geçen haftaki amerika gezimde farkettiğim enteresan durum. bundan önceki 13 ziyaretimde nasıl atladığımı kendime bile izah edemiyorum ama kafamdaki soyut başarılı şehir planlamacılığı kavramını adamlar gayet muntazam gerçek hayata uygulamışlar. sanıyorum bazılarının yanında düşüncelerimi fazla afişe ettim. ama gram üzüntüm yok bu durumun gram zararı yok, insanlık kazanıyor sonuçta.
var böyle bişey. nerde boynu bükük hayattan kopmuş asosyal bir loser görseniz dikkat edin kolunda mutlaka seiko saat olduğunu göreceksiniz. hele kolundaki seiko saatle seattle'da starbucks'ta oturan insanlar bile vardır ki (geçen hafta seattle'a gittiğimde ben bizzat kendim kendi gözlerimle gördüm) külliyen zararlıdırlar ekseriyetle eksi sonsuza giderler. uzak durulması menfaat getirir.
muasır medeniyet olamama sebebidir. sen kendin böyle sik gibi davranırsan elin litvayalısından efes pilseni desteklemesini elbette bekleyemezsin. sonra dış ticaret hacmi abik olur, tütün rekoltesi düşüş gösterir herkes rakısının yanında mangalda çamur gibi kültür levreği yemek zorunda kalır.
atalarının ezelden beridir at koşturduğu bir coğrafyada hala yaşamına devam eden birisi olarak; bakkal, çakkal, terzi, nalbur vs. vb. gibi işletmelerde gerek kısa samsun gerek permatik alırken ömrü hayatım boyunca zalgiris kaunas'ı destekleyen ya da desteklemeyi bırakın zalgiris kaunas'a sempati duyan bir işletme sahibi göremememin sonucunda aşikarlığına inandığım tespit. evet. türk küçük esnafı zalgiris kaunas'a gerçekten kayıtsız sevgili arkadaşım, sevgili dostum, mah yüzlüm... üzücü mü bu durum? bence evet.
erkek arkadaşına gittiği her mekanda hesabı kitleyip (bkz: kitlemek) sonra da; başım ağrıyor, midem bulanıyor, gözüm seğiriyor diyen, bir nevi postmodern simsarın dişi olanı.
biçem, bütünlük ve üslup olarak enfes entrylere imza atan sıkı takipçilere sahip bir sözlük yazarının* sürekli değişen infosuna baktıktan sonra sarfedebileği mütevazi laf.
kanaatimce uludağ sozluk gibi bir platforma bile 4000 entry girecek kadar vakit ayırabildiklerine göre asosyallikleri ya da gayesizlikleri tescillenmiş olan yazarlardır.
adam/kadın 18 yaşın üzerindeyse ve hala ucube türk pop şarkılarıyla ömrünü harcıyorsa her an karşısına dikilen birinden;
''- napıyon len? eşşek kadar olmuşun hala nelerle uğraşıyon sibop:sübap mal''
sözlerini duyabilir.
burada her ne kadar bu lafı eden kişi acımasız gibi görünse de işin özünde esasen küçük düşürme niyeti yoktur. zaten türkçe pop dinleyen hakir görülesi kişi de olayı tanıdığı bir insanın yaşadığı hayatın sefilliğine üzülen ve bu duruma da tepkisiz kalamayan bir yardımsever çığlığı olarak değerlendirdikçe uzun vadede bu eksikliğini mutlaka kapatacaktır.