entry sayısı ile değil kalitesi ile geçmesi makbuldür. aksi durumda yazalim saçma sapan entryler; yapalım copy paste; kayitli olmayan ziyaretçiler bile entry girebilsin olsun entry on milyon.
kişinin statüsünü belirten ona sözlükte ne olduğunu hatırlatan yeri geldiğinde yüzüne çarpan bir şey. görmemek için scroll barı aşağıya çekiyorum hemen.
bülent arınç aslında amerikan ajanı olmakla beraber asıl ismi fbi kayıtlarında james stallin şeklinde geçmekteymiş. hatta kendisi geçenlerde amerika 'ya gizlice gitmiş olup amerikan başkanı ve savunma bakanı ile türkiyenin istihbarat servislerinin işleyişi konusunda kısa bir görüşme yapmıştır.
sözlüğe bir an önce girebilmek ve yazar olmak gibi hayallerle yanıp tutuşurken nick sorulduğunda alelacele beni en iyi anlatan sıfat nedir diye düşündüm... ee bir de ingilizce olsun ilerde hava atarım karizma yaparım dedim sonuç bu işte.
sorunun zorluk derecesine göre bir dua seçilir ve o dua okunmaya başlanır. her kelimede diğer şıkka atlanır ve son kelimede hangi şıkta kalındıysa o işaretlenir*. bir arkadaşım bu yöntemi anlatmıştı ve yüksek notlar aldığını iddaa ediyordu.
benim stratejime geçecek olursak daha önceden işaretlenen şıklar baz alınarak en az işaretlenen seçenekler üzerinde durulmalıdır. çünkü hiç bir test sınavında beş (hadi o oldu diyelim) yada altı şık ard arda olmaz. en basidinden eğer iki şık arasında kaldıysanız ve kaldığınız bu iki şık arasında bu duruma uyanı varsa hemen onu eleyin
entrylerdeki titizliği bana imla kılavuzunu ezberletecek sonunda. genclere tavsiyem uludag sözluk'te yazar olun edebiyat ve kompozisyon sınavlarında sırtınız yere gelmez.
entryi girilecek başlık aylar öncesinden seçilmiş olmalıdır evvela (eğer hala seçmediyseniz artık çok geç). daha sonra o başlığa yazılacak yazı saatler öncesinden eksiksiz girilmelidir. saatler tam 11:59:59 gösterdiğinde ayrı bir explorer penceresinde son girilen entrylerden server saati kontrol edilmelidir. bu sırada mouseniz ekranın diğer tarafında açık halde bulunan sizin yazacağınız o yılın ilk entrysine ait ekle butonunun üzerinde olmalıdır. herşey tamamdır artık panik yapmayın ve sakin olun saatinizi ve diğer exploreri kontrol edin.
başarabilirsiniz önemli olan inanmak. hiç bir şey imkansız değildir. rakipleriniz çok güçlü ve hırslı olabilir ama her şey size bağlı.
(entryi dakikalar öncesinden girip daha sonra edit etmek isteyenler olacaktır. sakın moralinizi bozmayın)
sürpriz sona sahip filmlerden. oldukça sade hatta hiç ekşını* olmayan ama buna rağmen izlenilebilir olan ve hatta izledikten sonra ağızda hoş bir tat bırakan bir film. edward norton için zar zor başına oturdumsa da harcadığım beyin hücrelerine değdi doğrusu ortalarında az buçuk çaktırıyor olayı ama anlayabilmek için aşmış olmak lazım.
(bkz: asmıs olmak)
tepkilerden anlaşıldığı üzere mu eki yuzunden amacinin dışına kaçmış başlıktır. zaten bir soru başlığıdır yani şimdi biz bu başlığa nasıl tanım girelim bu başlıkta en çok evet hayır cevapları verilebilir. cevabım hayır.
(bkz: bir imla kilavuzu olarak uludag sozluk)
bakırköy'den kalkan ve incirli caddesi üzerinden şirinevler istikametinde hareket eden minibüsümüzün polisi görmesi üzerine biz ayaktakileri arkadaki boş minibüse bindirmesi ve polisi geçince tekrar geri alması. sahip çıktı bize çocukları gibiydik abinin sanki. duygulandım.
insanı paranoyak eden yarışmadır. zira oyun 3 yarışma şeklinde yapılmış ve heyecan son ana kadar korunmaya çalışılmıştır. eğer derya penaltılar sonunda kaybetseydi 2. ve 3. yarışmalar sonunda alınan bol sıfırlı reklamlarda olmayacaktı. penaltılardaki deja vu niteliğindeki görüntüler de bunu desteklemektedir. ayrıca amfikratis gibi atik bir adam nasıl oluyor da o dibinden geçen penaltıları kurtaramıyor diye duşünmüyor da değilim. banttan yayın ise süphelerime daha da gaz verdi. kısacası derya ile amfikratis parayı paylasmış ve hatta iki ülkede kazananlar farklı olmuş bile olabilir. sonuçta show tv dahil herkes mutlu olabilir böylece. evet bilmem kaç ay boyunca kolpa bir yarışma izlemişiz meğer.
