı anlatın. hakim olduğunuz konuda ne güzel konuşuyorsunuz bir bilseniz.
bak hala devam ediyor. evladım kime diyorum ben.
artık erişimi engelli olmayan site. ya da benim bilgisayar çok akıllı, ne dns değiştirdim ne de extra program kullandım, ama yine de sorun olmadan giriyor yahu. acaba açıldı haberimiz mi yok.
atatürk'ün bu sözü bir ırkı değil de, bu ülkenin her vatandaşını kastederek söyldiğini belirtmek gerek. neden "ne mutlu türk olana" dememiş de "ne mutlu türküm diyene" demiş. çünkü türk olmayı kana bağlamamıştır ve kendini türk olarak hisseden, kültürümüzü benimseyen dilimizi konuşan vs vs benzer kriterleri karşılayan herkesi türk kabul edebileceğimizi belirtmiş.
Türklüğü kana bağladıkça zaten böyle tartışmalar bitmeyecektir.
üslubu tartışmaya açık, muhtevası az bile ayarıdır.
tayyip beyi sevmem başka mesele. ülke içi siyasi eleştiri ayrı, yurtdışında ülkeyi temsil ederken eleştirmek ayrı. konu ülkeyi temsil etmek olunca sonuna kadar arkandayız. az bile söyledin. diplomatik olmak; sahte tebessümle her lidere yavşamak değildir. yeri geldiğinde ayarı verip haddini bil demektir de aynı zamanda. ah bir de ekonomi güçlü olsa, orda ne ayarlar verecek ama.
pek çok etkenin beraber sebep oluşturduğu durumdur.
sadece askeri bir yöntemle bitirilebilseydi eğer çoktan biterdi. şu an gidip kuzey ırak ı alsanız 1 ay yerleşik kalsanız ve tüm militan gruplardan temizleseniz, geri çekilişin ardından 2 ay sonra yine gelir saldırmaya başlarlar. önemli olan arkasındaki siyaseti çekebilmek. ya da arkasına geçmeye cesaret ettirmeyecek kadar güçlenmek. düşünün bi; bu ülkenin başbakanı birleşmiş milletlerde yumruğunu masaya vurup meydan okuyacak kadar güçlü bir ülkenin başbakanı olsa kim o örgütü destekleyebilir? öyle güçlü bir ekonomi ve askeri(asker olarak şu an sahibiz zaten ama) güce sahip bir ülkeye kim diş geçirebilir? o zaman da arkasında siyaset olur mu? ya da bu örgüt oluşur mu?
ülkemizin kıymetini bilmek gerek. orduya iç çatışmaları yüzünden bitirmiyor demek çok ağır bir itham. eğer bugün ülke hala ayaktaysa bundaki en büyük pay askerimize ait. evet farkındayım çok militarist bir söylem ben de istemem bu tarz söylemleri ama gerçek bu. bir amerika saldıramıyorsa, bir iran diş geçiremiyorsa, bir rusya hala akdenize inememişse ve bir yunanistan hala megola ideayı gerçekleştirememişse eğer; bu tayyip in saçma sapan siyaseti sayesinde değildir. "tayyip i boşver askeri napacaz" düşüncesidir. hemen bok atmamak gerek.
Şu an dünya karşısında ordumuz sayesinde güçlü konumdayız. ordumuz güçsüzken, sadece siyesi olarak, karşımızda tüm dünyanın sesini kestiği ve çekindiği bir siyasetçi oldu cumhuriyet tarihimizde. o da 1938'de yumdu gözlerini. daha onun zamanındaki siyasi güce bile erişemedik bırakın geçmeyi.
gerekli olmayandır. ihtiyaç olmayandır. ayrıca olduğu gibi bir ifade çok saçmadır. hangi uçak inmektedir merak etmekteyiz ailecek. azcık savaş uçakları için araştırma yapılacak olursa elimizde uçak gemisine inebilecek nitelikte uçak olmadığı kesindir. ha uçak gemisiyle beraber en az 200 adet f-18 hornet bile saklamışlarsa o zaman belki işe yarar. tabi daha akdenizden okyanusa çıkamadan batırmazlarsa ki nereye gideceksin onunla. saçmadır. biz de isteriz uçak gemisine ihtiyaç olacak kadar güçlü ve dünyada sözü geçen bir ülke olalım ama değiliz.
ordu diğer kurumlar gibi eğildir ayrıca. elindekini dünyaya ilan etmez gizli çalışmaları mutlaka vardır. ama uçak gemisini gizleyebilmek? hem de rusya başkanının tuvaletteki resmini çekip ona yollayabilen bir amerikanın o kadar askeri gözlemleri arasında? evet dünyanın en güçlü devletleri arasındayız ama olduğumuz kadarıyla övünmek en iyisi.