profesor bonbon
228 (ilaç gibi)
ikinci nesil yazar 2 takipçi 16.90 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    ahmet necdet sezer

    697.
  1. alçakları tanıyalım

    1.
  2. türk basın tarihinin en yüzkarası yazılarından biri.
    yazının sahibi ise son derece ironik olarak yaklaşık 20 yıldır basın konseyi'nin başkanlığını yapan oktay ekşi.

    aşağıda linkini vereceğim sözkonusu yazı, 25 nisan 1998 tarihinde pkk itirafçısı şemdin sakık'ın ifadelerine dayandırılarak yazıldı. sakık daha sonra uydurma olduğu ortaya çıkan ifadesinde güya pkk ile işbirliği içinde olan gazetecilerin ismini veriyor, oktay ekşi de gizli bir el tarafından kendisine servis yapılan bu ifadeler karşısında dehşete kapılıp konuyu köşesine taşıyordu. birlikte okuyalım:

    "Gerçekten bilmeliyiz.

    Vatanseverlikte kendileriyle yarışılamayan pek fiyakalı zenginlerimizle allame geçinen gazeteci ve yazarlarımızdan hangileri aslında PKK'ya uşaklık yapıyorlarmış.

    Bu alçaklardan "işadamı'' sıfatını taşıyanlar bir yandan Türkiye'nin nimetlerinden yararlanır, bu ülke vatandaşının verdiği paralarla zenginleşirken öte yandan aynı insanlarımızın evlatlarının PKK kurşunuyla ölmesi için bu örgüte yardım ettilerse onları bilmemize kimse engel olamaz.

    Keza "dürüst gazeteci'' veya "sorumlu aydın'' havalarında, bizleri arkadan hangi alçaklar hançerliyormuş, bilmeye mecburuz...

    ...Ya öteki alçaklar!

    Kimi alçaklığını saklamak için ‘‘hukuk''u kullandı.

    Kimi "insan hakları'', kimi "demokrasi'' dedi.

    Elbet haklı oldukları yerler de vardı. Ama onların derdi hukuk, insan hakları veya demokrasi değil, "Kürtçülük'' ve PKK idi.

    Şimdi hepsi geride kaldı. Sıra kulaklarından tutup adalete gönderilmelerine veya kamuoyuna teşhir edilmelerine geldi. Onu bekliyoruz. "

    http://hurarsiv.hurriyet....x?id=-15759&yazarid=1

    Daha sonra ne mi oldu?
    türk basını, konsey başkanlarının arzusunu yerine getirmekte zerre kadar tereddüt etmedi ve ifadelerde adı geçtiği öne sürülen "alçak" gazeteceler cengiz çandarve mehmet ali birand andıç medyası tarafından tüm türkiye'ye korkunç bir karalama kampanyası eşliğinde teşhir edildiler. ardından da çalıştıkları gazeteden son derece gönül kırıcı bir şekilde kovuldular.

    28 şubat döneminin patırtısı bitip ifadelerin gerçek değil de, ordu içindeki bir grub subayın başlattığı cunta girişimin bir parçası uyarınca karalama maksatlı olduğu ortaya çıkınca oktay ekşi de günah çıkarttı elbette.

    kandırıldım dedi, ama ifadeleri bana resmi bir kaynak vermişti dedi, çok inandırıcıydı. onu dedi, bunu dedi. ama hiçbir zaman kamouyu vicdanında kendini aklayacak tatminkar bir açıklama getiremedi.

    konuyla ilgili olarak;

    http://www.stargazete.com/index.asp?haberID=34638
    http://www.stargazete.com.tr/index.asp?haberid=35492
    http://www.sabah.com.tr/2...4BE095DC0A11E34A1A98.html
    http://www.yenisafak.com.....11.2007&y=TahaKivanc

    meraklısına not: oktay ekşi hala basın konseyi başkanıdır.
    0 ...
  3. gece kulubune giden universiteli kizlar

    6.
  4. emin colasan in cumhuriyet e gecmesi

    1.
  5. mevcut medya yapılanması içinde, emin çölaşan için tek mümkün seçenek.
    ya bir süre suskun kalıp emekliliğin tadını çıkaracak, ya da kah tuncay özkan'ın kanaltürk'ünde, kah diğer ulusalcı kanallarda boy göstererek gazeteci kimliğini bir süre askıya alıp yorumcu kimliğiyle öp plana çıkacak. başka türlüsü en azından yakın vadede pek mümkün görünmüyor. ama burası türkiye bekleyip görmek gerek.
    1 ...
  6. historia calamitatum

    1.
  7. petrus abaelardus'un yazdığı ve bizzat başından geçen kırık bir aşk hikayesini anlattığı otobiyografik kitabı. felaketler tarihi anlamına gelir. Remzi Kitabevinden çıkmış bir çevirisi vardır.
    1 ...
  8. historiacalamitatum

    3.
  9. ronaldinho eto o lampard kaka messi rooney fb de

    1.
  10. ronaldinho etoo lampard kaka messi rooney cimbomda haberleriyle kıyaslandığında inandırıcılığı daha yüksek haberlerdir.
    8 ...
  11. askerdeki pisuvar yazıları

    6.
  12. yaraticiliktan yoksun uludag sozluk yazari

    6.
  13. orhan pamuk'un kara kitabı'nın bir yerinde şöyle bir epigraf yer alır ki çok severim:
    üslupta şahsiyet taklitle başlar

    bu cümle madalyonun tam da öteki yüzüne işaret ediyor. insanın kendi sesini, kendi kimliğini bulabilmesi öyle pek de kolay bir iş değildir. ve çokça hata yaparak, deneye yanıla, düşe kalka ilerleyen bir süreçtir. bu durumun elbette farkındayım.
    öyleyse sorun ne?

    sorun ve eleştirdiğim konu, uludağ sözlük yazarlarının ve bizzat sözlüğün kendisinin, kendi üsluplarını ararkenki yalpalamaları, savrulmaları, başka sözlükleri taklit etmeleri değil. sorun kendi sesini bulmaya dair bir çabanın olmayışı, bunun zorluklarından kaçınıp hazıra konma.
    yani tam da şu:
    ekşi sözlükte pişer uludağ sözlüğe de düşer
    1 ...
  14. yaraticiliktan yoksun uludag sozluk yazari

    4.
  15. küfür etmeden öfkesini dile getiremeyen, hakaret etmeden eleştiremeyen yazardır.
    0 ...
  16. yaraticiliktan yoksun uludag sozluk yazari

    2.
  17. bu yazar türünün ikinci bir alamet-i farikası ise, ayar vereyim derken başlık altına alakasız entryler döşenmektir.
    2 ...
  18. yaraticiliktan yoksun uludag sozluk yazari

    1.
  19. bu yazar türünün ki sözlük içinde hatrı sayılır bir populasyon oluşturur, en karakteristik özelliği ekşi sözlük orijinli popüler başlıkların tıpatıpını sol frame'e aşırmasıdır.

    açarsınız ekşi sözlüğü, diyelim ki x başlığı hayli hareketlidir, o gün hakkında bir çok entry girilmiştir, hemen göze batmaktadır. daha sonra gelirsiniz uludağ sözlüğe bir de bakarsınız ki ekşi sözlükteki başlığın aynısı uludağ sözlükte arzı endam etmektedir. sözlük adına son derece can sıkıcı bir durum.

    ya bazıları ciddi anlamda yaratıcılık yoksunu ya da klon olma konusunu yanlış anlıyorlar.

    yaratıcılıktan yoksun uludağ sözlük yazarı için tarkan söylüyor:

    başkası olma kendin ol
    böyle çok daha güzelsin
    ya gel bana sahici sahici
    ya da anca gidersin
    4 ...
  20. sozlukten gidince bir bok olacagini zannetmek

    16777215.
  21. ekşi sözlük'ten örnek verecek olursak, nazmiye demirel gitmiş ve gerçekten bir bok bolmuştur. nazmiye demirel ekşi sözlüğü bıraktıktan sonra gidişine en çok hayıflanılan yazarlardan biridir, nick altı enrylerine bakıldığında görüleceği üzere kendisi hala özlemle anılır ve üstadın bir gün ekşi sözlüğe döneceği umulur.
    0 ...
  22. vakit cumhuriyet in muslumancasidir

    1.
  23. vakti zamanında bir arkadaşım kurmuştu bu cümleyi. o zamanlar çok üzerinde durmamıştım, hatta biraz da ihtiyatla karşılamıştım: bu önerme fazla iddialı değil miydi? iki zıt kutuptaki gazete birbirine ne kadar benzeyebilirdi ki?

    ama zaman geçtikçe bu iki gazetenin savundukları fikirler açısından tamamen zıt kutuplarda olmalarına rağmen, fikirlerine savunma biçimleri, üslupları açından birbirlerine birer ikiz kadar benzediklerini farkettim. tam da bu noktada murahtan mungan'ın bir yazısı geliyor aklıma: kanlı ikizler. özetle şöyle diyordu mungan: birbirlerinden ölesiye nefret eden basının birbirleriyle kavgalı kalemşörleri aslında birbirlerine birer ikiz kadar benzerler.
    eminim vakit yazarları da cumhuriyet yazarları da birbirlerinden nefret ediyorlardır. nefret ettikleri şeyin aslında aynadaki yansımaları olduğunun farkında olmadan hem de.
    2 ...
  24. hayatta paradan daha değerli şeyler var

    17.
  25. buyrun burdan yakın;
    (bkz: parayla saadet olmaz diyenler alışveriş yapmasını bilmeyenlerdir)
    1 ...
  26. kiss my ass

    3.
  27. içinde fuck geçmeyen ender ingilizce küfürlerden biri.
    2 ...
  28. önceden çalışıldığı belli olan pozisyon

    1.
  29. kötü porno filmlerde sıkça görülen hadise. sevişmenin bütün doğallığını götürür ve seyirciye bütün olan bitenin aslında önceden çalışılmış, kamera açılarına göre belirlenmiş yapay birleşme sekansları olduğunu hissettirir.
    0 ...
  30. yeni baslayanlar icin ogretmenlik

    6.
  31. -mümkünse hiç başlamayın. zira pazarda limon da satsanız, üç aşağı beş yukarı öğretmen maaşına yakın bir para kazanırsınız. sosyal statü, toplumsal saygınlık mı dediniz??? üzülerek söylemeliyim ki bundan 20 yıl önce öğretmen denildiğinde insanların kafasında belki saygın bir meslek canlanıyordu ama bugün ne yazık ki en çok horlanan meslek gruplarının başında geliyor öğretmenlik.

    -illa öğretmen olmayı kafanıza koymuşsanız mümkünse rehber öğretmen olun. böylece nöbet tutmaz, idarenin verdiği gerekli gereksiz bir yığın görevden muaf olur, derslere girmek zorunda kalmazsınız, kendinize ait bir oda da cabası.

    -erkekler için söylüyorum, öğretmen bir eş hayaliniz o kadar kolay gerçekleşmeyebilir. zira, bazılarını tenzih ederim ama, öğretmen bayanlar öğretmenler erkeklerle evlenmeye yanaşmazlar pek. ehh haksız da sayılmazlar. nasıl olsa mühendis, doktor avukat talipleri bol olur. türk toplumunda bir bayan illa çalışacaksa, en uygun meslek öğretmenlik olarak görülmektedir. bu yüzden pek çok meslek grubundaki erkek için öğretmen bir eş daima ilk sırada yer alır.

    -atandığınız zaman, meslekteki minimum 3 ortalama 5 yılınızın doğunun muhtelif yerlerde geçmesine kesin gözüyle bakın. ilk atamanız batı illerine de olsa bir süre sonra rotasyona tabii tutulup doğuya gönderiliyorsunuz.

    -dışarıdan bakıldığında öğretmenliğin en cazip yönlerinden biri boş vaktinin çok olması gibi görünür. evet doğrudur, öğretmenler, pek çok meslek grubuna oranla [çok daha fazla yıpranmakla birlikte] daha az çalışırlar. amma bu boş vakitler sanıldığı gibi hep tatil havasında geçmiyor. bir süre sonra sıkıcı ve monoton bir hal alıyor.

    -yazdıklarım belki bazı arkadaşlara fazla karamsar gelmiştir
    mümkündür elbet; bunlar nacizane görüşlerim. ben sadece dışarıdan bakıldığında farkedilemeyecek belli başlı olumsuzlukları dile getirmeye çalıştım.
    0 ...
  32. sevin okyay

    2.
  33. çoğu zaman topladığı kırlaşmış saçları, makyajsız yüzüyle bir kızılderili kadınını andırır.
    1 ...
  34. jubile yapan futbolcuyu kırmızı kartla atmak

    1.
  35. yakın zamandaki bir örneği için;
    (bkz: zinedine zidane)
    2 ...
  36. kaleye vurdugu topu seyreden futbolcu

    1.
  37. kalesine çekilen şutu seyreden kaleciden evladır.
    2 ...
  38. akademik kariyer yapmis sevgili

    4.
  39. yüksek lisansını taocu seks, doktorasını da kamasutra üzerine yapmış olanı makbuldür.
    1 ...
  40. pete williams

    4.
  41. yiğiter uluğ'dan pete williams ve kankası larry richard'la ilgili oldukça hoş bir anekdot:

    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=64909
    0 ...
  42. dev karıncalar imparatorluğu

    1.
  43. çocukken izleyip bilinçaltımda onulmaz yaralar açmış fimlerden biridir.
    efendim hadise kısaca şöyledir. şeker fabrikasının birinde bilmem hangi nedenden dolayı bir şey olur ve bu şekerleri yiyen karıncalar kocaman canavarlara dönüşürler daha sonra da fabrikanın yakınındaki kasaba sakinlene saldırırlar. bu filmi izlediğimde o kadar korkmuştum ki, lambası bozuk olduğu için karanlık olan yan odaya tek başıma gidememiş ve babamı çağırmıştım.

    yine bu filmden kısa bir süre sonra ya da önce, tam hatırlamıyorum, katil arıları yayınlamıştı trt. sonra bir de clementine diye bir çizgi film vardı ki, ben diyeyim halka, siz deyin blair cadısı kıvamında.

    bu filmleri çocukların izleyebileceği saatlerde yayınlayan dönemin trt yöneticileri, memlekete, sorunlu, takıntılı ve kişilik problemleri olan bir nesil hediye ettiler de haberleri yok.
    2 ...
  44. şarap evi

    3.
  45. son yıllarda şöyle bir trend oluştu kentli genç kızlarımız arasında: cumartesi akşamları, kız kıza ya da mümkünse sevgiliyle şarap evine gidip şarap içmek. önemsiyor bunu kadınlar. sıradan bir haftasonu eğlencesi gibi algılamıyorlar. kadınlar için şarap içmek sadece alkol alıp çakırkeyf olmak anlamına gelmiyor. şarap, aşkı ve romantizmi çağrıştırdığı için, bir kız sevgilisiyle, şarap evlerinin o yarı mistik ve loş atmosferinde, fonda slow şarkılar çalıyorken şarap içtiği zaman, kendini gerçekten iyi hissediyor, filmlerde, dizilerde izlediği aşklara benzer bir şeyler yaşadığı duygusuna kendini bırakıveriyor.
    işin daha ilginç yanı, hafta içi işteyken mesela, bunu hemcinslerine ballandıra ballandıra anlatmaktan da son derece keyif alıyor.

    öte yandan tuzlu bir iş bu. bu derken sevgiliyle şarap evine gitmekten bahsediyorum. yani benim mesela sevgilimi bir kez şarap evine götürmüşlüğüm vardır ki lafı gelmişken, koyu bir yeşilaycı olduğumu, sırf hatunun gözünde puan kazanmak için şarap evine gittiğimi buradan itiraf ediyorum. hatırlıyorum da, içki fiyatlarından bihaber biri olarak, kadıköydeki şarap evlerinden birinde mönüyü şöyle bir karıştırırken fiyatlara takılmıştı gözüm ve resmen afallamıştım . şişe şaraplar 60 ytl ve üzeriydi yanlış hatırlamıyorsam.
    2 ...
  46. yazarların aslında demek istedikleri

    76.
  47. başlık: allah sizi anlık ileti listesinden sildi

    entry: (bkz: kutsal degerlere hakaret edenlerin analarının msn adresleri)
    edit: anan cam i acti mesgulum.*
    edit2: away, orgy ye analarla otele gittim, donecem.

    meali: kendimi kutsal değerlerin yılmaz savunucusu olarak görüyorum. ancak ana kavramının kutsal değer olduğundan habersizim. bu yüzden gerekirse ana avrat düz giderim. çok iyi orgy yaparım. en sevdiğim film kutsal hazine avcılarıdır.
    8 ...
  48. yusuf kaplan

    1.
  49. aşağılamak şöyle dursun üzülerek söylüyorum ki;
    kötü yazar, kötü hatip.

    son derece parlak bir akademik geçmişe ve hatrı sayılır bir entelektüel birikime sahip olmasına rağmen yusuf kaplan, ne yazık ki, gerek yazılarında gerekse konuşmalarında pek çok entelektüelin düştüğü açmazdan kendini kurtaramamaktadır: anlaşılır olmaktan bilerek ya da bilmeyerek imtina etmek.
    5 ...
  50. cumhuriyet

    92.
  51. Orhan Pamuk'un radikal'in konuk genel yayın yönetmeni olması sayesinde öğreniyoruz ki, 1951 yılındaki bir sayısında Nazım Hikmet'in resmini "yüzüne tükürülmesi için" birinci sayfasında yayınlayan gazeteymiş cumhuriyet gazetesi. noktası virgülüne ve de hatta imlasına dokunmadan aynen "iktibas" ediyorum efendim:

    "... bu sefer resim faslı başladı. Sovyetler, Nazım Hikmetin Moskovada aldırdıkları boy boy, şekil şekil resimlerini bütün dünya fotograf ajanslarına dağıtmağa başlamışlardır. yukarıda gördüğünüz resim, bunlardan biridir. Bu fotoğrafı sütunlarımıza geçirirken, şair Eşref'in, Abdülhamide yaptığı tavsiye aklımıza geliyor. Bu tavsiye 'resmini teksir ettirip dağıt ki millet doya doya yüzüne tükürsün' mealindedir. Biz de yukarıdaki resmi nazım hesabına aynı gaye ile basmış bulunuyoruz"

    radikal'in ilgili sayısı için:
    http://www.radikal.com.tr/index.php?tarih=07/01/2007

    konuyla ilgili cumhuriyet gazetesinin yaptığı açıklama için:
    http://www.aksam.com.tr/index.asp#
    2 ...
  52. ceren akıllıoğlu kurt

    1.
  53. hafif toplu, hafif sarışın, oldukça tatlı, evli ve bir çocuk annesi bir ntv spikeri.
    0 ...
  54. amerikali kiza 10 kisinin tecavuz etmesi

    19.
  55. bu olay sayesinde bazı güzide sözlük yazarlarımızdan yeni şeyler öğrenmiş olduk;

    1- tecavüz hakedilebilir bir şeydir! chatte tanıştığın elin erkeğiyle görüşmek için ülkenden kalkıp başka bir ülkeye gidiyorsan tecavüzü hakediyorsun demektir birader, kime mızmızlanıyorsun.

    2- bu tecavüzle birlikte, ıraktaki analarımızın ve bacılarımızın intikamları bir nebze de olsa alınmıştır. yeterli midir? elbette değildir. kuracağımız yeni tecavüz tugaylarıyla, özellikle amerikalı ve ingiliz turistlerin konuşlandığı bölgelerde devriye gezmeli ve intikamlara devam etmeliyiz.
    6 ...
  56. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük