psychokinesis
90 (hoş sohbet)
beşinci nesil silik 1 takipçi 9.70 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    bir kontöre muhtaç kalmak

    1.
  1. 5000 mesaj olayına giren bünyenin deli gibi mesajlaşıp kontür sıfırlandıktan sonra mesaj atamamanın verdiği üzüntü durumudur.evet bunu yapan vodafone,kınıyorum.*
    0 ...
  2. israil de turk urk hadi urk

    1.
  3. hard situation olduğu başlığından belli olan durum.
    üzerimizden bombalar geçiyor nasıl anlatamam,uçaklar yukarıdan bir şeyler atıyor bize,içinden bazen erzak bazen giyecek çıkıyor.zira kaç gündür elbiseleri değiştiremedik su yok ki yıkayalım,teke gibi kokuyor herkes.bir şeyler veriyorlar çok şükür ama bazı isteklerim var onlardan:
    -yeter lan artık conserve fasulye istemiyoruz,osurmaktan asshole'muz genişledi,halk kokulardan rahatsız.
    -biz de insanız,condom stoğumuz tükendi,acil yardım pls.
    -israil bizi abluka altına aldı,nah yener bizi,hmm belki de yener,yok yok bu konu şimdilik kapalı dursun.
    -madem türksün göster ürksün mantığı işlemiyor,denedim az daha pipimden olacaktım,yeni başlayanlar için filistin diye bir başlık açılsın her sözlükte,bir şeyler öğrenelim.
    -bush'a atılan ayakkabı var ya,heh işte o burada direnişin sembolu,herkesin acil yardım çantasında bunlardan bir çift var,yakın dövüşte çok işe yarıyor.o darbeyi alan düşman utançtan ölüyor.
    -askeri yardıma ihtiyaç var burda ne bulursanız yollayın eli silah tutan kedi köpek genç yaşlı hepsi gelsin bize yardıma,zira burda bir avuç türküz hükümet bizim için askeri tim gönderecek değil ya,kapana sıkıştık a.q.
    -şimdilik 98' yılından kalma,kıytırık klavyeli bilgisayarımla aktaracağım bunlar,zira birazdan porno izleyeceğiz bizim bölükle,arkadan dürtüyor ipneler çabuk kal yoksa seni zikeriz diye.
    (bkz: hasta la vista)
    0 ...
  4. robert koleji ne robert kolej diyen cahil

    1.
  5. belirtisiz isim tamlaması'nı bilse de unutan ve bu yaptığı hıyarlıkta sınır tanımayan pot üstüne pot kıran cahil insandır.
    1 ...
  6. tv show

    1.
  7. aslında televizyon programı anlamına gelen ifade ettiği anlam daha geniş olması gerekirken google'a bile yazıldığında bildiğin dizi anlamına gelen kelime grubu.
    0 ...
  8. en güzel takım marşları

    1.
  9. kişiden kişiye değişse de bazı şarkılarda kişinin farklı takımı tutsa bile* kendi takımının şarkısından çok sevebileceği marşlardır.
    liverpool-you'll never walk alone
    1 ...
  10. bat cave

    1.
  11. *bat cave:daha çok fahişe vajinaları bununla anılır,folofoş am diye türkçeye çevirebiliriz sanırım.
    0 ...
  12. cooter

    1.
  13. honey pot

    1.
  14. stench trench

    1.
  15. *stench trench:kirli am(kesinlikle temiz tutulmalı)
    0 ...
  16. rebound sex

    1.
  17. *Ayrılan iki sevgilinin sadece cinsel ilişkiye girmek maksatlı görüşmeleri olayı.
    0 ...
  18. ayakkabısıyla hayvan seven insan

    1.
  19. her ne kadar masum bir okşama hareketi gibi görünse de arkasında iki tür olay saklıdır:birincisi bu davranışı sadist eğilimlere bağlayabiliriz,ikincisi toplum tarafından basmakalıp bir fikir içinde yüzüldüğünden bunu spontane olarak yapmak.

    esasen ben bu durumu bir sosyal gösterge olarak ele alıyorum.etrafından kedi-köpeğin nasıl sevildiğini gören insanın ufakken bunu taklif etmesi gayet doğaldır ama aklımıza yine aynı kişi bir erişkin olduğunda neden bu davranıştan vazgeçmemektedir sorusu geliyor.türk toplumunda üretilen hurafeleri bu duruma örnekleyebiliriz.zira daha küçük yaşlarda ebevynlerden öğrenilen gelenekselleşmiş ''kedi/köpek pistir,ayağınla sev onu'' düşüncesi artık bilinçaltına kaydedilmiştir ve bunu değiştirmek epey zordur,ancak sorgulamayı bilen bireyler bu durumdan kurtarabilir kendini.ne yazık ki empatik bir toplum değiliz ve ürettiğimiz kelimeler bile hayvanlara karşı olan tutumuzu rahatlıkla peyda etmiş durumda.it kelimesini küfür ve hakareti pek ciddiye almayanları bile sinirlendirebilir,hatta bunu sosyal ya da yaş olarak üstü olduğunuz mevkideki birine söylediğinizde çok sert tepkilerle karşılaşırsınız,eğer kişi tepki vermeyip içe tıkarsa bu durumu olayın sosyopatlığa kadar gidebileceği bir ihtimaldir.

    ayakkabısyla ya da terliğiyle ya da döverek hayvan seven insan,ne farkı var ki birbirinden,bu toplum daha birbirini sevmeyi öğrenememiş,hayvanı bir kenara ''it''miş olması ya da bir ''it''i tekmelemiş ya da birini ''it''in götüne sokmuşsa ne olmuş ki?sadece bir anlık ego tatmini zincirleri ve toplumda zincirleme psikotik veya nevrotik hasarlar.bir şeyleri birilerinin önüne sadece kendi çıkarı için ''it''en birey,muhakkak ''it''tikleri önünde b''it''en birey olacatır.
    2 ...
  20. trooptube tv

    ?.
  21. http://www.trooptube.tv/ adresinden ulaşılabilen,askeri yayın kanalı.
    0 ...
  22. memes

    1.
  23. *kötü zihniyet diyebileceğimiz terim.

    Memes bir network ya da birtakım bilgisayar vasıtasıyla oldukça hızlı yayılan,bilgisayar virüsleri gibidir:Fark şudur ki,memes insan beynindeki virüs türüdür.
    http://www.urbandictionary.com/define.php?term=memes
    0 ...
  24. encyclopedia dramatica

    1.
  25. http://www.encyclopediadramatica.com adresinden girilebilen uncyclopedia benzeri ama biraz daha belaltı olan ansiklopedi.
    3 ...
  26. haitide coken okul

    ?.
  27. diğer gazetelerde pek tutarlı bir sayı ifade etmese de http://news.bbc.co.uk/2/hi/americas/7717756.stm adresine girdiğimizde felaketin bilançosunun görülebileceği olay.cuma gün okul çöktüğünde,öğretmenler ve öğrenciler yaklaşık 500 kişiydi.şu anki duruma baktığımızda 107 yaralı ve 82 tane de ölü insanın enkaz altından çıkarıldığı biliniyor.şayet daha vermli çalışıp,olabildiğince hızlı kazmazlarsa enkaz altında kalan 311 kişinin ölme ihtimali yükselecektir.ayrıca Haiti Devlet Başkanı Rene preval'ın söylediğine göre cumartesi akşamı buldukları 7 yaşayan öğrenciden 6 tanesini tüm müdahelelere rağmen ölmüştür.bana daha önce yıldız apartmanın yıkılması ve 17 ağustos gibi felaketleri anımsatan bu facialar silsilesinde yaşanan kurtarma çalışmalarındaki çaresizlik,teknolojinin böyle ileri olduğu çağımızda bile ne kadar aciz kaldığını gösteriyor ve haiti de ilk müdahelede,hızlı enkaz kaldırma işlemi gerçekleştirememişti,dünyanın en fakir ülkerinden olan haiti'ye habere göre fabd ve Guadeloupe Fransız Adaları'ndan yardım geliyor olsa da makineler yetersiz,kurtarma görevlilerinin çalışmaları elleriyle kazarak yaptıklarını görüyoruz.
    umarız en az kayıpla atlatırlar bu olayı ama dediğim gibi bu yavaşlık devam ederse yaşayan kişilere mucize gözüyle bakılacaktır,oysaki doğru bir çalışmayla şanslarını arttırabilirler.bir ailenin söylediği ''oraya vardığımda,tüm çocukların uzaklaştırıldığını gördüm,ama benimkini göremedim.

    yukardakilere ek bilgi olarak http://english.aljazeera....1/200811904446274282.html adresinde ise an itibariyle 84 ölü bulunduğu yazıyor.ayrıca Haiti Başbakan Michele Pierre-Louis'in söylediği ''bu sabah içinde öğrenci ve bir profesörün olduğu yirmi bir kişilik bir sınıf bulduk,hepsi ölmüştü.''cümlesi de yürek burkmaktadır.
    0 ...
  28. elleri birbirine baglamak

    1.
  29. kamuya açık muhtelif alanlarda kişinin bir çok nedene bağlı olarak yaptığı iki eldeki tüm parmakların,iç içe geçirilmesiyle uygulanan kenetleme eylemidir.

    bilhassa toplu taşıma araçlarında ve halkın ortak kullanımına açık,kamelya,bank ve parklarda otururken sıklıkla görülür.sıkıntı belediye otobüslerinde ve minibüslerde,kısa mesafeli* yollarda yaşanır.araç hareket ettikten on dakika içinde bir çok insanın elleri bu pozisyonu alır.peki,bu toplu el bağlama eylemi neye dayanmaktadır ve eylemin insana bir faydası var mıdır yok mudur?bu bağlamı gelin birlikte açıklayalım:

    evvela ellerin kenetlenmesinin iki elin avuç içleri birleşecek şekilde tutulmasının bir sonraki evresi olarak görebiliriz.avuç içlerinin birleştirilmesi iki hareketi açıklar:
    birincisi ve en yaygını,ellerin birleştikten sonra belli aralıklarla alnın ortasına gelecek şekilde hafifçe vurulmasıdır ve bu durum aynı zamanda kişinin bir konuyu hatırlamak için beynine bedensel işlevler kullanarak ve çağrışım uyandırma yoluyla,gerekli bilgiyi bulmak için beynini çabuk bir sonuca ulaşması konusunda zorlamasıdır.ikinci olaraksa avuç içlerinin birleştirilmesiyle kişi ellerini bu şekilde tutup göğüs hizasında yaklaşık 60 derecelik bir açıyla sallar,kaşları ve boynu hafifçe inik vaziyettedir ve bu eylemi yaparak zor durumlarda karşısındakinden bir nevi merhamet dilenir ya da bu durumu olmasını çok istediği bir durumda kullanır.örnek verecek olursak tuttuğu takımın aleyhinde yaşanan ataklarda kişi avuç içlerini bu vaziyette tutarak içinden atakların kötü sonuçlanmamasını dileyebilir.

    üstteki ön bilgiyi verdikten sonra gelelim asıl konumuz olan parmakların iç içe geçmesi olayına,bu durumu,halka açık alanlardaki kısmına indirgersek ilk olarak eylemin yapılmasında hedefin rahatlama olduğunu görürüz.peki,kişi ellerini iç içe geçirdiğinde organları arasında nasıl bir sıkışma olmuyor,bu içiçe geçirme olayı nasıl oluyor da kişiyi sıkmayıp rahatlatıyor?vücutta enerji akışı diye cevaplayabiliriz bu soruları,enerjinin tüm vücutta dolaştığını ve bu akışın belki de en yoğun olan bölge olan ellerde birleşmesiyle vücudun daha iyi enerji ürettiğini söyleyebiliriz.bu kişinin derin nefesler alarak beynini oksijene doyurmasına benzetebilir,nitekim bu iki durumda da ilgili uzuv olan beyin rahatlamakta;düşünme-yargılama-karar verme-sonuçlandırma olarak adlandırabileceğimiz dörgeni verimli kullanabilmektedir.

    aslında bu davranışın da ikiye ayrıldığı görülmektedir birincisi üstteki paragrafta indirgediğimiz üzre,o durumda esasen eller sıkı değildir,spontane olarak salınmış ve hafif aralıklarla parmaklar birleşik haldedir.ikinci durumda ise eller çok sıkıdır,parmaklar arasında olağandışı basınç vardır,nedeni açırı strestir ve bu durumda kişide enerji akışı beyni onarmazsa,nöronların zarar görmesi olasıdır.

    dikkatli baktığımızda da zaten birçok insanın,hatta yan yana oturanların bile hiç farketmeden bu pozisyonu aldığını görürüz.tüm bunları açıklamaya çalışırken insanın aklına başka bir soru gelmektedir:bu durum da acaba evrensel beden dilllerinden biri midir?birçok filmde gördüğümüz,birçok kitapta okuduğumuz,gezip gördüğümüz kadarıyla bu anlatılanları doğrulamak mümkündür.the godfather filminde al pacino'nun verdiği pozda,birleştirilen avuç içlerinin yukarda anlattıklarımıza bir istisna oluşturur.zira bu avuç içi birleştirme eyleminin bir acındırma ya da bir şeyi dileme olarak ifade etmiştik.

    son olarak aklımıza bu durum,içinde cevabını bulunduran bir soruyu daha getiriyor:değişen duygular,zaman geçtikçe bedensel işlevini geliştirir ve değiştirebilir mi?
    söz konusu resim şudur:
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/31356/+
    0 ...
  30. turkiye nin cokmus bir toplum olmasi

    ?.
  31. 29 ekim geliyor kutluyoruz, 10 kasım geliyor kutluyoruz, 23 nisan geliyor, 18 mart geliyor, 19 mayıs geliyor, 30 ağustos geliyor... evet harika bir biçimde kutluyoruz....

    bu bayramlar(?!) bize ne kadar ulu bir millet olduğumuzu gösteriyor değil mi? 29 ekim'de ne güzel şeyler hazırlıyor okullarımız, devletimiz...

    19 mayıs mı geldi?hemen bakanlıktan bir yazı geliyor:toplayın liselileri birkaç salak hareket yapsınlar atatürk'ü ansınlar... ve an gelir,garip garip hareket yapar bu çocuklar. kollarını bacaklarını o yana bu yana açar.e ne oldu?atatürk'ü ne güzel andık değil mi?

    18 mart geldi, hemen çağır öğrencileri bir grup yunanlı öteki de türk olsun, Türkler dayak atsın.. ne kadar güçlü bir milletiz değil mi? adamları suya dökmüşüz, övünelim kendimizle...

    23 nisan mı geldi? topla ilkokul çocuklarını,ver ellerine ufak ufak bayrakları sallaya sallaya tören izleyip ''bugün 23 nisan hep neşeyle doluyor insan'' gibi mantıksız bir şarkı söyleyip, neden neşe dolduğunu bilmeden eve gelsin.atatürk olmasaydı biz de olmazdık, Atatürk büyük adamdı gibi kuru lafları ezberlet, aferin. atatürk hakkında bildikleri üç beş bilgiden biri bu olsun.

    30 ağustos gelsin... hanım nerde bizim türk bayrağı as bakalım balkona ne kadar Türkçü ve ulu bir aile olduğumuzu gösterelim kolu komşuya,de bunları ne kadar güzel değil mi komşulara hava atmak?

    işte toplumca beyinlerin artık otomatik şekilde yaptığı budur. bu dönüm noktası tarihleri salakça hareketlerle, zavallıca bayrak asmalarla kutluyoruz.
    aslında toplumca salaklığımız bu gereksiz kutlamaları yaparak onaylıyoruz. hayır bu bayramları kutlamayın demiyorum ama kutlanmış hali de ortada...
    genel kurmay başkanı geldi, gül geldi ankara'daki kutlamaları izledi şöyle duygulandı böyle duygulandı, tüm haberlerde gün böyle haber ediliyor...
    halbuki bu kutlamalarda ne kadar samimiyiz? görünürde herkes kutluyor ama....

    önceleri ekonomik bağımsızlık olmayan türkiye'nin çok kötü bir durumda olduğu kanısındayım. şimdi milli hissi ve milli bütünlüğü olmayan bir Türkiye portresi var karşımızda... çok tepki alabilir bu söylediklerim ama ülkemizde bir kürt sorunu var,bir pkk sorunu var...senelerdir çözülemedi gitti.bu insanların kendi fikirleri savunan bir partiye sahip olması,zaten ne kadar nüfuzu olduklarını göstermiyor mu bize?onları görmezden gelemeyiz, yaşadıkları bölgede azınlık da değiller bunu herkes biliyor.

    bir üniversite girişi sistemi var, dünyada eşi benzeri yok!insanlar kazanmak için yıllarını,kısaca maddi manevi nelerden feragat etmiyor ki?sonra sistemi düzelteceğiz deyip 4 seneye yaydılar sınavı. ne kadar adil değil mi? artık son sene değil,lise 1'den itibaren dershaneye gitmeye başlayacak çocuklar. durumu olmayan ne olacak peki?Anadolu'nun bir köyünde hiçbir şeyi olmadığı halde sınavı kazanan üç beş kişiyi gösterip onlar kazanıyorsa sen de kazanıyorsun denilecek,çaresizce denilecek bu söz;çocuk da mecbur onu örnek alarak çalışacak kendisi.

    vatan sağolsun yaftası alnına yapıştırılan gepegenç insanlar orada şehit oluyor. peki ne için?her ne kadar onun gibiler ölse de yine devam etsin diye mi bu kavga?b enim kardeşlerim dediğim buz gibi soğukta vatanını savunan ve gözünü kırpmadan şehit olan o yüce insanlar, ülkemizin namusunu ve bütünlüğünü savunurken içerideki dolandırıcı ve istismarcıların cirit atması adil mi? hüseyin üzmez denen şahsı hâlâ savunan insanlar var ve bunlar az da değiller. o kardeşlerimin orada namus için şehit olması, Hüseyin üzmez gibilerin küçücük kızların ırzına geçme lüksünü önleyemiyorsa, kardeşlerimin canı boşuna mı gidiyor?benim şehit kardeşlerim ''olsun ben dağda düşmanla savaşıyorum o üzmez denen adamı da mahkemeler yargılar'' diyor ama hani nerede mahkeme? onlar orada safça, gerisindekilerin güvende olduğunu düşünerek savaşıyor... ablası, bacısı, annesi, babası...hepsinin canı, malı, namusu güvende...o da zaten buna teminat olarak orda canını koymuyor mu ortaya?bu adil değil, bu durumda insan ister istemez askerlik yapmak istemiyor ve bunu söyleyince de yaftayı yemiş cahil insanlarımız sana vatan haini gözüyle bakıyor.işte durumumuz senelerdir bu.

    youtube, googlevideo, blogger ve onlarca siteye erişim yasaklanmış olmasına rağmen hâlâ devlet sistemine saygı duyuyor insanlarımız. Paylaşımcı-özgür bir toplum olma yolundan tamamen çıkmak üzereyiz.

    kafalar hâlâ 20. yüzyılda kalmış. beyinleri yeni yeni sorgulamaya başlayan gençler batıdan devşirme akımlarla ülkeyi kurtaracağına inanıyor. Ne komünizm ne sosyalizm ne dincilik ne de başka bir düşünce akımı bu ülkeyi bir yerlere götürdü. Çünkü sanılıyor ki bu tür akımlar fikir çoğunluğu yaratmakta. Hayır fikir bölünmesi ve hatta fikir çöplüğü yaratmakta. Herkes düşündüğü akımını savunacağına tek amaçları ülkesini kurtarmak olan bu tür aydın gençler artık birleşmeli. bölünmeler arttıkça ne milli his ne de ortak çıkarlar kalacak.
    Tüm bu yazılanlara rağmen hâlâ bayrak asalım biz yeter diyorsanız, Türkiye haritadan silindiğinde pek okunmayan ve bilinmeyen edebiyattan bir şairin bir sözü duyulacak:
    ''sevmek için geç ölmek için erken''
    not:yazı biraz Oktay sinanoğlu kokabilir ama tamamen özgündür.
    edit:önemli imla hataları.
    0 ...
  32. hiç sevgilisi olmadan ölmek

    1.
  33. önceleri bir esinti misali başlar insanın içinde hiç sevgilisinin olmaması, gün geçtikçe büyür ve fırtınalar kopar insanın yüreğinde.''işte,yarınlar karşında bak, elbet bir gün sen de yaşayacaksın,sevecek biri seni de'' der içinden bir ses insana ve o fırtınalar güçlendikçe içindeki umutlar da artar, daha çok ve daha çok yaşamak ister insan.ne zaman birini görse içi ezilir, acaba bu o olabilir mi diye, onlarca şeye teşebbüs eder aşk için,
    her doğan yeni günde tekrar filizlenen umutlarla gider işine, yollarda gözlemler yine insanları ve hayal dünyasında yarattığı o sevgiliyi arar gözleri, adeta hayalden hayale atlar, gördüğü her insanda.

    aradan yıllar geçer ve o sevgili isteği asla bitmez insanın, iki günde bir sevgili değiştiren insanlara inat,tatlı gülümsemesiyle bakar hayata, sevgiliyi, o güzel sevgiyi arar hiç durmadan...

    ve birden ölür, ölüm nedeni ise hazırdır;sevgisizlik.

    yaşam zordur ve artık günümüz toplumunda aşk unsuru sadece maddi ve manevi çıkarlara dayanmakta.mevki, okumuşluk, sosyal çevre...tüm bunlar eskiye oranla aşkın oluşmasında artık çok daha baskın durumdalar.teknolojiyle birlikte dokunma, hissetme ve karşılıklı göz temasının azalmasıyla yukardaki durumun yaşanması muhtemeldir.

    tanım:hiç sevgilisi olmadan ölmekle kastedilen yalnızca hiç birini sevmeden ölmek,hiç sevilmeden ölmek de değildir.günümüz toplumunda yaşanan aşkın yozlaştırılmasıyla yaşanabilecek durumdur.zira her hafta bir başkasıyla aşk(?) yaşayıp neden böyle yapıldığı sorulunca gerçek aşkı arıyorum,deneye deneye bulacağım denilmesi durumun ne kadar vahim olduğunu göstermektedir. iki kişinin de bu durumdan hiç gocunmaması* durumu ise artık insanların sahteliği ve birbirini deneme amaçlı kullanmasının normal olduğunu düşündüğünü gösteriyor.

    bu durum modernlik olarak da yansıtılıyor son yıllarda.evet birbirimizin organlarını,duygularını,anılarını birbirimizin deneyleri için kullanalım.
    sonra utançla değil de ne güzel deneylerdi onlar diye bakarız değil mi o anılara?
    16 ...
  34. cep telefonunun ekranini bas parmagiyla silen kiz

    ?.
  35. genelde otobüs ve minibüs gibi halka açık alanlarda görülen eylemdir. nedense bu kıza hep bu ulaşım taşıtlarında mesaj gelir ya da araba çalışır çalışmaz başlar mesaj çekmeye, önce ojeli parmakları görünür tuşlarda,sonra on beş-yirmi saniye aralıklarla mesaj yazar. bu yazılan mesajı görmek için pek şansınız olmaz zira gündüz vakti olduğundan güneş ışığı cep telefonuna vururur ve bu yansıma yüzünden fazla bir şey okuyamazsınız ama eğer görmek isterseniz gerinme numarası yaparak biraz öne doğru eğilip bir şeyler okuyabilirsiniz veya hapşırma numarasıyla yere eğilirmiş gibi yapıp kızın ne yazdığını görebilirsiniz.

    ilkin bu kızın telefonun ekranını toz geldiği için sildiğini düşünmüştüm ama baktım ki her iki üç tıkta bir sağ baş parmağını ekrana sanatsal biçimde dokunduruyor, o zaman bu konuyu araştırmak istedim. bu kızın neden bunu yaptığını bilhassa belediye gibi kalabalık yerde olmasının içinde yarattığı baskı ve bir an önce gitmesi gereken yere çabucak ulaşmak isteğine bağlayabiliriz. istediği kalabalıktan kurtulma isteğidir ve bunu bir şeylerle oyalanarak yapmalı ve mümkünse bulunduğu ortamı hiç düşünmemelidir, bu boş vakti değerlendirmeli,aramayı unuttuğu kişilere mesaj atmalı hal hatır sormalıdır.bu bakımdan ulaşım araçları insana bu yararı sağlamaktadır.

    hem kız kendini oyalamış olur hem de sizin gözleriniz ona dalarken başka alemlere dalmış olursunuz. şayet konuşmak isterseniz bir şeyler hakkında, size cevap vermesi muhtemeldir.
    3 ...
  36. kızların hep baskın erkekleri seçmesi

    1.
  37. aslında bahsedilmek istenenin güçlü ve biraz da birikimli bir erkeğin olduğu durum.
    uzunca bir süre bu konuya kafa yordum;ilk sıralar hak vermedim kızlara ama haklılar.zira yırtık dediğimiz erkek türleri ilişkilerde ve iletişim kurmada çok başarılı olduğundan hani kenarda köşede olaya fransız kalan düzgün tipli erkek dediğimiz kişi o kızın onlarca erkekle ilişki yaşadıktan sonra kendisiyle evlenmesini bekler.evvela bu kıza çeşitli yakınmalar yapar,zira kız sürekli baskın erkekleri seçer,çekinik ise gittikçe içine kapanır,zengin ama mutsuz olur,belki bir gün o kızın elden ele geçmesi bittiğinde,son kullanma tarihi geçtiğinde kendine döneceğini umar-ki olur da-.

    kendimi bir an için kız olarak düşündüm,bir kız ne ister?güzel sözler,ilgi,cilveleşme ve bunların en önemlisi mükemmel bir cinsel birliktelik.bu aranılan özellikler baskın* denilen erkeklerde vardır ve konuya böyle bakınca çekinik* erkeğin her zaman kaybedeceğini görürürüz.her ne kadar edebiyattan ve insan ruhundan ne kadar çok iyi anlasa da bu ona yetmeyecektir;kız çekinik erkeğin dediklerini anlamaya meyilli değildir ve erkeğimiz bunu etkili bir şekilde sunmayı bilmediğinden olsa gerek kız tarafından dışlanacaktır.eskiden olsa şiirler,şarkılar,romanlar vasıtasıyla çekinik karakterimizin aşkı kazanması ihtimalı olacaktı ama 21. yüzyılın hâli ortada.
    aşağıda bunun oluşmasındaki etmenleri sıralayacağız:

    a.cinselliğin rolü
    daha önce de belirttiğim gibi aşkı gerçek kılan cinsel ilişkidir.burada bunu söylerken utanmamak lazım zira cinselliği kötü görüp içe tıkma* dediğimiz eylemi yaparsak bu ileride psikolojik bozukluklara yol açacaktır.insan,varoluşunun en temel ihtiyaçlarından biri olan sevgiyi en verimli şekilde dokunarak alır *.bu da kızımızın cinsel dürtüleri çekinik erkekten güçlü olan baskın erkeğin neden seçildiğini bize kanıtlar.zira baskın erkeğin güdüleri içe tıkılmamış,dürtüleri ve uyarıcıları diğerine göre daha gelişmiştir ve kızdan gelen isteğe uygun şekilde cevap verebilir.

    b.sosyal çevrenin rolü
    insanın bilişsel ve sosyal zekasını büyük oranda etkileyen çevre de baskın ve çekinik erkek arasındaki farklarda önemli yer tutar.doğulduğundan beri süregelen her davranışın diğerlerinin onayının alınması,diğerleri tarafından beğenilmek ve bundan memnuniyet duyarak egoyu doyurmak için yapılması kızın seçeceği erkek tipinde hayati değer *.zira punkçı bir kızın sosyal çevresine uymayarak varoş bir erkeği seçerek kız,kendini sıkıntıya sokmak,sosyal yaşamında çıkmazlara girmek ve çevresi tarafından dışlanmayı istemediğinden böyle bir vak'ayı yaşamak istemeyip doğru tercih olan baskın erkeği seçecektir.her ne kadar kişi kendi kararlarından sorumlu olsa da unutulmaması gereken şudur ki burada seçimleri kız değil dış etkenler yapmaktadır.

    c.bilinçaltı ve tecrübeler
    içgüdüsel şekilde ve bilinçaltından gelen bir bozukluk olmasını bu seçime bağlayabiliriz.sosyal çevre ve fiziksel,psikolojik etkenlerle peyda olan karekter spontane olarak baskın erkeği seçebilir.mesela tv'de gördüğü fakir ama gururlu adamın hep kaybeden olduğunu görmesi,öğrenmesi,bilnçaltına işlenmesi ve tecrübe haline dönüşmesi şeklinde gerçekleşen olaylar zinciri savımızı doğrular niteliktedir.

    d.genetik
    cinsi duyguların istekliliği olarak adlandırabiliriz.anneden ya da babadan geçen bu genler sosyal çevre,bilinçaltı ve cinsellikle birleşerek kişinin asıl isteklerini oluşturur.

    *all the nervous systems presumably evolved to their present condition because they served important biological functions,but they come to serve another function with the apperance of verbal behavior.about behaviorism,b.f. skinner,vintage books,sayfa no 25

    *''insanın ve hayvanın cinsel gereksinimlerini açıklamak için biyolojide bir 'cinsel dürtü'nün varlığı kabul edilir; aynı şekilde,açlığı anlatmak için bir beslenme dürtüsü varsayılır.''cinsiyet üzerine,sigmun freud,say yayınları sayfa no 23.

    *Kişi, hâtıra tarafından bırakılmış birtakım izler topluluğuna sahiptir,bilinç ise bunu düzene koyamaz ve bu izler bir çağrışım süreci ile bilinçten hareket eden güçlerin ittiği ve içe tıktığı öğeler için çekim merkezleri olurlar.cinsiyet üzerine,sigmun freud,say yayınları,sayfa no 59

    sonsöz
    işbu entrylerde belirtilenler şahsi gözlem ve çalışmalarım sonucunda yazılmıştır.detaylı bilgi almak isteyenler freud,adler ve skinner'den yararlanabilirler.
    5 ...
  38. real kicker

    ?.
  39. *asıl vurucu olan/işin en önemlisi/asıl koyan şey/işin en önemli tarafı anlamına gelir.
    mesela:
    do you want to know the most real kicker?he did not think me,even one minute.*
    1 ...
  40. © 2025 uludağ sözlük