biz türkler asyalıyız be güzelim. asya, avrupa, afrika... tabi ki ortadoğu da dahil çok çeşitli sahalarda var olduk ancak her daim asyalıyız. bizi kaynağımız, kökümüz türkistandan koparıp da ortadoğuya hapsetmek, arapa farsa yakın görebilmek nasıl bir gaflet anlatsana biraz.
"bizim köklerimiz rumlardan gelme. dedemler rumca konuşuyor hatta. .... ama umurumda değil, ben türk'üm."
-eti, kemiği türkünkinden farklı olan ama türk devleti coğrafyasında yaşadığının bilincinde, türk vatandaşlığını üstlenmiş ve bu kimlikten çok memnun olan karadenizli bir arkadaş.
yüzde bilmemkaç türk değilmişmiş. hani kafatasçı bizdik?
tamam anlamsızdı manlamsızdı ama alışmıştım... bu değişim çok ani oldu. elveda titanikbatti. lütfen (hiç sanmıyorum ama, olursa) yeni sahibi ona çok iyi baksın.
sarumann denen gerzeğin, kendisinden daha da gerzek olan tdk'ye dayanarak iddia ettiğine göre; ''men'', ''ad'', ''türk'', ''kaan'' sözleri türkçe değilmiş. ''türk'' yazarken gülmeye başladım, hala gülüyorum.
imparatorluk döneminden, henüz (yaklaşık) 100 yıl önce çıkmış bi coğrafyada, imparatorluğun barındırdığı uluslara ait sözlerin hala işletilmesi doğal bir durumdur.
sosyalist/komünist beyinsizlerin yaptığıdır. tıpkı bir meyvenin içerisine sızıp da kemire kemire, içeriden başlayan bir tükenişe neden olurcasına; güzel vatanımızı da haince çökertme çabasındadırlar bu insan taslakları.
adı üstünde; birisi ''ülkü'', diğeri ''türklük'' peşindedir. ancak ülkücü ''ülkü''nün bilincinde değilken, türkçü ''türklük''ün bilincindedir. ki en önemli farkları da; biri politika çerçevesinde donuk bir ''görünüş'' olmaktan ibaret iken, diğeri yaratılışla gelen, uçsuz bucaksız ve çok da net bir ''görüş''tür.
dil, adeta yaşayan bir olgu. gelişimine devam etmekte.
yaşadığımız coğrafyada da, dilin belli bir doğrultudaki gelişim ve belki de değişimi mevcut elbette. binlerce yıl önce, türkistan'da "köktürk", hatta "köktürük" diye söylenen söz; günümüzde, türkiye'de "göktürk" diye söyleniyor, mesela kazak türkleri de "köktürik" diye söylüyor.
yani, takacak başka şey mi bulamadınız da "neden köktükçe değil? :sss" diye tutturuyorsunuz? hem de birkaç giride var bu gereksiz ve bir o kadar da ilgisiz şikayet, 1 değil.
neyse...
bilalcilik oynayanlar için gerekli açıklamayı yaptığımıza göre gelelim aile planlamasının faydalarına... bu çalışmaların gerekliliğini sorgulayanlar da var yukarda. ben de sizlerin gerekliliğini sorguluyorum şu sıralar. ana-babalarınızın yıllaaar yıllaar önce yapması gerekeni...
''Bugün kullandığımız yazı düzeneği, başka bir déyişle alfabe, Latin kökenlidir. Öncesinde Osmanlı’nıñ kullandığı da Arap kökenliydi. Démek yüzyıllar öncesinden beri yabancılarıñ harflerini (damgalarını) kullanıyoruz. Bugüne değin Türkçe’niñ yazıya dökülmesinde birçok yazı düzeneği kullanılmıştır. Soğd damgalarından tutun Araplara, ibrani damgalarından Ermeni damgalarına değin géñiş bir kullanım görüyoruz. Yanılgıya varılmasın, tüm bu düzenleri Oğuzlar kullanmadı. Örneğin bugün bile, Uygur Türkleri Arap damgasını kamusal olarak kullanıyorlar. Egemenliklerinde yaşadıkları Çinlilerden dolayı Çin damgalarını da yazabiliyorlar. Kazak, Kırgız Türkleri de Kiril (Rus) damgalarıyla yazıyor. Bir bölümümüz ondan, bir bölümümüz şundan dérken, böylesi bir dağınıklık ortaya çıkmış durumda.
Peki kendi düzeneğimiz?
Türk alfabesiniñ, belgelenebilir ~2500 yıllık bir géçmişi bulunmaktadır. Eñ sağlam ürünlerini Göktürkler döneminde vérmiştir; bunlar, günümüzde Orkun Yazıtları olarak anılır. Taşa yazılan bu yazılarla birlikte, kağıt üstüne yazılı ürünlerimiz de bulunmaktadır. Kitap biçiminde bir de Irk Bitig adlı yapıt günümüze ulaşmıştır. Uygurların Göktürkleri yıkmasından soñra işler değişti. Kendi yazı düzeneğimizi bir kıyıya koyup, Soğd kökenli alfabeyi işlekleştirmelerinden soñra, ulusumuzda kopukluklar yaşanmaya da başlamış oldu. Odur, budur biz bir daha ortak bir yazı düzeneği kullanmadık. Kiril kullanan Asya Türklerinde bile ortaklık yoktur. Birinde olan damga, bir başkasında bulunmaz. işte! Böylesi bir dağınıklıkta bile, biz yéñiden birleşebileceğimizi, sözlerimizi kendi yazı düzeneğimiz ile somutlaştırabileceğimizi, elle tutulur duruma getirebileceğimizi söylüyoruz. Bunuñ için çalışıyoruz; Türk alfabesi yéñiden işleklik kazansın.''
evet, titanikbatti; sendeyiz.
şunu da eklemek gerek: türk damgalarının kullanımının dilimize birçok faydası söz konusu. özleşme-türkçeleşmenin yanı sıra, gelişimine de en iyi şekilde devam edecek, dilimiz.
girim burada sona eriyor. yazacaklarım ''şimdilik'' bu kadar. ama gözüm üstünüzde...
Göñül, sürekli yanlışlar yapmakta, Us ise bu yanlışları engelleme çabasında karşısına çıkmaktadır. iki ayrı kişiliği ile Göñül, günümüz çağında kara sévda yaşarken, kimileyin de eski çağlarda Erlikhan, Umay, Bayülgen ile birlikte bir savaşın içindedir.
Orkun yazıtlarından soñra yazılmış eñ duru Türkçe özelliği ile öne çıkmaktadır. içeriğindeki Türkçe sözcük oranı %99,997 gibi yüksek bir orandır. Buna karşın anlaşılabilirlik oranı göz önünde bulundurulmuş, ilgi gösterilmiştir. Ayrıca kapalı e (é) ile geñizcil n (ñ) seslerini gösteren harfler ile yazılmıştır.''