Bir grip hastasının yapacağı en mantıklı işlerden birisidir. O burundan şelale gibi inen ifrazata ne yeter ki! Tuvalet kağıdı rulosu, kağıt havlu rulosu ve altın vuruş olarak çarşaf alınabilir burun silmek için. Bu işlemlerin sonunda yani burun silme bu şiddette devam ederse o burunun düşmesi ile sonuçlanan bir hastalık nekahati dönemine geçilir. *
Vardır. Bazısı bir o kadar ağlama konusunda vasat ötesiyken, bazısı da ağlamayı meslek edinip ağlak bir yüz ifadesine sahip olana kadar götürürler işi. Cenazelerde bir damla göz yaşı akıtmayanlar, her hüzne duvarsı ifadelerle sokulan, duygusallığı yada duygularını açık etmeyi duygu durum bozukluğu sayan tiplerle, tam aksi ota boka ağlayan, en ufak bir duygusunu bile saklayamayan tipler kaosu ile dolu ortalık. Sadece erkekler değil ama hatun millletide bazen aynı tabloyu sergiliyor. ***
Yüksek okulda, Üniversitede kalma merakının farklı bir sentezidir.
Şimdi kişiye yüksek lisans yapmak, doktora yapmak yememektedir. Aynı zamanda çalışmakta yemez. Hem öğrenci olarak ders çalışmak, hemde çalışıp para kazanmak anlamında yani. Artı arkadaş üniversitede yaşam felsefesini de benimsemiş gitmiştir. Baba parası misler gibi arkadaş geyikleri neden bitsin ki okul misler gibi.
Tabi bu arada zatı'ı alim de 4 yıllık okulu 6 yılda bitirmiş bulunmaktayım. Fakat yukarıda döktürdüğüm sebeplerden çok farklı sebeplerle cereyan eden bir durumdan dolayı gerçekleşti bu olay. **
Değişkendir. Bazen giden sevgiliye dön demek, bazen vazgeçmek gerektiğini bilerek aynı insanın yalanlarına bile bile inanmak, bazen işlerin zararına olduğunu bilsende ödün vermeden devam etmeye çalışmak, bazen sevdiğini vaktinde söyleyememek, bazen elinden bişey gelmemesi sonucu seyirci kaldığın olaylarda çaresizliğine kızmak, alternaitfler hayal gücünüzün çeperi boyutunca genişletilebilir.
Ayrılma isteğini karşı tarafın içinde bu kadar yer ettirecek ne yaptım soruruna cevap almak için söylenecek ilk kelamdır. Ama sebep başka ise yapacak ne vardır. Çaresizliğin su yüzene vurduğu haldir. Seviyor ve onsuzluğu tasvir bile edemiyorsan guru falan hak getire........
Türkiyede kız olmak zor zanaattir. Öncelikle ne kadar iyi olsan da fişlenmeye kulak asmamayı öğrenmek zorundasındır. Bu çok çok çok çok özet bir anltım.
Birde bunu üst merhalesi vardır o daha da zor ve ağrı ithamlara gebedir. Bu da 'Türkiyede dul kadın olmak' tır. Kız olduğun dönemden kestirebilirsin ama yuh artığı yaşatırlar sana her ne kadar hazırlıklı olsan da.
Türkiye'de kızsan potansiyel oropsun, dulsan kesin orospusun.....
Yok artık durumudur. Senelerce, yani büyüme çağlarında hep ayıp empoze edilmiş şeyi yapıyorsun. Yıkmışsın bi kere duvarları sonra tebiye çervevesinde kalacaksın!... Yeterince faaliyete döküp terbiyesizleşmişsin, aşmışsın kendini sonra yine terbiyeli ol çeneni tut durmumu bu şimdi. Hani sırf çene olayı da değil yani bilimum uvuzlarını tut terbiyesizlik olasın diye. *
Hatalı önermedir. Hem vermeyip, hem kadın olunmaz dostlar.
Yurdum insanının kafayı takıp başka meziyet aramamaları sonucu meydana getirilmiş kutsal dişi. Tabi böyle olan hatun kişilerde kendilerini Hz. Meryem sanmaktadırlar nasıl oluyosa? *
Övgü mü yergimi kestiremediğim kelimedir. Arkadaşım at var, at var. Katanası var, arap atı var, ingiliz atı var, midillisi var, sütçü beygiri var. Ha bir de melez olanları var mesela katır...*
Tahrik sebebi olabilecek durumdur.
Kız kısmı : Tatlım sana bişey söyleyeceğim,
Erkek kısmı : Söyle bebeğim!
Kız kısmı : Ama tatlım çok önemli bişey,
Erkek kısmı : EEE hadi uzatmada söyleeeee,
Kız kısmı : Ne asabiyet yapıyorsun hemen yaaaa!...
Erkek kısmı : Söyle ama laf salatasından doyduk! Ne söyleyeceksen hadeeee!...
Kız kısmı : Tamam tatlım şey bennn!
Erkek kısmı : Eee sennn!
Kız kısmı : Ben iç çamaşırı giymedim.
Erkek kısmı : Yaaa! ( bu arada ağzının suları fışkırır tarzda akmaya başlamıştır ) Hemen geri dönelim boşver şimdi işi gücü daha önce niye söylemedin bebeğim, minik kuşum benim!
Kız kısmı : Seni çılgın hemen şeklin değişiyor demi?
Aksi bir durumda erkek kısmının kıskançlık krizine girip olay çıkarmasıda mümkündür. Yani aynı tepkiyi bekleyip uygulamaya kalkmayın! Adamına göre tepki değişir.
Yumurta mı tavuktan, tavuk mu yumurtadan? Yemekle alakalı olunca bu kelam yakışır. Kişiye, adete, töreye, zamana, mekana, duygusal duruma, kadınlara göre adet periyoduna göre değişen doyma hissine verilen cevabın sorulaştırılmasıdır.
Terside doğru olan denklemlerden acizane biridir. Kocanın yeride, karısının yanıdır. Bu arada hangi karı, hangi koca sorusu akla gelen bir kesimide unutmamak lazım. *
Etrafınızda bir çift dolanırken mide bulantısı yaşamanıza sebep olan sözcük öbekleridir. Aşkım şifresiyle konuşurlar sonra başka bir çift daha ortama girince ortalık karışır kim kimin aşkıdır. ****
Bütün pervasızlığıyla ve küstahlığıyla devam ediyor. Herşeye ve herkese rağmen misyonunu tamamlamak için devam ediyor. Her bedende, her ruhta başka bir misyonu var belki de... Bilinmez kimde ne hedeflediği. Ama amaç birliği şundadır. Herşeye ve herkese rağmen iyi insan olmak. Tabi bunda da kime ve neye göre sorularının duvarı çıkar karşımıza. Kimin yada neyin etkisinin olduğunu da boşverin iyiyi kötüyü aklı selim her insan bilir. Ayrıntıya inmek şeytana davetiyedir. Bildiğiniz en iyi yola, en yakın seyredin o sizi iyi kılmak için yeterli olacaktır. Ayrıntıya inmek gereksiz, dosdoğru seyirler versin Allah hepimize. sonuçta küstah ve pervasız hayat inlesenizde, gülsenizde, durdurmak istesenizde akıp gitmeye devam edecektir. ****
Hiç!
Yoktur! hiçbirşey ta ki sen dokunana kadar, sen emeklerini dökene kadar. Gecelerini gündüz edersin. Bir pınar gibi, kaynak gibi akarsın emek emek hiçi var edebilmek için. Nice sıkıntılarla halvet olursun, nice dilsiz acılar edinirsin, nice umutlarından geçersin, nice kurgularını kurtlar kemirir, sen hiçi var edeyim derken. Kolay değildir, ama kale alınmayacaktır. Sen ne yaparsan yap!
Bu hiçlikler uğruna ne gemiler yakacaksın, ne felaketlere göğüs gereceksin, daha. Değerini yanlızca çekenlerin bileceği hiçlikler. Var olma dürtüsüyle nice canları yok eden hiçilikler.
En büyük hiç aşktır. Uğruna savaşlar çıkan, canlar yanan, intiharlara sebep olan, mecnun olunan. Kavşulamayan. Kavuşarak biten bir aşk hikayesi var mıdır? Yormayın kendinizi yoktur. Kavuşurlarsa aşk olmaz.
Hiç değildir aşk. Anlamayana, yaşamayana, duyumsamayana, bilmeyene, hissedemeyene hiçtir aşk. Herşeye kadir olana ancak onlar hiç derler.
Ey! Aşk sen nelere kadirsin. Nicelerini aşık eden, yazar eden, yollara düşüren, yataklara düşüren, inim inim inleten, gözleri kör eden, ey aşk sen nelere, daha nelere kadirsin?
Kavşursak aşk olmaz! Hemde hiç olmaz.*
ilaç yutuyorum diye birbirimize kakalamaya çalıştığımız şekerdir. Hatta ilaçkolik yaşlılara ağrı kesici ağzında bekletmeden yut çok faydalı diye de yutturmuşluğumun olduğu şekerdir.
Söylenişin yetmediğinin gösterilmeye çalışılması çabasıdır. Anlam sıfır, söyleniş sadece onlara ilginç gelir özünde iğrençtir. Bide zengin dursun diye eklemeler gelir. Neden anlam yok adam da bir sıkıntı anlamsızlığın açığını kapatacak ya!
Bazılarıda iç gıcıklayıcı isimlerdir. Affınıza sığınarak okşan falan gibi misal.*
isim çocuğun ana-babasından hak talep edebileceği bişeydir. Anlamı olsun, her yaşa yakışsın, ismin bir ağırlığı, bir duruşu olsun. Çocuk taşıyamazsa siz yapacağınızı yapmışsıız bırakın gerisi onun sorunu olsun.
Yani isimle sorunu baştan siz yüklemeyin.**
Kullanılan aletler içerisinde olan makasın kelime oyunlarıyla ayağa düşmesi ancak bu kadar olur dedirten entrylerle dolu bir başlıktır. Cerrahın hemşireden talebine karşılık veren hemşirenin cerraha makas yani isimli iplik kesme gerecini vermesi ile gerçekleşen alış veriş durumudur. Bu gereç doku kesmektede kullanılabilir o cerrahın bileceği iştir. Hemşire talebe yönelik davranır ve cerraha makası verir, cerrahta istediği makasa kavuşur. Olay budur erotizm bunun neresindedir?
Dağdan geliyor bir Salih abi döne döne şeklinde şarkılar yazılabilecek hallere sebeptir. Dönsün ama nöbet nöbet dönsün konuklarda iyi iş çıkarıyor bazen.
Konukların önünü kesmemek lazım, hatta onlara arkadan destekte gerekebilir.
Öyle değil midir? Her şey bir sonucun namludan çıkışıdır. Bitişe yetişmek içilen koşulan bir yarıştır. Bir başlangıç ve bir de bitiş vardır kafalarda. Onca arada olan biten siliktir. Olanlar hiçliğe yarışır sizse sonunuza koşarsınız.
Ölmek için doğrarız. En basitinden ölümü kabullenen doğmaya hak kazanmıştır. Bitirmek için başlamıştır.
Severiz terk etmek için, severiz terk edilmek için, severiz ölüp gittiğini görmek için, severiz can çekişirken yanımızda kalaması için, ama ne olursa, nasıl olursa olsun bitişler için.
Bitirmek ama nasıl? Bu da önemlidir. Ama bizler arada yaşananları sildiğimiz gibi, kalitesinide sileriz nasıl yaşanmış olması gerektiğinin.
Kuru gürültüye verip, düşünme payı oluşturmak için insanları oyalama taktiğidir. Konuşmayı zengin gösterir, vurguya mahalde verir. Yararlı bir eylemdir özetle. Tabi konu tekrarından dinleyenleri baymadığı sürece. *
Zebani: Al lan defterini
Kull: Abi sol bana ters geliyo ben bi sağımı dönüp alsaydım
Zebani: Tersi göstercem ben sana al lan okununca tersi düzü görecen sen
Kull: Ne kızıyon abi ya ne yazdım o kadar
Zebani: Aç bakalım başla ilk satırdan
Kull: Abi bu ne! Bu defter benim değil burda neler yazıyo,
Zebani: Ne yazcak yediğin haltlarla, transfer günahların yazıyo
Kull: Transfer günah ne abi ya!
Zebani: Ettiğin dedikodu ve iftiralar bileşkesi
Kull: Allah s.çt.k şimdi
Zebani: Yaaa şimdi Allah baştan düşünecektin yavrum sen onu geçti artık
Kull: Aaaaaa ( ağlar böğürür boşuna )
