Hep söylerim: düşüncelerimi ve bildiklerimi kendi cümlelerim haline getirmek için. Kağıda neden yazmıyorum? Çünkü konu sınırlaması olmadığında fikirlerin tahaccumuna uğradığımdan istediğim gibi yazamıyorum.
Karşılıklı yıllarca oturduğumuz insanları ne kadar tanıyoruz? Ya da en basitinden annemizi, babamızı, kardeşimizi? Gerçekten kimi tanıyoruz? Tanımanın kriterleri ne?
Bu yüzden nerede tanıştınığınız çok da fark etmez. "Tanıyorum" deriz "seni tanıyamamışım" diyene dek.
Aslında her şeye ilgi duymaktır. Fakat ilgi objelerinin çokluğu potansiyel ilgi miktarından fazla olduğundan hiçbir şeye ilgi duymama şeklinde anlaşılır.
Her soru sorma bir aramadır. Aranılan, aramaya öncesel olarak yol göstermektedir. Soru sormak, varolanı, öyleliği, neden-nasıllığıyla bilmek için aramak demektir. Bilmek için aramak bir "araştırma"ya dönüştüğünde, sorunun neye yönelik olduğu meydana çıkartılarak belirleniyor olmaktadır. Her soru sorma, bir şeye ilişkin soru sorma demek olduğundan bir sorulana sahiptir. Öte yandan bir şeye ilişkin soru sorma, o şeye soru sorma anlamına gelir. Dolayısıyla soru sormaya, sorulanın yanı sıra sorgulanan da aittir. incelemelerde, yani spesifik teorik soru sormalarda, sorulan belirlenir ve kavramsallaştırılır. Bu gibi durumlarda, soruşturulup bulunmak istenen esasen sorulanda yatar ki, bu suretle soruşturma hedefine ulaşır. Diğer yandan, bir varolanın (yani soruyu soranın) gösterdiği davranış olarak bizatihi soru sorma, kendine özgü bir varlık karakterine sahiptir. Zira soru sorma, "öylesine soru sorma" olarak icra edilebileceği gibi, belirtik bir soru sorma formülasyonu şeklinde de olabilir. Belirtik soru formülasyonunun özelliği, soru sormanın, bir sorunun yukarıda dile getirilen bütün teşkil edici nitelikleri açısından evvela kendince şeffaf kılınmış olmasıdır.
Faydacılık olarak anlasak da daha geniş bir çerçevede incelendiğinde anlam çok daha farklıdır. Burada fayda birey için değil, mümkün olduğu kadar çok insan için faydadır. Çoğu zaman egoizm ile karıştırılır.