Yorgun sabahların gecelerini koynuma almaktan geliyordum,uyuşmuş parmaklarım kanıma karışırken.
Bir tutam bakış için yüreğimin boynu bükülüyordu, kapısı bir tık sesine avuç açmışken.ve halâ hayata kafa tutacak kadar serseriyken.
Geldin,sırtın dönüktü.yüzünü göremedim,seçemedim sesindeki yangını.yüreğimin ayazında faka basmıştım,belikli bir tarih vardı daha,yeniden yazılacak,pusulalar hep yanlış yöne aşıkken,kıblesi çalınmış bir itaatin secdesindeki alın yazılarına istinaden,kasıtsız,kendiliğinden,tazyiksiz,örselenmemiş.
Vakur bir cesarete denk düşen asil bir küfürle geldin,geçmişin ayak izlerinden tozlu,sırtını dayadığın duvarların rutubetinden üşümüş.
Tutuştu bir yanım,soğuğunla dağlandım bir yerimden,bin yıllar geçti hatırlamıyorum.ilk dokunduğun yerde açtığın çukuru avuçlarımda saklıyorum,ona iyi bakıyorum.
Güzel sesli çocuktun,pencereme konmuş serçe,ne dersen de.
Ben kötüydüm,kötü.özgürlükten,kanatlarının tozuyla avuçlarıma kondurduğunu alıp göğüs kafesime döktüm,mahkümiyeti kırık kalem seslerinde sabit.
Biliyordum hayatın oyunlarını,yüz vermeyecek kadarda uzun zamandır nefes alıyordum,yüreğimin ayazında yakalandım sana,aklandım.
Bırak bu satırların kime yazıldığını merak ede dursun herkes,biz bilmediğimiz dillerdeki şarkıların ıslıklarıyla adımlarken hayatın sokaklarını.
Bu satırları okuyan kalabalıklarındaki kadar yalnızlığına vurulup anlımın göğünden ayaklarının dibine düşmüş gölgenim.
Senim.
başlığın açıldığı tarihte belki.
havyarla yarışıyor şimd.
hatta etiler pazarında ucuz patates için 3 kadın izdihamda ölmüş.
cenazesine üç bakan katılmış.
o derece yani.