dün öğle saatlerinde arap plakalı, sarı renkli bir tanesinin altıparmak'ta gezindiği hayvansı araba. bir arabadan daha önce bu kadar etkilendiğim olmamıştı.
çok küçükken televizyonda çıkan herşeyi gerçek olarak hayal ederdim. reklamlarda çıkan dondurmaları, çikolataları; banka reklamlarında çıkan paraları ekrandan alıp cebime koyardım. güzel kızların da göğüslerini, götlerini avuçlardım.
bir kelime veya cümle söylediğim ya da duyduğum zaman önüme hemen sağda ve solda olmak üzere iki adet kare şekil gelir. bu kelimeleri sağ karenin bir köşesinden hecelemeye başlarım. sol karedeki en son köşeyle beraber sekiz hece yapar. sürekli bu sekiz heceyi tamamlamaya çalışırım. atıyorum; eğer toplam 13 hece varsa, sağdaki karenin dördüncü köşesinden başlarım, ikinci turun sonunda soldaki karenin en son köşesinde heceler biter. ya da toplam altı hece varsa, üçüncü köşeden başlarım, yine son olarak sekiz heceyi tamamlarım.
bu akşam ki bölümü 2 dakika önce izlemeye başladım. oh dedim sonunda, eyşan gerçek rolünü buldu, parası bitti, kendini satmaya başlamış. meğersem oyun peşindeymiş yine motor.
inter'in gerekeni yaparak finale kaldığı maç olmuştur. 10 kişi defans yapmışlar, vs. vs. ne yapacaklardı? 3-1 lik avantaja rağmen atak mı oynayacaklardı? üstelik 10 kişi kalmışlarken. orada olup, jose mourinho sahaya girdikten sonra barcelona taraftarlarının yüzünü yakından görmeyi ne çok isterdim...